Abramoviç'in Şampiyonlar Ligi kazanma takıntısı yüzünden Chelsea'de Mourinho bile barınamamış, her yıl yeni manegerler oturmuştu mavilerin koltuğuna. Son talihsiz Andres Villas-Boas oldu. Abramoviç onu getirebilmek için Porto'ya 15 milyon tazminat ödemek zorunda kaldı. AVB koltuğa oturduktan sonra uzun paslara dayalı İngiliz futbolunun stilini değiştirip Barcelona futbolu oynatmayı kafasına koymuştu. Bunun uygulanabilirliği tartışılabilirdi ancak yan komşu Arsenal bunu başarabiliyorsa Chelsea'de başarabilirdi. Ancak bir sorun vardı! Maviler yıllardır o kadar alışmıştı ki havadan oynamaya bunu değiştirmek oldukça zor olacaktı. Ama inatçıydı Portekizli, Drogba'yı oturtup Torres'i, yanına da Sturiddge ve Mata'yı yerleştirdi. Lige iyide başladı ama Torres golcü olduğunu unutunca sıkıntı başladı. Villas-Boas'ın hem takım içinde hem de basın tarafından sevilmediği haberleri çoğalmaya başlamıştı...
Mourinho, Real Madrid'in başına geçtikten sonra orada kendinden daha fazla karizması olacak adamları kelimenin tam anlamıyla şutladı. Bu isimler Raul ve Guti... Villas-Boas'ın ne öyle bir şansı ne de henüz o kadar kredisi yoktu. Onlarla iyi geçinme yoluna gitmek yerine bir de yedek bırakınca ipler iyice gerildi. AVB'nin en büyük hatalarından biriside yardımcılığına Di Matteo'yu getirmek oldu ki bu fark etmeden kendi sonunu hazırlamasına neden oldu. Soyunma odasındaki huzursuzluk, üst üste gelen kötü sonuçlar ortamı iyice germişti. Takımın Abileri Lampard ve Terry Abramoviç ile olan iyi ilişkilerini kullanarak taht mücadelesinde alttan alttan Di Matteo'ya destek vermeye başladılar. Genç Portekizlinin kellesi isteniyordu takımda! Darbe girişimi sonuç verdi ve Abramoviç Villas-Boas'a kapıyı gösterdi. Darbe'nin ardından takımı kurma görevi Roberto Di Matteo'ya verildi.
Di Matteo görevi devralır devralmaz Drogba ve Lampard'ı 11'e koyup savunma ve orta saha elemanlarına vurun ileri mesajı verdi. Takım pas yaparak oynamak yerine müthiş mücadele ediyor alıştığı düzenden bir şekilde gol bulmayı başarıyordu. Zaten Premier Ligde iki farkla kazandıkları maç sayısı sadece 2! Önce Napoli'yi beklenmedik şekilde elediler daha sonra FA Cup'ta finale kadar ilerlediler. Bunlar en azından çok da beklenmeyecek şeyler değildi ancak son başarı kimsenin aklına gelmezdi. Şampiyonlar Liginde finale çıkacaklarını daha önceden kimse tahmin edemezdi. Özellikle de yarı-finalde rakip Barcelona'yken...
Di Matteo ile yakalanan bu kısa vadeli başarı bize oyuncuların isterse teknik adamın sonunu hazırlayabileceğini bir kez daha gösterdi. Buna benzer bir durum geçen sene Galatasaray'da olmuştu. Rijkaard'ın kovulmasının ardından yardımcılarından Mustafa Yücedağ oyuncuları bilerek mücadele etmemekle suçlamıştı. Demekki neymiş takımda senden daha çok sözü geçen oyuncular varsa ya postalayacaksın ya da onlarla aranı sıkı tutacaksın!..
Di Matteo halen geçici maneger olarak görevde. Şampiyonlar Ligini kazanmak onu görevde tutmaya yetecektir ama kaybedilmesi durumunda bu beklenmedik başarı bile onu koltukta tutmaya yetmez görüşündeyim. Bu görüşümü desteklemek için Manchester United'a finalde penaltılarla kaybeden ve ardından kovulan Avram Grant'ı örnek verebilirim. Abramoviç Kupa 1'i kaldırana kadar herkesi harcayabilir...
Peki Di Matteo uzun vadede başarılı olur mu? Benim için ihtimali bile yok! West Brom'la yaşadığı deneyim ve takımı Premier Lige taşıması falan onun adına yeterli değil. Seneye Lampard ve Drogba ile başarıyı yakalaması da mümkün gözükmüyor. Onları kulübeye çekme cesaretini gösterebilir mi peki? Villas-Boas'a ne olduğunu hatırlayarak bunu da başarabileceğini pek sanmıyorum. Chelsea'nin bu başarısını bu sezon için düşünürsek takdire şayan ancak bunun sürekli olması mümkün değil, büyük bir değişim içine girmeleri şart. Sağ bekte kalbur üstü çok iyi oyuncuları yok. Orta sahada yıldız kavramını karşılayan tek bir oyuncu bile yok. Drogba'nın bırakın kemik yaşını kimlik yaşı bile Chelsea'de oynayacak sınırı geçti. Torres'in ve büyük ümitlerle alınan Lukaku'nun formu malum..
İşin özü her şey Di Matteo'nun elinde. Halen kazanabilmesi mümkün 2 kupa var. Bunları almak ve seneye de takımın direksiyonunda olma şansı kendi elinde. Kendi göbeğini kendi kesecek ama kalsa bile gelecek sezonu bitirebileceğini düşünmüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder