29 Ağustos 2012 Çarşamba

Alex De Souza'nın N'leri!

Lig TV'nin eğlenceli programı ''Quiz''e geçtiğimiz günlerde Kaptan Alex konuk oldu. Verdiği cevapları gördükten sonra hayranlık derecemiz bir kat daha arttı. Arşivde yer alsın diye bloga koyuyorum. Belli  olmaz ilerde lazım olur.

UNUTAMADIĞIN GOL

En unutamadığım gol, Galatasaray’a attığım kafa golüydü. Arena’daki ilk derbiydi. Ligde de derbiler arasında en unutamadığım golüm bu oldu.

Avrupa: Kadıköy’de CSKA'ya attığım gol benim için Avrupa’da attığım en unutulmaz goldü. Fenerbahçe’nin gruptan çıkmak için bu maçı almaya ihtiyacı vardı ve bu bize kazanma gücü verdi.

Frikik: Galatasaray’a karşı oynadığımız kupa maçında son dakikalarda güzel ve önemli bir frikik golü atmıştım.

EN GÜZEL ASİST

Aynı CSKA maçında, Uğur Boral’ın attığı golde bana göre en unutulmaz asistimi yapmıştım.

UNUTAMADIĞIN MAÇ

Unutamadığım çok maç var ama birini seçmek gerekirse sanırım yine CSKA maçını seçerim. Fenerbahçe için de çok önemli ve çok büyük bir maçtı.

EN SEVİNDİĞİN MAÇ

Beni en çok mutlu eden maç, Galatasaray ile TT Arena’da oynadığımız ilk maçtı. Bu maç benim için çok şey ifade ediyor. Oradaki ilk derbiydi. Önce yenik duruma düştük ama sonra bu maçı kazanmayı başardık.

EN KÖTÜ OYNADIĞIN MAÇ

Kötü oynadığımı düşündüğüm bir sürü maç var. Ama benim için en zor maç, Kadıköy’de oynadığımız Beşiktaş derbisiydi. Eşim hastahanedeydi, ameliyat oluyordu. Bu yüzden oyuna konsantrasyonumu sağlamakta zorluk çekiyordum.

EN İYİ OYNADIĞIN MAÇ

Tabi iyi oynadığım maçlar da oldu. Hatırladığım kadarıyla İnönü’de oynadığımız, benim 3 gole imza attığım Beşiktaş derbisi, benim için en iyi geçen maçtı.



EN ANLAMLI MAÇ

Fenerbahçe formasıyla çıktığım en anlamlı maç, yine CSKA maçıydı. O maç çok şey ifade ediyordu. O gün, takımın mutlaka yenmesi gerekiyordu. Geriye düştük, sonra maçı döndürdük ve kazanmayı başardık. Ben güzel bir gol attım. Fenerbahçe’nin gruptan çıkamayacağı bir durumu tersine çevirip gruptan çıkmayı başardık.

EN ÜZÜLDÜĞÜN MAÇ

Trabzon maçı. 10-15 gol pozisyonu yakaladık ama hiçbirini gole çeviremedik. Maç yenilgiyle sonuçlandı ve şampiyonluğu Kadıköy’de kaçırdık.

EN ÇOK ETKİLENDİĞİN STAT

Kadıköy beni oldukça etkiliyor. Taraftar mükemmel. Kendi sahamız dışındaysa en çok etkilendiğim stat İnönü. Orada atmosfer, her zaman çok güzel.

İDOLÜN

İdolüm Zico. Ben 35 yaşındayım. Bence benim yaşımdaki 10 oyuncudan 1’i mutlaka Zico’yu idolü olarak görüyordur. Flamengo takımının bir parçası oldu, 82 yılında milli takımın bir parçası oldu, kesinlikle mükemmeldi. 86’da yine milli takımdaydı. Dizinde bir problem olmasına rağmen bunu hiç sorun etmeden mükemmel bir performans sergiledi. Saha dışında, insan olarak, aile babası olarak her zaman kusursuz bir insan oldu. Burada 2 yıl Zico ile birlikte çalışma şansım oldu. Ona çok saygı duyuyorum. Her zaman bir idol olarak kalacak.

EN İYİ ANLAŞTIĞIN FUTBOLCU (BUGÜNE KADAR FENERBAHÇE’DE BİRLİKTE OYNADIKLARINIZ ARASINDA)

Bugüne kadar takımda birlikte oynamaktan zevk aldığım birçok takım arkadaşım oldu. Ama Pierre benim için hep başka oldu. Saha içinde ve dışında çok iyi anlaşıyorduk. Beni tamamlayan bir oyuncuydu, bana çok yardımcı oldu. Ne yazık ki birlikte çok az bir zaman geçirebildik.

TANIDIĞIN EN İYİ TEKNİK ADAM

Luxemburgo. Her zaman detaylara önem veren biri..olan biten herşeyle yakından ilgilenir. Bir teknik adam olmanın dışında bir öğretmen gibi. İyi motive ediyor, karşılaştığınız zorluklarda size yardımcı oluyor,size yol gösteriyor. Ben büyük teknik adamlarla çalıştım ama onun gibisini bir daha bulabileceğimi sanmıyorum.

TANIDIĞIN EN KÖTÜ TEKNİK ADAM

Tanıdığım bir kaç kötü teknik adam var. Sahaya gelip 1-2 saat antrenman yaptırıp gidiyorlar. Vakit geçirmek için sahada bulunuyor, hiç bir şey hakkında endişelenmiyorlar. Bir kaç tane tanıyorum ancak isim veremeyeceğim çünkü ne yazık ki hala çalışıyorlar.

TEKNİK DİREKTÖR İDOLÜN

Teknik direktör olarak idolüm, uzun zaman önce aramızdan ayrılan, birçok ekibi çalıştırmış olan Enio Andrade.

EN İYİ GOLCÜ

Ronaldo Nazario. O bir fenomen. Oyununa şahit olduğum en iyi golcü o. Çok az hata yapıyor. Onunla oynama şansı buldum ve tanıdığım en iyi golcü olduğunu düşünüyorum.

EN BEĞENDİĞİN FUTBOLCU

Şu anda Iniesta. Aslında Messi’yi de söyleyebilirim ama o zaten bir başka dünyada. Bizim gezegenimizde olan normal futbolcular arasından birisini söylemek gerekirse, Iniesta…

EN İYİ KALECİ

Gördüğüm en iyi kaleci Taffarel’di. Ama birlikte oynadıklarım arasından Volkan’ı söyleyebilirim ve Palmeiras’ta birlikte oynadığım Marcus var. Volkan da çok kaliteli bir kaleci ama Taffarel gerçekten kusursuz, mükemmel diyebilirim.

EN KÖTÜ KALECİ

İyi olmayan birçok kaleciyle aynı takımda bulundum. İsmi Renato olan bir kaleci vardı, gerçekten tüm hareketlerinde, reflekslerinde zorluk yaşıyordu. Ama buna rağmen Coritiba’da uzun yıllar oynadı.

EN SEVDİĞİN HAKEM

Ben maç esnasında kendini olabildiğince az ortaya koyan hakemleri seviyorum. Hakem, maçın en önemli parçası olmamalı hiç bir zaman. Özel bir isim, belirli bir isim verebileceğimi sanmıyorum.

EN SEVMEDİĞİN HAKEM

Birçok sevmediğim hakem var. Az önce söylediklerimin tersi de geçerli, maç ortasında kendini öne çıkarmaya çalışan hakemleri sevmiyorum. Sanırım burada, Türkiye’de en sevmediğim şeylerden biri de bu. Hakemler maç esnasında kendilerini çok fazla ortaya koyuyorlar. Ama şunu anlamaları gerekiyor ki, o maçı oynayan, o maçı muhteşem kılan futbolculardır, hakemler değil.

EN YETENEKLİ FUTBOLCU

Yakından gördüklerim arasında Ronaldinho Gaucho. Onunla küçüklükten beri, 14-15 yaşından beri Brezilya milli takımında uzun seneleri birlikte geçirdik. İyi bir oyuncunun sahip olması gereken herşeye sahip.

EN YETENEKSİZ FUTBOLCU

Bugüne kadar gördüğüm en yeteneksiz futbolcu, Lugano. Lugano da bunu biliyor ve söylüyor zaten. Top ayağına geldiğinde yeteneğinin yetersiz kalmasından dolayı en çok zorluk yaşadığına yakından tanık olduğum futbolcu, o.

EN ÇALIŞKAN FUTBOLCU

Yine Lugano. Yeteneksiz olmasına rağmen 18 yıllık futbol kariyerimde gördüğüm en çok çalışan futbolcu o. Teknik olarak yetersiz olduğunu bildiği için, fizik olarak güçlü olmak adına herkesten daha çok antrenman yapıyor.

EN TEMBEL FUTBOLCU

Gökhan Gönül. Fizik olarak çok güçlü çok kaliteli bir futbolcu. 6 yıldır aynı takımda birlikte çalışıyoruz ama ben daha bir kez onun takımla birlikte yaptığımız antrenmanlar sonrası sahada kalıp da tek başına çalıştığını, ekstra bir çaba sarfettiğini görmedim. Kapasitesi oldukça fazla, biraz çalışsa bugün çok daha iyi bir oyuncu olabilirdi.

SENİ EN COK ZORLAYAN FUTBOLCU

Türkiye’de beni zorlayan, markaj yapan çok fazla futbolcu var. Burada futbol güce ve markaja dayalı. Ama isim olarak vermek gerekirse, şu an aklıma gelen, hatırladığım bir isim yok.

EN İYİ ŞARKI SÖYLEYEN

Uğur Boral. Birçok kez onu dinleme şansım oldu.24 saat şarkı söylüyor. Şarkı söylemeyi çok seven biri, ve aynı zamanda çok da iyi söylüyor.

EN KÖTÜ ŞARKI SÖYLEYEN

En kötü şarkı söyleyen, tabii ki Deivid. Kekemeler iyi şarkı söylediklerini düşünür ama Deivid’de bu böyle olmadı. Şarkı söylemeyi çok seviyor ama Çok kötü şarkı söylüyor.

EN FAZLA YEMEK YİYEN

Lugano. Hatta bir deftere sevdiği yemekleri, en iyi yemek yapan yerleri not ediyor. Gittiği her ülkede yemek yediği en iyi yerler listesinde var.

EN FAZLA DUŞTA KALAN

Bunu bilmek çok zor çünkü tesislerde olduğumuzda zaten herkes antrenmanlardan sonra kendi odasına gidiyor. Orada banyo yapıyor. Maçlardaysa zaten her zaman hızlı oluyor duşlar. Bunu bilmek, bu konuda yorum yapmak çok zor.

EN BONKÖR

Tanıdığım futbolcular her zaman paralarını daha iyi bir yaşam sürmek için harcıyorlar. Ben hiç dışarı çıkıp, paralarını savuran başkaları için harcayan bir futbolcu arkadaşımı görmedim.

EN CİMRİ

Kesinlikle Lugano! Lugano kazandığı paranın abartısız %98’ini eminim ki saklayıp biriktirebiliyordur, çünkü neredeyse hiç para harcamıyor.

(Samet Lugano’nun kendi quiz’inde en bonkör futbolcu olduğunu söylediğini söylüyor.

- Tabii ki, olabilir, ama yalnızca kendi ailesi ve arkadaşları için. Onun dışında bir başka kişi için, ben hiç bir zaman bir bonkörlüğünü görmedim.

EN ÇOK KONUŞAN

Özer! Tanıdığım en çok konuşan insan. Neredeyse uyurken bile konuşuyor.

EN AZ KONUŞAN

Zafer Biryol. 2 yıl boyunca Fenerbahçe’de bizimle beraber oynadı ancak bizimle konuştuğu 2 gününü dahi hatırlamıyorum. En az konuşan futbolcu Zafer’di.

EN DOĞRUCU FUTBOLCU

Türkiye’de aklıma gelen herhangi bir isim yok ancak Brezilya’dan Cesar Sampaio’nun adını verebilirim. Kendisi İspanya’da oynadı, Brezilya milli takımında oynadı. Onun her zaman her söylediğine inanabilirsiniz, her zaman doğruları söyler. Ancak Türkiye’de aklıma gelen böyle bir isim yok.

EN ABARTAN

Serhat Akın. O her zaman bir şey anlatırken ben çok abarttığını düşünürüm. Örnek olarak, aldığı şeylerin fiyatlarını verebilirim. Bir şeyin fiyatını söylerken hep abartır. Mesela 100 liraya aldığı bir şeyi 150-200 liraya aldım diye anlatır. Yani ben ona pek inanmam, belki fiyat konusunda yanılıyor da olabilir, yanlış hatırlıyor olabilir ama genel olarak her şeyi abartarak anlatan bir isim.

EN ŞIK GİYİNEN

Appiah ve Emre Belözoğlu

EN KÖTÜ GİYİNEN

Lugano. Lugano giyimine çok dikkat etmez. Mesela bir marka ona sponsor olduysa ya da ona kıyafetler verirse, sene boyunca yalnızca o kıyafetleri giyer. Eğer böyle bir durum olmazsa da rahatça 2-3 sene önceki kıyafetlerini tekrar tekrar giyebilir.

EN GADDAR FUTBOLCU

Rieto ? (Ankaragücünden Eskişehire gitmiş ortasaha) Türkiye’de onun olduğu takıma karşı oynadığım her maçta vücudumda mutlaka en az 1-2 tane iz bırakır. Onunla girdiğimiz her mücadelenin izleri vücudumda bulunur. Toplamda yalnızca bu adamın vücudumda bıraktığı en az 7-8 kalıcı iz bulunuyor.

EN YUMUŞAK FUTBOLCU

En sakin futbolcu Galatasaray’dan Selçuk İnan. Çok iyi, kaliteli bir insan ve kaliteli bir oyuncu. Saha içerisinde hiç bir ters müdahalesi yok. Hiç kavga ettiğini görmedim. Faul yapsa bile mutlaka özür diliyor. Her şeyi kavgaya döken, hep kavga eden futbolcuların tam tersi.

LAKABIN

Bir sürü lakabım var. Koca kafa, koca ağız, koca dudak.. Kimin söylediğine göre değişiyor.

EN SEVDİĞİN YEMEK

Feijoada.

Feijoada nedir?

Feijoada bir yemek olmanın dışında aslında bir kültürü de temsil ediyor. Brezilya, Portekizliler tarafından sömürge altına alındığında orada yalnızca Kızılderililer vardı. Kimse Avrupalılar için çalışmak istemiyordu. Bu yüzden Avrupalılar'ın, çalıştırmak için Afrika’dan siyahileri getirmesi gerekti. Onlara yalnızca domuz eti ve siyah fasulyeden yapılan bu yemeği veriyorlardı. O siyahiler, Brezilya kültürünü etkilediler. Tabi bu kültürün başlangıcından, 200 sene öncesinden bahsediyorum. Siyahiler daha sonra yaptıkları partilerde bu yemeği yemeye başladılar, yanında bir muz ya da bir elmayla beraber... Tabi, sonra bugüne kadar bu yemek değiştirildi, geliştirildi. Ama temelinde siyah fasülye ve domuz eti var. İçine farklı bir çok malzeme de koyabilirsiniz, ama eğer Feijoada’nın temelinden bahsediyorsanız, yalnızca siyah fasülye ve domut eti...

Bir Türk yemeği?

Çok az Türk yemeği yiyorum. Yediğim zaman, Pide Lahmacun gibi şeyler yiyorum, onları seviyorum. Aslında türk tatlılarının inanılmaz lezzetli olduğunu düşünüyorum ama onları da her zaman yiyemiyorum. Çünkü tatlının fazlası genelde zararlı oluyor ve ben de dikkat etmek zorundayım.

EN SEVDİĞİN FİLM

The Godfather

EN BEĞENDİĞİN AKTÖR

Al Pacino.

EN BEĞENDİĞİN ŞARKICI

En beğendiğim şarkıcı, Reinaldo.

EN BEĞENDİĞİN ŞEHİR

Curitiba

FUTBOLDAN İLK KAZANDIĞIN PARA İLE NE ALDIN

1995 yılında kazandığım ilk para ile aileme ev aldım. Çünkü bence hayatta en kötü şeylerden biri, bütün bir ay o parayı bir başkasına vermek için çalışmak. Kalacağınız ev için bir başkasına para ödüyorsunuz ve bunu yapabilmek için çalışıyorsunuz. Ailemin daha fazla böyle bir durumda kalmaması için ilk kazandığım parayla onlara bir ev aldım.

EN SEVDİĞİN ÇİZGİ FİLM KAHRAMANI

Winnie the Pooh. En çok onu seviyorum.

FELİPE'NİN FUTBOLCU OLMASINI İSTER MİYDİN?

Daha bunu söylemek için çok erken. Ama tabii ki bu kararı verecek kişi zaten kendisi. Eğer futbolcu olacak kadar yeteneği varsa, zaten hiç bir problem olmaz.

Hiç yorum yok: