''3 Temmuz sürecinden beri hayalimiz, hedefimiz Şampiyonlar Ligi Arenası...'' gibi cümleler kurardı Aykut Kocaman. Dün tur geçilse belki de son kez kuracaktı bu cümleyi ama olmadı. Bu cümleye her ne kadar alerjimiz olsa da aslında tamamen haklıydı. Geçen yıl ellerimizden kayıp giden ŞL mücadelesinin ardından yeniden kapısına kadar gelmiştik ancak bu sefer kapıdan içeri almayan UEFA değil Spartak kalecisi Dikan'dı!
İlk maçta alınan 2-1lik sonuç böyle eleme mücadeleleri için aslında iyi bir skordu çünkü taraftar önünde kazanmak yetiyordu ve sizi gruplara götürüyordu. Maçtan önce bir hafta boyunca yorum buydu ama hep bir şeyleri atladık! Fenerbahçe taraftarı bu tür maçlarda son birkaç yılda hep olumsuz görüntü sergiledi. Yani taraftar desteği dediğin aslında o kadar da büyük bir etken değildi. Dün Hakeme pek etkisi olmadı gördüğünüz üzere. Üstelik son yarım saat ''hep yanındayız'' tezahüratı vardı, rakibi ve hakemi baskı altına almak yerine. Islıklar vardı evet ama PSV maçını hatırlar mısınız kulakların sağır olduğu ya da Chelsea maçlarını? Öyle bir durum yoktu ortada.. İkinci olarak kazanmak gerekiyordu, gol atmak! Fenerbahçe bu tür maçlarda, yani gol atması gereken maçlarda hep gol yiyerek başladı. Dün yine öyle oldu...
Maç başladığında Alex'siz Alexli sistemle oyunu önde oynamaya çalıştı Fenerbahçe ama rakibin ilk atağında yenen gol maçın tüm seyrini değiştirdi. Kaleci Mert'in yatarak topu beklemesi turun biraz daha uzaklaşmasını sağladı. Süper Kupa maçında da Umut'tan yediği gol yine aynı hatadandı: ''topu beklemek'' Mahalle maçlarında bile biz bunu hep kullanırız. ''Abi topu kendine bekleme topa git!'' Mert'in yetenekleri tartışılamaz ancak bunları düzeltmesi mutlaka lazım. Ve bunlar malesef oynayarak düzelir. Yenilen golden sonra Fenerbahçe bir anda stop etti. İlk yarı bitene kadar takım kendine gelemedi.
İkinci yarının başında devre arasında alınan gazla beraber takım yeniden önde oynamaya başladı. Hakemin aptal saptal hatalarına rağmen golle bir çok pozisyonda burun buruna geldi takım. Sow'un golünden sonra olmayınca olmuyor dedirtti işte. Alex'in oyuna girmesi takıma artı olarak sadece duran top atacak bir isim kazandırdı. Son yarım saatte takımın rakip ceza sahasında oynaması çok iyi oynuyoruz izlenimi sunsa da bu rakibin on kişi kalması ve rakip sağ bekin berbat oyunu sayesinde oldu. Takım bunlara rağmen Spartak'ı ezip geçemedi. Alex, Stoch, Cristian rahatlıkla şut atabilecekleri pozisyonları korktukları için basit paslara çevirdiler. Ever korktular zira kimse sorumluluk almak istemedi. Şutu dışarı atarsam mantığı buna sebep oldu.
Fenerbahçe Neden Kazanamadı?
Bu sorunun cevabı aslında aleni olarak ortada. Selçuk-Topal-Topuz orta sahası takım adına rezaletti. Sorun ne Alex'te değil Alex'in mevkisindeydi aslında. Alex'ten sonra orada oynayan Cristian'da fazlasıyla eleştirildi. Dün Topuz ise son gücüyle mücadele etmesine rağmen yetmedi, yetemedi... Bu orta saha düzeni iki sezon önce rezil durumda olan Galatasaray'ın orta sahasından ne farkı var? Barış-Ayhan-Sarp orta sahasından daha mı yetenekli? Aslında pekte değil. İşte filmde burada kopuyor...
Hasan Ali hakkkında söylenecekler hep arkada boşluklar bıraktığı yönünde. Evet bunları yapıyor çünkü hücuma destek vermeye çalışıyor. Bunların üzerine bir de son haftalarda önünde oynayan adamlara bakınca açık vermemesinin imkansız olduğunu söylemek lazım. Stoch, Krasic ve Sow... Dünyada üst düzey takımların neredeyse hepsi savunma beklerinin sadece tek tarafıyla hücum ediyor. Hasan Ali'nin gelişinden itibaren Fenerbahçe hem Gökhan hem de Hasan Ali ile çıkmaya başladı. Aslında bunlar plan dahilinde oldu zira beklerin çıkması ile Topal'ın savunmanın ortasına kayıp orayı üçleyecekti ama plan tutmadı...
Takım için söylenecek o kadar çok söz var ki satırlarca yazmak yetmez, değiştirmez. Son olarak şunu da ekleyim. Son on dakikada hava topları için Egemen'in ileri gitmesi gerekirken neden gönderilmedi hala anlayamadım. Twitterda bunu sorunca Egemen çıkmak istedi, Hoca izin vermedi denildi. Bunun ne kadar doğru olduğunu biliyorum ama gitmemesi çok büyük hataydı.
Fenerbahçe yine hüsrana uğradı yine ''Kapıdan döndü''. Fenerbahçe'nin ortası sorunlu ve sol yanı ağrıyor. Takımın geçen seneye göre tamamen değişen sol yanı. Egemen-Hasan ikilisi bire bir iyi gözükseler de kombine olarak Fenerbahçe'nin solunu savunamıyorlar. Fenerbahçe'nin merkezinde ve sol yanında sıkıntılar giderilmezse hüsran çok daha büyük olacak. Yine yarınlara kaldık. Yazıyı Kaptan'ın lafı ile bitirelim. ''Yönetimin Vizyonu yok!'' Bir cümlede benden ''Ama projesi var!''...
FENERBAHÇE: 1 - SPARTAK MOSKOVA: 1
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Felix Brych, Mark Borsch, Stefan Lupp (Almanya)
Fenerbahçe: Mert Günok, Gökhan Gönül, Yobo, Egemen Korkmaz, Hasan Ali Kaldırım, Kuyt, Mehmet Topal, Selçuk Şahin (Dk. 59 Alex), Krasic (Dk. 16 Stoch), Mehmet Topuz (Dk. 79 Cristian), Sow
Spartak Moskova: Dykan, Kirill Kombarov (Dk. 66 Bilyaletdinov), Suchy, Insaurralde, Makeev, McGeady, De Zeeuw, Romulo, Dmitri Kombarov, Ari (Dk. 51 Carioca), Emenike (Dk. 74 Dzyuba)
Goller: Dk. 6 Ari (Spartak Moskova), Dk. 69 Sow (Fenerbahçe)
Kırmızı Kart: Dk. 80 De Zeeuw (Spartak Moskova)
Sarı Kartlar: Dk. 36 Kirill Kombarov, Dk. 85 Dzyuba (Spartak Moskova), Dk. 29 Mehmet Topuz, Dk. 33 Kuyt, Dk. 85 Egemen(Fenerbahçe)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder