Zinedine Zidane demek sadece büyük bir yıldız demek değildi. O her şeyiyle büyük bir yıldız güzel bir adamdı. Onu özetlemek için kullanacağımız kelime ''klas'' olurdu herhalde. Başarılarla dolu kariyerinin sonunda Dünya Kupası finalindeydi. Kupayı kazanacak ve öylece bırakıp gidecekti bizi. En azından bütün dünya bunun hayalini kuruyordu, İtalyanların dışında. Veda gecesi çok farklı bir sonla bitti. Maç iyiyle kötünün arasında geçmişti tamamıyle. Önce Zidane penaltıdan golü atıp gala gecesinde spotları tamamen üzerine çevirmişti. Her kahramanı alt etmek isteyen bir kötü adam vardır ya burada o isim Materrazzi'ydi. Kornerden gelen topa kafayı vurdu ve takımına beraberliği getiren adam oldu. Zidane henüz son sözünü söylememişti. Son sözü harika bir asist veya gol olsun diye beklerken Zidane Materrazzi'den gelen ortayı tam göğsüne vurarak tamamladı. Film hiç beklenmedik sonla bitti ve kahramanımız son çarpışmasında galipken mağlup oldu...
Konunun aslı çok sonra ortaya çıktı. İtalyanların yaramaz çocuğu Materazzi, Zidane'ın annesi ve kız kardeşine küfretmişti. Zidane pişman değildi elbette ama maçtan sonra beni örnek alan bütün çocuklardan özür diliyorum demeyi de ihmal etmedi. Kahramanımız son seferinden sonra bir daha dönmedi. Yeni kahramanlar bulduk Ronaldo, Messi gibi ama hiç biri ondaki estetistiği, klası vermedi. Messi belki en büyük olarak anılacak, Maradona kıyıdan köşeden yanına rakip olarak konacak ancak bu adamı kimse unutmayacak. Bir Zidane vardı, işte o bambaşkaydı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder