Fenerbahçe 100. yılı başlarken Şampiyonlar Ligi'nde Dinamo Kiev'e elendiğinde Ukrayna Futboluna dair bildiğimiz iki takımdan birisiydi Başkent takımı. Diğeri ise memlekette Galatasaray ve Beşiktaş'ı şampiyon yapmasına ve Galatasaray ile Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynamasına rağmen ''sıkıcı futbol oynatıyor'' diye apar topar kovduğumuz Lucescu'nun takımı Shakhtar Donetsk. Lucescu sayesinde Ukrayna Ligini biraz daha yakından takip ediyorduk zira basınımız sürekli onu geri getirdiği için ister istemez takımının durumuna bakıyorduk. Sonra Metalist Kharkiv diye bir takım çıktı Beşiktaş'a 4 tane attı onları ve Jaja'yı tanıdık. Bunu daha unutamadan bu sefer Kaparty Liviv diye bir takım çıktı ve Rijkaard'ın Galatasaray'ını Avrupa Ligi dışına itti. Ukrayna Ligi her sezon kendini geliştirip yeni yeni takımlar çıkardı biz seyrettik. Şimdi onları temsil eden ve Avrupa'nın dev takımlarını dize getiren yeni bir takım daha var. Bu sezon Avrupa Ligi'nde PSV ve Napoli gibi takımları deviren ve grupta son maçlar öncesi liderliği garantileyen Dnipro Dinipropetrovsk'un yükselişine göz atacağız.
Dnipro'nun adını ilk duymamız Sevilla efsanesini yaratan ve daha sonra Tottenham ve Real Madrid'i çalıştıran Juande Ramos'u teknik direktörlüğe getirmeleri ile oldu. CSKA Moskova'dan kovulduğunda İspanyol teknik adam için Doğu Avrupa macerası bitti diye düşünülmüştü ama o biraz daha güneye inip Dnipro'ya imza attı. Moskova'nın soğuğundan sonra Dinipropetrovsk'un havası cezbetmişti belki de onu.
''Bana çok iyi projeyle geldiler ve ikna etmeleri zor olmadı. Yeni bir tecrübe yaşayacağım ve futbolun dili evrenseldir. Yeni tecrübeleri her zaman çekici bulmuşumdur.''
Ramos'un ilk açıklamaları böyleydi ama onun neyi çekici bulduğunu efsaneleştiği Sevilla'dan ayrılıp Tottenham'a imza attığında anlamıştık. Dnipro onu takımın başına getirmek için sadece güzel bir proje sunmamıştı anlaşılan. Kontratında yıllık 6 milyon dolar yazıyordu!
Juande Ramos'un paraya bakışını anlatmak için çok uzaklara gitmeye gerek yok. İki kez UEFA Kupası kazandıktan sonra Tottenham'ın ona önerdiği paraya dayanamayıp takımı bırakmıştı. Ada macerasının başında Kuzey Londra ekibine 104 milyon pound harcatarak transfer üstüne transfer yaptı ancak sezon sonunda büyük bir hüsran vardı. Tottenham ligi 8. sırada bitirirken Ramos'un ada macerası da oracıkta bitiyordu. İngiltere'de kredisini kaybetmesine karşın İspanya'da halen büyük bir adı vardı. Bernd Schuster'in El Clasico öncesinde Barça gerçeğini kabul edip ''Bizim bu takımı yenmemiz imkansız'' demesi üzerine kovulmasıyla kendini bir anda Santiago Barnebau'nun mavi koltuklarında buldu. 18 maçta alınabilecek 54 puanın 52sini aldığında almıştı ancak Barcelona durduralamıyordu. Arkasından gelen bir kaç yenilgi sonrası ''Burası Real Madrid'' denildi ve gönderildi. Bu sefer doğuya gitmeye karar verdi verdi CSKA Moskova'nın başına geçti ancak Rus futboluna ayak uyduramadı. İkinci ayını dolduramadan kapı bir kez daha gösterildi. Ramos'un Dnipro öncesi macerası böyle. Dnipro kendini göstermek, O da tekrar zirveye tırmanmak istiyordu ve kan uyumu sağlanmış gibi gözüküyor şimdilik.
Dnipro maçlarını Euro 2012 için yapılmaya başlanan ancak daha sonra seçilen stadyumlar arasından çıkarılan 31000 kapasiteli Dnipro Arena'da oynuyor. SSCB dağıldıktan sonra Ukrayna Ligi'nde dişe dokunur bir başarıları yok. Ramos göreve gelene kadar kurudkları çekirdek ile ligi ilk dört sıra içinde bitirmeye başlamışlar. Shakhtar ve Dinamo Kiev'den ziyade ligi bir sıra önlerinde bitiren Metalist'in Avrupa Ligi'nde ki başarıları onları daha fazlasını istemeye itmiş. Ramos'un seçilmesinin nedeni çalıştırdığı büyük takımlardan ziyade Sevilla ile bu kupayı iki kez kazanması. Teknik Direktörün en tecrübeli olduğu kupa ile kulübün istekleri çakışınca bu sezon ki başarının gelmesi kaçınılmazdı zaten.
Ramos geldikten sonra petrol takımları gibi takımı baştan aşağı yenilememiş. Bir kaç kaliteli takviye ile çekirdeği bozmadan devam etmiş. Takımın forvetine Premier Lig tecrübesi bulunan Hırvat Nikola Kalinic'i alıp orta sahaya Getafe'li Derek Boateng'i eklemiş. Bu isimlerin dışında dünya futbolunun olmazsa olmazı Brezilyalılarda var. Eh başarı lazımsa takımın hamurunda samba olmadan olmuyor bu işler.
Dnipro bu sezon Ukrayna Premier Ligi'nde 17 maçta 11 galibiyet 4 beraberlik 2 yenilgi ile Dinamo Kiev'in önünde, Ligi ve şampiyonlar ligini kasıp kavuran Shakhtar'ın arkasında ikinci sıradalar. Evlerinde oynadıkları 9 maçın 9unu da kazandıklarını da eklemeden geçmeyelim. UEFA Avrupa Ligi'nde ise sadece Napoli deplasmanında kaybettiler. PSV'yi içerde dışarda yenip AIK'e de acımadılar. Son maçta AIK önüne biraz daha puan ve prestij toplamak için çıkacaklar zira yazının başında da söylediğimiz gibi grup liderliği garanti.
Bu sezon oldukça ilgimi çeken Dnipro hakkında haber almak, Türkçe'yi bırakın İngilizce kaynak bulmak bile zorken onları ucundan kıyısından anlatmaya çalıştık. Zaman geçtikçe onlar kendisini sizlere zaten çok daha iyi tanıtacaklar. Zira şu an için işler gayet yolunda ve Ramos'la imzalanan 4 yıllık bir kontrat var. Son olarak Dnipropetrovsk şehrinin Moskova ve Kiev'in aksine çok sıcak olduğunu ve 1 milyon nüfuslu bir şehir olduğunu ekleyelim. Malum Mohaçkale'ye oyuncu getirmek çok zor Anji için ama onlar için öyle bir durum yok. Bu başarıları sonrası daha iyilerini getirmek isterlerse diye...
***Edit***
Dnipro'yu çok fazla izleyemediğim için oyunculardan çok bahsetmek istemedim. İzlemeden sallamak olur ama özellikle Konoplyanka'dan bahsetmedik diye twitterdan çok fazla tepki geldi. Avrupa Ligi'nde izleme şansımız oldu onu ve yeteneğiyle takımda ön plana çıkanlardan birisiydi. Henüz 23 yaşında ve böyle oynamaya devam ederse daha büyük bir takıma gitmesi uzun sürmeyecek. Diğer bahsedilmeye değer bir isimse Brezilyalı Giuliano! FM oyunlarının müdavimleri onu çok iyi bilir. Özellikle FM 08'den itibaren oyunun en iyilerinden bir tanesiydi. Hatta Alex ayrılırsa yerine kimi alsak muhabbeti yapılırken Alper Öcal onu önermişti. Onu da dikkatle izlemek lazım derim.
Onları izleme fırsatı bulursak daha geniş bir şekilde yazarız ama şimdilik bu kadar.
***Edit***
Dnipro'yu çok fazla izleyemediğim için oyunculardan çok bahsetmek istemedim. İzlemeden sallamak olur ama özellikle Konoplyanka'dan bahsetmedik diye twitterdan çok fazla tepki geldi. Avrupa Ligi'nde izleme şansımız oldu onu ve yeteneğiyle takımda ön plana çıkanlardan birisiydi. Henüz 23 yaşında ve böyle oynamaya devam ederse daha büyük bir takıma gitmesi uzun sürmeyecek. Diğer bahsedilmeye değer bir isimse Brezilyalı Giuliano! FM oyunlarının müdavimleri onu çok iyi bilir. Özellikle FM 08'den itibaren oyunun en iyilerinden bir tanesiydi. Hatta Alex ayrılırsa yerine kimi alsak muhabbeti yapılırken Alper Öcal onu önermişti. Onu da dikkatle izlemek lazım derim.
Onları izleme fırsatı bulursak daha geniş bir şekilde yazarız ama şimdilik bu kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder