7 Aralık 2012 Cuma

Okan Bayülgen, Faşizim(!), Güce Tapmak!

Malum hastayız günler genelde yatakta geçiyor. Netten gazete dergi okuyup, haber sayfaları karıştırarak zaman öldürüyoruz. Bu sabah gözüme bir haber takıldı: ''Okan Bayülgen'den Üniversiteli kıza sigara fırçası!'' Olayın aynen şöyle gelişiyor. (Çok önce yaşanmış medyaya yeni yansımış orası beni alakadar etmiyor!)



Normalde zaten günahım kadar sevmediğim bu adamın tavırları beni şaşırtmadı da orada sorun zeki geçinen bu varlığın aptalca söylemlerini salonu dolduran ve memleketin geleceği dediğimiz üniversiteli arkadaşların alkışlaması. Faşizmin f'siyle alakası yokken ''Sigarayı söndürün lütfen'' ricasına senin bu yaptığın faşizm demek ve hemen küstüm oynamıyorum laflarından sonra ben gidiyorum o zaman ayakları ile seyirciyi yanına çekmek ancak ona yakışırdı zaten. ''Güce Tapmak'' diye bir şey var ya hani. Orada kızın haklı olup olmamasının önemi yok seyircinin nasıl yalakalık yaparım düşüncesini olaya dökmesi var. Bu konuda yazmak yerine sözlükte bir arkadaş gayet güzel yazmış onun yazısını paylaşacağım. Okuyun hala anlamazsanız kapatın. Sayfayı değil ama medya maymunlarının peşinden koşan beyninizi!

''son yaptığı hareketle burada da taraflar oluşturmuş. biri tepki görmesin, hemen bir grup insan ezilenin yanında olma işini üstüne alınıyor.

kurallar herkes içindir. kapalı alanda sigara içilmiyorsa, içmeyeceksin. bunun yasaklanması abes diyen adamın sigaranın ne olduğunu kavrayamamış olması gerekir. ben de 10 sene içtim bu boku. yanımda nefesi tıkanan adam da oldu, gözlerinden yaşlar gelen de. içmeyene eziyet işte bu. doğrusu da kapalı alanda içilmemesi. hepsini geçtim; kural, kanun var. sev ya da sevme. içmeyeceksin diyor, içmeyeceksin o zaman.

kızın samimi bir tepki verdiğine inanmıyorum açıkçası; önce bunu belirteyim. yine de bu okan bayülgen'in sonraki tavırlarını anlamlı kılmaya, mantıklı kılmaya yetmiyor.

birincisi; "benim sigarama karışıyorsun, nükleer atıktan haberin var mı" kadar içi boş bir argüman görmedim. "sana ne benim sigaramdan" diyor; kıza ne nükleer atıktan? konuyla ne alakası var nükleer atığın, fruktozun? eksen kaydırma, haksız duruma düştüğünde bu milletin yapmayı en sevdiği iştir ve sıkça da rastlarız; başbakanından muhtarına, ilkokul bebesine kadar hepsi yapar bunu. standart bir haksızlık ispatıdır; "haklısın" deyip söndürse başka türlü bir tepki görürdü şimdi.

ikincisi; bir insanı o kadar insanın arkanda olduğunu bilerek aşağılama hakkını kimse kimseye vermiyor. bu da klasikleşen çift taraflı bir hastalık; güce tapma klişesi. kalabalık arkasında, her söylenene sırıtıyor, o da vurmuş vurabildiğince. hangisi daha faşistçe görünüyor? kız samimiyetsiz bir tepki vermiş olabilir, sigara içiyor bile olabilir. ama bu ekseni kaydırıp eyleme katılmadığı, nükleer atıkları çöpe atmadığı vs gibi konular üzerinden küçük düşürülmesini gerektirmez. 

mevcut tepkinin de nesi faşistçe çözebilmiş değilim. sigara içilmez tabelasının altında sigara içmeyi anarşizm sayan bir milletin evladı olarak pek tabii ki okan bayülgen de "benim sigaram mı dert oldu sana" diyebilecek cüreti kendisinde bulmuştur. en ufak bir kurala dahi uymakta zorluk çeken, "kurallar çiğnenmek içindir hehehe" diyen adam, vergi dairesindeki işini tanıdık sayesinde zamanından önce halleder, bayındırlık bakanlığı'na amcasının oğlunun türlü üçkağıtları ile yerleşir. yetmez, eve gidip ağız dolusu memleketin çarpıklığından dem vurur. topluma ağız dolusu söver. hakkını aramadığı için kızar onlara. önce batı toplumlarının medeniyet seviyesine sığınır, çok sıkışırsa da platon'dan alıntı yapıp devletin ne menem bir şey olduğundan bahseder. şaşmaz bu.

şimdi biri gelip bunun üzerine "ulan sigaradan nereye gelmiş adam neler var yhaa" yazacaktır muhakkak. yayalara kırmızı ışık yandığı halde o yayalara arabaların çarptığı bir memlekette ortalama insan zekası yukarıda yazanları algılayamaz normal olarak. çünkü kırmızı ışıkta beklemenin bir anlamı yoktur yol boşsa. ya da yaya geçidi olan yerde ışık yoksa yayaların bir sikime hakkı yoktur, arabalar durmaz. çünkü ülkede kimsenin hakkı kimsenin sikinde değildir. basit bir şekilde okan bayülgen de mekanın ne kadar büyük olduğundan dem vurarark kuralı çiğneme, başkasının hakkını gasp etme özgürlüğünü kendisinde görmüştür. prototip bir türk insanı.

problemin ana kaynağı devlet tabii yine. denetimden 10 dakika sonra her mekanda masaların üzerine kültablaları çıkıyorsa, komilerin en hızlı oldukları alan servis olmaktan çıkıp eski kola tenekelerini masalardan toplamak, masalara dağıtmak olunca, okan bayülgen de hak görür kendine. sigara değil sadece, her alanda denetleme becerisinden yoksun, gücünü güçsüzün boynuna basarak alan bir devletten bahsediyoruz. devletin kendisi yukarıdaki prototipin aynısı zaten. lacivertinden işte.

ayinesi iştir kişinin, lafına bakılmaz. örnek vatandaşlık beklemiyorum kendisinden de, savunulacak bir tarafı olduğunu da düşünmüyorum. köküne kadar haksızdır.
''

Hiç yorum yok: