17 Aralık 2011 Cumartesi

Şampiyonlar Liginde Gruplarda Atılan Top 10 Gol

Gruplarda atılan en güzel 10 gol.. Boateng'in Barça'ya attığı ve Perisic'in golü müthiş.. Doumbia'nın 'cross-over' ı da Henry'i hatırlatıyor.

'Adi'das Patladı!

Haftasonu Bundesliga'da oynanan Bayern Münich - Köln maçında ilginç bir olay yaşandı. Van Buyten'in serbest vuruşunda top patladı. Videosu:

Iddaa Tahminleri | 17 Aralık


132
Ankaragücü - Gaziantep
KG
VAR
1,60
157
Freiburg - Dortmund
MS
2
1,45
241
Bursa - Antalya
MS
1
1,60
272
Sevilla - Real Madrid
 İY
2
1,65

NBA'de Takas Dedikoduları ve Türkler


Lokavt bitti nba bu ay sonu start alıyor. Bu yarım sezon öncesi de her zamanki gibi takımlar kart değiştirmeye devam ediyor. Chris Paul Lakers'a takasının nba yönetimi tarafından engellenmesinin ardından şehrin diğer takımı Clippers'a gitti. Bu takasla beraber ligin gelmiş geçmiş en kötü takımı olarak gösterilen Clippers bir anda en eğlenceli takım olabilme potansiyeline erişti. Geçen sezon smaçlarıyla bütün dünyayı sallayan Black Griffin'e CP3'ün katılması ile birlikte Harlem vari bir takım ortaya çıktı.

Takas haberleri ile gündemi sürekli işgal eden diğer isim 'superman' Dwight Howard. Bu takasın bizi en çok ilgilendiren kısmı Orlando'nun onunla beraber Hidayet Türkoğlunu da gönderip maaş bütçesini azaltmak istemesi. Howard'ın olası takasında Lakers, Nets ve Chicago'nun adı geçiyor. Bu durum onunla birlikte gitmesi büyük ihtimal olan Hidayet için kariyerinin sonlarına yaklaşırken şampiyonluk potasında yer alan bir takımda yer alma ihtimalini güçlendiriyor.

Ömer Aşık için takas ihtimali düşük ancak Chicago'nun Howard'ı alması durumunda Orlando'ya gidebilir ancak bu çok beklenen bir durum değil. Ömer'in geçen sezonun ardından bu sezon NBA'de kendini tamamen kabul ettirmesini bekleyebiliriz.


Mehmet Okur üst üste yaşadığı sakatlıkların ardından parlak günlerini geride bıraktı. Bu sezon onun bol uzunlu Utah  kadrosunda çok iş yapmasını beklenmiyor. Çok fazla dillendirilmese de kadrosunda yedek uzuna ihtiyaç duyan Clippers'a Mou Williams takası ile geçme ihtimali var. Eğer bu ihtimal gerçekleşirse Chris Paul  ve Griffin ile beraberle  beraber neler yapabileceğini izlemek keyifli olacaktır.

Diğer temsilcilerimizden Ersan için durum biraz daha karışık. Milwaukee tarafından serbest bırakılması ve Efes'e dönmesi şu an için büyük ihtimal ancak yedek 4 numaraya ihtiyacı olan Lakers için adının geçtiğini de söyleyebiliriz. Milli yıldızımız için en kötü senaryo Milwaukee'de kalması olacaktır.


Draftta 3. sıradan seçilerek en yüksek sıradan seçilem Türk oyuncu unvanını alan Enes Kanter ve geçen sezon Boston'dan Cleveland'a gönderilen Semih Erden bu sezon kendilerini NBA'ye kanıtlamaya çalışacaklar.

16 Aralık 2011 Cuma

UEFA Avrupa Ligi Play-Off Eşleşmeleri



Porto-Manchester City
Ajax-Manchester United
L.Moskova-A.Bilbao
Salzburg-Metalist
Stoke-Valencia
Rubin Kazan-Olympiakos
AZ Alkmaar-Anderlecht
Lazio-A.Madrid
Steaua-Twente
V.Plzen-Schalke
Wisla-Standard Liege
Braga-BEŞİKTAŞ
Udinese-PAOK
TRABZONSPOR-PSV
Hannover- Club Brugge
Legia-Sporting Lizbon



3.Tur eşleşmeleri ise şöyle:

Salzburg - Metalist Kharkiv | Rubin Kazan - Olympiakos
Legia Varşova - Sporting | Porto - Manchester City
Steaua Bükreş - Twente | Wisla Krakow - Standart Liege
Wisla Krakow - Standart Liege | Hannover - Club Brugge
Stoke - Valencia | Trabzonspor - PSV Eindhoven
AZ Alkmaar - Anderlecht | Udinese - PAOK
Lazio - Atletico Madrid - Braga - Beşiktaş
Ajax - Manchester United | Lok. Moskova - Atletico Bilbao



Şampiyonlar Liginde 2. Tur Eşleşmeleri





Lyon - APOEL
Napoli - Chelsea
Milan - Arsenal
Basel - Bayern Münih
Bayer Leverkusen - Barcelona
CSKA Moskova - Real Madrid
Zenit - Benfica
Marsilya - İnter




Arda Turan Klasiği

Bu akşam Atletico'nun Rennes'i 3-1 ile geçtiği maçta takımının 3. kendisinin Avrupa Liginde 2. golünü attı. Gol Arda'dan görmeye alıştığımız tarzda.


Avusturya maçında ki golü


15 Aralık 2011 Perşembe

Iddaa Tahminleri | 15 Aralık

552
Kophenhag- Standart Liege
A
1,75
557
Sharmrock- Tottenham
ü
1,45
559
Atletico Madrid - Rennes
MS
2
5,50
733
Fenerbahçe Ülker - B.B. Bilbao(6,5)
MS
1
1,70

Ronaldinho-Alex De Souza-Roberto Carlos


Alex için sadece Türkiye'de tanınıyor yorumlarını çok duyarız. Aslında benim için hiç sorun değil. Sadece biz tanısak da yeter ancak şu da var ki Alex 49 kez Brezilya milli takım formasını giymiş bir adam. Şunu da söylemeden geçmeyim. Kaptan şu anda aktif brezilyalılar arasında toplamda en çok gol atan oyuncu! Total de ise 6. sırada!

Fotoğrafın diğer kahramanlarından Carlos bir dönem Fenerbahçe forması giydi ancak Ronaldinho'nun yolu bu tarafa düşer mi, sanmıyorum..

Beşiktaş'ın Teknik Direktörü Tayfur!


Yukarıda ki fotoğrafa bakınca Beşiktaş'ın içinde bulunduğu durumu görmeniz mümkün. Tayfur Havutçu'nun maketinin yanında Carvalhal! Bu pozu vermeye zorlanırken neler düşündü portekizli bilmiyorum ama şu günlerde kafasının daha karışık olduğu kesin.

Tayfur'un serbest bırakılması ile birlikte Beşiktaş yönetiminden sürekli bizim hocamız Havutçu'dur açıklamaları gelmeye devam ediyor. Tamam adam çok sıkıntılı günler geçirdi morale, desteğe ihtiyacı var. Bunları yapmak güzel hoşta sıkıntılı günlerde takımı düzlüğe çıkarmak için uğraşan bu portekizlinin günahı ne! Unuttuğumuz diğer bir olay da Tayfur'un hoca olabilmesi için gerekli tedbir henüz kaldırılmadı ve üstüne yargılama da henüz bitmiş değil. Yönetim o bizden biri onun  yanındayız mesajı vermeyi bırakıp takıma bakmalı yoksa iş işten geçmiş olacak..

14 Aralık 2011 Çarşamba

Round 4: Kocaman - Emre Kavgası


Son iki gündür gazetelerde ve sosyal medyada Emre'nin Aykut Kocaman'la kavga ettiği ve kadro dışı bırakıldığı haberleri var. Bu durum henüz kulüp tarafından doğrulanmadı ancak Emre takımdan uzaklaştırıldığını söyledi. Son dönemde milli maçlarda Galatasaray taraftarları ile yaşanan sorun ardından Gökhan Gönül'le yaşadığı kavga derken şimdi de Cristian'la tartışan Emre gündemden düşmüyor. Öfkesinin ve hırsının sürekli kurbanı olan Emre bu kez sert kayaya çarpmış görünüyor. Aykut Kocaman'ın takımda ilk sorun yaşadığı isim Emre değil. Kocaman-Futbolcu kavgasında 4. Round oynanıyor.



Geçen sezon başında takımın tek sorumlusu olan Kocaman ilk olarak Alex'le sorun yaşadı. Sistemi değiştirmek istedi ancak bu Alex'in varlığı ile mümkün değildi. Trabzon maçında takımı çift forvetle sahaya sürüp Alex'i yedek bırakınca kriz zirveye tırmanmıştı. Daha sonra Alex yavaş yavaş takıma monte edildi ve harika bir performans sergilemeye başladı. Sezon ortasında sözleşmesinin uzatılması ile beraber sezonu gol ve asist kralı olarak tamamladı. 32. haftada ki Ankaragücü maçında 5 gol birden attı. Medyada kavganın galibi Alex olarak gösterildi ancak asıl kazanan sezonu şampiyon tamamlayan Fenerbahçe'nin patronu Kocaman'dı.



Geçen sezon devam ederken teknik direktörle sorun yaşayan diğer isim Andre Santos'du. Yabancı sınırlaması sebebi ile yeterince forma şansı bulamayan ve Kocaman istemediği için takımdan gönderilen Kazım'ın yakın arkadaşı olan Brezilyalı yıldız medyaya 'Daum daha iyi teknik direktördü, burada kalmak istemiyorum' diye açıklama yapınca Aykut Brezilyalı tamamen sildi. Devre arasının ardından yönetimin baskısı ile hocasından özür diledi. Kocaman bunu gurur meselesi yapmadı ve sambacıdan faydalanmaya başladı. Sezon bittiğinde 18 maçta alınan 17 galibiyet ve ardından gelen şampiyonlukta Alex'le birlikte imzası olan diğer isim Andre Santos'tu. Futbolcularla yaşanan kavgaların 2. roundunu da kazanan Aykut Hoca olmuştu.

Brezilyalıları istemiyor denilen Aykut Kocaman'ın sorun yaşadığı diğer bir isim de Cristian'dı. Bu sezon başı takımdan gönderileceği söylenen orta saha oyuncusu sezona harika bir giriş yaparak herkesi şaşırttı. Bu sezon çıktığı 14 maçta 4 gol atıp 1 de asist yapan Brezilyalı, geçen sezonların aksine sürekli ceza sahasına girmesi ve dikine pasları ile herkesin takdirini kazandı. Memlekette yüzlerce var denilen Cristian ilk 11'in değişilmezi oldu.



Sarı-lacivertli ekibin patronu birçok oyuncuyla sorun yaşasa da yerli olarak gündeme gelen ilk isim Emre oldu. Çocukluğumda odamda Aykut Kocaman'ın posteri vardı onunla çalışmak benim için bir rüya diyen milli yıldızın bu olayda tavrı nasıl olur bilinmez ancak hırsının sahada takımına yarardan daha çok zarar verdiği kesin gibi. Söylenildiği gibi devre arası veya sezon sonu Emre takımdan ayrılır mı yoksa diğer örnekler gibi performans patlaması mı yaşar bekleyip görecez. Bakalım kazanan yine Aykut Kocaman ve Fenerbahçe mi olacak...

Sindirella Usülü Yakalama | Spordan Uzaklaştırma Yasası


Trabzonspor'un Avni Aker'de Galatasaray'ı ağırladığı maçta sahaya ayakkabılarını atan taraftar yakalanmış. İşin ilginç tarafı yakalama kısmı. Kameralarla tespit edildikten sonra gözaltına alınan şahısa emniyette ayakkabılar giydirilmiş ve tam olmuş:) Bunun üzerine polis ayakkabıları o vatandaşın attığına kanaat getirmiş. Ayakkabılarından çok sıkılmış olacak ki sahaya atan arkadaş ifadesinde sadece sahaya attım hakeme ya da oyuncuya değil demiş. Daha sonra bu şahısla birlikte Tolga'nın kafasına su şisesi atan insan görünümlü de serbest bırakılmış.

Bu konuyu asıl yazma sebebim sporda şiddet yasası aslında. Son günlerde bu yasanın sadece şike kısmıyla uğraştığımız için asıl çıkarılma amacını unuttuk. Sahaya yabancı madde atanlar hapisle yargılanacak ve stadlara giremeyecekti. Maçlardan önce emniyete gelmeleri ve maç süresince orada kalmaları gibi önlemler düşünülmüştü.



Şimdi soruyorum. TT Arena da 14 yaşındaki Batuhan'ın kafasına rakı şişesi atanlar, Bursa'da terör estirenlere ne oldu? Kameraların pikselleri düşük yakalayamadık dediniz. Yok efendim ne olmuş yani futbolcunun kafasını yardıysa ölmedi ya! Ha ölse düşünürdük ama bir şey olmadı..

Mesele yasa çıkarmak mı? Eskisi uygulanıyor muydu da yenisine ihtiyaç duydunuz. Benim merak ettiğim şu. Geçen sene sporda şiddeti bitirecek, artık sahalarda rahatça maç izlenecek, futbol terörü bitecek söylemleriyle çıkarılan yasadan kaç kişi ceza aldı? Bu yasa spor seyircisine ne kattı? Ya da bu yasanın çıkarılmasında başka amaçlar mı güdüldü. Aziz Yıldırım'mıydı tüm derdiniz? Çok mu komplo teorisi oldu? Öyle şeyler oluyor ki memlekette artık her şey mümkün! Yasa sporda şiddet için çıkarıldı ise hiç gerek yokmuş aslında. 

Ne gerek var ki yasaya deplasmana taraftar götürmeyiz sorunu çözeriz ne de olsa di mi! O da mı olmadı kadınlar ve çocuklar gelir seyreder! Sadece takımını desteklemek ve izlemek için stada gelenler de tv'den izlesin

Iddaa Tahminleri | 14 Aralık

Basketbol
722
CSKA - Panathinaikos (6,5)
MS
1
1,70
723
Galatasaray - Olympija (25,5)
MS
2
1,70
728
Real Madrid - Partizan (14,5)
MS
2
1,70
730
Caja Laboral - Nancy (15,5)
MS
1
1,70


Futbol
532
Kashiwa - Santos
MS
2
1,75
535
Trabzon - Gençlerbirliği
A
1,65
538
Dynamo Kiev – Maccabi
MS
1(h)
1,55
539
Lazio - Sporting
MS
1
1,40

13 Aralık 2011 Salı

Serdar Kesimal'ın sakalları gidecek


Sezon başında Kayserispordan alındıktan sonra hazırlık maçında sakatlanan ve o günden sonra sakatlıklardan bir türlü kurtulamayan Serdar bugün Bursa maçında ligde ilk kez oynadı ve sahaya 11'de çıktı. Sakallarını oynadığı gün kesiceğini açıklamıştı. Aradan geçen 5 ayda bana Sagopa Kajmer'i hatta dedemi anımsatan sakallara sahip oldu genç oyuncu. Allah'tan bugün forma şansı buldu da sakallarını kesecek. Bugün harikaydın Serdar, sakalsız halinle daha harika olacağına eminim :)

***

Ve sakalsız Serdar Kesimal

12 Aralık 2011 Pazartesi

Fenerbahçe - Bursaspor üzerinden genel bakış


Geçtiğimiz hafta arena da Galatasaray'a kaybeden Fenerbahçe Bursa'da ligde 8 ay sonra gol atan Semih ve son haftaların formda ismi Stoch'la 2-0 kazanarak moral depoladı. Sahada 4 yabancı ile yer alan sarı-lacivertli ekipte Serdar Kesimal ligde ilk kez forma giydi. Sakatlıktan kurtulan Mehmet Topuz son on dakika sahadaydı. Geçen haftanın kötüsü Bilica ilk 18 de yer almadı. Fenerbahçe taraftarı bütün biletleri tüketerek  zorlu deplasmanda takımını yalnız bırakmadı.

Bu maç gösterdi ki Fenerbahçe kadrosunun eksikleri olmasına rağmen sadece forvete yapılacak bir takviye ile birlikte Fenerbahçe zirveyi zorlamaya devam edebilir. Savunmasında sadece alternatif eksikliği var. Ziegler-Yobo-Serdar-Gökhan dörtlüsü memleketin en iyi savunma hatlarından birisi. Stoch ve Dia'nın toplamı Q7+Simao veriminden daha fazla. orta alan ve hücum hattına takviyeler bu takımı uçurmaya yetecektir. Stoch'un formunu sürdürmesi, Gökhan Gönül'ün tekrar eski günlerine dönmesi, Serdar'ın da maç eksiğine rağmen harika oynaması Aykut Kocaman'ın elini rahatlattı ve geleceğe dair geçen haftanın ardından umut verdi.

Galatasaray maçının ardından Fenerbahçe yerden yere vuruldu. Son zamanların en kötü oyununu oynamıştı sarı lacivertliler ancak unutulan puan tablosuydu. Şu anda ligin zirvesinde bulunan ve her hafta methiyeler düzülen cim-bom var. Şampiyon olamaz denilen Fenerbahçe ise yine aynı puanla ikinci sırada. Ligin ilk yarısında İnönü, Seyrantepe ve Bursa deplasmanına giden sarı kanaryalar ligin ikinci yarısında bu takımları evinde ağırlayacak. Bursa deplasmanında uzun bir aranın ardından iyi bir oyun sergileyen Fener hak ettiği galibiyeti 2-0 ile aldı. Sezon başından beri bu tür oyunları çok fazla sergileyemedi ancak diğer rakiplerinden farkı kazanma alışkanlığının olması. 100. yıldan itibaren başlayan dönemde sarı-lacivertliler hep ligin tepesinde yer aldı. Bu takıma öz güven kazandırırken taraftara da tepki gösterecek bir durum bırakmadı. Bunun sebebine bir parantez açayım. Aziz Yıldırım takıma büyük hedefler koymayı ve yıldız transferi aşkından vazgeçince herşey değişti. Beşiktaş taraftarı takım kötü oynayınca Guti'ye Queresma'ya tepki gösteriyor ama Fenerbahçe taraftarının öyle bir şansı yok. Çünkü Queresma'sı yok! Tek tepki gösterdikleri adam Alex öyle şeyler yaptı ki artık kimse'nin laf edecek durumu kalmadı. Futbolcuya sallayamazsa taraftar teknik direktöre sıra gelir. Saracoglu tribünleri Aykut'a sallayamaz çünkü takım herşeye rağmen canını dişine takarak oynuyor. E bu da olmadı yönetime sallayalım desek. Aziz Yıldırım artık ilah moduna gelmişken ona da laf gelmesi söz konusu değil.



Bütün bunları toplayınca Fenerbahçe taraftarının genel türkiye profilinin dışına çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim. Her kötü sonuçta takıma, teknik direktöre, yönetime sallamaktansa onlara moral vermeyi seçiyor taraftar. Şike olayları ile birlikte bu birlik bozulacağına ters tepti ve Fenerbahçe taraftarı tüm dünyaya bölünmeyeceğini gösterdi. Bu bütünlük bozulmadıkça Bank Asya'da da oynasa bu takım en kısa sürede yine süper ligin zirvesine çıkacaktır. Devre arasında yapılacak takviyelerle şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olacaktır Fenerbahçe. Ama sene sonu küme düşecek diyebilirsiniz. Fark etmez sezon sona erdiğinde Bank Asya'ya düşürülse bile bu sezon kazanılan kupalar muhafaza edilecek. Ancak Şampiyonlar Ligine şikeden ceza alırsa yine katılamayacak



Kısacası bu sezon şampiyon olsak ne olacak söylemleri yersiz. Fenerbahçe olası küme düşürme olayına rağmen şampiyonluğa oynamaya devam edecektir. Belki de sezon bittiğinde şampiyonluk kutlamaları ardından küme düşmenin hüznü yaşanacak ancak bunu şimdiden kestirmek güç. Zira yasa değişikliği talimatnameler derken işler iyice karıştı. Ancak tek gerçek şu ki başka bir takım bunların altından kalkamazdı. Fenerbahçe oyuncusundan, teknik direktörüne; yönetiminden taraftarına şapka çıkarılacak bir duruş sergiledi. Sallandı ama yıkılmadı...

Gol attı, rakip kaleciyi dudaklarından öptü!



Bugüne kadar bilgisayar oyunlarında bir çok hata ortaya çıktı ancak sonuncusu gerçekten çok ilginç. Fifa serisinin son oyunu FIFA 12'de ilginç ve komik bir hata ortaya çıktı. Çarpışma motoru adı verilen yazılımda ki hata sonucu Liverpool forveti Carroll'ın gol attıktan sonra rakip kaleciyi dudağından öptü. Golü böyle kutlamak istediler herhalde :)

Olayın video kaydı

11 Aralık 2011 Pazar

Twitter'dan | #turklereozgudavranislar

Tanıdık birisini gorunce arabayı uzerine surmek.. 


Daha birinci telefon zili çaldığında telefonun başına dikilmek ama açmak için ikinci kez çalmasını beklemek.


Tv'de dizi seyrederken filmin oyuncularıyla iletişim kurmaya çalışmak (dur oraya gitme öldürecekler seni)


Çocukları, lan çirkin, puşt, muşmula suratlı, götü boklu, şerefsiz, namussuz diye sevmek, dövebiliyorsa dövmek...


Haberlerde muhabirin arkasinda el sallamak ve tanidiklarini aramak 


hesabı alabilmek için garsona havaya yazı yazma işareti yapmak


 otlakçılık yapmak için veya otlakçılara takılmamak için çorabının içine sigara paketi saklamak...


Türkçeyi bağırarak konuşunca karşısındaki yabancının onu anlayacağını sanmak


 teknolojik bi alet yada herhangi bi alet bozulduğunda yandan iki tekme atmak


 - kim oooo? sorusuna - beniiiiim dendiğinde, bünyede otomatik ses taraması sistemine sahipmişcesine kapıyı açmak.”


gittiği sinema, tiyatro veya gösterilerde,kişi sayısı ile bilet fiyatını çarpıp toplam hasılatı bulmaya çalışmak


Elinde son ses ile müzik açılmış telefon ile gezmek


Dürümünün son lokmasıyla ayranının son yudumu denk getirmeye çalışma


Turistlere Türkçe öğretiyorum diye her türlü küfürü öğretmek ve toplum ortasında kullanmaya zorlamak


kalan yemeği paket yaptırmak


başkasının başından geçen bir olayı bir başkasına kendi başından geçmiş gibi anlatmak

HALA mı MADRİD!


Real Madrid Schuster döneminden beri ilk kez El Clasico'ya rakibinden önce başlıyordu. Hafta arasında iki takımda Şampiyonlar Liginde aslarını dinlendirirken yedekleriyle rakiplerini alaşağı ederken Mourinho'nun Özil'i Amsterdam'a götürmesi orta sahayı yine üçlü kuracağı söylentilerine yol açıyordu. Maça Özil ile başlaması bunun bir taktik olduğunu gösterdi. Maç sonu basın toplantısında fark orta sahada mı sorusuna hayır katılmıyorum dedi. Dedi ama kimse inanmadı çünkü farkı yaratan yine Barça orta sahasıydı.

Sezon başında sol beke takviye olarak alınan Coentrao'nun bu sezon oynamadığı tek yer sol bek desek doğru olur. Bu maça da sağ bekte başladı portekizli. Kadroda sağ bek oynayabilecek ilk isim Ramos defansın ortasında oynarken Arbeloa formsuzdu. Lass'ı orta sahada kullanınca geriye tek isim Hamit kalmıştı ancak Mou'nun gözüne girmeyi başaramamış olacak ki kadroya bile giremedi.

Barcelona cephesinde ise defansın ortasında son zamanlarda sürekli oynayan Mascherano'nun yerine kaptan Puyol sahaya sürüldü. David Villa kulübede kalırken yerine daha hareketli olan Alexis Sanchez,  Pedro'nun yerine de Fabregas maça başlayan kadrodaydı.



Real ilk on beş dakka önde basarak Barça'nın pasla çıkarak oyun kurmasını engellemeye çalıştı. Bu taktik daha önce denenmiş ancak hüsranla sonuçlanmıştı. Bu kez taktik tuttu Valdes'in hatasında Benzema ile golü buldu Golün ardından Real atakları devam etti ancak Ronaldo'nun pozisyonu dışında pozisyon üretemedi. Ardından Barcelona'nın golü geldi. Messi Pique'den aldığı pasla orta sahayı diklemesine kat etti ve savunma arasına kaçan Alexis'i gördü. Şili'linin düzgün vuruşu ile top ağlara gitti ve tüm dengeler değişti. Maçta zaten etkisiz gözüken Di Maria ilk yarıda yaşadığı sakatlığın ardından bir daha sahada gören olmadı. Ronaldo'nun her aldığı topu kaleye vurması da Barça'nın ekmeğine ya sürdü.



İkinci yarıya başlarken Pep üçlü defansa geçti. Puyol-Pique-Abidal üçlüsünü defansın ortasında yer alırken Alves sağ açık gibi oynamaya başladı. Maçtan sonra R. Dilmen'inde dediği gibi bu taktik önde baskıyı kırdı ve Barça daha rahat çıkmaya başladı. Son 10 yılın en büyük taktik dehası Mourinho buna çözüm üretemedi. Xavi'nin attığı şutta Marcelo'ya çarpan top Casillas'ı yanılttı ve Barça öne geçti. Bu saatten sonra Real'in çok fazla şansı kalmamış gibiydi. 65. dakikada Kaka ile yakalanan net fırsatı Valdez önledi bu pozisyondan 1 dakika sonra Fabregas'ın kafa golü skoru 3-1'e getirirken aslına maçı da bitirdi. Kalan dakikalarda değişen birşey olmayınca Santiago Barnebau'da kazanan yine Katalanlar oldu. Peki Real Madrid'in marşı halamadrid'i ironik olarak baktığımızda hala mı madrid? Evet hala madrid çünkü bu maç herşeye rağmen gösterdi ki iki takım arasında ki fark yavaş yavaş kapanıyor, buldukları pozisyonları değerlendiren Barça maçı kazandı. Real'in kazanması için iyi bir orta sahaya ve psikolojik üstünlüğü kırmaya ihtiyacı var.


Bir El Clasico daha geride kalırken öğrendiklerimize bakalım şimdi:

1- Mesut Özil hücuma katkı yapamadığı gibi savunmada da aksıyor. Sonradan oyuna girmesi daha mantıklı olacaktır. İlla yaratıcı oyuncu kullanacaksa Mou bu isim artık Nuri Şahin
2- CR7 Clasico'larda egosu ile öne çıktı. Tek başına maç alma isteği takıma zarar veriyor. 
3- Yakından atılan free-kick'leri gerektiğinde Alonso kullanmalı. Ronaldo'nun becerisi tartışılmaz ancak ısrarcı olmak zarar getirir.
4- Ronaldo ve Di Maria'ya alternatif olacak oyuncu kadroda bulundurulmalı. Callejon yeterli değil.
5- Ramos asıl mevki sağ bekte kullanılmalı. Defansın ortasına ayaklarına hakim oyuncu transfer edilmeli. Örneğin Dortmund'lu Hummels, Milan'lı Thiago Silva
6- Nuri takıma monte edilmeli. Çift yönlü orta sahalarla oynamalı Real Madrid. Barcelona orta sahasında Xavi, İniesta, Fabregas, Alcantara gibi bir çok yaratıcı oyuncu bulunurken mor menekşelerin onbirinde tek bir oyuncu bile yoktu.

Maçın son dakikalarında Barnebau'da Mourinho tezahüratları kulaklarımıza kadar geldi. Yarın Marca gazetesi onu şuçlamayacaktır. Barcelona maçlarında ki en kötü performasını gösteren Ronaldo'ya da sallama cesaretini kendilerinde bulacaklarını sanmıyorum. Geriye Mesut Özil kalacak ki onu harcamaları bu sezonki performasına oranla hiçte zor değil. Kaka'nın da bu takıma katkı sağlamadığını ve yeni bir yıldıza ihtiyaç olduğunu söylemeleri sürpriz olmaz. Aslına bakılırsa pek de haksız sayılmazlar.