30 Haziran 2012 Cumartesi

Tour De France 2012 Başlıyor

Bisiklet denince akla ilk gelen, turların şahı Fransa Bisiklet Turu bugün itibari start aldı hem de Liege'den! Bu yıl her zamankinden çok daha zorlu ve zevkli bir sarı mayo mücadelesi bizleri bekliyor ancak Alberto Contador ve Andy Schleck gibi iki yıldızdan mahrum olacağız. 


Geçen yılın tartışmalı şampiyonu Cadel Evans unvanını korumak için mücadele edecek. Harika görüntüler eşliğinde bazen tırmanıp bazen sprint atacağız bisikletçilerle birlikte. Her şeyiyle muazzam olacak orası kesin. Yarışı seyirciler için zevkli kılacak diğer bir ayrıntı da Eurosport ekibinin anlatımı olacak bence. Herkese iyi eğlenceler! Bu arada turun tanıtım videosu ve  yarış haritası aşağıda mevcut. Daha fazlasını öğrenmek içinse resmi siteye bakabilirsiniz.  http://www.letour.fr/indexTDF_us.html


Aykut Kocaman'ın Künyesi

Harika bir fotoğraf...
Önce resmin üzerine tıklayın ve büyütün sonra yan tarafta yazanları okumaya başlayın. Muhtemelen o dönemin spor magazin dergi ve gazetelerinden birinde çıktı bu fotoğraf.


Sorulan sorular bir hayli ilginç ama cevaplar ondan da ilginç. Aykut Kocaman'ın ketum tavrı sonradan oluşan bir şey değilmiş cevaplardan bunu rahatlıkla anlayabiliriz.


Bugün olduğu gibi o zaman da burçlarla fazlasıyla ilgileniliyormuş ki ona da burcu sorulmuş. Cevap: Koç! Arabası o dönem için oldukça iyi: Renault 11! :) Futbolcular o dönem küçüklükten başka işlerde çalıştığı için ''daha önce ne iş yaptın'' diye soru da var ama Aykut Hoca öğrenciydim demekle yetinmiş. En sevdiği içki, en sevdiği ülke ve en büyük tutkusu için cevaplar aynı. ''Yok!''


''Hoşlandığı kız tipi'' diye bir soru var ki ne desem bilemedim ama Aykut Kocaman bunu güzel bir cevapla savuşturmuş: ''Hoşlandığım kız zaten nişanlım!'' En sevdiği şarkıcılar Nilüfer ve Alpay en sevdiği film yıldızı ise Şener Şen'miş...


Gerçekten güzel bir kare ve gayet eğlenceli. Aykut Hoca bunu şimdi görse ne derdi acaba merak ettim. Bu arada fotoğrafı paslayan Burak Eren'e de teşekkürler;)

Anket | Euro 2012 Şampiyonu Kim Olur?

Yarın akşam maceranın sonuna geliyoruz ve şampiyon belli oluyor. Sizin favoriniz kim? Boğalar mı yoksa Azzuriler mi? Anket hemen sağ tarafta yayında oylarınızı bekleriz...

Portekiz-İspanya Parodi :)




İtalyan İşi! | Almanya 1-2 İtalya

Bu postu yazmak oldukça zor  benim için. Maçın bitiminden bir günden fazla geçti neredeyse ancak halen kendimi hazır hissetmiyorum çünkü hayal kırıklığı halen geçmiş değil. Maçın  siniri ile oyunculara hak etmedikleri eleştirileri yaparım diye oldukça geciktirdim değerlendirmeyi. İtalyanlar, Panzerlere karşı tarihi üstünlüğünü sürdürüp finale yürüyen taraf olurken Almanlar evine dönüyor. Peki bu maç bizlere neler anlattı ve neler gördük.


11'ler ve taktik diziliş.






















Joachim Löw, Portekiz, Hollanda ve Danimarka'nın bulunduğu grubu yavaş ve kontrollü oyun oynayıp araya tek gol sıkıştırarak 3'te 3 ile tamamladı. Çeyrek finalde ise grupta oynanılan oyunun aksine rakibin gücü de düşünülerek  hızlı ataklar ve baskılı oyun tercih edildi ve 4-2 ile yarı finale ulaştı Panzerler. İki farklı oyunu da harika sergilemişti Almanya ve neden favori olduğunu herkese ilan eder gibiydi. Oyunlarında bir şey eksikti evet ve beklenildiğinden daha zorlanarak kazanıyorlardı ama bu bile onları diğer takımların bir adım önüne koymamıza ve çıktıkları her maçta favori göstermemize engel değildi. Jogi Löw bu iki farklı sistemden güçlü takımlara karşı oynattığı sistemi seçti ancak tek farklılık vardı: Toni Kroos! Bunu neden yaptı sorusunun cevabını maç sonunda kendi verdi: '' İtalyan orta sahasının ve Pirlo'nun etkinliğini azaltmaya çalıştık ancak başaramadık.'' Bu plan teorik olarak çok mantıklı geliyordu maç öncesinde ancak işler hiçte öyle yürümedi.


Prandelli ise takımla oynamaya devam etti ve Chiellini'ye sol beke bir maç önce sol bek olan Balzeretti'yi sağ beke koydu. Bunlar yapıldı diye maç sonunda dahi ilan ettik yine ama kaybetseler de kötü teknik adam ilan edecektiniz o yüzden alışkınız! Abate neden kullanılmadı sorusunun cevabı için çeşitli söylentiler var ve en fazla konuşulanı kondisyon olarak yetersiz diye oynatılmadığı yönünde. Gerçi maç kazanıldığı için bunun hiç bir önemi yok.


Maç


Almanya sahaya grup maçlarında yavaş oyunu seçen takımla çıktı ama oyuna hiçte öyle başlamadı. Şuursuzca İtalya'nın üstüne gidip pozisyonlar bulmaya başladılar. Bu herkesin Almanya rahat yenecek yorumunu yapmasına yol açarken ben twitter'dan ''Almanya sahaya düşük tempolu oynayacak oyuncularla çıktı ama tam tersini oynuyor bu da Balotelli için fırsat'' dedikten bir dakika sonra gol geldi! Bunu söylemek için müneccim olmaya gerek yoku hatta futbolu iyi bilmeye de ama Löw ne düşündü de takımı böyle başlattı aklım ermiyor açıkçası. Golden sonra Mesut sağ kanada yaklaşırken orada etkisiz kalan Kroos ortaya yaklaştı. Bu durum Boateng'in çok fazla git gel yapmasına neden oldu ve daha ilk yarıdan yoruldu! Disiplini ile her zaman övdüğümüz Panzerler sahada ne yapacağını bilmez halde dolanıyordu. Tam bir karmaşa vardı onlar adına.


İtalya ise bu karmaşıklıktan yararlanıp oyunun kontrolünü yavaş yavaş eline aldı. Cassano bir forvetten daha çok sol açık gibi oynamaya başlayınca o bölgede yalnız kalan ve sürekli hücuma çıkan Boateng zor durumlara düştü. Zaten ikinci golde yine onun mevkisinden geldi. Pirlo ve Cassano oradaki boşluğu iyi görüp sonuna kadar kullandılar ve gök mavili ekip bir anda 2-0 öne geçiverdi. Gollerde Badstuber ve Lahm'ın hataları oldukça fazlaydı belki ama bunlar bozulan düzenin birer ürünü gibiydi. Tüm yükü onlara yıkmakta pek mantıklı olmaz açıkcası.
İlk yarı biterken hep savunması ile bildiğimiz İtalya resital sunarken turnuvanın favorisi Almaya sapır sapır dökülüyordu. Hikmet Hoca'nın klasik geriye düşen takım yorumları da başlamıştı derken ilk yarı sona erdi. İkinci yarının başında Löw ilk yarıda takımı bitiren hamlelerini yenileri ile telafi etmek istedi ve Klose ve Reus'u oyuna alırken talyan defansının arasında kaybolan Gomez ve sahada oyunu seyreden Podolski çıktı. Podolski'ye selamlarımı iletiyor onun hakkında daha fazla bir şey dememek için kendimi zor tutuyorum! Schweinsteiger'ın turnuvada ki kötü performansı da bu maçta tavan yapmış durumdaydı. Üstteki grafiğe bakılırsa %81 isabetli pas oranı ile oynamış ancak yine grafiğin bize söylediği pasları hep yana ve geriye kullandığı yönünde! Zaten Schweini'yi bu takımın lideri yapan isabetli pasları değil öldürücü paslarıydı ama bu maç o da oturdu ve Pirlo'yu seyretti... Reus'un frikiği bir umut ışığı yaksa da Buffon ve direk gole izin vermeyince  iyice şuursuzca oynamaya başladı Panzerler.


Boateng-Müller değişikliği de zaten çorba olan Alman hücumunu iyice karıştırdı. İtalyanlar 3 pasta Neuer'le karşı karşıya kalırken beceriksizlikleri farkın artmasına engel oldu. Son dakikada gelen Mesut'un penaltı golü ise artık çok geç dedirtti. Maçın ardından, eski Almanya teknik direktörü maçı şöyle özetledi: ''Panzerler Pirlo'yu kontrol altına alamadı, Montolivo'yu kontrol altına alamadı ve De Rossi'yi kontrol altına alamadı. Orta alanı İtalyanlar aldı ve Kroos, Khedira ve Schweini hiç bir şey yapmadan oyunu izledi.''


Sonuç


Löw'ün Kroos tercihi Almanya'nın oyun kurgusunu bozarken İtalya'nın işine geldi ve maçı ilk yarıda attıkları iki golle bitirdiler. En önce oynayan oyuncuların hareketliliği de maçta fark yaratan unsurlardan birisiydi. Balotelli ve Cassano sahada sürekli alan değiştirip gezerken Gomez ve Podolski ilk yarı boyunca bir kaç metrelik alanda dolanıp durdular. Ellerinde bir kahveleri eksikti neredeyse! Prandelli'nin beklerde Chiellini ve Balzeretti hamlesine Löw'ün cevap verememesi de maçın gidişatını yazan unsurlardan diğer bir tanesi.


 Prandelli oyun zekasını kullanarak orta sahanın ve maçın hakimi olurken Löw sadece seyretmekle yetindi. Hamleleri yaptığında ise artık çok geçti. Almanya krize girmişti bile.. Eminim halen Kroos'la başlamanın hata olduğunu düşünüyor ancak son pişmanlık fayda etmiyor...

Almanya-İtalya | Ne Dediler?

Joachim Löw - T. D. (Almanya): 2-0 geride düştük ve maçı çeviremedik. Gerçekten büyük bir hayal kırıklığı oldu bizim adımıza ancak her şeye rağmen güzel bir turnuva geçirdik.
Cesare Prandelli - T. D. (İtalya): İnanılmaz bir maç oldu ve sonunda kazanan biz olduk. Almanlar için sahada zorluk çıkardık ve onların oyununu bozduk. Montolivo'nun kaçırdığı gollerden sonra kalemizde gördüğümüz gol bizi biraz strese soktu ancak yine de skordan mutluyumç
Philipp Lahm, (Almanya): İlk yarıda yediğimiz iki golün ardından ikinci yarıda herkes elinden gelenin fazlasını yaptı ancak golü çok geç bulduk. Beraberliği yakalamak adına çok kısa bir zamanımız oldu. İtalyanlara karşı üzeremizdeki lanet bu maçta geri döndü!
Gianluigi Buffon, (İtalya): 2-0 öne geçtikten sonra bir çok fırsat yakaladık ama değerlendiremedik. Maç sonunda biraz sıkıntı çeksek de finaldeyiz. Şimdi finale konsantre olmalıyız.
Toni Kross, (Almanya): Yediğimiz gollerin ikisi de engellenebilirdi ancak yapamadık. Bu seviyede önlenmesi gereken gollerdi ancak topu ilk yarıda iki kez ağlarımızda gördük. 2-0'ı çevirmek oldukça zordur. Bunu değiştirmek için elimden geleni yaptım ve her şeyi denedim ama yeterli olmadı! İtalyanlar harika defans yaptılar ve hücumda da iyilerdi.
Riccardo Montolivo, (İtalya) : Hepimiz çok mutluyuz. Bugün dünyanın en iyi takımlarından birisine karşı kazandık. Harika bir ilk yarı çıkardık ama ikinci yarının ilk yirmi dakikası Almanlar bizden daha iyiydi.
Oliver Bierhoff, Genel Menejer (Almanya): Böyle bir yenilgiden sonra herkes üzgün ve derin bir çukura düşmüş gibiyiz. Herkes hedefe odaklanmıştı ama bugün pekte öyleymiş gibi oynamadık.

Ajax'ın 2012-2013 Yeni Sezon Ev Forması

Yeni sezon için takımlar formalarını tanıtmaya devam ediyor. Son bir kaç ayda bir çok takımın yeni formalarını bloga koyduk madem Hollanda'da tuttuğumuz takım olan Ajax'ın kini koymamak ayıp olurdu. Yılların klasik iç saha forması pek fazla değişikliğe uğramadan korunmuş. Deplasman formasından henüz haberdar değilim ancak denk geldiğinde onu da buraya ekleriz. Altta da formanın tanıtım videosu mevcut!



Liverpool yeni sezon formaları

PSG yeni sezon formaları

Real Madrid yeni sezon formaları

Barcelona yeni sezon formaları

Arsenal yeni sezon formaları

Chelsea yeni sezon formaları

29 Haziran 2012 Cuma

Neden Toni Kroos?

Dün gece ikinci finalisti belirleyen maçta Almanya'nın patronu Joachim Löw sürpriz bir şekilde sağ kanatta Müller ya da Reus'a değil daha çok orta saha özellikli Toni Kroos'a yerdi formayı ve herkesi şaşırttı. Peki neden Kroos?


İtalya'nın kalabalık orta sahası ve Pirlo'nun liderliği onları yarı finale kadar getirmişti. Löw bu duruma engel olmak ve orta alanda Azurri'nin etkinliğini azaltmak adına Kroos sahaya sürüldü diye düşünüyorum. Ancak maçı izlerken gördük ki bu plan tutmadı hatta ters tepti! Büyük takımlar için söylenen bir söz vardır hep. Onlar önlem almazlar aksine önlem alınan olurlar diye. İtalya'yı durdurayım derken kendi ayağına sıkmak oldu bu tercih!


Almanya maçı kazansa Löw bu tercihinden sonra dahi ilan edilebilirdi. Buna asla şaşırmazdım çünkü Yunanistan maçındaki sürpriz değişikliklerden sonra ''Löw dahi mi?'' diye bu konu da bir yazı da yazmıştım. O yüzden içim rahat! Panzerler bu tercihle maçı kazanabilirdi gerçekten de çünkü kötü oyuna rağmen golleri aptal saptal savunma hatalarından yediler. Birazcık şansları olsa maçı en azından uzatmaya götürebilirledi ancak İtalya sonuna kadar finali hak etti! Kroos sağ tarafta bir şey üretemeyince ortaya geldi hatta sola geçti ancak değişen bir şey olmadı. Schweinsteiger'in de kötü oyunu Almanların kontrolü iyice kaybetmesine yol açtı. Löw'ün maçın sonlarında ki Boateng-Müller değişikliği de işi iyice arap saçına çevirince mağlubiyet kaçınılmaz oldu. 


Kroos gerçekten mükemmel bir oyuncu ancak Almanya'nın sisteminde pekte yeri yok. Bu söz yanlış anlaşılmasın her türlü orta alanda kullanılabilir ancak forvet arkasından Mesur ve Götze orta alanda ise her ne kadar bu turnuvada kötü olsa Schweinsteiger ondan çok daha iyi oyuncular. Khedira'nın yerine oynaması da mantıklı olmaz zira bu tercihin tutmayacağını hazırlık maçlarında gördük. Almanya kaybetti evet, sadece Kroos'un  orada oynatılması da bunun tek sebebi değil evet ama yine de bu yanlış tercih ve hata demek için engel değil! Maçın genel yorumu ve Löw'ün nerede hata yaptığına dair ayrı bir yazı gelecek.

Süper Mario's

Harika bir fotoğraf olmuş. Bu gece Mario'ların karşılaşması ''Süper'' lakabını kim hakediyor yarışması gibiydi birazda. Gomez ilk yarı ortalarda dolanıp ikinci yarının başında sahadan ayrılırken Balotelli iki savunma hatasını iyi değerlendirerek İtalya'yı finale taşıdı.


Arıza kelimesinin tam karşılığı çılgın mı çılgın bu adam için bu gece methiyeler düzüp baba büyüksün diyoruz ama finalde yapacakları ile yerin dibine de sokabiliriz çünkü o böyle bir adam. Almanların Mario'su ise tam tersine ne yapacağını bildiğiniz performansları arasında uçurum olmayan bir futbolcu. Bugün İtalya defansı onu bu yüzden rahatlıkla marke etti birazda. 


Bu arada ilginç detaylardan birisi de şu. Gomez'de, Balotelli'de devşirme oyuncular! Birisi Gana'lı diğeri ise Brezilya. Bunun dışında pekte benzer yönleri olduğunu söylemek zor :)

28 Haziran 2012 Perşembe

Euro 2012'den Enstantaneler

Sara Carbonero


Onun artık kim olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. 2010 Dünya Kupası ile hayatımıza giren Sara 2012'de de karşımızda. Bizde Burcu Esmersoy ile bir dönem ekrana yapıştık arkasından Dilara Gönder'ler falan geldi ama hiç biri bir Sara değil çok net!

Almanya-İtalya Öncesinde

Bu akşam Kiev'de İspanya'nın karşısına çıkacak takım belli oluyor. 2008'de  ki finalin rövanşı mı olacak yoksa İtalya Panzerleri durdurup finale mi yürüyecek göreceğiz. Maç öncesinde takımların artıları eksileri neler kısa bir değerlendirme yapalım.


Almanya-İtalya maçları turnuvalarda çok fazla karşımıza çıkmadı bu güne kadar. En son 2006 Dünya Kupası'nda Gök Mavililer Almanları evinde devirip finale yürümüştü. Panzerler son on beş maçını kaybetmedi ve bu konuda rekora doğru ilerliyor. Rekorun kırılabilmesi için önlerinde en büyük engellerden birisi bu maç. Turnuva öncesi Almanları, Hollanda veya Portekiz mi daha çok zorlar yoksa İtalya mı diye sorsak çok az kişinin cevabı mavi formalılar olurdu ancak unutulan bir gerçek var mı Almanya İtalya'yı resmi maçlarda hiç yenememiş! Gördükleri son galibiyet 1995 yılında bir hazırlık maçı. Şansları onlara karşı pek tutmuyor evet ama bu sefer işler biraz daha farklı.


Löw hangi takımı sahaya sürecek?


Almanya yarı finale gelene kadar iki farklı oyun izlettirdi bizlere. Grup aşamasında büyük takımların varlığı düşük tempoda bulduğunu at mantığıyla 9 puan getirirken; çeyrek finalde Yunan savunmasını aşabilmek için Reus ve Schürrle gibi hızlı adamları kullandılar. Bu iki oyun tarzının da artı ve eksileri mevcut ve Löw hangisini seçecek bilemiyoruz. Klose, Reus, Schürrle üçlüsü hücum hattında olunca 3-4 dakikada bir tehlike yarattılar karşı kalede ancak geleneksel İtalyan savunması Rumlara oranla çok daha iyi ve Reus ve Schürrle'yi daha iyi kapatabilirler. Ayrıca kontra atak konusunda çok başarılı bir takım olarak gözükmeyen Yunanistan iki gol bulabildi ise İtalyanların da en az o kadar bulma şansı yüksek! Gomez, Podolski, Müller üçlüsü oynarsa daha sabırlı bir oyun ortaya konulacak demektir. Sahaya iyi yayılıp kalesinde tehlikelere izin vermeden on pozisyon bulmak yerine bir iki tane bulup bunlardan birisini gole çevirerek maçı kazanma stratejisini bu isimlerle rahatlıkla uygulanabilir ve bunu grup aşamasında gördük.


Klose mi Gomez mi?


Forvet seçimi de bu maçın kaderine direk etki edecek konulardan bir tanesi. Mario Gomez turnuvaya harika başlasa da son maçta Klose'nin gösterdiği oyun Löw'ü seçim yapma konusunda kararsız bırakacaktır. Üstte saydığım sebepler Gomez'in 11'e daha yakın olduğunu söylüyor ancak Klose oynarsa da kimse neden oynadı diyemez. Mario'nun iki maç üst üste oturtulması da olası başarısızlıkta Löw'e gelecek eleştirilerin dayanak noktası olabilir. Gerçekten karar vermek zor ancak ben Gomez'in sahada olacağını düşünüyorum.


Andrea Pirlo


Bir önceki postta Pirlo'nu İtalya'da ki şampiyonluk yarışında ki etkisinden bahsetmiştim. Bu sezon Juve şampiyon olurken o da Serie A'da yılın oyuncusu ödülüne layık görüldü. Mükemmel geçen bir sezonu milli takımda da aynı çizgide sürdürüyor ve İtalya'nın beyni gibi oynuyor. Oyunu yönlendirme ve okuma becerisi müthiş. Eğer İspanyol olsaydı zaten harika olan Boğalar nasıl bir takım olurdu hayal etmek güç. Pirlo'yu marke etme görevi özel olarak bir oyuncuya verilmeyecektir muhtemelen ancak orta alanda Khedira ve Schweinsteiger onu baskı altına almaya çalışacaktır. Bunların hiçbiri yapılmaz ve rahatça top alıp oyunu yönlendirirse sürpriz bir sonuç çıkabilir ortaya. Gök Mavili takım bu akşam finale yürüyecekse bu Pirlo'nun ayaklarından geçiyor!


İtalya'nın zayıf Almanya'nın güçlü yönü!


Prandelli'nin İtalya'sı turnuvaya 3-5-2 ile başlayıp daha sonra İngiltere karşısında 4-3-1-2 şeklinde dizildi. İki sistemde de kanat beklerinin sorumlulukları çok fazla ve hem hücumda hem de savunmada büyük iş düşüyor onlara. İngiltere karşısında Abate ve Balzeretti göz kamaştırıcı bir oyun ortaya koydular ve oyunda ibrenin İtalyanlara dönmesini sağladılar. Bu maçta işleri o kadar kolay olmayacak zira bek oyuncuların önünde net kanat oyuncuları kullanmayan İtalya'ya karşı en büyük silahı kanatlardan üçgen hücumlarla ceza sahasına giren Almanların maçı olacak. Turnuva başından beri Panzerler bu silahlarını pek kullanabilme fırsatı bulamadılar ancak bu maçta oldukça fazla deneyeceklerine eminim. Prandelli'nin sahaya yine 4-31-2 şeklinde çıkacağını düşündüğüm için bu maçta Almanya'nın kanatlardan gelen akınlarına dikkat edin diyorum!


İtalya adına diğer büyük sorun gerçek anlamda bir santrafor'un sahada olmaması. Ne Balotelli ne de Cassono hatta sonradan girebilecek Di Natelie net bir 9 numara değiller. Klose ve Gomez gibi bitirici oyunculara sahip Almanya'ya karşı son vuruşlarda büyük sıkıntı çeken İtalya. Oldukça ilginç bir maç olacak. Son veride hava topları konusunda. İngiltere maçında Carroll oyuna girdikten sonra hava toplarının nerdeyse tamamını kazandı. Mario Gomez ve Klose'ninde bu konuda oldukça başarılı olduğunu düşünürsek ibre iyici Panzerlere dönüyor. Ama futbol bu her türlü sonuca gebe!


Tahmin


İki takımda son üç günde birbirlerinin zayıf noktalarına çalıştı ve buralardan rakibi vurmaya çalışacaklar. Almanya gerçekten maçta ağır basan taraf ancak İtalyanlarda bu turnuvalarda geleneği olan bir takım.Prandelli savunma hattımızla fark yaratıp onları durdurup sonrada vuracağız, şuursuzca saldırmayacağız diyor. Bu açıklama bana Löw'ün grup maçlarında ki oyuna döneceğinin göstergesi gibi geliyor. Bakalım kazanan kim olacak. İtalya, Almanya'ya karşı üstünlüğünü sürdürecek mi yoksa Panzerler 2008'in rövanşını alabilmek için bu engeli de geçecek mi.


Tahmini 11'ler


Almanya: Neuer - Lahm, Badstuber, Hummels, Boateng - Schweinsteiger, Khedira - Podolski, Özil, Müller - Gomez


İtalya: Buffon - Barzagli, Bonucci, Balzaretti Abate - De Rossi, Pirlo, Marchisio, Montolivo - Balotelli, Cassano, 

27 Haziran 2012 Çarşamba

Pirlo varsa sorun yok!

Euro 2012'nin şu ana kadar en çok konuşulan ismi ne Panzerlerden  ne de son iki büyük turnuvanın şampiyonu İspanya'dan. O isim İtalya'nın maestrosu Andrea Pirlo!


Geçen sezonun başında Milan onu serbest bırakmış ve o da Juventus'a imza atmıştı. Milano ekibinin yaptığı hatayı fark etmesi uzun sürmedi ve Torino takımı Calciopoli skandalından sonra ilk şampiyonluğa yürürken direksiyondaki isim Pirlo'ydu! Milan Juve'nin ardından ikinci sırada kalırken aradaki farkı yaratan adam hiç kuşkusuz İtalyanların Xavi'siydi!


Pirlo Juventus'u yenilgisiz şampiyon yaptıktan sonra Prandelli'nin yeni İtalya'sı ile Avrupa Futbol Şampiyonası'na geldi. Geçmiş yılların aksine savunma oyununu çok farklı sergileyen gök mavililer Pirlo'nun liderliğinde önce önce gruptan çıktı sonra İngiltere'yi geçti yarı finale geldi. İngiltere'ye attığı Panenka penaltısı herşeyi özetler nitelikteydi. ''Rahat olun ben varım!''


İngiltere evine döndükten sonra Pirlo bizde olsa her şey çok farklı olurdu yorumları yapıldı. Tek bir adam bir takımı bu kadar etkiler mi peki? O adam Pirlo olursa cevap aynen t-shirtte yazdığı gibi:  "Rahat ol, ver topu Pirlo'ya..."

Brandon Roy Geri Dönüyor.

 

NBA’in belki de en talihsiz fakat ‘efsaneler’ arasına giren Brandon Roy, geçtiğimiz sene yaşadığı sakatlıklar nedeniyle basketbolu 28 yaşında bırakma kararı almıştı. Ayağından yaşadığı sakatlık nedeniyle basketbol emekliye ayrılan Brandon Roy’un, geçen süreç zarfında diz kapağında yaşadığı sakatlığın iyileşme gösterdiğini ve NBA geri dönmek için sezon öncesi hazırlıklara başladığı öğrenildi.

 
NBA kuralları nedeniyle bu sezon geri dönüş yapmasına rağmen Portland’ta forma giyemecek olan Roy’un NBA’den bir çok takımın kadrosuna katmak istediğini fakat bu takımlar arasında en ciddi teklif ve ilginin Golden State Warriors’un geldiği Amerika basınında yansıdı. Roy’u sevenlerin –benim gibi- gelen bu haber sonucu mutluluk yaşadığını hisseder gibiyim. Eski formuna ulaşması zor olacaktır efsanenin fakat efsane 7 numarayı sahada gördüğümüz sürece o heyecanı tekrar yaşayacağımız günler yakın olacaktır. Come Back Legend. Come back BRANDON ROY :)

26 Haziran 2012 Salı

Röportaj | Dirk Kuyt


Günlerdir herkes onu bekliyordu. Hollanda'nın Avrupa Şampiyonası'ndan erken elenmesi, Dirk Kuyt'ın yolunu gözleyenleri pek bir sevindirmişti! Liverpool'dan transfer edilen yıldız futbolcu Şükrü Saracoğlu'nda imzayı attı, sarı-lacivertli formayı giyip, Kadıköy'ün çimlerinde ilk kez topla buluştu.
 
Lacivertin yeni sarısı Dirk Kuyt, Türkiye'de ilk kez Eurosport.com Türkiye'den Çağrı Develioğlu'nun sorularını yanıtladı. Tecrübeli forvet, İstanbul'dan büyük bir keyifle bahsederken, Fenerbahçe'deki hedeflerini anlattı.
 
Merhabalar Kuyt, öncelikle İstanbul’a ve Fenerbahçe’ye hoş geldin. İlk yorumun ne olacak?
Bu güzel şehirde olmaktan dolayı çok mutluyum. Bu benim için çok büyük bir tecrübe. İlk maçıma çıkmak için sabırsızlanıyorum.
 
Basında çıkan haberlere göre eski Fenerbahçeli Pierre van Hooijdonk sana şehri önermiş ve mutlaka gitmelisin demiş? Dediği kadar var mı? Burayı beğendin mi?
Evet iki gündür buradayım ve biraz gezme şansı buldum. Gezmek ve yaşamak için harika bir yer gibi görünüyor. Boğaz da dedikleri kadar var… Çok güzel.
 
Fenerbahçe’yle anlaştığın günden beri Türkiye’deki futbolseverler sana nasıl hitap edeceğini merak ediyor. Sana ne demeliyiz, Kuyt, Köyt, Kayt…
Öncelikle söylemeliyim ki, gerçekten ismimi söylemek biraz zor. Hollanda’da ‘Kayuit’ şeklinde söylüyorlar. Ancak burada bana ‘Kayt’ demeniz güzel olacaktır.
 
Dünyanın en özel tribününden, KOP’tan, ayrıldın ve yine çok özel bir tribünün önüne geldin. Fenerbahçe taraftarlarını internetten ya da Youtube’dan izleme şansı buldun mu? Neler söylemek istiyorsun onlar için.
Evet izledim. Tek kelimeyle harikalar. Burada bana gösterdikleri ilgi de muhteşemdi. Çok eğlenceli bir atmosfer hazırladıklarını biliyordum ve bunu bugün gördüm. İmza töreninde stadımıza gelen taraftarlar harikaydı. Onlara çok teşekkür ediyorum.
 
Futbol takımından beklentilerin neler? Sahada oynamak istediğin yer neresi? Liverpool’da son yıllarda sağ açık olarak oynadığını biliyoruz. Ancak çok da iyi bir santraforsun. Hangi mevkide oynamak istersin.
Takımda benim nerede oynamam gerektiğini en iyi teknik direktörümüz bilir. Beni nereye koyarsa elimden geldiğince oynarım ve mücadelemi veririm. Sağ açıkta iyi oynadığımı düşünüyorum. Ancak bununla birlikte ön tarafta da yıllarca oynadım. Birçok olasılık var…
 
Peki Avrupa Şampiyonası hakkında neler düşünüyorsun? Hollanda ve ‘sıfır puan’ı kimse yanyana düşünmüyordu.
Turnuvadan elenmiş olmamız gerçekten bizim için büyük bir hayalkırıklığı oldu. Geçmiş yıllarda çok iyi sonuçlar almıştık. Fakat bu kez pek çok basit hata yaptık ve iyi oynayamadık. Umarım bir dahaki turnuvada daha iyi ve daha güçlü oluruz.
 
Daha önce yaptığın bir açıklamada, Robin van Persie’nin tipik bir Hollandalı futbolcu olduğunu, birçok yeteneğinin bulunduğunu söylerken, ‘Ben böyle değilim’ demiştin. Peki sen kendini nasıl tarif ediyorsun?
Ben bir takım oyuncuyusum. Ben takım olarak kazanmayı seviyorum. Sadece maçlarda antrenmanlarda da limitime kadar zorlamayı seviyorum. Kazanmayı seven bir yapım var. Şahsi olarak oynamaktan ziyade takımımın kazanması için elimden geleni yapıyorum. Dediğim gibi kazanmayı seven biriyim ve burada mümkün olduğunca çok başarı ve kupa kazanmak istiyorum. Eminim kazanacağız da.
 
Fenerbahçe’deki öncelikli hedefin nedir?
Öncelikle bu büyük kulübün tarihine geçen bir futbolcu olmak istiyorum. Ve bununla birlikte Türkiye’de bir numara olmak istiyorum! Buraya şampiyonluk kupasını kazanmaya geldim.
 
Fenerbahçe taraftarına ilk mesajın nedir?
Eğer birlikte olursak, birlikte kazanırız!
 
Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederim, başarılar...
Ben de çok teşekkür ederim, çok memnun oldum! 

Kaynak: Eurosport Türkiye | Çağrı Develioğlu

Kararsız!

Arkadaş biraz kararsız anlaşılan. Hırvatistan'ın veda etmesinin ardından İngiltere'ye gönlü kaymış ama onlarda  buraya kadar deyince İtalyanları bari destekleyim demiş herhalde.İtalya'da Almanya karşısında kaybedip eve dönerse büyük hayal kırıklığı olacak arkadaş için. Umutsuz vakasın be amcaoğlu!

NBA2K13 Kapağı Belirlendi.

Basketbol severlerin haftalardır merakla beklediği sorunun cevabı belli oldu. Dünyanın en iyi - tek - basketbol oyunu olan 2k serisinin 13 yılında çıkaracağı oyunun kapağı yayınlandı. Kapakta ise Blake Griffin & Kevin Durant ve Derrick Rose yer aldı. 

25 Haziran 2012 Pazartesi

Superman için geri sayım başladı.

NBA'de Play-Offları geride bıraktığımız bugünler de, gündem takas ve draft gecesi üzerinde yoğunlaşmakta. 2 gece sonra yapılacak olan 2012 Draft gecesinde takımlar, kadrolarına dahil etmek için birbirleri ile yarışacaklar.


Draft gecesi heyecanla beklenir iken, NBA severlerin merakla beklediği bir soru da yavaş yavaş gündemin üst sıralarına çıkmaya başlıyor. "Dwight Howard nereye gidiyor?" Herkesin cevabını merakla beklediği bu soru eminim ki Howard'ı da çok düşündürüyordur. Orlando'dan ayrılması kesin gözüyle bakılan Howard'ın, NBA'de bir çok takımın takas listesinin en üst sırasında yer aldığı ve takımların Howard'ı takıma dahil etmek için birbirleri ile rekabette olduğunu duymaktayız.


Yeni adı ile Brookly Nets, Portland Trail Blazers ve Golden State Howard'ı takımlarına dahil etmek için öne çıkan takımların başıdna gelmekteler.

Girdiği yeni yapılanmaya Howard'ı da dahil ederek, NBA'de söz sahibi olmak isteyen Brookly Nets, Howard'ı takıma dahil ederken akabinde NBA'in en iyi PG'larından Deron Williams'ı da takım tutmayı hedeflemekteler. Yeni şehir, yeni salon ve Play-Off'a oynayan bir takım kurma peşinde olan Nets'in Howard'ı takıma dahil etmek için oldukça ciddi adımlar attığı söyleniyor. Nets'in Orlando'ya Howard karşılığında sunduğu teklif ise ; Gerrald Wallace + Brook Lopez ikilisi olduğu tahmin edilmekte. Hatta Nets'in bu takası gerçekleştirmek için Wallace ile sözleşmeyi uzattığı söylenmekte.


Son yıllarda yaşadığı 'talihsizlikler' ile bir türlü belini doğrultamayan Portland'ın, Howard'ı takıma dahil ederek efsanevi RipCity ruhunu tekrar takıma kazandırmak isteniyor. Portland'ın Howard konusunda Orlando'ya kimleri sunduğu henüz bilinmiyor fakat LaMarcus Aldridge 'i takım tutarak Howard'ı takım dahil etmeleri durumunda, NBA'in en korkunç pota altına sahip olacakları kesin.


Geçen sezon Trade Deadline döneminde Monta Ellis'i Bucks'a gönderen yeni bir yapılanmaya giden GSW'ta Howard ile ilgilenen takımlar arasında. Elinde NBA'in kalburüstü en iyi oyuncularını bulunduran ve bir türlü lider ruhlu bir oyuncuya sahip olmayan Warriors'un Howard'ı takıma dahil ederek bu eksiği giderip, Play-Off'larda kalıcı bir takım yaratma peşinde olduğunu söylebiliriz. Tabii bu hamle karşılığında takımdan göndereceği isimlerin kimler olacağı da çok önemli. Ellis karşılığında Bucks'tan Center pozisyonuna Bogut'ı dahil eden GSW'ın Orlando'ya gönderebileceğini yazmakta Amerika basının.


Velhasıl, Howard için bir çok takım birbiri ile mücadele halinde. Bakalım Howard hangi takımın kaderini imzalayacağı kontrat ile değiştirecek...

Mutlu Yıllar Harika Çocuk Messi



O mu bizimle büyüdü yoksa biz mi onunla bilmiyorum ama bize her hafta harikalar diyarından bir kolaj sundu sanki. Her yaptığı hareket, attığı çalım, yaptığı gol aklımızda. En güzel golünü seç deseler aklımıza bir sürü gol gelir. Çocuk dedik, daha genç dedik ama dün(24 Haziran) itibariyle 25 yaşına bastı Uzaylı! Mutlu yıllar Lionel Messi... Umarım henüz en iyisini göstermemişsindir ve umarım bizi şok etmeye, yok artık dedirtmeye devam edersin.

Mourinho Alişverişte





Postacı Mario

Muhabir: Gol attıktan sonra neden sevinmiyorsun Mario?
Balotelli: Postacı postayı bıraktıktan sonra seviniyor mu!

Fifa 2013

Son bir kaç yılda yaptığı atılımla PES'i tahtından eden Fifa yeni oyununun kapağını belirlemiş: Lionel Messi! Hangisinin daha iyi olduğu konusunda tartışmalar sürse de benim tercihim açık ara Fifa!