7 Nisan 2012 Cumartesi

De Souza's


Fenerbahçe'de Alex gidince n'olacak sorusunun cevabı sonunda bulundu. Veliaht Prens Felipe De Souza huzurlarınızda :)


Twitter'dan:
@chemedya: Felipe de Souza modern futbolun gereklerini yerine getirmiyor. Daianne yengenin Felipe'nin cok kosanini dogurmasi gerek.Sahada resmen yurudu
@esraesmeralda: Nevzat Şakar : felipe de souza yı stada volkan sokmuş olamaz mı?
@fenerinmacivar: Oylarınızla maçın en iyi tarla süren oyuncusu Felipe de Souzaseçildi :-)
@ygtylmz: Şu dünyada futbolcu olamazsa çok yazık olacak iki çocuk; Felipe deSouza ve Benjamin Agüero.
@feneristcomtr: Hıncal Uluç: "Felipe de Souza futbolcu mutbolcu değil. Koşmuyor adeta emekliyor. Böyle birşey olabilir mi yahu?"
@erkutgunel: Ben Alex'i görmek için bilet alıym,gişe kuyruklarında ömrüm geçsin..Veletin babası Alex yaa :) Felipe de Souza küfür deedemiyorum yaa :))
@cansukilimci: Alex de Souza gibi eşim, Felipe de Souza gibi oğlum olsun istiyorum. Çok mu şey istiyoruasdfghjk... gerçekten çok!!

Alex Yoksa 3. Bölge Haram!

Bu maç için ne söylenebiir bilmiyorum tek söyleyeceğim Alex'siz Fenerbahçe'nin benzinsiz otomobile benzediğidir. Alex olmayınca takım rakip ceza alanına yaklaşamıyor bile.


Bugün Alex tribünde otururken, Fenerbahçe'de ki geleceği tartışma alında olan Emre ve son haftaların formsuz ismi Sow kulübedeydi. Alex'in yokluğunda hücumu yöneten Emre olurdu genelde ancak bugün o da yoktu sahada. Böyle olunca Fenerbahçe ilk kornerini 35. dakikada atarken ilk şutunu da o civarda çıkardı.. Antalya'nın durumu malum, onlara bugün 1 puan yetecekti. Fenerbahçe'nin orta alanda pas yapmasına izin verip ceza sahasına sokmamayı planladılar ve bunu ilk yarıda çok güzel uyguladılar. Dakikalar 35'i gösterirken topla oynama oranları 70'e 30'du ancak ceza sahasında topa dokunan tek Fenerbahçe'li oyuncu yoktu! 3. bölge dediğimiz alan haramdı sanki sarı-lacivert formaya..


Devrede Aykut Kocaman boşu boşuna oynanan ilk yarının ardından Sow ve Emre'yi oyuna sürüp Selçuk ve Stoch'u çıkararak 4-4-2 denemesi yaptı. Yeni düzenle birlikte takım biraz kıpırdandı ve rakip kaleye gitmeye başladı. Ziegler'in kötü vuruşuna Sow'un ayağını sokması ile öne geçtik. Zaten gol ancak böyle gelebilirdi. 73'te Emre'nin çaldığı topu Bienvenu'ye aktarması ile skor 2-0 oldu ve maç o dakkada bitti. Zira Antalyasporlu oyuncular Sivas'ın gol haberi ile artık bu maçı değil orayı düşünüyordu.


Son yılların en kötü maçlarından biri oynandı Kadıköy'de ve ne yazık ki bu maç Novi Pazar'ı misafir ettiğimiz maç oldu. Bu maçtan çıkacak bir kaç sonucu söyleyip bahsi kapatıyım. Çok da bir şey söylemek anlamasız zaten..
1- Alex yoksa Fenerbahçe yok fikri artık su götürmez. Fenerbahçe play-off başlayana kadar en azından komutan Alex'e yardımcı bir kaç kuvvet bulmalı!
2- Antalyaspor toplama takımla bu ligde bu sezonluk kaldı ancak bu mantık sürerse gelecek sezon hiç şansları yok. Takımda fazlalıklar diyebileceğimiz bir çok oyuncu var.
3- Emre Belözoğlu sorunu diye bişey yok. Aykut Kocaman ona güvenmedi ve oynatmadı belki de silkelenmesini istedi Süper Final öncesinde..


FENERBAHÇE: 2 - MEDİCAL PARK ANTALYASPOR: 0
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Tolga Özkalfa, Baki Tuncay Akkın, Ekrem Kan 
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Selçuk Şahin  (Dk. 46 Emre Belözoğlu ), Cristian, Caner Erkin, Stoch  (Dk. 46 Sow ), Bienvenu  (Dk. 79 Dia )
Medical Park Antalyaspor: Ömer Çatkıç, Ali Tandoğan, Ali Turan, Musa Nizam, Minev, Tita, İbrahim Dağaşan  (Dk. 78 Jaba ), Sedat Ağçay, Ali Zitouni, Uğur İnceman  (Dk. 84 Emrah Başsan ), Mehmet Yılmaz  (Dk. 70 Sinan Kaloğlu )
Goller: Dk. 62 Sow, Dk. 72 Bienvenu (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 68 Emre Belözoğlu, Dk. 77 Caner Erkin (Fenerbahçe), Dk. 81 Uğur İnceman (Medical Park Antalyaspor)

Babadan kalan Mirası Yemek… Neven Spahija!

Babadan kalan mirasın sonuna gelmek. Sanırım şuan Fenerbahçe Ülker için söylenebilecek en güzel söz budur... Bom boş geçen sezonun ardından, geriye dönüp baktığımda gördüğüm o kocaman boşlukta karşıma haykıra haykıra çıkan tek gerçek bu… 2006-2007 sezonundan sonra takımın başına Bogdan Tanjević’in temelini attığı takımın artık son demlerini yaşadığını bugün alınan mağlubiyet ile tekrar görmüş olduk…
Neven Spahija’nın 2010 yılından takımın başına geçmesinin ardından herkesi olduğu kadar beni de heyecanlandırmıştı. Valencia takımına oynattığı basket ile dikkatleri üzerine çeken Spahija, Avrupa’nın en büyük antrenörlerinden biri olduğunu herkese kanıtladı. Hala da öyle fakat neden Fenerbahçe Ülker’de takım olgusunu bir türlü oturtamadı?
 
Mrsic’li, Mirsad’lı, Ömer’li takımın temelini atan ve oynattığı basketbol ile Fenerbahçe’ye bir çok başarıyı getiren Tanjevic’in, Fenerbahçe Ülker’e kazandırdığı en önemli özellik; takım olma olgusuydu… Skor ne olursa olsun, son topa kadar mücadele eden ve yenildiği zamanda savaşarak yenilen takım herkesin takdirini topluyordu. O dönemde belki de hiçbir yenilgi sonrası oklar Tanjevic’i göstermiyordu. Çünkü herkes biliyordu ki takımda, Tanjevic’te ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır…
Fakat şimdi; Tamamen istatistiğe ve takım oyundan uzak bir oyun düzeni ile sahada olan, mücadele etmenin yanından bile geçmeyen bir takım hüviyetine büründü Fenerbahçe Ülker. Üstelik şimdi ki kadro, Tanjevic’li dönemdeki kadrodan katbekat iyi olmasına rağmen. Takımda Ukic, Gist, Bogdanovic, Preldzic, Vidmar ve diğerleri Spahija önderliğinde bir türlü takım olma başarısını sergileyemediler. Takımda bu kadar önemli isim olmasına rağmen kritik anlarda takımın kurtarıcısı olarak Ömer Onan’a son top veriliyorsa eğer, demek istediğim şey çok daha rahat anlaşılır hale geliyor.

Velhasıl Fenerbahçe Ülker ve Neven Spahija ‘Babadan kalan mirasın sonuna gelmiş’ görünüyorlar. Bu sezon önce Euroleague’den elendikten sonra Jerrels kurban verilirken, ligde mağlubiyetler sonrası hakemler hedef gösterilmekte… Bakalım sıra ne zaman Spahija’ya gelecek…
AliMahmud ÇELENK
Twitter: Frankeschitayn

6 Nisan 2012 Cuma

Top 10 Gol | Nisan #1


Haftanın en güzel gollerinde açılışta bizi Arjantin'den selam yollayan David Trezeguet karşılıyor. Listeye bu hafta Real Madrid ambargosu var desem yanlış olmaz. İçlerinde en güzeli ''Marco Van Basten'' golüyle Benzema!.. 4 numaradaki ''Yerel Messi''ye dikkat :)

Tam İsabet


Asya Şampiyonlar Ligi'ndeki maçta kaleci kale vuruşu sonrası ''Spider Cam'i'' vurunca hakem oyunu durdurup hakem atışı yapıyor ama kaleci kamerayı kırmaya kararlı. İkinci kez tam isabet :)

İnsan Değilsin!!

Blake Griffin'in, Pau Gasol'a garezi var o kesin...

4-3-3+3


Hafta Sonu TV'de Futbol

6 Nisan Cuma
20:00 KDÇ Karabükspor - Beşiktaş (Ligtv)

7 Nisan Cumartesi
14:00 Güngörenspor - Denizlispor (TRT 3)
14:45 Sunderland - Tottenham (Ligtv 2)
15:30 MKE Ankaragücü - Kayserispor (Ligtv)
16:30 Wolfsburg - Borussia Dortmund (TRT Haber)
19:00 Fenerbahçe - Antalyaspor (Ligtv)
19:00 Samsunspor - Sivasspor (Ligtv 2)
19:00 Bursaspor - Gaziantepspor (Ligtv 3)
19:00 İstanbul BB - Gençlerbirliği
19:00 Eskişehirspor - Mersin İdman Yurdu
19:00 Göztepe - Kasımpaşa (TRT 3)
19:30 B.Mönchengladbach - Hertha Berlin (TRT HD)
21:00 Zaragoza - Barcelona (NTV Spor)
22:00 Lyon - Auxerre (Ligtv 3)

8 Nisan Pazar
13:00 Levante - Atletico Madrid (NTV Spor)
14:00 Boluspor - Konyaspor (TRT 1)
14:00 Akhisar Belediyespor - Bucaspor (TRT 3)
14:00 Giresunspor - Kartalspor (TRT 6)
15:30 Manchester United - QPR (Ligtv 2)
15:30 Orduspor - Trabzonspor (Ligtv)
16:30 Schalke 04 - Hannover 96 (TRT Haber)
16:30 Çaykur Rizespor - Karşıyaka (TRT 3)
16:30 Adanaspor - Kayseri Erciyesspor (TRT Anadolu)
18:00 Caen - Bordeaux (Ligtv 2)
18:00 Arsenal - Manchester City (Ligtv 3)
18:30 Hamburg - Bayer Leverkusen (TRT HD)
19:00 Athletic Bilbao - Sevilla (NTV Spor)
19:00 Manisaspor - Galatasaray (Ligtv)
19:00 Sakaryaspor - Elazığspor (TRT 3)
22:00 PSG - Marsilya (Ligtv 3)
22:30 Real Madrid - Valencia (NTV Spor)

9 Nisan Pazartesi
17:00 Everton - Sunderland (Ligtv 2)
17:00 Newcastle United - Bolton (Ligtv 3)
19:00 Gaziantep BŞB - Tavşanlı Linyitspor (TRT 3)
19:30 Aston Villa - Stoke City (Ligtv 2)
22:00 Fulham - Chelsea (Ligtv 3)

tribundergi.com

Adam King :)


4 Nisan 2012 Çarşamba

Tozlu Raflardan #5 | La Masia

Camp Nou Stadı'nın inşaatında çalışan mühendislere lojman amaçlı satın alınan La Masia, 1702 yılında yapılmış bir çiftlik evi. 1979 yılından beri Barça altyapısına ev sahipliği yapan evden, son 30 yılda 450 futbolcu geçmiş. Bunların sadece 40 tanesi A takıma yükselmiş ancak yükselemeyenler silinip gitmemiş diğer takımlara dağılmışlar. A takıma çıkanların neredeyse hepsi futbol tarihine adını yazdırmayı başarmış isimler. Bunlardan bir kaçı Valdes, Carles Puyol, Busquets, Xavi, Iniesta, Bojan, Jeffren, Messi, Pique, Pep Reina, Pep Guardiola, De la Pena, Amor, Fabregas, Arteta... 


Bu isimlere yakın gelecekte katılanlarda olacaktır zira La Masia gerçek bir futbolcu fabrikası! Son dönemde bize sunduğu mahsuller ise Tello, Thiago, Isaac Cuenca...
La Masia sadece bir futbol akademisinden ibaret değil elbette. Fotoğrafta Sir Bobby Robson, Pepe Reina ve Andres İniesta ile şan dersinde!
Total Futbol'un babası Cruyff'un ısrarıyla açılan La Masia'nın ilk ürünlerinden Guardiola, Cruyff'un sistemini kusursuza yaklaştırarak kupalara ambargo koydu!
David Beckham 12 yaşında iken La Masia'da iki hafta boyunca idmanlara çıkmış ancak yetersiz bulunmuş. Hiç de haksız sayılmazlar aslında. Beckham futbolculuğundan çok aynada ki görüntüsü ile isim yaptı futbol piyasasında. Real Madrid onu alarak sadece forma ve reklam gelirlerinden milyon dolarlar kazandı. Zaten onu alırken de hedef bu değil miydi?
Andres Iniesta sanıldığı gibi Katalan değil ancak Katalanların Milli Takımımız dediği Barcelona'nın makina dairesinin en önemli iki dişlisinden birisi. Real Madrid altyapısına gittikten sonra babası onu La Masia'ya getirip Xavi ile buluşturmuş. Fotoğraftaki diğer isim Valdes La Masia'nın takımdaki en kötü ürünü olabilir. Rüştü'den kaleyi devralan Valdes bir çok hatalı gol yedi hatta David Villa'dan aynı sezon içinde iki kez orta sahadan vurulan topları içeri aldı ama belkide -bana göre kesinlikle- Katalan olmasından dolayı fazlasıyla kredi verildi. Barcelona kalesinde kaleciği öğrendi desek yanlış olmaz aslında. Bugün baktığımda fena kaleci değil diyebiliyorum. Adam azmetti geliştirdi kendini. Gerçi o düzenin içine Gökhan Zan'ı koysan Pique kesilir başımıza o da ayrı konu :)
Fotoğraftaki isimlerin ikisi tanıdık ortadaki yaşlı amca ise Pique'nin dedesi. Pique ve Fabregas La Masia kaynaklı ancak ustalık eğitimlerini İngiltere'de almış iki isim. Fabregas mağlumunuz Arsene Wenger'in ellerinde yıldızlaştıktan sonra kupa kazanma adına evine döndü. Barcelona kendi altyapısından çıkan oyuncuyu kadrosuna tekrar katmak için 30 milyonluk bir mevlayı ödemek zorunda kaldı. Pique'nin durumu da Cesc'den pek farklı değil. O da genç yaşta Premier Lig'in yolunu tuttu ancak yumuşak oyun yapısı bu lige pek uymadı. Manchester United'ta geçirdiği bir sezon boyunca genelde orta alanda forma bulan Pique bir yıl sonra geldiği Zaragoza'da yerini buldu ve kendini gösterdi. Ardından tekrar evine Barcelona'ya döndü. Pique'nin ayaklarının bugün çoğu yıldız forvette olmadığını söylesem ne dersiniz?
Sergio Busquets ve babası
Fabregas'ın La Masia günleri


Futbolcu fabrikası diye anılan kulüp aslında Ajax. O takımdan çıkıp gelen Cruyff gitti ve orda bir fabrika daha kurdu. Belki bir gün Barça'dan gelen biri de bizim ülkemizde bir şube açar...

...


Fotoğrafların üstüne tıklayıp büyütrbilirsiniz. Yorum sizin!..

3 Nisan 2012 Salı

Futbol Ekranı | Avrupa Mesaisi

3 Nisan Salı
21:45 Bayern Münih - Marsilya (Euro Futbol)
21:45 Barcelona - Milan (Star)

4 Nisan Çarşamba
21:45 Real Madrid - Apoel (Smart Spor)
21:45 Chelsea - Benfica (Euro Futbol)

5 Nisan Perşembe
22:05 Hannover 96 - Atletico Madrid (Star)
22:05 Metalist Kharkiv - Sporting Lizbon (Smart Spor HD)
22:05 Athletic Bilbao - Schalke 04 (Smart Spor)
22:05 Valencia - AZ Alkmaar (Euro Futbol)

tribundergi.com

2 Nisan 2012 Pazartesi

Kocaman'ın Taktiği Direklere Takıldı | TS 1-1 FB



Trabzon-Fenerbahçe maçları yıllardır çok farklı bir havada oynanıyor. Son iki sezonda olanlarla birlikte maç iyice farklı bir havaya büründü. İtalya'da Juve-İnter maçlarına nasıl ''İtalya Derbisi'' deniliyorsa bu maçta tam öyle ''Türkiye Derbisi''...


Maça başlarken Trabzon tarafında kadro anlamında sürpriz yoktu. Cezalı Zokora'nın yerine Afrika Kupasında olduğu dönemde ki gibi Aykut'a vermişti formayı Şenol Hoca. Fenerbahçe kanadında maç öncesi yaşanan Emre şokundan sonra son haftaların formsuz ismi Stoch'da kesik yemişti Aykut Hoca'dan. Caner onun yerine sahaya sürülen isimdi.


Maç sürpriz şekilde başladı. Fenerbahçe topu ileri dikmek yerine ayağı paslarla orta alanı geçiyordu. Trabzon tarafından beklenen önde baskı ilk dakikalarda gelmedi. Daha sonra Burak-Olcan-Volkan üçlüsü ile alan daraltarak Fener'in çıkmasını engellemeye çalıştı ancak Volkan ısrarla pasla başladı. Pas yüzdesinin yüksek olması savunma-hücum arasında köprüyü kuran Emre'yi aratmadı. Oyun tam Fenerbahçe'nin istediği şekilde oynanıyordu ve tek eksik goldü. Trabzon maçlarını seven Mehmet Topuz etkili diye bildiğimiz sağ ayağını ayakkabı niyetine bir camide çaldırmış olmalı! Zira kaçırdığı gollerde yaptığı vuruşlar onun o bildiğimiz etkili ayağıyla değildi sanki. Hemen ardından maçtaki en ciddi pozisyonu Alex'le yakaladık ancak direkler ne kadar kararlı olduğunun sinyalini bu pozisyonda verdi! İlk yarının sonlarına doğru Cristian'ın harika organizasyon sonucu gelen golünde Fırat Aydınus yardımcısına uymadı ve golü verdi. Bence en doğrusunu yaptı zira pozisyon ofsayt değildi. Sow'un iki adımlık hamlesi ofsayt gibi gösterse de-ki yardımcı hakem bu yüzden kaldırdı- Aydınus pası Cristian'a atılmış olarak değerlendirdi ve golü verdi. Ofsayt veya değil Fırat Aydınus büyük hakemlik duruşu gösterdi kesin olan o!
Devre arasının ardından Trabzon'da Olcan çıktı Halil girdi. Gökhan-Topuz hattında etkisiz kalacağını zaten maçtan önce söylemiştim. Sürekli sağ kanada Volkan'ın yanına gitmesi de bu yüzdendi. Orta alanda etkisiz kalan Aykut'un yerine Cech'in girmesi hem işlemeyen sol kanada aktiflik kazandırmak adına hem de Serkan'ın çalışkanlığı ile orta alanı kazanmak adına iyi hamlelerdi. Fenerbahçe kanadında maçın en aktif ismi Caner çıktı formsuz Stoch girdi. Sarı kartlı Caner'in iyi oyununa rağmen kırımızı kart görme ihtimali bu değişikliğe itti Kocaman'ı...


İkinci yarı Fenerbahçe'nin etkinliği ile başladı derken Alex sakatlandı ve maçın seyri bir anda değişti. Fenerbahçe Alex'in çıkmasından hemen sonra Cristian-Sow ikilisi ile gole yaklaştı ancak kontra-atak beceriksizliği gole yine engel oldu ve dönen topta kendine fazla güven ve Yobo'nun anlamsız pası sonucu kaybedilen top Fenerbahçe ağlarına gitti... Maç bir anda kırıldı ve her şey değişti...


Bu dakikadan sonra orta alanlar transit geçilmeye başlanınca iki kalede de tehlikeler oldu. Alex'in yerine giren Özer şaşırtıcı(!) şekilde iyi oynadı ancak Alex'in takım için ifade ettiği şey bambaşkaydı. Kaptan'ın yokluğunda gol umutları Sow ve Stoch'du.  Sow maç boyunca sahada gezdi durdu takıma gram katkı yapmadı. Stoch'un oyuna girdikten 15 dakka sonra topa dokundu desem yeterli olur herhalde! 


Aykut Kocaman takımı maça taktik olarak harika hazırlamış o bugün çok net gözüktü. Emre'nin yokluğunu Caner'in savunmadan topla çıkışları ile kapattı ve takımı pasla çıkararak topa sahip olmasını sağladı Fenerbahçe'nin. Taktik planı takım tam istediği gibi uyguladı ve sahaya yansıttı ancak direkler galibiyeti engelledi. Fenerbahçe bu maçı kazanmış olsa tv'lerde gazetelerde Aykut Kocaman büyük övgülere mazhar olacak yere göğe sığdırılamayacaktı. Yine öyle olması gerekir ancak burası Türkiye ve burada skor yorumculuğu yapılır!


Caner'in çıkması maçın kaderini etkiledi ancak bu konuda eleştirme hakkımız yok zira Caner on dakka içinde takımını 10 kişi bırakabilirdi. Alex'in sakatlığında yerine giren Özer tercihi tuttu. Tek sorun sahada 80 dakika gezen Sow'a neden bu kadar sabretti konusu. Bienvenu'ye güvenmemesi normaldir ancak bugünkü Sow'dan daha kötü oynama ihtimali var mıydı? Kocaman'ın hata yaptığını düşündüğüm tek konu bu değil. Madem takım pasa dayalı oynayacaktı Bekir yerine bu oyuna daha uygun olan Serdar kullanılabilirdi. Serdar'ın formsuz olması da Kocaman'ı bu tercihe itmiş olabilir..


Kısacası Aykut Kocaman maça hazırlık olarak da, maç esnasında da başarılı kararlar verdi. Eleştirileceği konularda kabul edilebilir bahaneleri var. Maçı kazanmak adına tüm hamleleri yaptı ama maalesef onun taktiği de bizim 3 puanımızda direklere takıldı...


Maçın Yıldızı: Tek bir oyuncuyu maçın adamı seçmektense tüm futbolcuları seçmek en güzeli bu maçta. Tribündeki gerilime rağmen sahada futbolcular çok sakindi. Cristian Serkan'ın, Sow Tolga'nın başından öperek iyi niyeti ortaya koydular. Düşen futbolcuyu hep rakip oyuncu kaldırdı yerden. Kimse tribünü tahrik etmedi. Böylesine gergin bir maçta hakemin işini zorlaştıracak hareketlerden kaçındılar hatta kolaylaştırdılar. Maçın kahramanları futbolun güzelliğini gösteren bütün oyuncular...

Kırılma Anı: Maçta kırılma anı diyebileceğimiz çok pozisyon oldu. Trabzon golü öncesi Sow'un kaçırdığı fırsat ve ardından golün yenmesi kırılma anlarından birisi. Alex'in sakatlanıp çıkması da akla gelen ilk pozisyon ancak en az onun kadar önemli olan Caner'in oyundan çıkmasını da unutmamak lazım. Caner çıktıktan sonra Fenerbahçe'de dengeler fena halde değişti.  Stoch yine yokları oynadı..


Hayal Kırıklığı: Hayal kırıklığı Fenerbahçe adına şüphesiz Sow. Siyahi forvet maçta yokları oynadı desem az kalır. Sanki 80. dakikada oyundan çıkan bildiğimiz Bienvenu, yerine giren Sow gibiydi desem yeterli olur sanırım! Trabzon adına Aykut ve Olcan çok kötüydü ancak bu onların kötülüğünden değil Fenerbahçe'nin stratejisinden kaynaklandı.


Fark Yaratanlar: Trabzon adına maçın seyrini değiştiren isim Halil oldu. Oyuna girdikten sonra çok şeyi değiştirdi. Top tuttu, pas dağıttı savunmaya yardım etti. Kısacası Trabzon'un oyununu değiştiren isim oldu. Fenerbahçe'de fark yaratan adam tartışmasız Caner. Kanattan çok orta alanda etkili olan Caner hem hücumda hem de savunmada Emre'yi aratmadı. Akıllara Caner'den orta alan oyuncusu yaratılabilir mi sorusunu getirdi!


Hakem: Fırat Aydınus benim 1 numaralı hakemim bugünde maç yönetimi ile bende ki yerini sağlamlaştırdı. Tartışmalı kararları var ancak futbolcular ile diyalogları, gülümseyen yüzü ile saha ile tribün arasındaki telleri germedi aksine ortamı elinden geldiğince yumuşattı. Cüneyt Çakır olsa 3 kırmızı 8-10 sarı ile maçı bitirirdi. Pardon maç bu durumda bitmezdi zaten!


TRABZONSPOR: 1 - FENERBAHÇE: 1
Stat: Hüseyin Avni Aker
Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Kemal Yılmaz   
Trabzonspor: Tolga, Serkan, Giray, Mustafa, Celustka, Aykut (Dk. 46 Cech), Colman, Volkan Şen(Dk. 72 Henrique), Alanzinho, Olcan (Dk. 46 Halil), Burak    
Fenerbahçe: Volkan , Gökhan , Bekir, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Cristian, Caner (Dk. 46 Stoch), Selçuk , Alex(Dk. 64 Özer), Sow (Dk. 87 Bienvenu)
Goller: Dk. 41 Cristian (Fenerbahçe), Dk. 73 Burak (Trabzonspor)
Sarı kartlar: Dk. 41 Caner, Dk. 64 Volkan, Dk. 66 Stoch, Dk. 78 Bekir, Dk. 80 Cristian (Fenerbahçe), Dk. 65 Colman (Trabzonspor)