26 Aralık 2012 Çarşamba

EPL & Noel

Premier Lig'te son 20 yılda noele lider giren takımların 9u sezon sonunda şampiyon olmuş! Son 3 sezonda bu oran %100 ve  bu sezonu dahil etmemiz gerekiyor gibi gözüküyor. Zira Manchester United az önce sona eren karşılaşmada Newcastle karşısında 3 kez geriye düşmesine karşın son dakikada bezelyenin golüyle 4-3kazandı ve City kaybedince fark 7ye yükseldi. ManU'nun bu balını napacaz bilmiyorum ama sonuna kadar böyle gitmeyeceği kesin. Bu sezon tam 11 kez  geriden gelip kazanmışlar. Allahtan 2012 bitmek üzere!

Bu arada grafikte görünce tekrar aklıma geldi de Blackburn'un bile EPL'de şampiyonluğu var Liverpool'un yok! Artık şu takımı bırakın da biraz yalnız yürüsün be abi :(

25 Aralık 2012 Salı

STSL İlk Yarı Takım ve Oyuncu İstatistikleri

Spor Toto Süper Lig'de ligin ilk yarısı Galatasaray'ın liderliğinde geride kaldı. Devre arası başlarken ilk yarıda göze çarpan oyuncuları ve takımların iyi yönlerini görmek adına istatistiklere bir göz atalım. Bu konu da memleketin büyük bir açığını kapatan ve çoğumuzu tek tek istatistik çıkarmaktan kurtaran MatchStudy'e de teşekkürü eksik etmeyelim. Yaptıkları cidden büyük bir eksikliği giderdi ve bence ülkede futbol konusunda bilgilenmeyi kolaylaştırdı. Belki bundan daha fazlası tvlerde boş boş sallayanların önüne argüman koymamızı kolaylaştırdı.


Grafiğin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz!
İstatistiklerin kısaltmaları aşağıda yazıyor ama bir kaç konuya biz ayrıca değinelim. 

Savunmada en az topla oynayan takımlar Galatasaray ve Fenerbahçe. Bu iki takımın yanı sıra Şhota ile total futbol deneyen Kasımpaşa ve onun bıraktığı sistemi yeni hocasıyla fazla değiştirmeyen Kayserispor var.

Orta alanda en çok topla oynayan takım açık ara Galatasaray. Hücum bölgesinde Ersun Yanal ile bu sezon iyi bir grafik çizen Eskişehir spor en isabetli oynayan takım. Bu konuda en başarısız takım ise Akhisar!

Topa en çok sahip olan takım yine sarı kırmızılı ekip olurken bu konuda ilk beşte yer alan takımlar arasında en ilginci Mersin İdman Yurdu. Başarısız bir ilk yarı geçiren Mersin'de oynanmak isteyen oyun sahaya yansıdı belki ama 3. bölgede sadece Nobre'ye bağlı olmaları onları başarısız kılan etkenlerden birisi oldu.

Ligin pasla oynama oranı en düşük takımı Rıza Çalımbay'ın Sivasspor'u. Erman, Aatıf, Grosciki gibi oyuncularla daha çok dribling üzerine oyunu kurmaları pas konusunda eksik kalmalarına neden oldu. Aslında oyun planları da zaten tam olarak bu gibi ama Eneramo'nun geçen sezonlara oranla formsuz oluşu dalgalı bir grafik çizmelerine neden oldu.

Fenerbahçe 17 maçlık periyotta hücum konusunda sıkıntılı gözükse de cza alanı içinde oynama konusunda Beşşiktaş'la birlikte ligin en iyisi durumunda. Siyah beyazlılar bunu şut miktarı ile desteklerken Fenerbahçe şut çekme konusunda rakiplerinin gerisinde kalmış. Hücumda üretememek ve net pozisyonların bulunamaması bir kenara şut denemesinin az olması Fenerbahçe'nin kötü durumunun sebeplerinden birisi olabilir. Ayrıca atılan şutlarda da isabet oranı oldukça düşük! Ligin en kötü şut isabet oranına sahip 4 takımı: Fenerbahçe, Elazığspor, Mersin İdman Yurdu ve Akhisar.. Durum yeterince açık sanırım.

Fenerbahçe'nin hücumda kötü olmasının sebeplerinden birisi de ligde orta alanda en çok yan pas yapan takım olması! Bunu en az yapan takım ise bir kaç satır yukarıda bahsettiğim gibi oyunu pas üzerine kurulu  olmayan Sivasspor.

Oyuncu istatistikleri
Grafikte totalde en çok pas atan oyuncular ve hücumda pas kullanan 10 oyuncu mevcut. Tello'nun zirvede yer alması oldukça ilgi çekici. Beşiktaş'a ilk geldiğinde sol açık  olarak kullanılmış zaman zamanda forvet arkasında görev almıştı. Daha önce bol bol sol bek oynamışlığı da var. Eskişehir'de bu sezon Ersun Yanal ondan orta sahada verim almaya başladı ve bu aşı oldukça tutmuş gibi gözüküyor. Dede'nin bu yaşında bu kadar efektif kullanılması da sistem ve teknik adam başarısı diyorum. Selçuk İnan'ın listede yukarılarda olması şaşırtıcı değil elbette.  Ligin en çok pas yapan takımlarından birisi olan Mersin'den iki oyuncu var. 

Hücumda ise Bursa bu sezon sallantıda olsa da geçen sezon kaldığı yerden devam eden Battala zirvede. Alex'in ayrılmasının ardından hücumda her işi yapan Kuyt ikinci sırada. Ligin sürpriz takımı Antalya'nın en karlı transferi Aissati de listede dikkat çekiyor.
Orta alanda pas yapanlar zaten genel pas anlamında lider oyuncular. Rakipten top çalma konusunda ilk sırada enteresan bir isim var: Yalçın Ayhan! Biz Yalçın'ı genelde hataları ve rakibi kaçırmasıyla biliriz ancak o bu sezon savunmada çok sağlam duruyor. Gençlerbirliği'nin genç ismi Aykut'ta yakın zamanda büyüklerin yolunu tutacak gibi. Ordulu Ali Çamdalı ise bu sezon beni olumlu anlamda şaşırtan isimlerden.
Ceza sahasına en çok top gönderen adam Ordulu Umbides. Galatasaray'ın henüz istediği verimi alamadığı Amrabat'ta bol bol orta açanlardan. Bu listede en çok dikkat çeken isim Gençlerbirliği'nin sol beki Tosic! Bu sezon oynadığı oyunla herkese parmak ısırttı. Muhtemelen ligin en iyi beki durumunda! Türk olsa bonservis bedeli rekoru kırılabilirdi onun için.. 

Ceza alanında en çok topla buluşan isim sürpriz şekilde ligimize gelen Kalu Uche! Uche gibi La Liga'dan gelen ve kalitesini kısa sürede ispalayan Webo'da onun arkasından ikinci sırada. Fenerbahçe'nin en çok topla buluşturduğu adam ise Kuyt. Bu isim Kuyt yerine Sow olabilseydi her şey daha farklı olabilirdi...
Bu sezon ceza sahasında en çok mahkum oynayan takım Gaziantep'in iki stoperi de bu listede. FB ve GS'dan oyuncu olmaması da onların iyiliğinden mi kötülüğünden mi pek çözemedim açıkçası!

Son dönem futbolunun en önemli verilerinden birisi de ''savunma ribaundu''. Dönen topları toplama konusunda Orduspor'un fark yarattığını söylemek çokta yanlış olmaz. Sezon başında onları başarılı kılan etkenlerden birisi de buydu sanırım.
Hücumda dönen topları toplamak baskıyı artırmak ve takımın daha az yorulması anlamına gelir ama ligimizin bu konuda çok iyi olduğunu söyleyemeyiz.  Ligde bu konuda birisinin adını vereceksek o isim İBB'li Holmen olurdu. Bu sezon da açık ara zirvede. Büyükler artık onu mutlaka görmeli  diyorum.. Her şey isim değil ya da pahalı bonservis bedeli...
Hücum planı dirbling üzerinden kaleye gidip şut atmak olan Sivasspor en çok şut atanlar listesinin ilk 3 sırasına 2 oyuncu sokmuş durumda. 30 metreden veya 3 metreden sürekli dağlara taşlara vuran Almedia'da vurmaktan vazgeçmiyor. Kafasına atmak daha mantıklı gibi! Listede olupta forvet olmayan isimlerse: Erman, Battala ve Olcan...

Şu istatistiklere bakınca ligin ilk yarısı hakkında daha fazla fikir sahibi olduğumuz kesin. Başarılı olanların neden başarılı ya da bekleneni veremeyenlerin neden bu durumda olduğunu da şu grafiklerden bir derece anlamak mümkün. İstatistik çok şey sağlar ama her şey değildir. Yazı biterken Sir Alex Ferguson'un o sözü ile bitirelim: ''İstatistik mini etek gibidir. Çok şey gösterir ama asla görünmesi gerekeni göstermez!''

Not: İstatistikler ve grafikler matchstudy.com'dan alınmıştır.

Aykut Kocaman

"Bizim gibiler için burada uzun yıllar futbol oynamış ve bu formanın prestijinden ve klasından yararlanmış kişiler için zirve burasıdır. Burayı yaşadım; ancak açıkçası bunu devam ettirecek gücü kendimde bulamıyorum. Bu maçla birlikte Fenerbahçe'deki görevime son veriyorum.''

Bu sözlerle veda etti Aykut Kocaman Fenerbahçe'ye... 2,5 yıl evvel takımın teknik direktörü olarak açıklandığında hissettiği duyguları resmetti son konuşmasında. Benim için zirve burasıydı ve bu bir işten öteydi dedi. Bunu sadece bir iş olarak görmemişti göreve başlarken bu onun rüyasıydı ama sadece bir iş olmadığını anlaması çok uzun sürmedi. Emenike transferi yapılmış yenileri ile beraber kafasındaki takımı planlarken bir anda işler değişiverdi. Aziz Yıldırım'ın hapse girmesi ile birlikte sadece bu takımın teknik direktörü değildi ve bu gerçek manada bir iş olmaktan çıkmıştı onun için. Yeri geldi başkan oldu yeri geldi basın danışmanı yeri geldi taraftarın sesi...

Hayalini kurduğu kadro bir yana elindekileri de bir bir  kaybetti. Yerlerini doldurmak için çok vakti yoktu üstelik yeni oyuncular almak için onları bu takımın ligde kalacağına inandırması da gerekiyordu. Basında her gün takım düşürürken  o takımı zirvede  tutmak için uğraşıyordu. En önemli maçları öncesi açıklanacağı söylenen cezalar, çarşaf çarşaf gazete manşetleri ve iki de bir Fenerbahçe'nin başına ineceği konuşulan UEFA sopası!! Maçlardan önce rakibi ve yapmaları gerekeni anlatmak yerine oyuncuları teselli etme inançlarını koruma görevini üstlenmişti. Akşam yastığa kafasına koyduğunda düşündüğü bir sonraki maç değil yarın uyandığında hangi ligde olacakları sorusuydu... Sessiz sakin bir hayatı varken bir anda basın ordusunun önünde manalı sorulara cevap verme görevi ona düşmüştü. Ne yönetimden ne de başka bir alandan ona yardım elini uzatan olmadı. Tamamen yalnızları oynuyordu artık. Taraftar Aziz Başkanı kurtarma yürüyüşleri düzenlerken onun için ''Adam gibi adam'', ''Kocaman umutlarımızın sahibisin'' gibi sloganlar üretilmiş, taraftar onu böyle sahiplenmişti. Oysaki onun rüyası bu değildi ve bu unvanlar değildi istediği.. İşin özü 2 temmuz akşamı yattığında görmeye başladığı rüya sabah hayatının kabusuna dönüşmüş, hayatı kabusa dönmüştü!..

Bir sonraki yıl Fenerbahçe öyle veya böyle bunlardan sıyrıldı yeni bir sezona başladı. İstediği gibi gitmeyen bir şeyler vardı ama bunu anlamak hiç kolay olmadı. Basın toplantılarında her sözünü bir kaç kere tartıp söylediği için verdiği ince mesajlar kimse tarafından algılanamadı. Bir yılda bir çok insanı tımarhaneye sokacak kadar stres yaşayan adam artık yeni umutlara sarılmıştı.  Artık her şey sorunsuz olmalıydı ve yeni bir planla sıfırdan başlamak gerekliydi.

Olmadı...

Alex'le anlaşamadıkları zaten biliniyordu ama bu durumun üstü 3 temmuz sezonunda örtülmüştü. Sis bulutu dağılıp herkes önünü görmeye başlayınca bu sorun yeniden küllendi. Fenerbahçe sezona yine sorunsuz başlayamıyordu. Taraftar efsanesi Alex'e dokunulmasını kaldıramadı ve baş sorumlu olarak Kocaman'ı ilan etti. Bir sezon önce hak ettiği veya etmediği tartışılır şekilde ''adam gibi adam'', ''Kocaman ümitlerimizin sahibi'' denilen adam yerlere pas pas edildi. Sorun bir şekilde aşıldı ama takım rayına bir türlü oturmadı.

Alex'in ayrılmasından sonra takımda lider eksikliği gün gibi meydandaydı ama taraftar Alex'i gönderen adamı hedef seçmişti ve oyuncular bu konuda rahattı. Sahada hiç bir sonuca itiraz etmeyen, üzerinde taşıdığı formayı unutan adamlar twitterda göklere çıkarılırken bir sezon önce bu adamlarla dimdik yürüyen hepsini bir arada tutan adam Galatasaraylılarla birlikte yerin dibine sokuluyordu.

Aykut Kocaman beceriksiz bir teknik direktör mü? Yok hayır diyemem. Kötü ve kapasitesiz, vizyonsuz mu? Durum onu gösteriyor. Takımda kalmalı mı? Duruma bakılırsa gitsin evet.

Hatta daha ileri gidelim!

1. Oyuncularla sürekli problem yaşadı, huzur ortamını yaratamadı!
2. Kendi tarzına hiç yakışmayan Gamsız Cristian ile sözleşme uzattı ve gereksiz ısrar etti.
3. Cristian konusunda ısrarcı olurken aynı şansı diğer oyunculara vermedi.
4. Stoch zirveye çıkmışken satılmasına karşı çıktı ancak sonra onu da piyasa değerini de yerle bir etti. Ergende olsa idare edebilmeliydi.
5. Yeni transferlerden sadece Hasan Ali'den istenen verim alındı, Topal'ın sezon başı kıpırdanması dışında gelenler katkı sağlamadı. Geçen sezon 50 maça çıkan Egemen  bu sezon o performansının yarısını ulaşamadı. Kuyt oyun istikrarını sağlayamadı ama takımın kalanı berbat olduğu için sahada iyi gözükenlerden oldu.
6. Semih Şentürk'e ne yol verdi ne forma. Kendi aldığı Bienvenu ile de bir türlü yıldızı barışmadı yanlış yerlerde sahaya sürüp taraftarı ona karşı doldurdu!
7. Volkan Demirel  oldukça formsuzken ve takıma liderlik yapamıyorken onun performansını yükseltme adına bir çözüm üretmedi. Tek maçlık Mert hamlesi bile işleri farklı noktaya taşıyabilirdi.
8. Krasic'in alınmasından sonra yaşadığı sorunlara çözüm üretemedi. Sorun sadece fiziksel değildi ve mental kısmında da destek verilebilirdi.
9.
10.
 .
 .
 .

Olay böyle uzuyor gidiyor, sabaha kadar da yazarım gerisini AMA bir sorun var! Bunların bazıları onun hatası evet ama bu adam alayına yetişemez di mi? Yanında birileri olmalıydı, birileri destek çıkmalıydı. 

Kimdi bununla görevli kişi?
Ali Yıldırım!

Hani şu taraftarın sevmediği Alex'i gönderen isim denilen kara gözlüklü mafya tipli herif..
O herif gidince sorunlar ayyuka çıktı nedense..

Neyse konuyu uzatmayalım. Sonuç belli ve hoca suçlu. Ama ben yukarda suçlarını sıralarken çoğunluğun yaptığı gibi karakterine, insanlığına, bilmem neresine küfretmedim, ayaklarımın altına alıp sıradan bir adam yapmadım. Demek ki bunlar olmadan da eleştirmek mümkünmüş... Hani bizim efsanemiz ALEX ya! O Aykut diyerek iplemediğiniz herifte bazılarının efsanesi işte.. Alex'e kötü söz  söylenince dayanamayan anasına küfredilmiş gibi hisseden herif neden bunu başkasınınkine yapar ki?

Yapmayın işler bu kadar basit değil. İnsanın karakteri, saygınlığı yenilgi ile belli olmaz. Futboldur bu ve her zaman yenilgiler galibiyetler olacaktır bunun sonu yok. Bazen bunun sadece bir oyun olduğunu unutuyoruz galiba..

İkinci bir konu ise istifanın ardından dönmesinin ''karaktersizlik'' olarak adlandırılması. Hanımlar beyler kusura bakmayın ama bu karaktersizlik ise dünyada sağlam adam sayısı çok çok az. Sizler günlük hayatınızda defalarca sözünüzden dönerken adamsınız da Aykut Kocaman mı değil? Ha adamdır değildir beni asla kasmaz belkide çok kötü bir karakteri var ama mesele bu değil, hiç değil...

Üçüncü madde bunun ''danışıklı dövüş''  olduğunu iddia etmek! Senin tuttuğun takımda böyle şeyler yapılabiliyorsa eğer sen klavye başında bunları konuşma arkadaşım. Bunun yapanları indir oradan zira öyle bir kulübü kimse tutmak istemez. Bu işler bu kadar basit mi yani? Bunu söyleyen adamlar 3 temmuz muhabbetinde ''Dünya Fenerbahçe'ye düşman'' rüzgarına kapılıp komplo teorisi kuranlara baştan aşağıya söven adamlar! E işine gelince böyle, gelmeyince böyle öyle mi?

Aykut Kocaman gitmeli!

Hoca dönmemeli çünkü bu takıma verecekleri artık çok az. Eğer o döner bu takım sezon sonunda şampiyon olursa oyuncular hocaya en büyük küfrü etmiş olur!

Hoca dönmemeli çünkü başarısız olursa Aziz Yıldırım ve futbolcuların yükünü de o taşıyacak ve amiyane tabirle hayatının içine edilecek!

Hoca dönmemeli çünkü  bu takımın sorunu teknik direktör değilken taraftar suçu sadece ona yükledi ve kariyerinin en berbat dönemini geçiren Volkan'a hastaglar düzenleyip #1VolkandırFenerbahçe tarzı şeyler yazarak onları korumaya devam etti. Sen kalırsan aynı şey sürecek!

Hoca dönmemeli çünkü bla bla bla bunları yazmak bile canımı sıkıyor...

Yazı fazlasıyla dağıldı nerden başladım nereye geldik farkında bile değilim. Unutmadan bir ek daha!

Aykut Kocaman son 7-8 basın toplantısında kayıplar sonrası rakip nasıl gol attıysa bunu çalıştıklarını ve oyunculara bunlara dikkat etmesi gerektiğini söyledim dedi. Bunlar hep gözden kaçtı ama oyuncularına hep bir mesaj vardı. Biz onları değil hocayı astık twitterda...
Son Karabük maçı sonrası da LuaLua'ya dikkat etmeliyiz demiştim dedi LuaLua maçın yıldızı oldu!.. Sahaya girip kendisinin savunacak hali yoktu de mi?

Son söz!
Yazı biterken bir kez daha birileri çıkıp Aykut Kocaman'ı savundu deyip işin içinden çıkmasın diye bir kez daha gitmeli diyorum ama kötü hoca diye değil!(Bu ara iyi hoca olduğunu da düşünmüyorum) Hoca giderse bu takımın başına Mourinho gelmedikten sonra liderin 20 puan gerisinde kalacağını düşünüyorum. Çünkü kim gelirse gelsin sorunlar devam edecek ve gelen isim tüm sorumluluğu yüklenecek. Bunu yabancı bir hocanın yapması neredeyse imkansız gibi. Tabii özel bir kaç isim dışında. Hoca kalırsa takım başarılı olsa bile bunu üstlenen Aziz Yıldırım olacak veya taraftar oyunculara mal edecek. 

İşin özü hoca her durumda kaybedecek!.. Bu yüzden kalmamalı kendine yazık etmesin bu sefer olan Fenerbahçe'ye olsun. Çünkü Fenerbahçe taraftarı bunu şu anda fazlasıyla hak ediyor.. 3 temmuz sonrası her şeyi, herkesi Fenerbahçe düşmanı olarak gören zihniyette; onlara gülüp herşeyi hocaya yoran zihniyette aynı tornanın farklı versiyonlarından çıkmış gibi... Herşeyin hayırlısı olsun ama mümkünse hoca dönmesin. Zira ağzıyla kuş tutsa daha yaranamaz bu taraftara...

Not: GFB'nin tepkisi gayet doğaldır ve istifa demesi kadar normal bir durum yoktur. Hocayı zor duruma sokan ''istifa'' diye bağrılması değil sonradan hocayı savunmak adına rezil edenlerdir. Hocanın savunulmaya ihtiyacı yok tek ihtiyaç insanların skor ve başarı taraftarlığından vazgeçmesidir. Bu da pek mümkün gözükmüyor

Not 2: Yazı o kadar dağınık oldu ki yazdıktan sonra düzeltmeler için bile tekrar okumadım. Eleştiriye her zaman açığım ama bunu beyninizle yapın lütfen. Eğer 12 numara'nın koyunu iseniz ya da tam tersine bunlara sallayım derken şuursuz Fenerbahçe'li olduysanız zaten boşuna okudunuz. Eyvallah...

***
edit:

Dünyanın her yerinde hoca taraftarın sevdiği oyuncuları gönderebilir! Mourinho külübün en büyük bir kaç efsanesinden birisi olan Raul'u ve yanında aşantiyon olarak Guti'yi postaladı! Ama yıllardır Barcelona'nın altında ezilen takımı şampiyon yapınca kimse bunları iplemedi bile! Bu sezon dibe vurmuş durumdalar ve Casillas 10 yıl sonra yedek bırakıldı. Şimdi Real taraftarının konuştuğu şu: ''Raul, Guti gitti sıradaki Casillas mı?'' Eğer takım lider olsa bunu kimse iplemezdi şimdi Raul dosyası tekrar açıldı! Futbol her yerde aynı taraftar her yerde aynı mantıkta... Her şey başarıya bakar ve hoca başarısız işe bu yüzden eleştirmekte bunları söylemekte haklısınız ama bu size uydurma laflarla sallama hakkı vermez, benim anlayışıma göre vermemeli.. Hani adam değil falan diyorsunuz ya ADAMLIK NEDİR? SİZİN YAPTIĞINIZ MI!