15 Aralık 2012 Cumartesi

Messi'nin Kramponları!

Yarınki Atletico Madrid maçında Messi bir hayranının tasarladığı ve üzerinde kendisinin ve oğlunun isminin yazdığı bu kramponlarla sahaya çıkacak. Barcelona'nın giyim sponsoru Nike'ı Messi'nin sponsoru olarak geçmek isteyen Adidas Messi&Thiago ikilisinden daha çok ekmek yiyecek gibi gözüküyor :)

Mesut 2010 Dünya Kupasından sonra sadece kariyer sıçraması yapmadı, Bremen'den Madrid'e geçmesinin ardından imajında da baya baya değişiklikler oldu. Mesut'un ergen dönemlerindeki apaçi tarzını bilen bilir. Yerel deyimle tam bir Alamançıydı kendisi. Sonra her futbolcunun kariyerinin bir döneminde denediği uzun saç ve bandana denemesini yaptı! Ondan sıkılmış olacak ki saçları tekrar kısalttı ama bu sefer apaçi tarzına bürünmedi. Herif bildiğin giyinmeyi öğrendi yahu. Best Model yarışmalarına falan katılsa azımsanmayacak şansı var! :)

Derbi Öncesi #3 | 1996-2000 Reloaded

"Derbi bu tabii, tahminde bulunmak doğru olmaz. Havası farklıdır, favorisi olmaz." vs vs...

Pazar sabahı ülkenin futbol seven insanları televizyonları açacak, spor kanallarına gidecek ve bir dolu yorum dinleyecek. Fakat, şu yukarıdakileri illaki birileri kullanacak. Doğruyu söylememek için lafı 40 yerden çevirecekler. Ama burası TV veya radyo değil, lafı dolaştırmaya gerek yok...

Son yıllarda Galatasaray'ın kazandığı kaç tane derbi hatırlıyorsunuz? Bir, birden daha fazla? Haydi, örneklemi biraz daha küçük tutalım. TT Arena açıldıktan sonra sadece 1 kez galip gelebildi G.Saray. O maçın öncesini, ne şartlarda, nasıl bir fikstür yoğunluğuyla oynandığını da hatırlamak gerek. Mazeret değil fakat doğru; Fenerbahçe'nin yarışmaya çalıştığı şekilde başka hiç kimse şampiyonluk için yarışmadı. Yahu, tercümana bile tedbir kararı koydular. Adamcağız maç sırasında karakoldaydı. Bu ülkede futbol teröristleri bile maç sırasında olmaları gerektiği şekilde karakolda olmuyor, kimse de bunun peşine düşmüyor. 

Varsayalım ki, hakikaten  masallara inanıp  'şike' var dediniz. Fenerbahçe şikeyi tercümanıyla mı yapmıştı mesela? G.Saray'ın kazandığı 3-1'lik galibiyeti tercümana verilen tedbire bağlamıyorum, hayır. Öncesinde dönen küme mi düşürsek yoksa puan cezası mı versek? Puan cezasını şimdi mi versek, en kritik maçın öncesine mi bıraksak? Savcının '90'a taktığı gol' FIFA Puskas Ödülü'ne aday oldu mu, o kısmı kaçırdım da ben.

Türkiye'de çoğu teknik adam maç öncesi soyunma odasında taktik konuşmaz. Konuşmak isteyen, yetisi olabilenler ise ya o fırsatı bulamaz, ya da taktiği dinlemesi gereken futbolcuların çok başka sorunları vardır, ödenmeyen maaş çekleri gibi... Aykut Kocaman, maç sonrası teknik taktik konuşulacak maç değil derdi hatırlarsanız. Çünkü, soyunma odasında da oyuncuları manşetlerden, cacık yapılan, ruh çağrılan futbol programlarından, şimdi Galatasaray AŞ CEO'luğu yapan ancak o günlerde TFF YK üyesi olmayı fırsat bilip Cornu'yla Fenerbahçe'nin Avrupa'ya nasıl gidemeyeceği üzerine yüzde problemlerinden,  her gün medyanın 'rahatlıkla' sorabildiği 'şike' sorularından çıkarıp, futbola odaklayabilmek maharet isteyen bir konu. Kocaman'ın hakkını verelim. 

12 Mayıs'a gelelim. Fenerbahçe'nin sabırlı oyundan, baskılı oyuna geçtiği dakikalara yan hakemin hızlı el hareketleriyle Dia'nın temiz top çalmasına faul vermesi ve Cüneyt Çakır'ın çıkardığı kırmızı kart. Sonra çığrından çıkan bir maç ve kaybedilen bir final...

O günler geride kaldı. Şimdi psikolojik olarak daha denk bir maç mı bizleri bekliyor? Saf olmayın. Bu asla gerçekleşmeyecek bir 'ütopya'. Yıldırım Demirören'in Caner 'e çıkan kırmızı karta ve PFDK'nın verdiği cezaya ilişkin savunmasına denk gelmişsinizdir. Hemen hemen şöyle demişti, bakın Veysel Sarı itiraf etti, demek ki Fırat bu lafı duymuş, bunun için çıkarmış kırmızı kartı. Peki, Caner'e verilen 2 maç ceza? Şeytanın avukatlığını yapıp şöyle soralım; hani olmaz ya, dünya tersine döndü de Selçuk İnan'a hakemin biri böyle bir ceza verdi. PFDK da bir akıl tutulması yaşadı, o zaman yaşamaz ya, 2 maç ceza verdi. Şöyle bir gözünü kapat ve düşün. Yok düşünemiyorsun, ben de düşünemiyorum. Neyse, konuyu oraya değil buraya çekeyim. 

Tekniğe taktiğe gelelim. Fatih Terim'in abartıldığını düşünüyorum, çok fazla hem de. KDÇ Karabükspor maçı mesela. Ahmet İlhan Özek, G.Saray sağ kanadını 90 dakika boyunca felç etti. Ben TV'den izliyordum, Terim kenardan. Ben bu konuya bir şey yapmadım, öyle bir görevim yok. Fakat, Fatih Terim de yapmadı, öyle bir görevi olmasına rağmen. Basit bir konu. Karabükspor sadece 2 türlü atak geliştiriyordu. Ortadan LuaLua'nın topla birlikte yaptığı driplingler ve Ahmet İlhan'ın önündeki geniş alana yaptığı koşular. Halbuki, Eboue daha defansif oynamaya başlayıp, LuaLua'nın cirit attığı savunma ve orta saha arasındaki tavşan deliğine biri konumlandığı zaman Karabükspor tıkanmaya başlayacaktı. Bakın, gerçekten bu kadar basit. 50 bin tane maç izledik bugüne kadar. Hepsi kör dövüşü değildi. Her etki tepki yarattı ve biz de bunları gördük, inceledik, süzdük. Burada genelde etki de tepki de masabaşında oluyor ya her neyse...

Fenerbahçe normal şartlar altında bu maçı kazanır. Arena deplasmanını gözünüzde büyütmeyin. O stada truva yapmış biri olarak söylüyorum. G.Saray taraftarı 2 grubu çok fazla 'olumsuz' etkiliyor.  1 hakem kadrosunu, 2 kendi oyuncularını. Topu Fenerbahçe oynamaya başladığında, tribün rüzgarı tersine döner, yakılan mangallar söner. 

Ancak, hakem konusu tam olarak böyle değil. STSL'de Arena'ya deplasmana gelmiş bir takım, eğer son 15-20 dakika avantajlı bir skora sahipse, ki bu takım Karabük ve G.Antep'ti mesela, hakemler sıralı sarı kart oyunu oynuyor. Faul yapsın ya da yapmasın, düdük faul gerekçesiyle çalınıyor ve sarı kırmızılı olmayan oyuncuya kartlar rahatlıkla çıkarılıyor. G.Saray sağlı sollu duran top kullanmaya başlıyor. Bu cendereden bir takımın çıkması kolay değil. 

Mesela, bu maça Yunus Yıldırım da verilebilirdi, fakat verilmedi. Yunus Yıldırım sertliğe izin veren bir hakem. Ancak, raydan çıkması kolay olan Halis Özkahya verildi. Özkahya'nın sahada pimi çekilmiş bomba gibi dolaşması için 15 dakika yeterli. İlk hatalı kararından ve hatta Meireles, Mehmet Topal, Hasan Ali, Bekir gibi kritik pozisyonda oynayan bir oyuncuya çıkacak sarı kartı yeterli. Sonrasını hep birlikte göreceğiz. Bakın bu iş fal bakmak değil, her şey apaçık belli. Futbolcular gibi hakemlerin de bir karakteri vardır oyun içinde. Halis Özkahya kolay dağılabilecek bir hakem. Ancak, en azından Bülent Yıldırım değil, kabul ediyorum. 

Geçen sezon Süper Final'de Fenerbahçe buradan çıkarken ve Mehmet Topuz eğlenirken, Fenerbahçe Sow'u daha maçın başında kaybetti. Meireles, Mehmet Topal gibi soğukkanlı orta saha adamları yoktu. Kuyt gibi bu tip maçlarda ekstra oynayan bir adamı yoktu. Son 15 dakika girebilecek bir Krasic'i bile yoktu. Stoch, Bienvenü, Özer vardı. Galibiyet golünü bu adamlarla buldu Fenerbahçe. 

İlk cümleye geri dönelim ve karından konuşmak yerine tahmini yapalım. Ancak, şartlı bir tahmin olacak bu. Halis Özkahya sapıtırsa oyun Rus Ruleti'ne döner, mermi kimin kafasında patlarsa o kaybeder. Halis Özkahya sapıtmazsa Fenerbahçe buradan 'rahat' çıkar. Tıpkı 8 Eylül 1996'da olduğu gibi...



Zeki Rıza




14 Aralık 2012 Cuma

Derbi Öncesi #2 | Taktik Değil Mental Güç Kazananı Belirler!


Geçen sezonu baz alarak  “Galatasaray ezer “ demenin şu an için hata olduğunu belirtmemiz gereken bir maç. Geçen sezon olağanüstü bir sezondu. Hatta genel hatlarla söylemek gerekirse, geçmişin mazi olduğu, her maçın ayrı bir anlam, gelişme taşıdığı bir yüzyıllık hikayedir.  Türkiye’nin en büyük rekabeti.
2011’in karanlık, soğuk bir çarşamba akşamındaydı Galatasaray’ın aslında psikolojik yenilgiden bir an sıyrılıp rakibini ezmesi, üstüne liderlik koltuğunu alıp bir daha vermemesi. 1 yıldır ülke futbolunun zirvesinde olan iki takımın maçında o akşama göre roller tamamen ters. Kafası tamamen futbolda olan takipçi rolünde Fenerbahçe, üzerinde liderliği kaptırma kaygısı ile sahaya çıkan taraf ise Galatasaray bu kez. Bu maçın ardından lig için kesin konuşmak yine yersiz olacak zira önümüzde kocaman bir 18 hafta var, fakat rakibe net bir mesaj vermek açısından kritik bir maç.

Fatih Terim yıllardır bilinen bir teknik adam. Kontrollü oynamayı sevmez, daima önde basıp rakibi hataya zorlayıp sonuca gitmeyi hedefler. Fenerbahçe ise zıt karakterde bir ekip, özellikle deplasmanlarda. Kocaman’ın Galatasaray gibi yüksek profilli maçlarda, özellikle Avrupa maçlarında bu yapı ile başarılı olduğunu söylemek mümkün. Avrupa’da ki 5 deplasmanın dördünde kazanan Sarı-Lacivertliler, deplasmanda büyük oynamayı öğreniyor gibi görünüyor. Fenerbahçe’nin mevcut kadrosunda derbi atmosferinden etkilenecek çok oyuncu yok, yapı itibariyle bir tek sol kanadın panik yapabileceğini düşünüyorum. Sarı-Lacivertliler son yıllarda derbilerde hep daha soğukkanlı kalan ve bu sayede genellikle kazanan taraf oluyordu.

Teknik taktikten ziyade mental olarak daha iyi olan takım ayakta kalıp avantajı elde edecek bu maçta. Fenerbahçe’yi özellikle erken gol yemediği takdirde şanslı görüyorum. Bu tip maçlarda kilidi kıracak etkenler genelde duran/yan toplar ya da uzaktan şutlar olur, en azından Fenerbahçe açısından. Kuyt, Cristian, Meireles gibi silahlarla bu tip durumlarda son derece etkili bir Fenerbahçe bekliyorum. Galatasaray’da kilit isim Umut Bulut

Fenerbahçe’ye her zaman sıkıntı yaratan Umut önde basarak savunma yıpratan özellikleriyle Bekir-Yobo ikilisine fazlasıyla zor anlar yaşatabilir. Galatasaray için kilit nokta ön ikili haricinde de skor katkısı bulmak, geçen sezon bunu yaptıkları tüm derbilerde avantajı ellerinde tuttular. Bu anlamda orta alan oyuncularının üretkenlik bakımından bu sezon özellikle sınıfta kaldıklarını belirtmek gerek.

Galatasaray deplasmanında istediğini alıp dönmenin yolu sakin kalıp hızlı hücumlarla rakibi vurmak, ya da bireysellikle sonuca gitmek. Galatasaray deplasmanında oyun kontrolü genelde Galatasaray’da olur, dominant bir Fenerbahçe beklemek ütopik bir yaklaşım olur. Ama akıllı bir Fenerbahçe görmek mümkün ki Sarı-Lacivertliler bunu yapabileceklerini gösterdiler. Kontra-atak yapmanın ne olduğunu unutan Fenerbahçe’nin sakin kalarak ve bireysel yeteneklerini kullanarak en azından yenilmeden dönmesini bekliyorum. Galatasaray geçen seneden hala uzakta, kendi benliğini arıyor, Fenerbahçe ise çok eleştirilse de sonuç itibariyle “basarılı bir ilk yarı geçirdim” diyebilmenin 180 dakika uzağında!.. Galibiyet Sarı-Lacivertlilerin havasını değiştirir ve onlar bunun farkında..

Oğuzhan Oğuz

Hafta Sonu Futbol Ekranı

14 Aralık Cuma
20:00 Eskişehirspor - Bursaspor @Lig TV
21:30 Bayern Münih - B.Mönchengladbach @TRT Haber

15 Aralık Cumartesi
14:00 Adanaspor - Karşıyaka @TRT 1
14:45 N.United - Manchester City @Lig TV 3
16:00 Mersin İY - Akhisar  @Lig TV
16:30 Bayer Leverkusen - Hamburg @TRT Haber
17:00 Liverpool - Aston Villa @Lig TV 3
19:00 Gençlerbirliği - Beşiktaş @Lig TV
19:00 Elazığspor - Gaziantepspor @Lig TV 2
19:30 Schalke 04 - Freiburg @TRT Haber
23:00 Sevilla - Malaga @Ntv Spor 

16 Aralık Pazar
12:30 Corinthians - Chelsea @Ictimai TV
13:30 İstanbul BŞB - Trabzonspor @Lig TV
13:30 Karabükspor - Sivasspor @Lig TV 2
14:00 Göztepe - Adana Demir @TRT Spor
16:00 Chievo - Roma @TRT Spor
16:00 Orduspor - Antalyaspor @Lig TV
16:30 Hoffenheim - B. Dortmund @TRT Haber
17:30 Willem II - Ajax @S Haber
18:00 WBA - West Ham @Lig TV 3
18:30 W. Bremen - Nürnberg @TRT Haber
20:00 Real Madrid - Espanyol @Ntv Spor 
20:00 Galatasaray - Fenerbahçe @Lig TV
22:00 Barcelona - Atletico Madrid @Ntv Spor 

17 Aralık Pazartesi
20:00 Kayserispor - Kasımpaşa @Lig TV
20:00 Çaykur Rizespor - Bucaspor @TRT Spor
22:00 Reading - Arsenal @Lig TV 3
22:30 Celta Vigo - Real Betis @Ntv Spor 
tribundergi.com

Derbi Öncesi #1 | Analizde Bi' Yere Kadar!


Galatasaray maçının, daha doğrusu derbilerin maç öncesi analizlerini fazla dikkate almamak lazım. Rijkaard’lı dönemde güzel futbol oynayıp, ligde çok iyi giden bir GS’yi Kadıköyde kolay yendik beklentilerin aksine. Tersine 2 sene önce ligin ortalarında gezen Galatasaray, derbi öncesi Hagi’yi getirip bizden hiç beklenmedik şekilde Kadıköy’den 1 puanla döndüler. Geçen sene Arenadaki Play-off maçını kazandık her ne kadar kötü oynasak da! Böyle maçların tahmini olmaz, en fazla mevcut durumların analizi olur. Bu anlamda Fenerbahçe’nin son maçlarda iyiye gittigini, savunmada temel sorunları bir nebze olsa ortadan kaldırdığını düşünüyorum. Hasan Ali’nin form bulmasıyla, Bekir’in performansıyla bu anlamda gelişim var her ne kadar istenilen noktada olmasa da. Alışılmışın aksine, savunmada kapanmamamıza yardımcı olacaktır Bekir (hoca aksi bir direktif vermezse tabi).        Galatasaray’ın orta sahadaki üstünlüğü geçen seneye göre ortadan kalktı diyebiliriz. Melo’nun düşük formu, Selçuk’un “ne denerse oluyor” modundan çıkması, kanatlardaki verimin düşmesi. Bu bölgede üstünlüğü sağlayıp bizim geride kalmamızı zorladılar son maçlarda. Meireles’in gelmesiyle bu konuda biraz daha rahatlarız. Top çıkarmada çok önemli bir oyuncu çünkü topu temiz çıkarmak sırf topu takım arkadaşına teslim etmekle olmuyor olmuyor, zamanlama, oyunun temposunu ayarlama, gerektiğinde uzun, gerektiğinde geriye, gerektiğinde degaj gibi konular geriden oyun kurmada çok önemli. Bu konuda usta olan Meireles bizim ataklarda baş mimar olacak gibi. 

Sezon başından beri takımın lideri durumunda olan Kuyt’dan da beklentim oldukça fazla. Aynı Meireles gibi, onunda ‘doğru’ futbol anlamında yapabilecekleri oldukça fazla. Takimi sakinleştirmek, top tutmak, presi doğru zamanda, doğru bölgede uygulamak gibi aslında temel olan ama bizim ülkede savruk bir şekilde yapılan hareketleri Kuyt’dan bekliyorum. GS’in son derbilerdeki savunmadaki rahatlığı da gitmiştir. Ujfalusi’nin yokluğu ve bizim Sow silahımız ile orada daha korkak olmalarını bekliyorum. Rakip forvetin korkusuyla tetikte bekleyen bir savunma hattını zorlamak kolaydır. Kanat bindirmelerinde bulunmak (Caner/Kuyt hatta Gökhan Gönül) yada merkezden gelecek oyuncuları (Meireles/Baroni) kullanıp dengesiz yakalamak anahtar olabilir. Sow’un bu maçta defansı sağa veya sola çekmesini bekliyorum, bunu yaparsa merkezde oldukça dengesiz kalır ve hem orta sahadan gelecek Baroni ve Meireles’in yolunu açar, hemde arka direkte tetikte bekleyen Kuyt’un isini kolaylaştırır.

Oldukça teorik ve söylemesi basit, uygulaması zor planlardır tabi. 90 dakika bunu uygulamamızı beklemiyorum tabii.  Maçta girilen pozisyon sayısından çok hazırlanışlarına bakmayı tercih ederim. Kontrolü olup, GS’yi kalemizden uzak tutup, topu aldığımızda da oyalanmadan, 2-3 pasla rakibi hataya zorlarsak maçtan galip taraf olarak ayrılacağımızı düşünüyorum!..

Ceyhun Kaplan

12 Aralık 2012 Çarşamba

Kupa, Derbi Öncesi, Kuyt, Recep Niyaz...

Hafta sonu derbi var malum! Herkes oraya odaklanmış durumda ve kupada rakibin Göztepe olması maça ilgiyi azalttı. İlgi çekecek olan Salih ve Recep'in kenarda oturması buna karşılık Raul, Kuyt, HAK gibi isimlerin  sahada olmasıydı. Maksat gençler oynasından daha çok ''hafta sonu derbi var ya sakatlık olursa?'' sorusuydu. Maç başladı bitti geriye kalan Recep Niyaz'ın golü ve oyuna girdikten sonra harika oynayan Salih'in performansı kaldı.

Her şey bir kenara Kuyt gerçekten bambaşka bir adam. Her eve lazım hatta her eve en az iki tane lazım. Yaş 32 ama kimse onun için yaşlandı falan demiyor! Çünkü adam dedirtmiyor. 1 milyon euroluk adam 10 milyonluk oynuyorsa o adam için söylenecek söz yoktur sadece izlemek ve takdir etmek gerekir. Maçın diğer artısı ise Meireles. Bu maçta hücumda neler yapabileceğini biraz daha fazla görme şansımız oldu. Ligde rolü bambaşka olduğu için ''yææ  bu adam çok defansif'' yorumları duyuyoruz ama gerektiğinde neler yapabileceğini bir kez daha gördük. EPL havası koklamış oyuncu bir de iyi profesyonelse o adam oluyor abi. Raul ve Kuyt mükemmel örnekler.

Sezer konusuna gelince. Pendik maçında bencilliği ile taraftarı kızdırmıştı ama bu maç şov yaptı. Fenerbahçe'nin kupada attığı 5 golün 3üne imza koyarken 1 tanesini de Krasic'e attıran o oldu. Formunu koruyabilirse Cristian'dan formayı çalması kolay olmayacak. Zira bu oyunu Brezilyalıyı da daha iyi olmaya itecek gibi gözüküyor. Benim tercigim halen Cristian özellikle derbi için. Neden? Çünkü onun yapısı o atmosfere daha uygun. Ayrıca Sezer kenardan koz olarak sahaya sürülebilir ama Cristian bu konuda düşündürüyor! 

Maçtan geriye kalanlar Sezer'in 11i zorlaması, Recep'in asla unutulmayacak golü, Salih'in umut veren oyunu ve Raul-Kuyt ikilisinin profesyonelliği. Hakem düdüğü  çaldı maç orda bitti. Artık konuşmak bile anlamsız. Artık derbiyi konuşma, derbiyi yaşama zamanı. Sahi daha 4 gün var. Nasıl geçecek bu günler :/

#LÖSEVeAmbulansAlıyoruz

Neredeyse her gün saçma sapan hastaglare destek verip rakip takıma küfür, sevgiliye not gibi absürd şeyler yazıyoruz, çiziyoruz. Bugün değişik bir şey yap sende destek ver. Tek yapman gereken #LÖSEVeAmbulansAlıyoruz yazıp paylaşmak! Hadi umutla yardım bekleyen onlarca çocuğu sevindirmek zor değil!

10 Aralık 2012 Pazartesi

Müller: Varsın Messi Kırsın!

Lionel Messi'yi tebrik ederim... 85 gollük bir rekoru kırmak kolay iş değil. Leo kesinlikle mükemmel bir oyuncu ve rekorumu onun kırmasından memnunum. Rekoru kıran adamın Messi olması güzel...

Messi'yi tebrik eden Müller alttan alttan taş atmayı da ihmal etmemiş. ''Şu anki savunmalara gol olmak zor değil. Futbol çok değişti!..

Messi'nin 1 yıla Sığdırdığı 86 Gol!


10 dakikada Messi, 10 dakikada 86 gol... Ve 2012 halen bitmedi.

Messi vs Müller

Messi bu kadar gol atmasa Gerd Müller'in rekorundan haberimiz dahi olmazdı. En azından bir çoğumuz bunu bilmeyecekti bile. Futbol tarihinin belki de görüp görebileceği en büyük yetenek Messi dile kolay 1 yıl içerisinde tam 86 gole imzasını koyarken onu hayranlıkla izledik ve artık gol atmadığında burun kıvırır olduk. Bu rekor bence Messi'yi değil Müller'i büyüttü gözümüzde. Zira yeni kuşağın onu ismi ve lakabı (Bombacı) dışında pek tanıdığı yoktu. Şimdi ''Vay anasını Müller'de 85 gol atmış'' dedirtti. Şu rekor akıl alır bir şey değil ama dedim ya konu Messi olunca artık gayet sıradan karşılamaya başladık.

Öte yandan Messi rekoru kırarken bir çok penaltı golü atarken Müller 85 golünü penaltısız atmış. Burada Bombacı'nın hakkını teslim etmek lazım. Ayrı bir not ise Messi 86 golü 66 maçta atarken Müller 60 maçta kaydetmiş golleri. İşin özü Messi penaltılar içinde 1,30 gol ortalaması yakalarken, Müller 1,41 gibi bir ortalama tutturmuş. Daha  fazla bilgi için grafiğe bakmak yeterli.

Zizu


9 Aralık 2012 Pazar

Haftanın Golleri | Aralık #2


2012.12.02 ile GOTW
Haftanın en güzel gollerinde oylamada Steaua'lu Raul Resescu'nun topu yere düşürmeden 3 kişiyi ekarte ettiği gol ve Ronaldo'nun frikiği oylamada önde gidiyor! Çok bereketli bir hafta değil ama güzel goller yine var tabii!

O Bakışlar!

O bakışlar!
Hiç değişmemişler.
Gözümüzün önünde büyüyen adamlardan,
hem kendi büyüdü hem kalede büyüdü!
Bir çoklarına göre en iyisi ya da en iyilerden!
Ama benim için değil.
Üzgünüm İker!..