24 Mart 2012 Cumartesi

Tozlu Raflardan #3 | İspanya'nın Kalecileri


İspanya Milli Takımının şu anda kalesini koruyan 3 isim Casillas, Reina, Valdez.. Çocukken aralarında en umutsuz vaka Reina'ymış ancak şu anda en iyisi O sanırım. Casillas yıllardır Real Madrid'in ismi üzerinden büyük kaleci olarak görüldü. Valdes sıradan bir kaleci iken Barça'nın çarkları arasında zamanla kalburüstü bir kaleci oldu. Reina zaten benim için bu 3 isim arasında en iyisi ve muhtemelen hep öyle kalacak!

Top 10 Gol | Mart #4


Haftanın en güzel 10 golünde yine Türkiye Ligi damgası var. Fernandes'in enfes slalomu ve Alex'in derbide cim-bom ağlarını sarsan füzesi listeye girmiş. İkisi de harika goller ancak benim oyum 10 numaradaki Vesilinovic'e.. Röveşatayla çok gol izledik ama bu bambaşka! İzleyin siz de seçiminizi yapın...

Total Futbol

Total Futbolun temelini atan ve mükemmelleştiren adamlar..

Yıldız Futbolcular Kadın Olsaydı? :)

Javier Hernandez (Chicharito)

Ryan Giggs

Jose Mourinho

Pepe

Wayne Rooney

23 Mart 2012 Cuma

Real Madrid Oteli :)

Real Madrid bildiğiniz üzere sadece İspanya'da değil tüm dünyada sempatizanları olan bir takım-ki bende onlardan biriyim-. Başkan Florentina Perez Real Madrid'i daha büyük bir kulüp yapmak istiyorum demiş. Daha ne kadar büyük olacaksa artık! 


Proje kısaca şu: Birleşik Arap Emirlikleri'nde ''Real Madrid Adaları'' adıyla bir turizm kompleksi kurmak ve yılda 1 milyon kişinin ziyaret etmesini sağlamak. Fotoğrafta gördüğünüz gibi marina Real'in logosunu yansıtacak ve kompleksin içinde her şey olacak. Eh ne diyelim hayırlı uğurlu olsun :)

Henüz 24 yaşında 234 Gol Atacak Çocuk!

Onun için ne söylenir bilmiyorum. Aramıza uzayda henüz keşfetmediğimiz bir gezegenden katıldığı söyleniyor! Sokakta hiç futboldan anlamayan Amca'ma sorsan o da tanıyor onu. Futbol=Messi oldu şimdiden. Halen Maradona, Pele, Cruyff gibi efsanelerle karşılaştırılıyor ve henüz 24 yaşında! Çok yakında kıyaslanacak birisi kalmayacak. Şu günlerde futbol kesmedi Michael Jordan'la falan kıyaslamaya başladık. Çok yakında ilah seviyesine çıkacak. Bu adam din kursa dünyada dengeler değişir! Şu fotoğrafa bakınca kim derdi ki bu çocuk dünyayı sallayacak...

Hafta Sonu Futbol Ekranı

23 Mart Cuma
21:30 Wolfsburg - Hamburg @Trt HD

24 Mart Cumartesi
14:15 CSKA Moskova - L. Moskova @Lig TV
14:45 Chelsea - Tottenham @Lig TV 2
16:30 Bayern Münih - Hannover 96 @Trt Haber
17:00 Liverpool - Wigan @Lig TV 2
19:00 Mallorca - Barcelona @NTV Spor
19:00 Fenerbahçe - Bursaspor @Lig TV
19:30 Schalke 04 - Leverkusen @Trt HD
19:30 Stoke City - Manchester City @Lig TV 3
20:00 Montpellier - St.Etienne @Lig TV 2
21:00 Real Madrid - Real Sociedad @NTV Spor
22:00 Valenciennes - Rennes @Lig TV 2

25 Mart Pazar
13:00 Zaragoza - A Madrid @NTV Spor
13:30 Sakaryaspor - Göztepe @Trt 1
15:30 Stuttgart - Nürnberg @Trt Haber
15:30 Eskişehirspor - Gaziantepspor @Lig TV
15:30 Karabükspor - Kayserispor @Lig TV 2
15:30 Manisaspor - Sivasspor @Lig TV 3
15:30 Ankaragücü - Antalyaspor @Discovery
15:30 Samsunspor - Mersin İdman Yurdu @ İZ Tv
15:30 Orduspor - Gençlerbirliği @National Geo
18:00 Toulouse - Auxerre @Lig TV 2
18:00 WBA - Newcastle United @Lig TV 3
19:00 Adanaspor - Elazığspor @Trt 3
19:00 Galatasaray - Trabzonspor @Lig TV
22:00 Corinthians - Palmerias @Lig TV 2
22:00 PSG - Bordeaux @Lig TV 3

26 Mart Pazartesi
20:00 İstanbul BŞB - Beşiktaş @Lig TV
22:00 Man. United - Fulham @Lig TV 3 

22 Mart 2012 Perşembe

Özlemle Anıyoruz


Suskunlar!

Suskunlar.. İlk duyduğumda çalıntı projelerden biri daha demiştim! Yıllar evvel çıkan 'The Sleepers' filminin hikayesini aynen kopyalayıp memlekete uyarlamışlar. Filmin fragmanını buradan izleyebilirsiniz. Daha sonra bir gece oturdum izledim ve normalde pek hoşlanmadığım çalıntı projeler, bu kez hoşuma gitti. Konuyu ülkemize uyarlayınca büyük bir yara ortaya çıkmış oldu. Zamanlama o kadar mükemmel ki aslında. Pozantı Cezaevi'nde yaşanılanların gündeme gelmesi ile aynı anda ekrandaydı dizi. Dizideki olayların gerçek olduğunu bilmem insanlığımdan utandırıyor..


Sonuç olarak artık  benimde izlediğim bir Türk dizisi var.  Haa unutmadan dizinin tekrar gündeme getirdiği ve kullandığı şarkılar da müthiş... Ahmet Kaya'nın şarkısı cuk oturmuş.. 





Artık Vakti Geldi!


Fenerbahçe geçmiş yıllarda kupayı, oynamayan oyuncuları için hazırlık müsabakası gibi kullanıyordu. Gruplu sistemde buna müsade ediyordu. Zira yenilgi alsan bile diğer maçları kazanarak çıkıyordun gruptan. Bu sezon kupanın statüsünün değişmesi bence bizim işimize geldi. Zira iş ciddiye bindi tek mağlubiyet maceranın sonu anlamına geliyor. Bu hafta içinde Trabzon, Galatasaray ve Beşiktaş'ın başına geldiği gibi!

Fenerbahçe'nin Kupayı alması için önünde sadece 3 maç var. Kupayı almak bu sezon çok daha kolay. Gerçi 29 yıldır kupayı alamazken kolay denilen çok maçı kaybettik ama bu sezon ayrı bir önemi var kupanın. Şampiyonluk için her ne kadar inancımız sürse de sadece 3 maçlık bir macera ile böyle bir sezonda kupa kaldırma fikri insanın iştahını kabartıyor.  Çeyrek asırlık hasretin 3 Temmuz süreciyle başlayan böyle bir sezonda sonlandırılması unutulmayacak bir hikaye ve ödül olur taraftar için.

Büyüklerin elenmesi ile rakipler nispeten daha kolay olacak ve daha önemlisi tarafsız sahalarda oynanan maçlarda memleketin her köşesinde taraftarı bulunan Fenerbahçe için bir üstünlük  kaynağı olacak.  Maçların play-off'a denk gelmesi de çok büyük problem olmayacak zira geniş bir rotasyonla çıkılan maçlarda bile takımın kazanma şansı yüksek olabilir. Rakipler de bizim kadar istekli olacaktır ancak Aykut Kocaman'ın motivasyonuyla kupayı artık müzeye koyacağımıza eminim. 

Artık vakti geldi de geçiyor. Haa çifte kupa mı? Neden olmasın...

21 Mart 2012 Çarşamba

Tozlu Raflardan #2

Bugünlerde sıkı bir Real Madrid taraftarı olması ile bilinen Rafael Nadal'ın çocukluk yılları... O günlerde Barcelona'da top koşturan amcası Miguel Angel Nadal'la beraber Barcelona forması ile poz vermiş! Yüzündeki ifadeye bakılırsa o forma zorla giydirilmiş gibi. Kim bilir belki o günlerde de Real Madrid sempatizanıydı...

FM Güncesi: Atletico Madrid #1

FM Güncesi yazı dizisi Dortmund'la başlamıştı ancak FM'nin neredeyse tam olarak Türkçe dil desteğinin piyasaya çıkmasının ardından aynı oyuna devam etme şansım kalmadı. Türkçe olarak yapılan taktikleri daha kolay anlatabilecek olmamda bunda büyük etken.


Takımımız bu kez İspanya'dan. Türkiye'den takım seçmek anlamsız zira lig Eylül'de başlıyor. İngiltere'nin transfer olayı zor, geriye İspanya kaldı. Real ve Barça'yı seçmektense başka bir takım seçmeyi tercih ettim. Falcao ve Arda'lı kadrosu beni Atletico Madrid'e götürdü.


Oyunu açtık ve başkan bize 6 milyon euro transfer bütçesi, 66 milyon euro da maaş bütçesi verdi. Öncelikle kontrat sürelerine bakıp, Beşiktaş maçlarından hatırlayacağınız 17'lik yetenek Saul ile sözleşme uzattım. Wolfbursg'tan kiralık Brezilya'lı Diego ile ilgili kararı sezon sonu vereceğim. Şimdilik onu zamana bırakıyoruz. Kaptanımız Antonio Lopez ve emektar Perea'nın sezon sonunda kontratları bitecek ve onlarla vedalaşacağız. Bu isimler dışında kontrat sürelerinden memnunum ve takıma elimizdeki kısıtlı para ile genç yetenekler katmaya çalışacağım.


Orta alanda Gabi ve Genç Koke'den memnunum ama yanlarına bir kişi daha ekleme niyetindeyim. Taktik 4-2-3-1 olacağı için kanatlarda Arda, Reyes, Salvio hatta Adrian gibi alternatiflerim var. En uçta Falcao'nun arkasına genç bir yetenek de ekleme niyetindeyim. Defansın ortasına da ucuz ama geleceği parlak bir kaç isim bulacağım. Maddi kaynaklar sınırlı ve arayışlarımız başlıyor.


Bir yandan transfer yapmaya çalışırken diğer taraftanda teknik kadroyu geliştirmeye çalıştırıyorum. Kondisyoner olarak Gian Nicola Bisciotti, Genç oyuncular içinde Jose Segura ilk etapta anlaştığım isimler. 


Oyuncu ararken ilk olarak Brezilya pazarı ve Hollanda'nın futbolcu fabrikası Ajax'a uğradım. Defansta geleceğe yönelik yatırım yapma fikrim Vertonghen, Alderweireld, Van der Wiel üçlüsüne götürdü beni. Bir de sol bek olsa kadroda paket olarak savunmaya talip olacaktım. Orta alanda Diego'yu uzun vadede düşünmemem Eriksen'i de gündeme almama sebep oldu. Bu 4 oyuncuyla görüşmelere başladık ama Van der Wiel çok daha büyük kulüplerin kıskacındaydı gelmek istemedi. Diğer 3 oyuncu için yaklaşık 20 milyon euro karşılığında anlaştık. Vertonghen 9(dc), Alderweireld 5(dc), Eriksen 7(amc-mc) milyon bedelle İspanya'nın yolunu tuttu. 6 milyon transfer harcama bütçem olduğu için sadece 600bin euro nakit verip kalan parayı 4 yıla taksitlere yaydım. Geleceği ipotek ettik biraz ama 3 tane çok parlak oyuncu kazandık. Sözleşmelerinde yazan bedeller Serdar Kesimal'dan falan ucuz. Bu arada serbest kalma maddeleri de 30 milyondan başlıyor!

20 Mart 2012 Salı

El Nino 28 Yaşında

Fernando Torres nihayet golle buluştu! Guiza ve Kezman'dan daha beter derken Leicester City maçında 2 gol atıp 1 de asist yaptı. Kendini buldu mu yoksa bir maçlık bişey miydi ilerleyen haftalar gösterecek ama 'El Nino' yani 'çocuk' denilen bu adam artık 28 yaşına geldi.


Napoli maçından sonra Torres için hazırlanan animasyon durumu yeterince özetler nitelikteydi. Artık rüyadan uyanmış olmasını ümit ediyorum :)

Futbol TV



20 Mart Salı
13:00 Bugsaşspor - Bursaspor (A Haber)
20:30 Galatasaray - Sivasspor (atv)
21:45 Juventus - Milan (TRT 3)
22:00 Barcelona - Granada (NTV Spor)

21 Mart Çarşamba
18:00 Çaykur Rizespor - KDÇ Karabükspor (A Haber)
18:00 Antalyaspor - Trabzonspor (atv)
21:00 Eskişehirspor - Kasımpaşa (A Haber)
21:00 Fenerbahçe - Samsunspor (atv)
21:00 Atletico Madrid - Athletic Bilbao (NTV Spor)
21:45 Napoli - Siena (TRT 3)
21:45 Manchester City - Chelsea (Ligtv 3)
22:00 QPR - Liverpool (Ligtv 2)
22:00 Everton - Arsenal (Ligtv)
23:00 Villarreal - Real Madrid (NTV Spor)

22 Mart Perşembe
13:00 Boluspor - Beşiktaş (A Haber)
20:00 Kayserispor - İstanbul BB (A Haber) 

Kaynak: tribundergi.com

Ünal Aysal'dan Kültür Dersleri



Sevgili Ünal Aysal,

Sen ki biz Fenerbahçelilerin ezeli rakibi Galatasaray'ın başkanısın. Sen ki bu ülkenin en önemli 10 adamından birisin. Ama banka hesabında olan milyon dolarlardan veya boğazda ki yalından dolayı değil Galatasaray Kulübü başkanı olduğun için! Belki farkında değilsin ama ağzından çıkan her söz önemli. Her söz ülkede bir şeyleri değiştirebilir. Tıpkı Aziz Yıldırım'ın, Başbakanın, Cumhurbaşkanının olduğu gibi!..

Sen başkan olduktan sonra hep uzlaşmacı bir görüntü çizdin ya hani. İşte ben onu yemedim hem de hiç. Bu ülkenin önde gelen basın elemanları bile yediler ama ben yemedim. Neden mi? Çünkü sen güzel bir şey söylenecekken basın önüne çıktın, rakibe veya hakeme sallamak gerektiğinde Ali Dürüst. Sen şirin gözüktün herkese zaten senin amacında en başından beri bu değil miydi? Sonuncusunda baltayı taşa vurdun hem de sağlam taşa, balta elinde kalıverdi! Fatih Terim'in başına gelenler elbette yanlış ve benim gibi Fenerbahçe taraftarları için utanılacak bir görüntü. Sen ne yaptın bu görüntü karşısında Aysal? Hani o en baştan beri ifade ettiğin uzlaşmacı, yapıcı başkanlığın nerde kaldı? Bu görüntü stadlara yakışmıyor bizim stadımızda da başka yerde de olmamalı, bunlardan kurtulmalıyız desen belki gerçekten farklı bir başkan olabilirdin! Sen öyle yapmadın sen kendi taraftarına yaranmak için ders vermeye kalktın ve edilmeyecek bir laf ettin..  "Anlaşılan o ki Fenerbahçeli taraftarlar, Galatasaray taraftarlarının ulaştığı kültürel spor ahlakının uzağındalar"

Bak şimdi sana başkanı olduğun ve kültür ve ahlak seviyesi çok yüksek dediğin taraftarın seviyesini göstereceğim. Memlekette ki taraftar profiline buradan ulaşman mümkün. Öyle fazla dil falan dökmeyeceğim sadece görseller yeterli olacak anlaman için!!

Bu şişeyi hatırladın de mi sevgili Aysal hani  geçen sezon Volkan'ın kafasını sıyırıp geçen şişe! Başka bir maçta yine böyle bir şişe 14 yaşında ki bir çocuğu hem de kendi taraftarını az daha öldürüyordu! Bu şişenin atıldığı yer öyle normal tribün falanda değildi. Loca'dan gelmişti bu şişe. Zengin ve belli kültür seviyesine ulaşmış olan insanların olduğu yerden!

Bu fotoğraf yine yakın zamandan.. Florya'da oynanan U-17 maçında Galatasaray taraftarı Fenerbahçe'li futbolculara saldırmıştı. Hani daha çocuk olan futbolcular. Çoğunun maçı hastanede sona ermişti. Bunu da unuttuk hepimiz..


Yüksek kültürlü ve ahlak sahibi Galatasaray taraftarının kendi arasında çıkan kavgada tribünden düşen taraftar..
Sulu maçı hatırladınız mı? Hani sahada futbolun olmadığı; Ege'de çıkacak herhangi bir yangını söndürebilecek, Mecidiyeköy'ün aylık su ihtiyacını karşılayabilecek kadar suyun sahaya atıldığı maç!


Eminim ki söyledikten sonra pişman oldun Ünal Aysal. Tıpkı 20 milyon taraftarımız AKP'ye oy verdi dediğin gibi!.. Fenerbahçeliyim ama önce futbola tutkunum! Bu olaylar sadece Galatasaray tribünlerinde olmuyor. Ülkede fanatizmin giderek artması, kutuplaşmanın oluşması son yıllarda en büyük sorunlarımızdan bir tanesi. Geçmişte yarı yarıya bölünmüş stadların, iç içe oturularak seyredilen maçların varlığı artık efsanelerde, rüyalarda kaldı.


Ünay Aysal taraftara yaranacağım derken her şeyi daha berbat etmeye devam ediyor. Unuttuğu şey şu: Taraftara yaranmak için onları övmek değil, onlara mutlu olacağı başarılar vermek gerekir. Geçmişte de hep öyle olmuştur. Büyük transferleri yapanlar değil kupaları kazananlar hatırlanmıştır. Hani Galatasaray taraftarının çok sevdiği Haldun Üstünel'e ne oldu? Hani o büyük transferleri yapan adam.. Ahlak dersi verecek son adam sensin sevgili Aysal! Çünkü sen basına ve taraftara şirin gözükmek için yaşayan bir adamsın. Sen Avrupa'ya gidemezsek bırakırım derken bunu başarısızlık olarak kabul edeceğin için değil herkesten gizlediğin borç batağının altında ezileceğin ve Adnan Polat gibi olacağını bildiğin için söyledin. Takım Avrupa'ya gidemezse borcu yönetemeyeceğini bildiğin için!.. Şimdi kandırdığın taraftarının da senin aslında kulüp yönetecek kapasitede olmadığını görmesi yakındır. Havaya değil buraya yazdım. Bekleyelim ve görelim neler olacak...

19 Mart 2012 Pazartesi

Tozlu Raflardan #1

Tozlu Raflardan, çok önem verdiğim ve geçenlerde bilgisayarımın çökmesi ile büyük kısmını kaybettiğim fotoğraf arşivimden bazılarını paylaşacağım bir seri olacak. Arada sırada bir iki fotoğraf atıyordum bloga ama artık haftada en azından bir tane geçmişten ve günümüzden ilginç fotoğrafları paylaşacağım. Bazılarını görünce evet o günü hatırlıyorum diyeceksiniz, bazılarına ise vay bee. 
Fotoğrafa tıklayın daha yakından bakın!
Fotoğraftakiler Manchester United'ın yakın geçmişte ve günümüzde efsane olan jenarasyonu.. Çoğunu tanıdınız mesela Giggs o zaman çok gençmiş. Ergen Beckham'ı da tanıdınız tabi :) Peki geriye kalanlar kim?

18 Mart 2012 Pazar

Frikik için Taş-Kağıt-Makas II

Bundesliga'da frikik atanı belirlemede taş-kağıt-makas oyunu fenomen halini almaya başladı. Daha önce burada Reus ve Hanke'nin frikiği kimin atacağına bu şekilde karar verdiklerini yazmıştım. Son olay son haftalarda karşısına çıkanı gol yağmuruna tutan Bayern Münih ile Hertha Berlin arasında ki maçta yaşandı. Bavyera ekibi maçı o kadar rahat götürüyordu ki Ribery ile Kroos frikiği atanı belirlemek için taş-kağıt-makas oynadılar. Ve kazanan Ribery oldu. Frikikten sonuç çıkmadı ama maç 6-0 sona erdi.


Sow/Alex 2 - Terim ve Takım 2,5

Dün gece Kadıköy'ün büyüsü 15 dakikada 2 farklı öne taşıdı bizi. Sow'un enfes golünün üstünden bir kaç dakika geçmişti ki Alex tribünleri çoşturan golü ile rahatlattı bizi. İlk golden sonra ikinciyi arayan takım ümitlendirmişti beni ama 2 olduktan sonra geri çekilmek çok büyük hata oldu. Kocaman'ın 3'ü ararken kalemizde golü gördük söylemini Ziegler ''Hatamız 3. golü aramamaktı'' diyerek yalanladı. Takım üçü aramaktansa çekilince baskı kaçınılmaz oldu.

Cristian ve Emre'nin ilk yarım saatteki baskısı ve topu öne taşıma arzuları sönünce Selçuk ve Melo ile orta alanın hakimi oldu Galatasaray. Ayağında top tutabilen tek oyuncu Alex olunca baskı da kaçınılmaz oldu zaten. Bu tür durumlarda Niang'ı aramadan edemiyorum! Yıldızlarla skoru yakalayan Fenerbahçe'yi takım oyunu ile sindirdi ve sahasından çıkartmadı Cim-Bom..

Son çeyrekte her şeye rağmen öndeydik ve Kocaman'dan maçı kazanacak değişiklikleri beklerken tabela kalktı ve çıkan Alex. Topu öne taşıyabilecek diğer adam Stoch çıkarken yerine giren adamında Özgür Çek değil Selçuk olması takıma kapanın mesajıydı. Teknik Direktörün skoru koruyalım değişiklikleri takımı da psikolojik  olarak iyice savunmaya itti. Aykut Kocaman'ın bu sezon ki duruşu, mücadelesi takdire şayan ancak derbilerde yaptığı taktik hatalar sezonun gidişatını etkiledi. İlk maçta olmayacağı anlaşılan 4-3-3'ün tekrar denenmesi de tamamen saçmalıktı. Moussa Sow son yarım saat Mourinho'nun Eto'o'su gibi sol bek oynadı! Kulübede çok fazla kozu olmaması da elini zayıflattı ancak bunların hiç biri bahane değil.

Play-off'ta oynanacak bütün karşılaşmaların adı da kendisi de büyük olacak. Eğer Fenerbahçe şampiyonluk için iddialı olmak istiyorsa hem taraftarı hem de teknik direktörü ile formda olmalı. Dün ki maçta ne Kocaman ne de taraftar formda değildi..