8 Eylül 2012 Cumartesi

Messi&Antonella

Meşaleleri yakın Messi Junior yakın!

Haftanın En Güzel Golleri | Eylül #2

Plan Güzel Seçimler Yanlış | Hollanda 2-0 Türkiye

Dün maçtan önce Abdullah Avcı'nın basın toplantısını izleyince rahatladım. O kadar kendine güvenli ve emindi ki bize de güven verdi, umut aşıladı. Bugün maç başlarken çıkan kadro beni şaşırtmamıştı hatta dün ki güven biraz daha artmıştı. (Sağ bek hariç)

Abdullah Avcı Hollanda'nın ağır savunmasına karşı önde basarak pozisyonlar bulmayı hedeflemişti ve istediği de oldu. Umut ve Arda ile pozisyonlar bulduk ama değerlendiremedik. Onlardan birisi gol olsa burada farklı konuşur muyduk? Cevap çok net hayır! Oyunu eleştirmek değil derdim zira hedeflenen oyun oynandı ama sorun oyuncu değişiklikleri ve seçilen isimler. Öncelikle Hamit'in fiziksel durumu malumunuz. GS'ın oynadığı bütün maçlarda fiziksel olarak eleştirildi ama Avcı onu Avrupa'nın en çabuk oyuncularından Robben'in karşısına koydu. Bunun olmayacağını görmesine rağmen inadı sürdü ve 90 dakika boyunca sürdü Robben'in bacak araları. Gol yemedi isek bu tamamen şans ve turuncu formalıların beceriksizliği...

Emre fena oynamadı ancak oyunda kalacak kadar yeterli değildi. Yerine Selçuk girer derken Nuri'yi seçti hoca! Atletico  Madrid'te toplam aldığı süre 5 dakika olan oyuncu çıkarken, Liverpool'da ilk maçında bir saat boyunca toptan kaçan adam sorumluluk alması için sahaya sürülüyordu! Ve bu ligin en çok isabetli ve etkili pas atan oyuncusu kulübede kalmaya devam etti. Nuri A Milli seviyede hiç bir zaman takımı omuzlarına alan bir adam olmadı ve bu gidişle de olmayacak. Abdullah Hoca'nın bu tercihini anlamadım, anlayamayacağım.. Ardından ikinci değişiklik Burak geldi doğru bir hamleydi ancak bir sonraki hamle bu hamleyi etkisiz kıldı. Sercan kanatta tek bir topu bile hücuma taşıyamıyordu ama hoca çıkarmak için epey bekledi. Yerine Caner ya da Gökhan Töre girer kanattan top getirir derken hoca oyuna Mevlüt'ü aldı enteresan bir şekilde. Oyunda 3 tane forvet oyuncusu vardı ama onlara top getirecek adam kalmamıştı. Mevlüt'ün solda adam geçerek top taşıma isteği durumu özetler nitelikteydi zaten.

Kısacası Abdullah Avcı oyun planını doğru kurdu ancak oyuncu seçimleri ve değişiklikleri ile kendi planını bozdu. Henüz ilk resmi maçında eleştirmek istemiyorum ama hataları yenilir yutulur cinsten değildi. Bir kaç gün sonra Estonya'yı yeneriz ama şunu unutmamak gerek. Hollanda bu oyunu oynarken yenemiyorsan iyi bir gününde asla yenemezsin. Zira grubun diğer ikincilik adayları turunculuların oynadığından çok daha kötü oynamayacak. Hollanda bugün sahada Estonya takımına Robben'i koymuş gibi oynadı. Böyle oynayan takımı yenemiyorsan yarın Romanya'yı, Macaristan'ı da yenemezsin ve birincilik gibi bir hedeften söz etmende anlamsız olur!


Oyunculara notlar:
Tolga Zengin: Tolga bu ülkenin en iyi 2-3 kalecisinden birisi. Bugün Robben'in etkili oyununa rağmen büyük tehlikeler yaşamadı. Sneijder'in bir iki şutu onun ellerinde eridi. Kıscası ondan yana hiç bir sorun yoktu.

Hamit Altıntop: Hamit'in daha öncede bol bol sağ bekte oynadığını gördük ama ne bu maç ne de Hamit'in fiziki durumu orada oynamasına imkan veriyordu. Abdullah Hoca bunu görmesine karşın önlem almadı ve Hamit'in Robben tarafından ezilmesini izledi. Hamit'e kızmıyorum zira suç onun değil onu bu durumda oraya koyanın! Hamit'in tek suçu ise yediğimiz golde direk dibini tutmaması oldu.
Semih Kaya: Semih belki de en iyi maçını çıkardı. Bugün mücadelesi ve yerinde müdahaleleri ile güven verdi. Bundan sonra da forma onun olacak gözüken o.
Ömer Toprak: Bundesliga'da bu sezon formayı almasını zor görüyordum ama geçen hafta formasına kavuştu. Bu maçta da fena oynamadı. Bu hem takımı hem de milli takım için istikrar oluşturabilir. Duran toplarda bulduğu iki pozisyonu gol yapsa bugün maçın adamı olabilirdi.
Hasan Ali Kaldırım: Son maçlarda eleştirilmesine karşın iyi performanslar çıkarmıştı Hasan Ali. Sadece önünde Sow ve Kuyt'ın oynamasının zorluklarını yaşamıştı. Bu maçta savunmada çok sıkıntı yaşamadı zira Hollanda o kanattan fazla gelmedi. Hücumda ise muhtemel ileri çıkma talimatı alması etkisiz kıldı.

Mehmet Topal: Orta sahada oyunu iki yönlü oynamaya çalıştı ancak yetenekleri hücum için fazla el vermedi. Sağ tarafa yardımcı olmaması onun için handikap ancak olumsuz anlamda göze batan performansı yoktu.
Emre Belözoğlu: Maç eksiği olmasının dezavantajını bu maçta yaşadı. Takımı hücuma taşıması istenmişti ondan ama bunu pek yaptığını söyleyemeyiz. Bunda Hollanda orta sahasının onu sürekli markajda tutması da etkili oldu.

Sercan Sararer: Sercan hazırlık maçlarında gösterdiği performansla göze batmıştı ve hücumda etkinliği ile şapkadan çıkan tavşan gibiydi. Bu maçta ise sahada yoktu Sercan özellikle ikinci yarıda ismini duymadık desek yeridir. Hoca onu çıkarmak için neden bu kadar bekledi anlamadım.
Arda Turan: Arda konusunda görüşüm belli. Arda forvet arkasında kul-la-nıl-ma-ma-lı! Arda ne zaman kanatta oynasa takımına hücumda çok büyük farklılık yaratıyor. Bu maçta çaldığı top dışında bütün aksiyonları kanada deplase olduğunda üretti. Zaten maç içinde Tunay ile yer değiştirdiler. Arda forvet arkasında tutsa Atletico'da devam ederdi ancak denendi ve olmayacağı belli olduktan sonra sağ tarafa kaydırıldı.
Tunay Torun: Ondan bu maç öncesi ümitliydim ancak ne hücumda ne de savunmada fark yaratamadı. Hollanda'nın tüm ataklarını onun kanadından yapması da bunda etkili oldu belki ama yine de bir iki aksiyon gösterebilirdi. Oyundan alınması da gecikti anlamadığım şekilde. Hoca sağ tarafa neden müdahale  etmedi halen anlayabilmiş değilim.
Umut Bulut: Umut her zaman ki gibi sahada savaştı, bastı, top çaldı, kafa vurdu. Onun için çok söz söylemeye gerek yok tek sorun kanatlarda ki oyuncuların ona katılmaması oldu.

Burak Yılmaz: Golcü Burak oyuna girdikten sonra on dakika içinde 3 kez ofsayta, 2 kez de yere  düştü. Umut o yerdeyken hala koşuyordu. Belkide 11de oynamayı bekliyordu hayal kırıklığı oldu ama takıma katkı vermek adına bir şeyler yapabilirdi. Yine de Burak'a kızmak anlamsız zira sahada ona ara topu atacak adam da yoktu.
Mevlüt Erdinç: Bu maçta sahaya sürülecekse forvet için olmalıydı ama girdiği andan itibaren kanatta yer aldı. Mevlüt fena oyuncu değil ancak maç kurtaracak adam hiç değil!
Nuri Şahin: Onun için ne söylesek boş aslında. KORKAK diyeceğim ama geçmişine ayıp etmiş olacağım! Nuri için daha önce Dortmund'ta aldığı sorumluluğu ne Real'de ne de Milli Takım'da aldı demiştim halen de fikrim geçerli. Zaten Real'den ayrılmasının sebebi de buydu. Liverpool'da ilk maçında 60 dakika oyunda kalıp toptan kaçan Nuri bu maçta sorumluluk alsın diye sokuldu. Girdiğinden itibaren 15 dakka geçtikten sonra ilk kez adını duyduk.. Avcı'nın kafasında kalan o genç Nuri 2 yıldır ortada yok. Bunu çabucak idrak ederse hem onun için hem de milli takımımız için çok iyi olacak...

Bu maça kağıt üzerinde zaten sıfır puann yazıyorduk ama bizi üzen şu Hollanda'yı yenememek oldu. Estonya maçında takımı bir kez daha görmek lazım ama sorun takım değil Avcı'nın tercihleri. Şu maçı kazanmış olmak bizim adımıza çok daha kötü olabilirdi. Abdullah Hoca umarım ders alır!

HOLLANDA: 2 – TÜRKİYE: 0
Stat: Amsterdam Arena
Hakemler: Carlos Velasco Carballo, Roberto Fernandez, Juan Carlos Jimenez Yuste (İspanya)
Hollanda: Krul, Janmaat (Dk. 46 Van Rhijn), Heitinga (Dk. 85 Vlaar), Martins Indi, Willems, Clasie (Dk. 50 Fer), Narsingh, Strootman, Van Persie, Sneijder, Robben
Türkiye: Tolga, Hasan Ali, Semih, Emre (Dk. 60 Nuri), Hamit, Umut, Tunay (Dk. 81 Mevlüt), Arda, Mehmet Topal, Ömer, Sercan (Dk. 69 Burak)
Goller: Dk. 17 Van Persie, 90 2 Narsingh (Hollanda)
Sarı kartlar: Dk. 42 Hasan Ali, Dk. 66 Tunay (Türkiye), Dk. 88 Willems (Hollanda)

Not: Foto 1 ve istatistikler  ntvspor.net, foto 2 goal.com'dan alınmıştır.

6 Eylül 2012 Perşembe

Tipe Bak Hele

İki efsanenin aynı takımda oynadığı dönem, farklı milli formaları ile harika bir kare. Zidane'ın vedası beklenen gibi olmamıştı, Del Piero'nun ise yolu Sidney'e düştü...

İker & Sara #6


Teşekkürler!..

Sezon öncesi kafamda her takımın değerlendirmesini yazmak vardı ama Anadolu takımlarını pek yakından takip edemediğimden zor olacağını düşündüm. Sonra her takımı kendi taraftarı yazsa fena olmaz hani dedik ve bu fikri sosyal medyada paylaştım. Aslında umudum yoktu ama ilgi umduğumdan çok fazlası oldu. Her takım için taraftarını bulamadık belki ama takip eden adamları bulduk. Sırasıyla yayınladık bazıları beklediğimden çok daha iyisiydi. Öylesine kafamdan geçen bir fikir gerçek oldu.

Emek veren, uğraşan herkesin eline, kalemine, yüreğine sağlık. Herkese tek tek teşekkürler.Aşağıda bütün takımların değerlendirmelerini ve yazanların isimlerini koydum. Yazanlar kadar vakit ayırıp okuyanlara da eyvallah.






Yazarlar:
İlker Akın, Mehmet Küheylan,  Serkan Öztürk, Beysim Can, Göktuğ Açıkses, Görkem Kuş, Oğuzhan Oğuz, Ahmet Aksulu, Göksel Sert, Melih Bostancı, Nihat Akyel, Murat Soy, Hasan Doğan, İbrahim Kırkaya, Uğur Çezik, Furkan Sümbül.

Hepinizin eline sağlık beyler. Seneye belki yeniden yaparız belli mi olur..

Atla Bırakayım Kanka

Bloglarda dolanırken görünce ilgimi çekti. Yarışı hatırlıyorum Almanya GP'di. Kare yarış sonrasına ait. Fernando Alonso yarışı bitirdikten sonra pitte dönecek kadar benzini olmayınca yolda kalmıştı. Sanırım yarışı 2 veya 3. bitirmişti ve kazanan Mark Webber'di. Pitt alanına dönmek için Webber'in RedBull'una atladı ve bu görüntü ortaya çıktı. Webber ''atla kanka bırakıyım'' der gibi ;)

5 Eylül 2012 Çarşamba

Raul Meireles

Fenerbahçe bu sezon Kuyt'ı alarak Emre'nin ayrılması ile takımda yırtıcı oyuncu eksikliğini kapatmıştı. Caner, Topuz gibi isimler de bu tip oyuncular belki ama Emre ve Kuyt farklı bir  klasmandı. Şimdi Meireles'te geldi ve bu isimlere yenisi katıldı. Dövme hastalığı malumunuz zaten gazetelerde sayfa sayfa okudunuz. Sahadaki mücadelesini görmek içinse biraz bekleyeceksiniz. Değerlendirme yazısı yazmadık ama fotoğraflarla gelişini kutlayabiliriz. Hoşgeldin Raul!



edİZ...

Hani hep deriz ama özde değil sözdedir. ''3 günlük dünya'' Harbiden de öyle aslında şunları yazarken beş dakika sonra ne olacağını bilmiyorum. Ediz'in bir dönem Fenerbahçe'ye geleceği konuşuluyordu ama o dönem yanlış hatırlamıyorsam Yasin Çakmak alınmıştı. Hep bir patlama bekledik ondan ama bunu beklememiştik hiç.

Bosna asıllı olduğu için Milli Takım tercihini de oradan yana kullanmıştı. Hiç giyememişti belki ama bir gün belki de bize karşı izleyecektik. Kısmet olmadı, kaybettik... Bugün bazı gazeteler Necati'nin imza töreninde forma yetişmediği için Ediz'in forması ile çıkması var. Bu hadise duyulduğunda gazeteler baskıya girmişti çoktan, bu yüzden bu olaya eğlenceli bir gözle bakmışlar. Mekanın cennet olsun Ediz,huzur içinde yat. Umarım bu herkese ders olur ve son olur. Edizde böylece İZ bırakmış olursun...

4 Eylül 2012 Salı

Bundesliga'da 2. Haftanın Ardından

Bundesliga'da ikinci hafta Bayern'in şovu ile geride kaldı.Haftanın dikkat çekenleri Artur Sobiach ve Hannover, Thomas Müller ve Bayern oldu.

Bu haftayı Wolfsburg deplasmanında geçiren Hannover 96 yine gol şov yaptı. Son 7 maçında 27 gol atan Mirko Slonka'nın takımı Ya Konan, Abdellaue gibi golcülerinin kulübede oturduğu maçta Genç Polonyalı Artur Sobiech ile sonuca gitti. Magath'ın takımı Wolfsburg ise henüz rayına oturabilmiş değil. Bast Dost, Olic ve Diego gibi hücum silahlarına rağmen hücumda pek etkin gözükmediler. Takımın oturması için biraz daha zamana ihtiyaçları var gibi duruyor.

Geçen hafta Bremen'i evinde deviren son şampiyon Dortmund bu hafta Nürnberg deplasmanındaydı. İlk yarıda 1-0 geriye düşmesine rağmen Kuba ile beraberliği buldular ancak galibiyet sayısını atmakta zorlandılar. Sarı formalıları durduranlar arasında en önemli katkı Nürnberg'in defans oyuncusu Per Nilsson'du. Mario Götze geçen hafta olduğu gibi bu haftada son yarım saat içinde forma buldu. Dortmund bu sezon çok güçlenen Bayern'i bir kez daha geride bırakmak istiyorsa Götze'den çok daha fazla faydalanmanın yolunu bulmak zorunda. Nürnberg ise yine orta sıralarda mücadele edecek gibi. Onlar için biraz daha beklemek gerek.

Geçen hafta zorlanmasına rağmen 3-0 gibi net bir skorla kazanan Bayern bu hafta adeta patlama yaptı. Geçmişte Stuttgart ile oynadıkları  maçlarda hep gollü sonuçlar çıkardı bu sezonda gelenek bozulmadı. Stuttgart Martin Harnik ile öne geçti ancak geçtiğine geçeceğine pişman oldu. Bavyera ekibi 32 ila 50. dakikalar arasına tam 6 gol sığdırdı. Eğer son yarım saatte biraz daha sıksa skorun çift hanelerde olması işten bile olmazdı. Thomas Müller iki gol atarak dikkat çekti ancak sahanın yıldızları Schweni ve Gustavo'ydu. Özellikle Gustavo attığı golün yanı sıra oyunu ile göz doldurdu. Javi Martinez transferi onu da canlandırdı. Stutgart için ise iyi şeyler söylemek zor. Ligde geride kalan iki haftada mağlup olan takım geçen hafta Wolfsburg karşısında kazanabilirdi ancak yine de oyunları yeterli değil. Geçen sezon bol gol atan takım bu sezon şu ana kadar tek gol atabildi. Harnik-İbiseviç ikilisi bu sezona iyi başlamadılar. Cacau ise yedek kulübesinde kalmaya devam ediyor.

Fenerbahçe'nin Avrupa Ligi'nde ki rakiplerinden Mönchengladbach bu hafta oynadığı oyunla hayal kırıklığı yarattı. Ligin yeni ekiplerinden Fortuna karşısında bir türlü tempo yapamayan takım galibiyeti getirecek gole zaman zaman yaklaşsa da temposuz oyunu ile sıkıcı bir görüntü çizdi. Lucien Favre'nin öğrencileri bundan çok daha iyisini ortaya koyabilirler. Bu maç ölçü değil ancak Fenerbahçe içinde ipuçları barındırıyor. Zira tempoyu düşürünce ve Arango'yu tutunca tüp gaz takılmış Ferrari moduna büründüler. Rakip Fortuna'ya gelirsek eğer, bu ligde kalmak istiyorlarsa hücumda daha etkin olmalılar. Zira savunma yaparak Bundesliga'da kalmak pek mümkün değil. Voronin'in ayağına bakmaktansa farklı silahlar bulmaları gerekecek.

Sezonun iddialı ekiplerinden (bana göre) geçen hafta Dortmund karşısında aldığı mağlubiyetten sonra çabuk toparlayıp evinde Hamburg'u rahat geçti. Takım oturdukça çok daha iyi olacaklardır. Kevin de Bruyne bu sene adından fazlasıyla söz ettirebilir. Hamburg için geçen hafta böyle oynarlarsa bu sene işleri çok daha zor demiştim ve fikrim hala değişmedi. Takımın büyük sorunu olan tecrübe eksikliğini geçmişte formalarını ıslatan Van Der Vaart ile kapattılar. Hollandalı dümene geçip farklı bir çehreye büründürebilir ancak Hamburg limanından çok öteye gidemezler. Bana göre hala çok kötü takım Hamburg.


Sezona pek fazla transfer yapmadan başlayan Schalke 04 Barcelona'dan Affelay'ı kiralık olarak kadrosuna katarken Jurado'yu Spartak'a kiraladı. Aslında çok değişen bir şey olmadı desek yeridir ama Jurado ile yıldızları pek barışmamıştı. Bu hafta Ausburg'u sahalarında 3-1 ile geçtiler. Özellikle Yunan savunma oyuncusu Papadopoulos oyunu ile dikkat çekerken bir de gol attı. Ausburg ise iki haftada sıfır çekti. Geçen sezon gibi sonradan açılır ligde kalırız düşüncesi oluşursa büyük hata yaparlar. O her sene tekrarlanmaz. Bu arada geçen sezon Samsunspor'da izlediğimiz Burkino Faso'lu forvet Bance Ausburg'da 11 çıkmaya devam ediyor. Allah sabır versin ne diyelim.

Sercan Sararer'li Fürth bu hafta Mainz'a konuk oldu ve sahadan 1-0 ile galip ayrıldılar. Mainz'ın gol sıkıntısı çekmesi bekleniyordu ama bugün içinde Gaziantep'le son anda anlaşamayan Ivan Klasnic'e imza attırdılar. Bu onlar adına olumlu bir hamle. Ayrıca gurbetçi oyuncumuz Yunus Mallı'nın da sonradan oyuna dahil olduğunu hatırlatalım. Onu izleyenler çok ümitliler bakalım bu sezon neler yapacak.

Bayer Leverkusen-Freiburg maçının özetini dahi izlemediğim için yorum yapamayacağım ancak Lars Bender ve Andrea Schürrle gibi iki yıldızını kadroda tutmayı başaran Leverkusen için bu sezon beklentiler biraz daha arttı. Maçı 2-0lık sonuçla kazandılar.

Hoffenheim için sezonun dikkat çeken takımlarından birisi olabilir demiştim ancak iki haftanın sonunda aldıkları mağlubiyetler ile dikkat çektiler. Tabii ki kastım bu değildi ancak yine de bekleme taraftarıyım. Frankfurt'tan 4 ane sahalarında yemelerini sadece benim adıma sürpriz olmadı elbette. Onlar adına biraz daha bekleme taraftarıyım.

İkinci hafta geride kalırken Bayern bu sene çok ciddi olduğu mesajını net bir şekilde verdi. Dortmund tökezledi ancak kaliteleri ortada. Bremen ve Schalke'de bu takımlara yalnız olmayacaksınız dedi adeta bakalım önümüzdeki hafta neler olacak. Bu sefer ara biraz uzun zira milli takım arası var. Son olarak haftanın 11ini verip gidelim.  3. haftanın ardından görüşmek üzere...

Haftanın En Güzel Golleri | Eylül #1



Geçen sezon aralıksız her hafta Dünyada haftanın en güzel gollerini paylaşmıştık. Yaz döneminde ara verdik ancak Eylül ayı itibariyle tekrar başlıyoruz. Bizi bu hafta Ronaldinho eski günlerinden izler sunarak karşılıyor. Simon Cox ve Figueroa'nın golleri de muazzam. Ayrıca Messi'siz bir listede düşünülemeyeceği için o da var. Eh seçim sizin.

Gel Öpücem

Roma, İnter'i 3-1'lik skorla geçerken gecenin yıldızı iki asist yapan Kaptan Totti'ydi. Osvaldo'ya attırdığı golden sonra Arjantinli forvet ''gel öpecem lan'' vari bakışıyla Kaptan'ın şefkatli kollarına gitmiş :)

18 yıl önce bugün: Totti, Roma adına ilk golünü atar

Roma deyince akla ilk gelen adam Francesco Totti şüphesiz. Futbol kariyerinin tamamını Başkent ekibinde geçiren Küçük Prens geçtiğimiz hafta sonu İnter deplasmanında yaptığı iki asistle takımını 35nde de sırtlamaya devam etti. Bugün(04.09.2012) onun için ve Roma için özel bir gün. Zira Kaptan bundan tam 18 yıl önce AS Roma adına ilk Serie A golünü atmış. Roma'nın internet sitesi de bunu manşetten vermiş. Bizde futbolcuların kariyer bilgileri doğru düzgün sitede yazmıyor bile... Aşağıda golün videosu var. Bulmakta biraz güçlük çektik ama bulduk. 35. saniyeden sonra izlemeniz daha mantıklı olur.

Ronaldo'nun Derdi Paraymış!

Geride bıraktığımız haftada La Liga'da en çok konuşulan konu Real Madrid'in yıldızı Crstiano Ronaldo'nun attığı gollerden sonra sevinmemesiydi. Bunun nedeni olarak bir çok neden sıraladı İspanyol basını. Aşk hayatında sorun var, takım tarafından sevilmiyor, ayrılmak istiyor derken sebebi ortaya çıktı. Ronaldo, İbrahimovic ve Eto'o'nun kazandığı parayı emsal göstererek  onlar benden daha iyi değil ancak bu paraları kazanıyorlar demiş. Ayrıca kulüp Arbeloa, Albiol gibi oyuncuların sözleşmesini yenilerken CR7'ye teklif bile gitmemiş. Tama biraz hak verebilirim Ronaldo'ya yukardaki liseye bakınca ama senin kazandığında 3-5 kuruş değil ki be abi 10 milyon..

Irina & CR7

Blogda magazinel paylaşımlar hep yaptık ama Irina-CR7 çifti ilk kez yer buluyor. Dünyada yılın oyuncusunun seçildiği Monaco'da ki gecede taze evli İniesta yalnız gelmişti sanırım, Messi ise hamile olan Antonella'yı getirmemişti. E durum böyle olunca da gözler bu çifte çevrildi. Herkesin ortasında birbirlerine kur yapmaktan hiç sıkılmayan çiftimizin bir izleyeni vardı ki resmen gözleri ile yedi Irina ve Cristiano'yu. Fotoğrafta solda bulunan hanımdan bahsediyorum elbete. Baldızı olduğunu iddia edenler var ama henüz kim olduğunu öğrenebilmiş değilim. Bir alttaki karede olayı daha net göreceksiniz :)
Ronaldo ödülü kazanamadı ama Irina yanındaydı. Belkide hanımefendi kazanamama ihtimaline karşılık moral motivasyon için gelmişti. Zira Ronaldo son 3 yılda Messi'ye kaybetmişti ödülü bu yılda kaderi çok farklı olmadı, ödül yine Barcelona'ya gitti. Konusu açılmışken Ronaldo'da Messi'de İniesta'nın kazanmasından memnun olsa gerek. Eh ben kazanamıyorum bari Messi/Ronaldo kazanmasın...
Geceden son not Ronaldo'nun küpesi için. Açıkçası ben ilk kez görüyorum küpe taktığını. Yakışmış desek yalan olur zira kulak yapısı uygun değil :) Bundan sonra bol bol onları kullanırız blogda fotolarla. Bu da ilki olsun.

Not: Fotoğrafları bana gönderen @BerKahraman'a teşekkürler. O gönderdi ama biz yanlışlıkla sildik Tribün Dergi'den aldık. Yine de teşekkürü esirgemeyelim.

Cruzeiro 2003

Fenerbahçe'nin bir dönem Cruzeiro'dan Alex ve Nobre'yi getirmesiyle başlayan furya daha sonra Edu Drecena,   Maldonado ve Deived ile sürdü. Geçen sezon yine bu kadroda bulunan Felipe Melo'yu Galatasaray getirdi ve şimdi Cris kadroya katıldı. O dönem Brezilya'da fırtına gibi esen takımın oyuncularının yolu tek tek Türkiye'ye düştü. Kalecilerden birisi Gomez mesela en sağda. Onun yolu düşmesinde gerisine bakarız :)

3 Eylül 2012 Pazartesi

F1 Belçika GP'de İnanılmaz Kaza

F1 takviminin en güzel ve en eğlenceli pistlerinden Spa her zaman kazaları ve start sonrası dar ilk virajı ile ünlüdür. Startın ardından pilotların araçları oraya sığdırmaya çalıştırması ve kazalarda yarışa eğlence katar ancak bu sefer ki biraz fazla oldu. Herkes Maldonado'dan tırsarken bu sefer hatayı yapan Romain Grosjean oldu. Hamilton'a temas etmesi ile başladı ve gerisi geldi. Sözle anlatmak anlamsız izleyin görün. Kaza sonrası Hamilton'un tepkisine de dikkat. ''Beyin nerde beyin?''

Maçı Özetleyen Kare | Sivas 0-0 FB

Fenerbahçe dün Sivas'ta Alex'in 11de başladığı maçta iki puan bıraktı. Sorunlar, kötü oyun Kocaman-Alex gerginliği  bu maçla geride kalır diye bekliyordu herkes. Alex'in tavrı beni üzdü hatta kırdı dese de 11de şans vermişti ona Kocaman. Kırgın da olsa sorunları geride bırakmak istiyordu zira maçtan sonra kendi ayağıma sıkmam diyecekti! Ama olmadı Alex oyundan çıkarken alkışlarla karşıladı ama Kaptan, ben senlen küsüm(ya da takmıyorum) dedi adeta, kafasını kaldırıp bakmadı bile. Takım kaptanı bu havadayken geri kalanlardan da fazlası beklenemezdi. Bu mesele çözülmedikçe (her ne şekilde olursa olsun) takımdan bir şeyler beklemek hata olur. Alex'in bu takımın kaptanı olduğunu acilen hatırlaması şart yoksa Fenerbahçe için kara günler sürecek gibi...

2 Eylül 2012 Pazar

Avrupa Ligi Grupları