10 Aralık 2011 Cumartesi

Denize Düşen Drogba'ya Sarılır!


Chelsea bu sezon başında Carlo Ancelotti'den boşalan menejerlik pozisyonu için bir çok isimle görüştü. En sonunda bilindik bir adres olan Porto'ya gidildi. 15 milyon €'luk tazminat ödenerek Porto'nun teknik direktörünü transfer etti maviler! Dillere destan bir Porto macerasının ardından 'yeni mourinho' olarak alındı. Henüz 34 yaşındaydı ve beklentiler çok büyüktü. Ancak İngiltere macerası pek parlak başlamadı.

Tony Pulis'in Sto(p)ke City'si ile sezona başlayan Chelsea bereberlikle sahadan ayrılırken ardından üst üste gelen galibiyetlerle zirveye çıktı Maviler. Asıl test Manchester United maçıydı. Villas-Boas kumda oynarken teknik direktör olan Sir Alex'in takımı Kırmızı Şeytanlar Chelsea'yi 3-1 ile evine eli boş gönderdi. Ardından Villas-Boas buna içerlemiş olacak ki üst üste 3 galibiyet alırken 12'de gol gönderdi rakip filelere. Bu rüyanın sonu QPR maçıyla geldi. John Terry'nin ırkçılıkla suçlandığı maçta 1-0 ile kaybettiler ve sonrasında bir türlü istikrar yakalanamadı. 

Sezon başında kadroya 'Yeni Drogba' Lukaku, Barça'nın genç yeteneği Romeu, Valencia'nın son model yıldızı Mata ve son gün Liverpool'dan Meireles katıldı. Torres'inde bu sezon kendini bulması ve golleri sıralaması bekleniyordu ancak yine olmadı. Chelsea en önde ki üçlüyü bir türlü bulamadı. Torres-Sturridge-Mata, Lukaku-Kalou-Anelka, Drogba-Malouda-Sturridge denemelerinden bir türlü doğru kombinasyonu bulamadı Portekizli. 

Şampiyonlar Liginde alınan Leverkusen mağlubiyetinin ardından Stamford Bridge'de Liverpool'a kaybetti Villas-Boas'ın öğrencileri ve koltuk beklenenden çok önce sallanmaya başladı. Liverpool'dan rekor ücretle alınan Torres Fenerli Guiza moduna bürünmüş, Lukaku İngiliz futboluna ayak uyduramamıştı. Hücum hattının bu durumu 'yeni mourinho'yu ağır eleştirilere maruz bıraktı. Her ne kadar 'buraya 3 yıl için getirildim ve görevimin başındayım' dese de Şampiyonlar Liginde Valencia maçı onun kaderini çizecek maçtı. 

Valencia maçına gözden çıkardığı Drogba ile başladı ve daha maçın başında takımını öne geçirdi. Maçı maviler 3-0 kazanırken Fildişili attığı 2 gol ve oynadığı oyunla takımını 2. tura çıkardı ve Villas-Boas'ın koltuğunu korumasına yardım etti. Diğer forvetlerin formsuzluğu Drogba'yı kıymete bindirdi hatta öyle ki devre arası Milan'a gitmesi gündeme gelmişken, takımı gençleştirmek ve yeni bir takım yaratmak isteyen  Villas-Boas kontratının uzatılacağını  açıkladı.

Denizden düşen Drogba'ya sarıldı desek tam yeridir heralde!

El Clasico Tarihinden İlginç Notlar


El Clasico yani Real Madrid - Barcelona maçları son yılların en büyük fenomenlerinden. Messi'nin karşışına Ronaldo, Barça'nın karşısına da Mourinho'nun getirilmesi ile ölümüne bir mücadele ortaya çıktı. Bu mücadeleden son yıllarda galip çıkan hep Katalanlar oldu. Öyle ki Mourinho'nun Real Madrid'inin kendi sahası Santiago Barnebau'da bile Barcelona'ya karşı galibiyeti yok. Alınan tek galibiyet ise kupa getirdi. Geçen sezon Kral Kupası finalinde uzatmalarda Ronaldo'nun kafa golü ile kupaya uzanan Mor Menekşeler bugün ki maç öncesi umutlu. Son yılların aksine en önde olan bu kez Madrid ekibi. Maç  öncesi Barcelona'ya 6 puan fark atmış durumdalar. Portekizli teknik adam maçı kaybetse bile haftayı lider kapatmayı garantiledi. Eğer son yılların istatistiklerini tersine çevirir ve maçı kazanmayı başarabilirse bir  anda 9 puan öne fırlayacak ve çok büyük bir avantaj elde edecek.

MUHTEMEL 11'LER


Maç başlamadan önce bu dev maçın tarihinde ki ilginç olaylara bakalım.

Yabancı maddede çığır açıldı: 'Domuz Kafası'



Barcelona taraftarlarının nefret ettikleri diye bir liste hazırlasak herhalde Luis Figo açık ara en tepede yer alır. 5 yıl formasını giydiği ve efsane olduğu Katalan ekibinden olaylı bir şekilde Real Madrid'e geçen Portekizliye 2002 yılında ki maçta domuz kafası atılarak nefretin boyutları gözler önüne serildi.  56 milyon $ serbest kalma maddesini yüzünden Figo'yu kaybeden Barça böyle bir şeyi bir daha yaşamamak için önlemini aldı. Şu anda Barça 11'inde serbest kalma ücreti en düşük oyuncu Abidal. Fransız oyuncunun başka takıma geçebilmesi için ödenmesi gereken değer şu anda dünyanın en pahalı transferi unvanını elinde bulunduran Ronaldo'dan bi kaç milyon daha düşük. 90 milyon €.

Daha sonra iki takım arasında yapılan transferler oldu ancak hiçbiri Figo'nun yakınına bile yaklaşamadı hepsi unutuldu gitti ancak; İniesta'nın 'çocukken antremanlarda onu izler ve onun gibi olmak isterdim' dediği yıldız uzun bir süre unutulmayacak.

General Franco'yu yatağa düşüren maç

İspanya'yı yıllarca demir yumrukla yöneten ve koyu bir Real taraftarı olan Franco'nun son dönemleri Cruyff'lu Barça'nın total futbolla ortalığı kasıp kavurduğu dönemlere denk gelmişti. Santiago Barnebau'da ki maçta Katalanlar'ın 5-0 kazandığı maçın ardından Franco hastalandı Krallığı Juan Carlos'a bıraktı ve 1 yıl sonra da öldü.

Puskas ve Di Stefano'lu yıllar

Real Madrid’in ligi domine ettiği 60’lı yılların unutulmaz derbilerinden birine ev sahipliği yapıyordu Katalunya. Bu maça damgasını vuran göbeğiyle ünlü Ferenc Puskas oluyordu. Macar futbolcu eşsiz stili ve zekâsıyla rakiplerin korkulu rüyasıydı. 3 gol gönderiyordu o büyülü akşamda Barca kalesine. İspanya’ya ilk geldiğinde hem Barça hem de Real’le sözleşme imzalayan Di Stefano’nun bir sezon Barça’da, diğer sezon Real’de oynamasına karar vermişti Federasyon. Barcelona hakkını devredince Di Stefano gerçek bir Real Madrid efsanesi haline geldi. İşte o maçta da 1 gol gönderdi Barcelona kalesine.  Diğer gol Gento’dan. Barcelona arada Re ile beraberliği sağlasa da 5-1’lik ağır yenilgiden kurtulamadı.

10 gole bedel ziyaret

General Franco’nun adına düzenlenen kupanın yarı finalinde eşleşmişti Real Madrid ve Barcelona. Barça’nın o zamanki stadı Les Corts’ta 3-0 kazanmıştı Katalanlar. 13 Haziran 1943’te Madrid’de bu farkı kapatabilecek miydi Real? İlk yarı bittiğinde skor 1-1’di ve pek de umutlu değildi Real Madrid taraftarları. Barcelona soyunma odasında sevinçli bir telaş vardı ikinci yarı öncesinde. O sırada kapı açıldı. İçeri Devlet Güvenlik Teşkilatı’nın başındaki adam girdi. “Birçoğunuzun İç Savaş’taki suçlarını futbolcu olduğunuz için sildik. Sakın bunları yeniden ortaya çıkarmamıza izin vermeyin” dedi sert bir ses tonuyla. Barcelonalı futbolcular, soğuk duşun ardından sahaya çıktılar. Real Madrid beklenenin üzerinde bir performans ortaya koymaya başladı. Barcelona ise oyundan düşmüştü. Maç bittiğinde tabela 11-1’i gösteriyordu. Bir ziyaret 10 gole bedeldi!

5-5'lik maç!

La Liga maçında Katalunya'da Real’i ağırlayan Barcelona Alonso’nun henüz maçın başında attığı şok golle 1-0 geriye düştüler. Çabuk toparlanan Katalanlar beraberliği yakalasa da Alday Real’i bir kez daha öne geçirmeyi başarmıştı. İkinci şoku da atlatan Barca Martin(24,40), Escola ve Valle Mas’ın golleriyle devreyi 4-2 önde kapatmayı başarmıştı. Ancak ikinci yarıda daha baskılı oynayan ekip Real Madrid oluyor ve maçı 4-3’e getiriyordu. Ancak maçın sonucunu Botella ve Mardones belirliyordu. Kazanan yok ama tam 10 gol vardı.


Barcelona'dan Mourinho'ya Tokat

Yıldız transferlerine rağmen Barcelona’nın gerisinde kalan Real, sezon başında takımın başına Barcelona'nın hükümdarlığını yıkmak için dünyanın en iyi teknik direktörlerinde Jose Mourinho’yu getirmişti. Hal böyle olunca Portekizli’nin ilk El Clasico’su da merakla bekleniyordu. Ancak Mourinho beklemediği bir mağlubiyet tattı, 5-0. David Villa (2), Xavi, Pedro ve Jeffren’nin golleriyle, Real evine ağır bir mağlubiyetle dönmüştü. Bir sezon önce Mourinho Inter’le bu statta kale önüne 'kamyon çekerek' Şampiyonlar Ligi finaline yürümüş ve tribünlere şov yapmıştı.


Bu dev maçı saat 23:00'de Ntvspor'dan takip edebilirsiniz


Not: attackingmidfielder.blogspot ve Mert Aydın ntvspor.net yazısı kaynak olarak kullanılmıştır.

9 Aralık 2011 Cuma

Hollanda'nın Şike ile İmtihanı

Bu sabah Ntvspor'da 7/10 programını izlerken Mert Aydın yıllar evvel oynanan İspanya - Malta maçından bahsetti. Konunun açılmasına şike ile gündeme gelen D. Zagreb-Lyon maçı sebep olmuştu. Bende merak ettim ve Hz. Google'da bu maçla ilgili araştırma yaptım. İşte o maç ve yine üzülen Hollandalı'lar.

Bundan tam 28 sene önce 1984 Avrupa Şampiyonası'na katılma mücadelesinde son maçlar öncesi Hollanda İspanya'nın önündedir ve İspanyollar'ın Malta karşısında 11 farklı galibiyete ihtiyacı vardır. Grupta diğer maçlar tamamlanmış İspanya-Malta maçı kalmıştır.

Maç öncesi puan durumu (2 puanlı dönem)

Maçta ilk yarı 3-1 biter ancak maç sonunda gülen taraf İspanyollar olur maç 12-1 biter. İşin ilginç yanı maçın hakemi Türkiye Futbol Federasyonu'ndan Erkan Göksel imiş. Hollandalı'lar itiraz etmiş ancak bu pek etkili olmamış zira hakemimiz Erkan Hoca 5 üzerinden 4.5 almış.


Bugünlerde buna benzer olay Dinamo Zagreb - Lyon maçında yaşandı. ilk yarısı 1-1 biten maç 7-1 sonuçlandı ve üzülen yine Hollandalı'lar oldu. Lyon gruptan çıkarken Ajax UEFA Avrupa liginin yolunu tuttu. Bu maçla ilgili yazıyı okumak için tıklayın.

izlemek isteyenler için maçın videosu


El Clasico'ya Doğru


El Clasico'ya artık 1 gün kaldı. Son yılların aksine bu maça Mou'nun Mor Menekşeleri favori olarak çıkıyor. Nitekim uzun bir aradan sonra Real'in galibiyet bahsi oranı Barça'nın kinden daha düşük. Cumartesi Bernabeu'dan nasıl bir skor çıkacak bilinmez ama geçmiş maçlara oranla 'Beyaz Formalılar' daha fazla hücumu düşünen taraf olacak ve Pepe'yi orta saha da izlemeyecez. Mesut'un Nuri ile birlikte yedek kulübesinde oturması muhtemel Hamit'in kadroda olacağını sanmıyorum. Futbol ziyafetini sabırsızlıkla bekliyorum.

8 Aralık 2011 Perşembe

Platini 'Fransız' Kaldı!


Şampiyonlar Ligi D grubunda son maçlar başlamadan evvel Ajax, Lyon'un 3 puan ve +7 averaj önünde ikinci sırada yer alıyordu. Lyon-Ajax arasında oynanan iki maçta 0-0 bitmişti ve dahası Fransız ekibi 5 maçta 2 gol atabilmişti. Zagreb'te 1-1 biten ilk yarının ardından ikinci yarı 6 gol atarak 7-1 kazandı. Diğer yandan Ajax evinde Real Madrid'e 3-0 ile boyun eğince Lyon 2. sıraya yükselerek mucizevi bir şekilde gruptan çıktı! 

Ajax Real karşısında 2 gol buldu ancak Mou'nun hemşerisi Portekizli hakeme takıldı. Goller ofsayt gerekçesiyle iptal edildi ancak buz gibi goldü ikiside. Yukarıda ki fotografta yenilen 5. golden sonra Zagreb savunma oyuncusu'nun Gomis'e eliyle her şey yolunda işareti yapması  ve göz kırpması diğer bir olay.


Fransız basını olayı mucize olarak değerlendirirken Hollanda basınından henüz ses çıkmadı. UEFA soruşturmaya gerek görmedi ancak bugün gazeteler de Gomis'e eliyle herşey yolunda işareti yapan ve göz kırpan Vida'nın maçtan bir gün önce bahis oynarken çekilmiş fotoğrafı yansıdı.


Fenerbahçe'yi '0' tolerens söylemi altında Şampiyonlar Liginden atan 'Fransız' Platini bakalım bu konuda ne yapacak! Henüz bir adım atmış değiller aslına bakılırsa atacaklarını da sanmam. Bugün soruşturmaya değer bir durum olmadığı açıklandı. Fenerbahçe hakkında henüz bir delil yokken verilen karara karşılık bu görüntülerin olduğu ortamda olur böyle şeyler denildi. Platini bu olaya 'Fransız kaldı'!

Olur böyle vakalar, Platini bu işi ayarlar!..

***

Bu arada D. Zagreb maçında Lyon adına 5 gol kaydeden Bafetimbi Gomis Şampiyonlar Liginde bir maçta 5 gol birden atan ilk oyuncu oldu ve rekorun tek başına sahibi oldu. Dahan önce Messi, Wiltord, Shevchenko gibi isimler bir maçta 4 gol atmayı başarmışlardı. Gomis 5 gol atarak bu isimleri geride bıraktı.

Şampiyonlar Liginde 2. Tura Yükselen Takımlar


Şampiyonlar Ligi'nde 2. tura çıkan takımlar A, B, C ve D gruplarında oynanan karşılaşmaların ardından belli oldu.

Temsilcimiz Trabzonspor Lille ile 0-0 berabere kalıp, CSKA'nın deplasmanda Inter'i son dakikalarda bulduğu golle yenmesinin ardından UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele etmeye hak kazanırken, gecenin sürprizine imza atan takım İngiliz ekibi Manchester United oldu. Manchester United deplasmanda Basel'e 2-1 yenildi ve grubu 3. sırada bitirerek Şampiyonlar Ligi'nden elendi. Asıl büyük olay D grubunda yaşandı. Son maçlar öncesi rakibi Lyon'dan 7 averaj önde bulunan Ajax sahasında Real Madrid'e 3-0 kaybederken, Lyon Zagreb'de Dinamo'yu 7-1 ile geçerek averaj farkını kapattı ve mucizevi bir şekilde üst tura adını yazdırdı.

Şampiyonlar Ligi'nde 2. tura yükselen takımlar şu şekilde;

A GRUBU

1-Bayern Münih
2-Napoli

B GRUBU

1-Inter
2-CSKA Moskova

C GRUBU

1-Benfica
2-Basel

D GRUBU

1-Real Madrid
2-Lyon

E GRUBU

1-Chelsea
2-Leverkusen

F GRUBU

1-Arsenal
2-Marsilya

G GRUBU

1-APOEL
2-Zenit

H GRUBU

1-Barcelona
2-Milan 


TV'DE FUTBOL

8 Aralık Perşembe
12:45 Kashiwa Reysol - Auckland City (TRT HD) FIFA Dünya Kulüpler Şampiyonası
18:00 MKE Ankaragücü - Bursaspor (Ligtv)
18:00 Samsunspor - Kayserispor (Ligtv 2)
18:00 Büyükşehir Bld - Mersin İdman Yurdu (Ligtv 3)
20:30 Manisaspor - Beşiktaş (Ligtv)
20:30 Orduspor - Sivasspor (Ligtv 2)

9 Aralık Cuma
21:30 Hertha Berlin - Schalke 04 (TRT HD)

10 Aralık Cumartesi
13:30 Akhisar Belediyespor - Denizlispor (TRT 3)
13:30 İstanbul Güngörenspor - Sakaryaspor (TRT 6)
16:30 Werder Bremen - Wolfsburg (TRT Haber)
19:00 Gaziantepspor - Eskişehirspor (Ligtv)
19:00 Levante - Sevilla (NTV Spor)
19:00 Adanaspor - Konyaspor (TRT 3)
19:30 Hannover 96 - Bayer Leverkusen (TRT HD)
21:00 Real Betis - Valencia (NTV Spor)
21:45 Inter - Fiorentina (Euro Futbol)
23:00 Real Madrid - Barcelona (NTV Spor)

11 Aralık Pazar
09:00 Esperance Tunis - Al Sadd (TRT 3)
12:30 K.Reysol/Auckland - Monterrey (TRT HD)
13:00 Antalyaspor - MKE Ankaragücü (Ligtv)
13:00 Gençlerbirliği - Orduspor (Ligtv 2)
13:00 Rayo Vallecano - Sporting Gijon (NTV Spor)
13:30 Giresunspor - Çaykur Rizespor (TRT 1)
13:30 Boluspor - Karşıyaka (TRT 3)
15:30 Sunderland - Blackburn Rovers (Ligtv 3)
16:00 Beşiktaş - Büyükşehir Bld (Ligtv)
16:00 Mersin İdman Yurdu - Samsunspor (Ligtv 2)
16:00 Elazığspor - Tavşanlı Linyitspor (TRT 3)
16:00 Bologna - Milan (Euro Futbol)
16:00 Udinese - Chievo (Smart 3D)
16:30 Borissia Dortmund - Kaiserslautern (TRT Haber)
17:00 Villareal - Real Sociedad (NTV Spor)
18:00 Stoke City - Tottenham Hotspur (Ligtv 3)
18:30 Stuttgart - Bayern Münih (TRT HD)
19:00 Malaga - Osasuna (NTV Spor)
19:00 Trabzonspor - Galatasaray (Ligtv)
19:00 Göztepe - Bucaspor (TRT 3)
22:00 Lorient - Lyon (Ligtv 3)
22:30 Espanyol - Atletico Madrid (NTV Spor)

12 Aralık Pazartesi
18:00 Kayserispor - KDÇ Karabükspor (Ligtv 2)
18:00 Sivasspor - Manisaspor (Ligtv 3)
20:00 Bursaspor - Fenerbahçe (Ligtv)
21:45 Roma - Juventus (Euro Futbol)

Bilgiler tribundergi.com'dan alınmıştır.

Messi!!!


Not: Aceto Balsamico blogdan alınmıştır.

7 Aralık 2011 Çarşamba

Kocaman Çöküş!


Derbide sahaya çıkanlar 11'ler iki takım taraftarları içinde sürpriz oldu. Ancak asıl sürprizi yaşayan Sarı Lacivertli taraftarlardı. Fenerbaçe maça 4-3-3 düzeninde çıktı. Kocaman orta sahada Emre, Cristian, Selçuk üçlüsünü beraber oynatarak oyunu tutmak istedi. Solda formda Stoch'un yerine mücadeleci Caner başlarken,  Bienvenu'nün markajdan kurtulması veya savunma arkasına koşular için  sağ tarafta görev aldı. Kaptan Alex en uçta maça başladı.


Fenerbahçe'nin Alex'le 4-3-3 oynaması beklenemezdi. Zira bunun anlaşılması için uzun zaman geçmedi. Daha 10'unda dakikada Alex defansın arasında kayboldu, Bienvenu ayakta durmakta zorlandı. Selçuk-Melo ikilisi GS hücumlarını yönlendirirken; Sarı Kanaryalar'ın dümeninde olması beklenen Alex ortalarda yoktu.

Kocaman oyunu tutma girişimi Bienvenu ve Alex'e takıldı. Oyunu tutmak için öncelikle topu rakip sahada tutmak gerekirdi ancak sahada bunu yapabilecek oyuncu yoktu. Aykut belkide derbilerde ilk ve en büyük hatasını yaptı. Aslında bu hatadan daha büyüğü oyuna erken müdahale etmemesi oldu. Çünkü maçın böyle gitmeyeceği anlaşılmıştı. Orta sahada Selçuk, Cristian ve Emre görev karmaşası yaşadı kimin nerde oynayacağı belli değildi. Bu maç bir kez daha gösterdi ki Fenerbahçe Alex ile 4-3-3 oynayamaz oynamamalı.

İlklerin derbisinde ilk kez oyunu tutmak isteyen değil hücum yapmayan isteyen kazandı bu sezon. Fenerbahçe Beşiktaş maçında oyunu tutmuş ve son dakikalarda puanı koparmıştı. Yine İnönü deplesmanında Terim'in öğrencileri bir puanla dönmüştü. Carvalhal'ın siyah beyazlı ekibi Trabzon'da ilk 60 dakika oyunu tutmuş Queresma'nın penaltısı ile 3 puanla İstanbul'a dönmüştü.

Kocaman'ın oyunu tutamayan takımı Terim'in hücum takımına kaybetti ve Galatasaray uzun süre sonra derbilerde galibiyeti hatırladı.  Ancak bu Galatasaray taraftarlarını yanıltmasın. Haftaya oynanacak TS-GS maçında Burak savunma arkası koşuları ile bu planı ters-düz edebilir. Zira bana göre Beşiktaş ve Trabzon Sarı Kırmızılıların halen bir adım önünde. Terim'in sol ve sağ kanada alternatif yaratması şart.

İşin özü Terim'in duyguları Kocaman'ın zekasına galip geldi! Kocaman'ın aldığı bu ders ilerisi için faydalı olacaktır.




Fenerbahçe - Galatasaray Oyuncu Karşılaştırması


Spor Toto Süper Lig'in 14. haftasında Galatasaray ile Fenerbahçe'yi karşı karşıya getirecek dev derbi öncesinde iki takımın sahaya çıkacak muhtemel 11'lerini düşünerek kıyaslama yapalım. 

Galatasaray'ın büyük umutlarla transfer ettiği Muslera sezona istediği gibi girememiş eleştirilere magruz kalmıştı. Ancak son haftalardaki özellikle Beşiktaş derbisinde ki performansı ile taraftarın ve takımın güvenini kazanmış görünüyor. Stadyumun diğer ucundaki kaleyi koruyacak olan Volkan ise tartışmasız ülkenin en iyi kalecisi. Sık sık hata yaptığı günleri çok geride bırakan  file bekçisi takımın ve taraftarın en çok güvendiği isimlerden birisi. İki takımında kalesi emin elde gibi gözüküyor ancak günlük performanslar maçın kaderini değiştirebilir.

Sağ bekte Eboue her ne kadar son hafta takımına maçı kazandıran golü atmış olsa da bekleneni verebilmiş değil. Büyük ihtimalle karşısında Caner Erkin forma giyecek dikkatli olmazsa başının ağrıması muhtemel. Diğer tarafta Gökhan kendisini kanıtlamış bir isim olmasına rağmen son haftalarda çok formsuz. Bunu aldığı maaşa veya farklı sebeblere bağlayanlar oldu ancak maçın havasını düşünürsek bu maçta patlama yapabilir.

Sol beklere baktığımız zaman savunma yanı güçlü ancak hücum zenginliği olmayan oyuncuları görüyoruz. İki isimde savunma odağı daha fazla olan oyuncular olsalar da Ziegler hücum ve oyun içinde kalma açısından daha etkili bir isim. Burda güç dengesi Fenerbahçe'den yana diyebiliriz.

Defansın orta derbi öncesi iki takım içinde karışık. Göbekte kullanılacak oyuncuların iki takım adına birer tanesi belli. Ujfalusi ve Yobo takımlarının can sibobu modundalar. Çek stoper GS savunmasına çok şey kattı. Aynı şekilde iki yıldır fenerbahçe savunmasının arkasını toplayan isimde Yobo. Ujfalusi'nin yanında büyük ihtimalle genç Semih görev alacak. Geçen hafta sarı kart sınırında olduğu için oynatılmadı denilsede Terim Gökhan Zan'ı derbiye hazırlamış olabilir. Bunu maçda görecez. Fenerbahçe'de işler biraz daha karışık. Bekir'in son antremanda sakatlanması ile Bilica, Serdar,Orhan üçlüsünden birisi Yobo'nun partneri olacak. Öne çıkan isim Bilica ancak yabancı sınırlaması nedeniyle tercih edilmemesi büyük ihtimal,diğer seçenek Serdar henüz resmi maç oynamadı. Son alternatif Orhan ise uzun zamandır savunmanın sağında görev yapıyor. Kocaman'ın tercihini maç saatinde öğreneceğiz.

Orta sahanın sağında Sarı Kırmızılılar adına Kazım'ın forması garanti gözüküyor. Diğer köşede ise tam bir muamma. Özer, Dia, Stoch üçlüsünden birisi formayı alacak. Dia sakatlıktan yeni çıktığı için 11 şansı zor görünüyor. Kocaman'ın tercihi savunmada ki  yerli yabancı tercihi doğrultusunda değişebilir. Zira Fenerbahçe yabancı sayısı konusunda sıkıntı yaşayacaktır. Kazım ve Stoch birbirine benzeyen karakterde oyuncular olsalar da Stoch daha yaratıcı kimlikte bir oyuncu. Kazım maçta bu açığı eski takımına karşı oynayacak olmanın verdiği motivasyonla kapatabilir. Özer tercihi kullanılırsa savunmada artısı olacaktır ancak hücumda vereceklerini Aykut Kocaman bile kestiremiyordur.

Orta sahanın solunda Galatasaray'ın bu sezon ki en büyük hayal  kırıklığı Riera'nın yer alması bekleniyor. Bu maçta işi fazlasıyla  zor. Kendini kanıtlamak isteyecektir ancak karşısında ondan daha hızlı ve çevik Gökhan Gönül olacak. Fenerbahçe adına savunma gücünü artırmak adına Caner sahada olacak. Doğru koşuları yaparsa sol kanadı etkili kullancaktır. Galatasaray'a karşı Fenerbahçe ile ilk maçı olması da ekstra motivasyon olacak.

Merkezde Selçuk İnan ve Emre Belözoğlu takımları adına iki yönlü çalışacaklar. Selçuk sarı kırmızılılar adına ilaç oldu desem yanlış olmaz. En büyük kozlardan biri olacaktır. Emre sinirlerini kontrol eder ve tribünlere kulak asmazsa etkili olacaktır. İşin savunma kısmını üstlenecek oyuncular ise Cristian ve Ayhan olacaklar. Ayhan tecrübesi ile elinden geleni yapacaktır ancak 45 dakikadan fazlasında verimli olmasını beklemek iyimserlik olur. Cristian ise beklentileri çok fazla aşarak Sarı kanaryaların en etkili isimlerinden biri oldu. Uzaktan şutları ve sürpriz ceza sahasına girişleri ile gizli bir silah olacaktır.

Takımların en büyük yıldızları iki Brezilyalı Alex ve Melo. Her ne kadar takımları adına yüklendikleri misyonlar çok farklı olsa da taraftarın en güvendiği isim onlar. Galatasaray taraftarına kısa sürede kendini sevdiren Melo mücadeleci oyunu ve pes etmeyen yapısı ile takımın vazgeçilmezi oldu. Alex için ise çok fazla söz söylemeye gerek yok. Yıllardır Fenerbahçe'nin ve ligimizin en büyük yıldızı konumunda. Her sezon attığı goller ve yaptığı asistlerle takımını taşıyan yıldız bu sezona ise iyi bir giriş yapamadı. 13. haftalar itibariyle en az gol attığı sezonu geçiren Alex; gol sıkıntısı çeken takımı için yine en büyük koz.

Forvetlere bakılınca Galatasaray'ın çok ağır bastığı su götürmez gerçek.  Elmander beklentileri aştı diyebiliriz. Attığı 4 golden daha öte sahada yırtıcı tavrı ve hırsı ile takımda kendini kabul ettirdi. Bienvenü ise tam bir hayal kırıklığı. 4 golü bulunmasına rağmen savunmanın dengesini bozamaması ve Alex ile anlaşamaması onun için büyük handikap ama kendini kanıtlamak açısından çok büyük bir fırsat. Yedekler açısından bakarsak henüz golle tanışamamış Semih'e karşılık bu ülkenin en etkili forvetlerinden birisi Baros var. Hücum alanında ev sahibi ekip fazlasıyla üstün.


Bütün bunlara rağmen oyuncuların ayrı ayrı ne yaptıkları değil takım olarak ne yaptıkları sonucu belirleyecek. Bu akşam TT Arena'da tarihe bir sayfa daha eklenecek.

Derbi fragmanı

6 Aralık 2011 Salı

Derbide Fenerbahçe'nin 11'i nasıl olmalı?


Türkiye'nin en büyük derbisine bir gün kala merakla beklenen şeylerden biri de takımların hangi 11'lerle sahaya çıkacakları. Derbide konuk taraf Fenerbahçe'nin sahaya dizilişi belli. Şimdi Aykut Kocaman hangi oyuncularla çıkabilir bakalım.

Derbi öncesinde Aykut Kocaman'ı en çok zorlayan mevki defansın ortası olacak. Sezon başından beri Bekir-Yobo ikilisi iyi bir uyum yakalasa da Bekir'in idmanda sakatlanması ile maçta oynaması tehlikeye girdi. Yerine düşünülen ilk isim Bilica derbilerde sertliği ve caydırıcılığı ile iyi bir alternatif ancak yabancı sınırlamasına takılması muhtemel. Bu durumda geriye kalan son alternatif Serdar Kesimal. Serdar Fenerbahçe'ye büyük umutlarla gelmiş ancak hazırlık kampında sakatlanmış ve bir türlü takımdaki yerini alamamıştı. Defansın sağında Gökhan formsuz olsada derbide sahada olacaktır. Solda ise takımın tek alternatifsiz ismi Ziegler'in yeri garanti.

Sarı Lacivertlilerde orta sahada Emre, Cristian ve Alex'in yeri garanti. Sağlıklı olursa Mehmet Topuz'da 11'de başlayacaktır. Ancak büyük ihtimalle oynayamayacak olması sebebiyle burada işler karışıyor. Çünkü Özer'in formsuz olması ile (ki zaten formda olduğu son maç Ankaraspor'da idi) sağ tarafta yabancı kullanma zorunluluğu doğacak ve bu da 6 yabancı konusunda Kocaman'ı zorlayacak. Solda Stoch çok formda ancak yabancı sınırlaması yüzünden Caner'in 11'de başlaması büyük ihtimal. Sağda ise sakatlıktan golle dönen Dia başlayabilir. Senagal'li yıldızın maç kondisyonu yetersiz görülürse yerine sağ kanatta etkisiz gözükse de Stoch denenebilir.

Forvette Aykut Kocaman'ın elinde çok fazla seçenek yok. Ligin ilk 13 haftasında golle tanışamayan Semih'in yedek olması büyük ihtimal. Niang'ın ardından takıma katılan Henry Bienvenu'de beklentleri karşılayamasa da derbide Fenerbahçe'nin en ucunda sahaya çıkacaktır. Semih formsuz da olsa böyle maçlarda sonradan girip iyi işler yapıyor. Kulübe de iyi bir silah olacaktır.

Muhtemel Fenerbahçe 11'leri

Sahada olması beklenen 11

Kocaman'ın yukarda ki 11'le sahaya çıkması muhtemel ancak orta sahada mücadele gücünü artırmak için Dia yerine Özer'i sahaya sürebilir. Bu durumda sahada 5 yabancı ile yer alıp hamle yapma şansını da artırmış olur.

Diğer taraftan uzun süredir maç yapmayan Serdar'a böyle bir maçta güvenmeyip Bilica ile savunma hattını kurabilir. bu durumda kulübeye çekilen yabancı yine Dia olur. Uzak bir ihtimal olsa da Semih'le başlanıp Bienwenu'nün oturması da mümkün.

Alternatif 11

Derbide Fenerbahçe'nin en büyük artısı psikolojik üstünlük olacaktır. Her durumda Galatasaray'a karşı bir şekilde kazanmayı başaran Sarı Lacivertliler bu avantaj ile TT Arena'ya gidecektir. 

Not: Derbi öncesi takımların birbirlerine karşı artı ve eksilerini ayrı bir yazı olarak paylaşacam.

5 Aralık 2011 Pazartesi

'Şike Şike!' Bu Lig Bitmez!!!


İddianame açıklandı ve asıl kaos şimdi başladı.
Hapiste olanlar, dışarda olup tedbir konanlar, bu işten yananlar veya sıyrılanlar..
68 kişi tedbirli, 31 kişi tutuklu,
Birisi federasyon ikinci başkanı, ikisi Türkiye'nin en büyük kulüplerinin başkanları
Biri Teknik Direktörü!
Şike yapan yöneticiler, tutuklu futbolcu sayısı 3!
Aziz Yıldırım mafya, Emre yaptı şaka
İbrahim Akın'a verdiler at dediler maçı bize sat!
Adam attı bi gol, yaptı asist ben çıkamadım işin içinden çıkın siz.
İskender demiş beni 'Alın', size maçı satıyım!
Sivas Fener'e maçı sattı, maç boyunca yattı
Maç bitti 4-3, olsun bu söylemler gülünç.
Trabzon teşvik vermek istemiş ama Fener daha çok vermiş
Mehmet Yıldız para almış, maçta son 5 dakka oynamış, üstüne bir de asist yapmış
İstanbul Büyükşehir Belediye şike yapmış, iki futbolcusu tutuklanmış
Başkanı federasyon başkanlığına aday olmuş
Milli takım Abdullah Avcı'ya koşmuş


Cornu demiş Fener şike yaptı, federasyon anında kupadan attı
Beşiktaş kupayı iade etti, Avrupa'ya koşarak gitti
Trabzon ben suçsuzum deyince, UEFA sen gel bari dedi
Bursa şampiyonluğu istedi
Süpriz yumurtadan Vederson çıkıverdi
Galatasaray şike yapmamış yapsa yukarda olurmuş
Bunu duyan Adnan Polat neşeyle dolmuş
Tam bu işten yırttık derken
Eski futbolcusu Song çıkmış maziden


Şike ile futbolcuların ekmeği elinden alınmış
Ahmet'in, Erman'ın maaşına zam yapılmış
Sahalarda atılamayınca gol, prim yapmış Telegol
Televizyonda susmayan bi adam Rasim Ozan
Nereden çıktı dedi herkes kim bu?
Üstüne bir de çıktı Mehmet Baransu


Bir varmış bir yokmuş
Ülkenin birinde futboldan başka spor yokmuş
Sonra bir gün şike çıkmış
Takımlar zan altında kalmış
UEFA ülke futboluna dalmış
Öküz ölmüş, ortaklık bozulmuş
mişim, mişsin, miş, mişler...


Son kelamım federasyona. Ligde mücadele eden 18 takımdan 7si şike iddianamesinde yer alıyor ve şike/teşvik ile suçlanıyor. Bu ligin oynanmasının kime ne karı var? Bugüne kadar yapamadığınızı yapın yürekli olun bitirin bu işkenceyi.

Durdurun bu ligi inecek var!


Not: Fotoğraf tersmanyel.blogspot.com'dan alınmıştır.

4 Aralık 2011 Pazar

Filozof'a Veda


Garry Speed'in ardından Sokrates'i kaybetti futbol dünyası. Yaşım nedeniyle izleyemedim ancak çok duyduk adını 1982 Dünya Kupasında yaptıklarını. Aslında onu tanımama sebep olan adam Ali Ece'dir. Sürekli ondan bahsetmiş sevdirmiştir. Tıp fakültesi bitirdiği için lakabı 'doktor' dur. Futbolu bıraktıktan sonra ülkeyi karış karış gezip hastalara ilaç olan Sokrates; o dönemin futbol seyircisine de ilaç gibi gelmiş. Futbolun filozofu olacak kadar zeki olduğu için de Sokrates ismini almıştır. Bu güzel adamı anmadan geçmek olmaz. Ruhu şad olsun..

Not: Kafasındaki bandana da 'Adalet İstiyorum' yazıyor. Ayrıca Che hayranıdır ve onun yolundan gitmiştir.