6 Ekim 2012 Cumartesi

Alex De Souza #2


Milli Takım Kadrosu Üzerine..


Abdullah Avcı Milli Takım kadrosunu açıkladı yine tartışmalar başladı. Bu zaten klasiktir ben kendimi bildim bileli şu neden yok, bu adam hak ediyordu tartışmaları hep yapılır değişmez. Değişmeyen diğer şeyde Milli Takıma bakışımız. Zira bize kalsa en formda adamları bir araya toplayalım onlar 3 gün içinde alışır ve geleni gideni tokatlar.. Öyle olmuyor işte...

Kadronun sürpriz isimleri Emre Çolak ve Aydın Yılmaz oldu. Son dönemde Emre'nin çağrılmaması hep eleştiriliyordu şimdi çağrıldı doğruyu buldu demek yerine bu seferde Aydın Yılmaz neden çağrılır denmeye başladı. Önce Aydın'ın neden çağrıldığını kendimce açıklayım sonra diğer konulara geçeriz. Aydın Yılmaz yıllardır beklenen patlamayı yapamasa da bu sezon GS'da diğer sezonlarına nazaran çok daha iyi gözüktü. Bir kere saf kanat oyuncusu ve bu bizim milli takımımızda olmayan bir şey. Hamit'i koyduğunuz zaman kanat oyuncusundan beklediğinizi alamıyorsunuz. Maçın sonlarına doğru yerine girecek adam bulmak zorlaşıyor. Özellikle öndeyken top taşıyacak çizgiye inecek oyuncu sağ kanat için yok! Arda bu bölgeden daha çok forvet arkasında kullanılıyor. Tunay ise normal bir kanat oyuncusundan daha çok kanat forveti. Dolayısıyle takımdaki bu eksikliği Aydın ile gidermek istedi hoca bana göre. Anadolu'dan ilk kez gelecek bir oyuncu yerine oyuncuların tanıdığı birini seçti zira GS'dan onunla beraber hatırı sayılır sayıda etrafında oynayan adamlar da milli takım kampına geliyor. Zaten 11 oyuncusu olmayacak maçın ilerleyen dakikalarında şans bulabilir. Yabancı birisi girdiği son 15 dakikada oyuncularla anlaşmak için uğraşabilir ama Aydın kendi takımından tanıdığı Hamit, Selçuk, Umut, Burak gibi adamlarla kolaylıkla anlaşıp bir de uyum sorunu yaşamaz. Kısacası verilen ilk dakikadan itibaren performans bekleyebilirsiniz.

Aydın konusundan sonra çağrılmayanlar meselesi var. Kaleci konusu beni de rahatsız ediyor açıkçası.  Bu konudan İstanbul takımlarına ayrımcılık yapılıyor deniyor ama yapılması başkalarına geldiği kadar bana garip gelmiyor. Tamam Onur formayı hak ediyor, kadroda olması gerekir ama Volkan varken forma onun kalan iki kalecide kulübede bekleyecek. Bu durumda yedek olacak birisinin bu kadar tartışılması bana mantıklı gelmiyor. Tamam eleştirin ama bunu memleket meselesi haline getirmeyin be abi. Zira Onur uzun bir sakatlıktan çıktı ve sonrasında formayı Tolga'dan alamadı. Şimdi yavaş yavaş oynuyor ve ilerleyen dönemde sadece kadro değil ''1 numara'' için en önemli adaylardan olacaktır.

Milli Takıma Anadoludan oyuncu alınmama meselesine de biraz değinip noktalayalım. Fenerbahçe ve Galatasaray'dan 8er, Beşiktaş'tan 1 oyuncu kadroda. Onun dışında Süper Ligden oyuncu yok. Olması gereken adamlar diye söylenen isimleri kısaca sayarsak: Olcan, Soner, Cenk gibi isimler var. Olcan'ın olmaması acaba dedirtiyor ama onun mevkisinde Sercan Sararer, Arda gibi isimler var. Bir yapı oluşturmaya başladıktan sonra tuğlaları  çıkarıp yerine yenisini ekleyemezsiniz zira süreniz kısıtlı. Bunu tuğla kırılırsa yaparsınız. Eh Arda ve Sercan şu anda sapasağlam sıkıntı yok. Cenk için olumlu düşünmüyorum milli takım ayrı bir seviye. Onun yerine Muhammed olabilir ve ben onun önümüzdeki yıl davet edileceğinden eminim. Soner içinse tepkiler anlamsız. Selçuk İnan bile oynama fırsatı bulamazken Soner'i gezmeye mi çağıracaksınız İstanbul'a? Orta saha rotasyonumuz fazlasıyla geniş elbette onlara sıra gelecek ama bugün tuğlalar yer değiştirmese çok daha iyi. Çünkü Soner şu anda performansı ile alev alev falan yanmıyor di mi?

Mehmet Ekici kadroda yine. Çağrılmasını garip buluyorum ama az önce yazdıklarım bunun sebebi olabilir. Hoca onu tanıyor ve uzun zamandır kadronun içinde güvendiği bir adam olsun istemiş olabilir. Yazı boyunca Hoca'nın avukatı gibi konuştum ama durum bu hanımlar beyler. Milli Takım formda olanların çağrıldığı ''All Star'' takımı değildir. Belli bir yapısı olmalıdır. Her formda adamı çağıracaksak oylama ile seçtirelim halka hatta sms'le oy falan toplansın. İşin özü bazı şeyleri işi yapması gerekenlere bırakıp oyuna bakalım. İstediğiniz sahada yoksa öyle konuşalım. Bugün Abdullah Hoca gitse Mourinho gelse bak Ahmet çok iyiydi çağırmadı denilecek. Yavaştan bu huyumuzdan kurtulsak fena olmaz hani...

5 Ekim 2012 Cuma

Hafta Sonu Olunca!

5 Ekim Cuma
19:00 Hertha Berlin - 1860 Münih @FogTV
20:00 Trabzonspor - Kasımpaşa @Lig TV
20:00 Karabükspor - Orduspor @Lig TV 2
20:00 Gaziantepspor - Antalyaspor @Lig TV 3
21:30 Augsburg - Werder Bremen @TRT Haber
22:30 Celta Vigo - Sevilla @Ntv Spor

6 Ekim Cumartesi
14:00 Tavşanlı Linyitspor - Kayseri Erciyesspor @TRT Spor
14:45 Manchester City - Sunderland @Lig TV 3
16:00 İstanbul BŞB - Gençlerbirliği @Lig TV
16:30 Bayern Münih - Hoffenheim @TRT Haber
17:00 Chelsea - Norwich City @Lig TV 3
19:00 Galatasaray - Eskişehirspor @Lig TV
19:00 Elazığspor - Akhisar Belediyespor @Lig TV 2
19:00 Samsunspor - Denizlispor @TRT Spor
19:00 Göztepe - Konyaspor @TRT Web
19:30 Schalke 04 - Wolfsburg @TRT Web
19:30 West Ham United - Arsenal @Lig TV 3
23:00 Real Betis - Real Sociedad @Ntv Spor

7 Ekim Pazar
14:30 Ingolstadt 04 - Kaiserslautern @FogTV
15:30 Southampton - Fulham @Lig TV 3
16:00 Sivasspor - Bursaspor @Lig TV 2
16:30 Mönchengladbach - E.Frankfurt @TRT Haber
18:00 Newcastle United - Manchester United @Lig TV 3
18:30 Hannover 96 - Borussia Dortmund @TRT Haber
19:00 Fenerbahçe - Beşiktaş @Lig TV
19:00 Mersin İY - Kayserispor @Lig TV 2
19:00 Adana Demirspor - Adanaspor @TRT Spor
20:50 Barcelona - Real Madrid @Ntv Spor
22:30 Atletico Madrid - Malaga @Ntv Spor

Glasgow'un Yoncaları 125 yaşında!

Glasgow'da karışık yıllardı. Katolikler ve Protestanlar arası yaşanan soğuk savaş şehrin her bölgesinde kendini hissettiriyordu. 1888 yılında Peder Walfrid kendi cemaati adına bir takım kurdu ve savaş farklı bir alana taşındı. O takımın adı Celtic'ti!

Kurulmasının amacı tamamen kurnazca bir düşünceydi ve eğlenceydi. Protestan kesim zenginliği ve sosyal kurumları sayesinde insanları kendine çekiyor, aş evleri ile etkiliyordu. Walfrid özlerini kaybedeceklerini düşünüp kendilerine eğlenecek, vakitlerini değerlendirecek bir şey yapmak istiyordu ve bu takımı kurdu. Fikri tutmuştu takım 6 yılda 4 şampiyonluk kazandı ve medar-ı iftiharları oldu! İspatlamak istedikleri bir şeyler vardı ve bu onlar adına itici güç oluyordu. Celtic çılgınlığı giderek büyüyordu! Rangers ise o dönem Celtic'e kafa tutabilen tek takımdı ve yenerse onlar yenebiliyordu ancak Yoncaları! Bu durum İskoçların gözünden kaçmadı ve yavaş yavaş sahiplendiler. Bir kaç yıl içinde Rangers Protestanların takımı oluverdi anlamadan. Kuruluşlarında böyle bir amaç yoktu ama artık hedefleri belliydi: Katolik Celtic'i ezip geçmek!

Bu çatışma uzun yıllar boyunca sürdü ve seçilen teknik direktör ve oyuncular hep kendi kimliklerine mensup oldu. 90lı yıllara gelene kadar en büyük güçleri takımlarıydı iki kesiminde!  Rangers kurulurken hiç böyle bir düşünce olmamasına rağmen Ibrox stadyumu protestanların kalesi haline gelivermişti ve artık sloganları belliydi: Protestanlar için Protestan bir kulüp! 

Şimdilerde artık iki kulüpte de oynayan oyuncular var ve mücadele dini bağnazlıktan biraz kurtulmuş gibi ama o dönem her şey çok farklıydı. 1991'de Rangers'ı çalıştıran Graeme Souness'ın takımın başından ayrılırken söyledikleri durumu özetler nitelikte: ''Benim omuzlarım bağnazlık yükünden muaf ama bağnazlık her zaman Ibrox'ta olacak!'' 
Celtic'in kuruluşunu anlatalım derken rekabetin gelişimine fazlaca girdik ama iki takımın düşmanlığını anlamanız için bunlar önemli. Rangers'ın hain evlatları, azınlığı Celtic bugün başarı olarak Rangers'ın gerisinde belki ama hala onlar için büyük bir simge. Kuruluşlarının amacı direk Katoliklerin simgesi olmak olduğu içinde büyük övünç kaynağı. Rangers'ın şu anda 2 alt ligde olduğunu düşünürsek şu sıralarda Katoliklerin omuzları baya kalabalık. 125. yılı bu ortamda çok daha görkemli kutlayabilirler!

Bu arada Celtic'in forma tanıtımını ve videosunu daha önce bloga koymuştuk. Şuradan ona da ulaşabilirsiniz. http://francescotottiblog.blogspot.com/2012/09/celticin-125-yl-formas.html

Alex De Souza #1


Wenger'in Yeni Transferi!

Arsenal'in medar-ı iftiharı Mo Farrah baba olmuş ve ezanı kulağına kulübün babası Wenger okumuş:) Şaka bir kenara Mo Farrah'ın Arsenal sevgisi inanılmaz. Olimpiyatlarda altın madalya kazandığında Arsenal'ın yıllar sonra ilk şampiyonluğu atletizmde geldi diye makara yapanlar olmuştu. Junior Farrah uğurlu gelsin ve bu sene artık kupa alalım. En yeni Arsenal taraftarına da Türk usülü ''Allah analı babalı büyütsün'' diyelim :)

Yapılması Gerekenler Yapılınca | BM 2-4 FB

Fenerbahçe'nin dönüm maçı, kader maçı ya da siz bu manada ne derseniz artık.. Öyle bir maçtı bu. Skor önemliydi elbette ama skor kadar oynanacak oyun ve sahada yapılacaklar önemliydi. İşler ters gitse Beşiktaş maçına kadar herkes ortalığı daha çok karıştıracak  medyada, taraftarda, kahvede herkes Fenerbahçe'nin, Aykut Kocaman'ın, Aziz Yıldırım'ın geleceğini masaya yatıracaktı. 

Maça başlarken tırsmama sebep olan diğer şey Cristian'ın Alex rolüne soyundurulması idi. Onun mevkisinde kötü oyun çıkarması ''Madem böyle oynayacaktın, Alex'i neden istemedin.'' manasına gelecek yorumlar yapılacaktı. ''Harbiden kıskanmış'' diyenler daha maç içinde vardı. Kısacası Fenerbahçe Borussia Park'ta kazanarak büyük bir kaosu şimdilik erteledi.

Maça gelecek olursak Fenerbahçe uzun zamandır yapmadıklarını, yapamadıklarını yaptı bugün. Önde bastı, alan daralttı ve orta sahada kontrolü ele aldı. Bu maçta her şeyi gördük futbol adına. Gerideyken nasıl oynanılmalı, berabere iken nasıl öne geçersin ve hep yapamadığı iş olan skoru korumayı nasıl yaparsın. Bunların cevabını verdi Fenerbahçe. Sarı-Lacivertli ekip kontra atamıyor, çok baskı yiyor, pasla çıkamıyor söylemlerini tersine çevirdi ve bütün eleştirilere cevap verdi bugün.

Aslında çok çok iyi oynamadı zira rakipte formsuzdu fazlasıyla. Şans yanındaydı Kocaman ve futbolcularının. 1-0 geriden 2-1 öne geçerken etkili olmasına karşın net pozisyonlar üretemeden yaptı bunu. Frikik ve Meireles'in uzaktan zımbası futbol şansı ve biraz da inançtı. Bunlar izleyici ve medya için güzel gollerdi ama teknik direktörü sevindiren, futbolun taktik teknik kısmına bakanlar için 3 ve 4. goller daha güzeldi. Zira Fenerbahçe ligde ve Marsilya maçında yapamadığını yaptı ve pasla çıkarak önce baskıyı kırdı sonra kontra atak fırsatları yakaladı.

Sahadaki isimlere bakacak olursak bugün Caner ve Meirelles sahanın en iyileriydi. Son bir iki maçta takıma ayak uyduran Kuyt özünü buldu, Gökhan istenilen performasına yaklaştı. Caner konusunda sosyal medyada konuşurken hep 3lü orta sahanın sol içi olabileceğini söylüyoruz. Saha içinde bunu yapabileceğini sıkça gösteriyor aslında. Geçen sezon Emre'nin olmadığı maçlarda (özellikle TS maçı) Caner'den bu yönde faydalanmıştı Kocaman. O gün ''Caner'den Emre yaratılabilir mi?'' diye bir yazı yazmıştım. Bugün bunu tekrar gündeme taşımak gerekebilir zira kanatta bugün iyi oynadı ama yarın yine vasatı aşamayabilir. Orta sahanın sol içinde oynarsa hem takımı hücuma taşıyabilir hem de özelliklerini daha çok ortaya koyabilir.

Orta sahada Meireles bugün soldaki açığı kapatmak yerine asıl görevi ile ilgilenince belkide en iyi maçını oynadı. Marsilya maçında canlı izleme fırsatı bulmuş ve hayran olmuştum. Sürekli top çalıyor ve pas dağıtıyor ancak takım ona uymazsa hiç bir anlamı kalmıyor bunun. Bugün takımda biraz düzenli oynayınca etkinliği daha çok göze battı. Topal içinse söylenecek çok söz yok. Verilen görev neyse harfiyen uyguluyor ancak onunda dinlendirilmesi şart zira takım kötü oynarken tüm yük ona biniyor ve sakatlık sonrası iyice yoruldu. Yoğun maç temposunda dinlendirmek elbette zor zira alternatifsiz ama BJK maçında skoru erken yakalayabilirse dinlendirme fırsatı olabilir hocanın.

Yazıyı toparlayacak  olursak Fenerbahçe bugün çok iyi oynamadı ama yapması gerekenleri vasatta olsa yapmayı başardı. Önde basıp alan daraltırsa bu takımda Sow golleri atmaya başlayacaktır. Bu oyun yapısı Meireles'e daha çok öne çıkma ve Sow'a kaleye yakın olma şansı tanır. Bakalım bunu sürdürebilecek mi Fenerbahçe ya da hep bu taktikle mi oynayacak Kocaman. Bugün 4231 yarın 433 oynayalım derken denge bozulabilir. Öte yandan bu yapı Fenerbahçe'nin elindeki oyuncuları daha verimli kullanmasını da sağlayabilir. Zira Topuz orta sahada oynayabiliyor. Salih ve Sezer'de yanına iki sağlam adamla rahatlıkla oynayabilir. BJK maçı Fenerbahçe'nin niyetini daha çok belli edecek bakalım hafta sonu bize neler gösterecek...

BORUSSİA MÖNCHENGLADBACH: 2 - FENERBAHÇE: 4
Stat: Borussia-Park
Hakemler: Fernando Teixeira Vitienes, Roberto Alonso Fernandez, Manuel Angel Torre Cimiano (İspanya)
Borussia Mönchengladbach: Stegen,  Daems, Brouwers, Ring (Dk. 46 Hrgota), Tolga Ciğerci (Dk. 62 Camargo), Jong, Marx, Nordtveit, Arango, Xhaka (Dk. 87 Mlapa), Stranzl
Fenerbahçe: Volkan, Gökhan, Egemen, Caner, Bekir, Hasan Ali, Cristian, Mehmet Topal, Meireles, Kuyt (Dk. 90 Selçuk), Sow (Dk. 78 Krasic)
Goller: Dk. 18 Jong, Dk. 74 Camargo (Borussia Mönchengladbach), Dk. 25 ve Dk. 87 Cristian, Dk. 40 Meireles, Dk. 71 Kuyt  (Fenerbahçe)
Sarı kartlar:  Dk. 78 Marx, Dk. 79 Jong (Borussia Mönchengladbach), Dk. 29 Gökhan Gönül, Dk. 32 Egemen, Dk. 75 Caner (Fenerbahçe),

4 Ekim 2012 Perşembe

Messi'nin Çocukluk Aşkı

Lionel Messi: Beş yaşımdan beri Antonella'yı tanıyorum. O da benim gibi Rosario'dan ve en iyi arkadaşımın kuzeniydi. Ailelerimiz birbirini tanıyordu ve birlikte büyüdük. Onun için en ufak bir şüphe olmadı kafamda ve hala birlikteyiz..

Bir Elmanın İki Yarısı: Ramos ve Özil


Real Madrid'te Ramos ve Mourinho arasında geçen sezon yaşanan gerginliğin ardından ikilinin arasının çok sıkı fıkı olmadığı biliniyor. Bu sezonda Geçen hafta sonu oynanan Deportivo maçının devre arasında Mesut Özil oyundan çıkınca Sergio Ramos ondan formasını isteyip içine giymiş. Bunu gol atacağımı hissettim atıp ona armağan edecektim diye açıkladı daha sonra. Eğer dediği gibi gol atmış olsa ve formayı sarı kart görme pahasına çıkarıp Özil'in formasını gösterse neler olurdu acaba. Real Madrid bu konuda şanslı zira Ramos ikinci yarıda gol fırsatı yakalamış ancak kaleci kurtarmış, Ronaldo dönen topu gol yapmıştı. Eğer Ramos atsa ve planladığı şeyi gerçekleştirse ortalık baya karışabilirdi. O anı görmek isterdik doğrusu ama dediğim gibi cidden şanslılar. Bu arada Marca'nın Mesut ve Ramos'un arkadaşlığını anlatmak için kullandığı cümle ilginç: ''Onlar bir elmanın iki yarısı!''

Bu arada bunu fırsat bilen bazıları hemen fotoşopla bir şeyler yapmış onu da paylaşalım :)

Penguen


Birdir Bir Oynayarak Gol Atmak

Sabah sabah buna denk gelince cidden hoşuma gitti. Görüntü çok net değil ama işin eğlencesi gözükecek kadar düzgün. Harika bir çalışma. Bir, iki, üç ve gol!

Benzema Şov!

Dün gece Real Madrid, Ajax'ı 4-1 ile geçerken gecenin yıldızı hat-trick yapan Ronaldo olarak gösterildi ama Fransız uzun zamandır böyle bir maç oynamamıştı. Sola deplase olarak o kanattan getirdiği iki topla Ronaldo'ya iki asist yapıp harika da bir gol attı. Üstteki  kare onun golünü en iyi şekilde anlatıyor.


El Clasico Koreografisi

Hafta sonu oynanacak El Clasico'da Barcelona taraftarı bir  kez daha bütün stadı kapsayan bir koreografi  yapmayı planlıyor. Bu konuda oldukça başarılı olduklarını daha önce sıkça gördük. Aynısını Real Madrid taraftarı için söylemek ise zor! Koreografide dikkat çekici olan şey Katalan bayrağını yansıtacak olması. Son dönemde bağımsız olma adına Katalunya'da tartışmalar var. Bu bir mesaj olacak. Bayrağın ortasında ise milli takım olarak gördükleri takımın ismi ''Barça'' yazacak. Hafta sonu canlısını görelim onları da buraya taşırız.

Topçular Kayıpsız: Arsenal 3-1 Olympiakos

Şampiyonlar Ligi'ni bu gece dönüşümlü yayından izledim. Her maçtan bir kaç dakika izleyip geçtik Sky Almanya'nın yayını ile. Gol oldukça kah Ukrayna'ya kah İngiltere'ye döndük ama maçlar bittikten sonra Arsenal maçını geniş özet halinde izledim. Zaten son zamanlarda en büyük totemim oldu Arsenal maçlarını izlememek zira benim izlemediğim her maçta Arsenal ya kazanıyor ya da kıl payı kaçırıyor.

Maça gelecek olursak Wenger maça son maçlarda olduğu gibi Gervinho'yu Messi modeli forvet olarak başlattı. Tek değişiklik yine sağ kanattaydı zira orada doğru adam bir türlü bulunabilmiş değil. Alex OX bu maçta formayı kapan isimdi. Defansta ise Alman Mertesacker kadroda yoktu. Sakatlığı olduğunu  tahmin ediyorum zira yedekler arasında bile olmaması başka türlü açıklanamaz, özellikle bu kadar formdayken. (Edit: Mertesacker hastaşığı sebebiyle oynamamış.) 

Maç yoğun yağış altında oynandığı için Gunners'ın en büyük kozu pas trafiği biraz sekteye uğramış. Yunan takımını üstüne çekebilmek adına yapılan paslar yeterince hızlı ve etkili olmayınca maçın kilidi biraz zor çözülmüş gibi gözüküyor. İlk  yarım saatte bir kaç tehlike atlatılsa da kalede savunmada büyük sorunlar yaşanmadı gibi gözüküyor. İlk yarının sonları doğru Podolski'nin soldan getirdiği topta Gervinho köşeyi görüp Emirates'i sevince boğdu. Kötü oyuna rağmen atılan bu golle soyunma odasına gidilir derken Mitroglu defansın anlaşamamasını fırsat bilip beraberlik golünü attı.

Devrenin ardından Arsenal ilk yarıya oranla çok daha konsantre ve doğal şartları bertaraf edecek şekilde sahada yer almış. Değerlendirilemeyen bir kaç pozisyonun ardından tıpkı ilk golde olduğu gibi Sannti-Poldi-Gervinho üçlüsü topu soldan getirip golü yaptı. Bu sefer roller değişmiş gol pasını veren Gervinho, golü atan Podolski olmuş. Atağı başlatan isim ise sezonun tartışmasız en iyi transferi Cazorla!

Kalan dakikalar oyuna giren Walcott ve Giroud'un kendini gösterme zamanı gibi geçmiş. Sağ taraftar yakalanamayan istikrar bu maçta da yakalanamamıştı zira OX oyundan çıkmış değişiklik yine o bölge için yapılmıştı. Gittikçe Guiza'laşan Giruod ise hala bildiğiniz gibi. Pozisyonları harcamakla meşgul! Aslında formunu bulabilmiş olsa Gervinho sağa kayıp orda ki sorun giderilebilir ama kısa vadede düzelecek gibi durmuyor. Bu arada sağ taraf için diğer alternatif Walcott'un Wenger'in kafasında ki cezası bittiğinde formayı almasını da bekleyebiliriz. Arsenal'de taşların yerine oturması için biraz daha süre geçmeli gibi.

Bu arada son anlarda Ramsey'in 3. golü atmasını atlamayalım. Bu gol handikapçıları sevindirdi ama dünyada birilerini üzecek gibi gözüküyor. Zira o ne zaman gol atsa dünyada büyük bir olay oluyor. Aşağıda fotoda demek istediğimi rahatlıkla anlayacaksınız :)

Son olarak Arsenal bu grubu rahat geçecek o kesin ve bu süreçte takımın oturması da EPL için çok iyi olacak. Giroud'un kendine gelmesi ve sağ tarafta problemin çözülmesi önemli. Bir de pek mümkün olmasa da Diaby'nin sağlam kalması!

Sensiz 3. Gece



Böyle mi olacaktı ulan böyle mi! 3. gece ve hala gözlerim doluyor. Bitecek mi bu ızdırap dersin, benim seni düşündüğüm gibi sende bizi düşünüyor musun? Yatmadan koştuğun tribünler aklına geliyor mu Kaptan?

Alex'ten Nefret Ediyoruz!

Fenerbahçe'de bir dönem yöneticilik yapan Hulusi Belgü gazetelere ''Alex De Souza senden nefret ediyoruz!'' diye tam sayfa ilan vermiş. İlanın içeriği ironik baştan hatırlatalım ve arşiv olsun diye bunu bloga koyalım.

''Alex de Souza  Senden Nefret Ediyoruz
 
Bu ülkeye her yıl bir sürü oyuncu, yorumcu, teknik direktör gelip giderken tam 8 yıldır aynı takımın lideri olduğun için ve buna rağmen başkanımızın 'İstikrar' misyonuna yeteri kadar iyi bir örnek olamadığın için herkesin pes ettiği yapayalnız ve çok zor bir sezonda bizi play off'lara kadar taşıdığın için ve o sezonda bizi gerçek bir şampiyon hissettirdiğin için ve kaybettiğimizde, bunun bir spor olduğunu, dünyanın sonunun gelmediğini hatırlattığın için bununla da yetinmeyip ezeli rakibimizin elini sıktığın için. Çocuklarımıza mükemmel bir örnek olduğun için iyi bir kaptan, iyi bir baba, iyi bir eş olduğun, unuttuğumuz aile değerlerimizi bize yeniden hatırlattığın için heykelinin  dikildiği gün yüzünde bir gülümseme olduğu için ve en çok da Fenerbahçe için dökülen gözyaşları için... Sana tahammülümüz yok artık. Git ve bu kulüp sana hazır oluncaya kadar geri gelme sakın.
 
Hulusi Belgü''

Kaynak: Fotoğraf ve haberin içeriği http://www.tribundergi.com/'dan alınmıştır.

Villas-Boas-Hugo Lloris

Chelsea'de yaşanan hayal kırıklığının ardından Tottenham'da kendimi kanıtlama fırsatı bulan ''Küçük Mourinho'' Villas-Boas, takımın başına geçer geçmez takımın eksik noktalarını doldurmak için harekete geçti. İngilizlerin  ''Transfer Deadline Day'' dedikleri son gün içinde kadrosuna Dembele, Dempsey gibi oyuncuların yanı sıra bir kaç yıldır çözülemeyen kaleci sorununu çözmek için Lyon'un mili file bekçisi Hugo Lloris'i kadrosuna kattı. Kaleyi sağlama aldı yorumları yapılıyordu ancak Villas-Boas'ın kafasındakiler bambaşkaydı. 

Lloris'e kaleyi emanet etmek yerine bir dönem ülkemizde de oynayan 41 yaşındaki kaleci Brad Fridel'ı 1. kalecisi olarak ilan edip Lloris'in kulübede bekleyeceğini söyledi. Bu karar hem Lloris için hem de taraftarlar için şok bir karar olarak algılandı. Chelsea'de ağırlığını koyamayan Junior Mourinho, Kuzey Londra ekibinde kendini kabul ettirdi ve kararının arkasında durdu. Zira Fransız kaleci şu ana kadar sadece Avrupa Ligi'nde bir maçta formayı alabildi. Ligde ise kulübeye mahkum oldu. 

Bu konuda Villas-Boas kimseden destek bulabilmiş değil ancak ipler onun elinde. Milli maç arasında Fransa'nın yolunu tutan Lloris, Teknik Direktör Deschamps'a yeni patronun şikayet etti ve destek istedi. Basında bu konuda Lloris'in yanında oldu ama Portekizli nuh diyor peygamber demiyor. Tottenham Premier Lig'de oynadığı 6 maçtada kalesinde gör görerek toplam 8 gol yedi ama Fridel hala kalede. Villas-Boas'ın bu konuda muhabirliği girdiği bir tartışmayı aktarıp konuyu şimdilik kapatalım.


  • Muhabir: Onun için yüklü miktarda ödeme yaptınız ancak oynatmıyorsunuz. Sizce takım hayal kırıklığı içerisinde mi?
  • Villas-Boas: Takım mı, neden?
  • Muhabir: Pekala takım değil, Hugo hayal kırıklığı yaşadı.
  • Villas-Boas: Nereden biliyorsun bunu?
  • Muhabir: Tamam, dün gece oynamadığı için sinirlenmiş?
  • Villas-Boas: Onun sinirli olduğunu nereden biliyosun?
  • Muhabir: Hayır, sinirlendi mi diye size soruyorum?
  • Villas-Boas: Sen bana gelip ''o hayal kırıklığı içinde'' diyorsun. Nereden bilebilirsin bunu. Söyle bana ''hayal kırıklığı'' nedir. Bundan kastın ne?
  • Muhabir: Sana gelip mutsuz olduğunu söyledi mi?
  • Villas-Boas: Hayır!
  • Muhabir: Yani o şu anda oldukça mutlu?
  • Villas-Boas: Oldukça!..
Lloris eninde sonunda kaleyi alacak bu kesin ancak ona koyan sıradan genç bir kaleci gibi kendini ispat etmek zorunda kalması. Bakalım Portekizlinin inadı ne zaman kırılacak. Takip edip düzenli olarak formayı aldığında yine buradan haberdar ederiz sizleri...

3 Ekim 2012 Çarşamba

Shota'dan Kontralar!



Güzel adamdı Shota ligimiz adına da büyük bir keyifti, eğlenceydi onu izlemek. Futbolculuk döneminde her takım taraftarı onu sever beğenirdi, teknik adamlık döneminde de sahada istediklerini yapamasa da Türkçesi ve hareketleri ile gönülleri kazandı. Hani güzel adam ama kötü teknik direktör denir ya. Shota güzel adam ama kötü teknik adam da değildi. Sadece olmadı tutmadı. Onun için söylediğim şey hep bu ligin yapısına uymayacağı şeklindeydi öyle de oldu. Oynatmak istediği oyun için bu ligde biraz zaman biraz da şans lazım. Zamanı elde etti ama şansı yaver gitmedi. Yolu açık olsun bu güzel adamın. İlerde çok daha iyi yerlerde göreceğimize eminim. En azından dileğim bu yönde...

Alex Sitesinden Açıklama Yaptı

Açıklama

Alex - 02/10/2012 09h40

Fenerbahçe'den ayrılmamla ilgili olarak gelişen olayları açıklığa kavuşturmak için böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim.


Cumartesi akşamı Kasımpasa'ya 2-0 yenildik. Maç sonrası teknik direktörümüz soyunma odasına geldi ve istifa etti, bir yönetici birşeyler söyledi, başkan geldi, o da birşeyler söyledi. En son olarak da futbolcular konuştular. Meselenin en üzücü tarafı ise o konuşmaların hiçbiri futbolla alakalı şeyler değildi.

Pazar günü normal antrenmana katıldım. Pazartesi günü ise tesislere gittiğimde teknik direktörün odasına çağrıldım ve benim kadro dışı bırakıldığımı söyledi. Bunun karşısında da bir futbolcunun kadro dışı bırakılması için ancak disiplin kurallarına aykırı bir tavır olması gerektiğini ileri sürdüm. Ancak böyle bir durum yoktu, olamazdı da bundan dolayı asıl sebebi öğrenmek istedim.

Teknik direktör bunun karşısında "Ben teknik direktörüm ve takımın liderliği bende. Ama sen çok büyüksün ve kuvvetlisin. Seni planlarım içerisine alamam, bundan dolayı böyle bir karar aldım" dedi.

Bunun karşısında benim cevabım çok basit oldu. "Tamam öyleyse. Bazı kararların alınması gerekiyor, ama ben başkana gideceğim, bakalım o ne diyor bu duruma" dedim.

Başkanın odasına 16:15'de girdim, ve 16:18'de de çıktım. 8 yıllık kulüp tarihinde ki varlığıma 3 dakikada karar verdi.

Başkan "Evet, konuşabilirsin" dedi. Ben de "Teknik direktörün kadro dışı bırakılmamla ilgili kararını nasıl değerlendirdiğini sordum.

" Karar senin! İstersen ayrı çalışırsın istersen gidersin" şeklinde cevap verdi benim eski başkanım. Böylece de bitti. Zaten onlar istedi diye ayrı çalışmam veya benim takım içinde ki varlığımdan endişelenmelerinden dolayı da böyle bir karar veremem.

Pazartesi günü bir basın açıklaması yapacağım ve böylece Fenerbahçe taraftarına daha açık olacağım. Brezilya'ya gidebilmem için bunları açıkca anlatmak zorundayım.

Alex


Kaptan Pazartesi basın toplantısını düzenlesin ondan sonra bol  bol yazacaz zaten bu mevzu hakkında. Şimdilik yorum yok bu konuya..

Seni Unutmayacağız Büyük Kaptan!


Sen yokken, çubukluyu bir daha giyemeyeceğini bilerek geçen bu ikinci gece. Sensiz ikinci gece. Sen üzülme ben senin yerine de saymaya devam ederim. Odamın duvarına posterinin altına bir çentik daha atarım. Sensizlik yeni başladı evet ama senin aşkının başka bir boyuta geçmesi de yeni başladı. Her gün katlanarak gidecek. Daha yeni başladık Kaptan..

2 Ekim 2012 Salı

Şu İki Hatta Üç!

Nuri'nin ilk golünün ve güzel oyununun ardından bloga ''Bu 1'' diye bir post koymuştum. İçime doğmuştu adamın yükselişe geçeceği o da beni yanıltmadı sağ olsun. Çıktığı 4 maçta 3 gol atıp 3te asist yaparken son Norwich maçında adeta zirve yapıp Dortmund günlerini hatırlattı. Yürüyedur Nuri!

Hafta Arası Futbol

2 Ekim Salı
14:30 Kastamonuspor - Orduspor (Ligtv 2 / A Haber)
19:00 S. Moskova - Celtic (Smart Spor)
21:45 Benfica - Barcelona (Smart Spor)
21:45 CFR Cluj - Manchester United (Smart Spor 2)
21:45 Galatasaray - Braga (Star)

3 Ekim Çarşamba
14:30 Sancaktepe Belediyespor - Kayserispor (Ligtv 3 / A Haber)
14:30 Kocaelispor - Karşıyaka (Ligtv 2)
19:00 Zenit - Milan (Smart Spor)
21:45 Man. City - B. Dortmund (Smart Spor)
21:45 Ajax - Real Madrid (Smart Spor 2)

4 Ekim Perşembe
14:30 1461 Trabzon - Belediye Vanspor (Ligtv 2 / A Haber)
19:00 Anzhi - Young Boys (Smart Spor)
20:00 Lazio - Maribor (Smart Spor 2)
22:05 A. Madrid - V. Plzen (Smart Spor 2)
22:05 Marsilya - AEL (Smart Spor)
22:05 B.Mönchengladbach - Fenerbahçe (Star)

3-F'den Mesaj Var!

Alex'in kızlarından Maria'nın okulu Bilfen kolejinin 3-F sınıfının öğrencilerinden mesaj var! ''Maria Gitme''

Pepe & Ronaldo #2

- Messi Dünyanın en iyi futbolcusu diyorlar?
- asdfgfdsasdfghgs

10'suz İlk Gün

Aradan neredeyse tam bir gün geçti ve ben hala inanamıyorum. Her kare fotoğrafında videonda gözlerim doluyor. Birisi çıkıp şaka desin diye bekliyorum sanki. Zamanla alışırsın denir hep, zaman her  şeyin ilacı... Yokluğuna alışır  mıyız sence zamanla? Takımda yerin dolar belki ama kalbimizde ne olacak. Maç öncesi duanı edişini, golden sonra o tribüne koşusunu, senden daha  fizikli adamlarla mücadeleye girip aradan topla çıkışını göremeyecez artık. Ah be Kaptan daha şimdiden özledim seni..

Elveda KAPTAN; AZİZ olan daima KOCAMAN yüreğin olacaktır!



Tarih, hainlik yapanı er ya da geç hesaba çeker. Gün gelir öyle ya da böyle hesabını verdirtir. Tarih yalan söylemez, tarih aldatmaz, tarih gerçeklerin en yalın halidir. Tıpkı rakamlar gibi… Rakamlarda bizleri yanıltmaz… Bir takımın başarılı olup olmadığını; ya tarihi ya da rakamları –istatistikleri- gösterir.

Belki de bu yüzdendir Fenerbahçe taraftarının isyanı, haykırışı ve gözyaşları… 9 senelik koca bir emeğin, koca bir KAPTAN’ın yıkılışını sineye çekememesi bundandır belki… 9 senedir bel bağladığı ve her zaman, en zor anlarda akla gelen ilk ismi fütursuzca gönderebilecek kadar cesareti ve kudreti kendinde gören kişileredir bu isyanı… “Hiç kimse Fenerbahçe’nin üstünde değildir” sözüne nazire yaparmışçasına, sırf kendi – AZİZ(!) İMPATORLUĞUNU – devam ettirebilme adına, yüz binlerin gönlünde yer edinmiş bir figürü, simgeyi, bir EFSANEYİ gönderebilen “vefasızlaradır” isyanı…

Vedalar Soğuk Olurmuş..

10'a Saygı Köşesi

Söylenecek söz çok ama anlatacak kelime yok durumu. 2 ay önce Damir Mrsic ayrılırken ''Alex'te mi böyle gidecek'' demişim burada. Şuradan ona bakabilirsiniz.

Evet aynen öyle gitti hatta daha kötüsü oldu. Resmi sitede bir  kaç cümle ile veda edilip, kulübün resmi televizyonunda onun adına bir tek görüntü koyulmadı. Başka kanallardan gollerini, yaptıklarını, görüntülerini izledik. Çok mu zordu taraftarın sevgilisini, efsanesini izletmek taraftara göstermek. Yapmadınız, yapamadınız! Korktunuz çünkü başınıza geleceklerden. Ama önemli değil bu sizi kurtarmaz,kurtaramayacak. Sizin yapamadığınızı, yapmadığınızı ben elimden geldiğince burada yapacağım. Bu köşe ben yaşadıkça bu blog kaldıkça kalacak ve gün aşırı onun hayatı, golleri, en güzel kareleri burada olacak. 10'u hem kalbimde hem de burada yaşatacağım. Gelip buradan da alabilir misiniz onu? Gücünüz yeter mi silmeye! 

Kaptan hata yapmıştır belki yanlışları vardır ama bunlar onu silmemize yetmez. Eğer bir iki hata ile adam silseydik siz o koltukta halen oturuyor olmazdınız! Mahkemlerde sağa sola, taraftara güvenip sallayamazdınız. Ya da stadyumda rakibi sindirecek güce hiç sahip olmazdınız. Neyse uzatmayalım ne de olsa bu bir başlangıç. Bundan sonra bu köşede sadece Alex olacak. Sizlerden destek gelirse (foto, video, yorum) hep beraber yaşatırız. ALEX EFSANEDİR VE EFSANELER ASLA ÖLMEZ! Son olarak Okay Karacan'ın da söylediği gibi: ''Bana Lefter'i, Baba Hakkı'yı, Metin Oktay'ı anlatanları artık kıskanmıyorum. Benim de artık anlatacağım bir efsanem var! ALEX DE SOUZA..''

1 Ekim 2012 Pazartesi

Uğur Meleke'den Alex Yorumu!

Yine beceremedi Fenerbahçe ona hizmet eden futbolcusu ile doğru düzgün ayrılmayı. Hooijdonk'lar, Carlos'lar hatta Tuncay, Ümit Özat hepsi bir sorunla ayrıldı, Alex'te daha iyi olmayacak o kesin. Uğur Meleke'nin Lig TV'de konuya dair yaptığı açıklamaların neresinden bakarsan açığı yok. Her kelimesi noktası virgülüne kadar doğru. 3 kez izledim ve her izleyişimde farklı kişileri sorumlu tuttum. Zira sorunu buraya getiren, bu kadar büyüten tek kişi olmadı. El birliği ile önce kanser ettiler sonra öldürdüler. Geçmiş olsun. Yazıklar olsun...

30 Eylül 2012 Pazar

Hamburg'un 125. yılı

Hamburg hafta sonunda 125. yılını kutladı. Taraftar bu özel gün için 8 ay uğraşmış ve tam 70 bin dolar harcamış. Eh değmişte hani harika bir koreografi.

Camdan Adam Abou Diaby

Arsenal'in ''Yeni Viera''sıydı o! Hep öyle olması bekleniyordu ve onun için yorumlar sakatlanmasa çok büyük katkısı olacak, Viera kadar iyi hatta daha iyisi olacak deniyordu. Olmadı bir türlü, o fırsatı her buluşunda şansızlık yakasını bırakmadı. Burnundan, ayak tırnağına sakatlanmadığı yer kalmadı. Aylar sonra futbola döndüğünde işte bu tamam döndü denildi ve Liverpool maçında oyuna girdi. 25  dakika sonra tabela kalktı ve çıkan oyuncu oydu. Yine sakatlanmıştı.

Onun yokluğunda Song kendini ispat etti ve formayı aldı. Bu sezon başı Barcelona'ya transferi sonrası Wenger, Diaby için o bizim yeni transferimiz dedi. Ona güveniyordu yeter ki sağlam kalsın. Liverpool maçında öyle bir oynadı ki ''Yeni Viera'' değil Yaya Toure gibiydi. İşte bu abi dedik ama uzun sürmedi önce milli takım kampında sakatlandı ancak bir hafta içinde döndü. Haftasonu Chelsea maçında dakikalar 17yi gösterirken yine değişen Fransız oyuncuydu. Olmadı bir türlü, olduramadık. Büyük yetenek cidden ama dünya farkında değil. Çünkü göstermek için hiç fırsatı olmadı cam adamın!

Diaby için daha önce Noat Samisa blogda sakatlık analizi vardı. Oradan alıntı ile yazıyı noktalayalım. İşte Fransızın sakatlık listesi:

  • 1 Mayıs 2006 - Kaval kemiği - Kırık
  • 1 Mayıs 2006 - Sol ayak bileği - Kırık ve bağ kopması
  • 25 Şubat 2007 - Sağ ayak bileği - Ödem
  • 14 Ağustos 2007 - Sağ ayak bileği - Ödem
  • 22 Kasım 2007 - Sırt - Zorlanma
  • 8 Şubat 2008 - Sol bacak baldırı - Çekme ve yırtık
  • 7 Mart 2008 - Sol bacak baldırı - Çekme ve yırtık
  • 25 Nisan 2008 - Sağ bacak üst adelesi - Çekme
  • 3 Ağustos 2008 - Sağ bacak üst adelesi - Çekme
  • 22 Kasım 2008 - Karın - Yırtık
  • 31 Ocak 2009 - Sol bacak üst adelesi - Çekme
  • 29 Mart 2009 - Sol bacak üst adelesi - Çekme
  • 7 Kasım 2009 - Sol bacak baldırı - Çekme ve yırtık
  • 20 Ocak 2010 - Sol bacak baldırı - Çekme ve yırtık
  • 11 Eylül 2010 - Sağ ayak bileği - Ödem ve kanama
  • 15 Ekim 2010 - Sağ ayak bileği - Zorlanma
  • 15 Ekim 2010 - 20 yaş dişi - Ameliyat
  • 15 Ekim 2010 - Sol ayak kemiği - Ameliyat
  • 29 Aralık 2010 - Sağ bacak baldırı - Ödem
  • 9 Şubat 2011 - Sol bacak baldırı - Ödem
  • 18 Mart 2011 - Kasık - Lezyon
  • 20 Nisan 2011 - Sağ bacak baldırı - Yırtık
  • 28 Temmuz 2011 - Sağ ayak bileği - Ameliyat
  • 26 Kasım 2011 - Sol hamstring - Ameliyat
  • 3 Mart 2012 - Sol hamstring - Ağrı - (tedbiren)
  • Bu listeye bu sezon başında geçirdiği iki sakatlığı da ekleyin ve bu sezon geçireceği muhtemel 4-5 sakatlığı daha...


Bu 1!

Zirveye çıktıktan sonra dibi gördü Real Madrid'te ve şimdi Liverpool'da yeni bir sayfa açtı Nuri.  İlk maçında çok şeyin değişmeyeceği izlenimini vermişti ama günler geçtikçe farklı olacağını gösterdi. Umarım yolu açık olur ve bizi gururlandırmaya devam eder. Küçük bir not: Bize katkısı orda temsil etmekle kalmayıp yeni takım arkadaşı Samed'i de Milli Takıma kazandırsa hiç fena olmaz hani..

Haftanın En Güzel Golleri | Eylül #5



Yıl 2012 Recoba hala gol atıyor! Hastasıyız reyizin. Bu arada 7 numaraya dikkat!..