28 Nisan 2012 Cumartesi

Top 10 Gol | Nisan #4



8 numarada bizim Koca Kafa Arda var. Hakikaten 2 harika gol attı bir tanesi listeye girmiş. Oy vererek haftanın en güzel golü seçilmesini sağlayabilirsiniz. Oya ihtiyacı var çünkü :) Şuraya tıklayıp oy verin.

Hafta Sonu Futbol

28 Nisan Cumartesi
15:00 İstanbul BŞB - Sivasspor @Lig Tv
16:30 Kaiserslautern - B. Dortmund @TRT Haber
17:00 Wigan - Newcastle @Lig Tv 2
17:00 Stoke City - Arsenal @Lig Tv 3
19:00 Trabzonspor - Galatasaray @Lig Tv
19:30 Norwich City - Liverpool @Lig Tv 2
29 Nisan Pazar
13:00 Real Madrid - Sevilla @NTVSpor
13:50 Tavşanlı - Elazigspor @TRTSpor
15:00 Eskişehirspor - Bursaspor @Lig Tv
17:00 Zaragoza - A.Bilbao @NTVSpor
18:00 Rennes -Ajaccio @Lig Tv 2
18:00 Tottenham - Blackburn @Lig Tv 3
19:00 Fenerbahce - Besiktas @Lig Tv
22:00 PSG - Lille @Lig Tv 3
22:30 Vallecano - Barcelona @NTVSpor
30 Nisan 2012 Pazartesi 
22:00 Manchester City - Manchester United @Lig Tv 3

Darbe Teknik Adamı Di Matteo

Chelsea mucizevi şekilde Barcelona'yı eledikten sonra geçici teknik adam Di Matteo ve takım göklere çıkarıldı ve herkes onların başarısını konuşuyor. Maviler şu sıralarda övgülerü dinlemekle meşgul ancak flash back yapıp biraz geriye doğru bakalım.
Abramoviç'in Şampiyonlar Ligi kazanma takıntısı yüzünden Chelsea'de Mourinho bile barınamamış, her yıl yeni manegerler oturmuştu mavilerin koltuğuna. Son talihsiz Andres Villas-Boas oldu. Abramoviç onu getirebilmek için Porto'ya 15 milyon tazminat ödemek zorunda kaldı. AVB koltuğa oturduktan sonra uzun paslara dayalı İngiliz futbolunun stilini değiştirip Barcelona futbolu oynatmayı kafasına koymuştu. Bunun uygulanabilirliği tartışılabilirdi ancak yan komşu Arsenal bunu başarabiliyorsa Chelsea'de başarabilirdi. Ancak bir sorun vardı! Maviler yıllardır o kadar alışmıştı ki havadan oynamaya bunu değiştirmek oldukça zor olacaktı. Ama inatçıydı Portekizli, Drogba'yı oturtup Torres'i,  yanına da Sturiddge ve Mata'yı yerleştirdi. Lige iyide başladı ama Torres golcü olduğunu unutunca sıkıntı başladı. Villas-Boas'ın hem takım içinde hem de basın tarafından sevilmediği haberleri çoğalmaya başlamıştı...
Mourinho, Real Madrid'in başına geçtikten sonra orada kendinden daha fazla karizması olacak adamları kelimenin tam anlamıyla şutladı. Bu isimler Raul ve Guti... Villas-Boas'ın ne öyle bir şansı ne de henüz o kadar kredisi yoktu. Onlarla iyi geçinme yoluna gitmek yerine bir de yedek bırakınca ipler iyice gerildi. AVB'nin en büyük hatalarından biriside yardımcılığına Di Matteo'yu getirmek oldu ki bu fark etmeden kendi sonunu hazırlamasına neden oldu. Soyunma odasındaki huzursuzluk, üst üste gelen kötü sonuçlar ortamı iyice germişti. Takımın Abileri Lampard ve Terry Abramoviç ile olan iyi ilişkilerini kullanarak taht mücadelesinde alttan alttan Di Matteo'ya destek vermeye başladılar. Genç Portekizlinin kellesi isteniyordu takımda! Darbe girişimi sonuç verdi ve Abramoviç Villas-Boas'a kapıyı gösterdi. Darbe'nin ardından takımı kurma görevi Roberto Di Matteo'ya verildi.

Di Matteo görevi devralır devralmaz Drogba ve Lampard'ı 11'e koyup savunma ve orta saha elemanlarına vurun ileri mesajı verdi. Takım pas yaparak oynamak yerine müthiş mücadele ediyor alıştığı düzenden bir şekilde gol bulmayı başarıyordu. Zaten Premier Ligde iki farkla kazandıkları maç sayısı sadece 2!  Önce Napoli'yi beklenmedik şekilde elediler daha sonra FA Cup'ta finale kadar ilerlediler. Bunlar en azından çok da beklenmeyecek şeyler değildi ancak son başarı kimsenin aklına gelmezdi. Şampiyonlar Liginde finale çıkacaklarını daha önceden kimse tahmin edemezdi. Özellikle de yarı-finalde rakip Barcelona'yken...
Di Matteo ile yakalanan bu kısa vadeli başarı bize oyuncuların isterse teknik adamın sonunu hazırlayabileceğini bir kez daha gösterdi. Buna benzer bir durum geçen sene Galatasaray'da olmuştu. Rijkaard'ın kovulmasının ardından yardımcılarından Mustafa Yücedağ oyuncuları bilerek mücadele etmemekle suçlamıştı. Demekki neymiş takımda senden daha çok sözü geçen oyuncular varsa ya postalayacaksın ya da onlarla aranı sıkı tutacaksın!..

Di Matteo halen geçici maneger olarak görevde. Şampiyonlar Ligini  kazanmak onu görevde tutmaya yetecektir ama kaybedilmesi durumunda bu beklenmedik başarı bile onu koltukta tutmaya yetmez görüşündeyim. Bu görüşümü desteklemek için Manchester United'a finalde penaltılarla kaybeden ve ardından kovulan Avram Grant'ı örnek verebilirim. Abramoviç Kupa 1'i kaldırana kadar herkesi harcayabilir...

Peki Di Matteo uzun vadede başarılı olur mu? Benim için ihtimali bile yok! West Brom'la yaşadığı deneyim ve takımı Premier Lige taşıması falan onun adına yeterli değil. Seneye Lampard ve Drogba ile başarıyı yakalaması da mümkün gözükmüyor. Onları kulübeye çekme cesaretini gösterebilir mi peki? Villas-Boas'a ne olduğunu hatırlayarak bunu da başarabileceğini pek sanmıyorum. Chelsea'nin bu başarısını bu sezon için düşünürsek takdire şayan ancak bunun sürekli olması mümkün değil, büyük bir değişim içine girmeleri şart. Sağ bekte kalbur üstü çok iyi oyuncuları yok. Orta sahada yıldız kavramını karşılayan tek bir oyuncu bile yok. Drogba'nın bırakın kemik yaşını kimlik yaşı bile Chelsea'de oynayacak sınırı geçti. Torres'in ve büyük ümitlerle alınan Lukaku'nun formu malum.. 

İşin özü her şey Di Matteo'nun elinde. Halen kazanabilmesi mümkün 2 kupa var. Bunları almak ve seneye de takımın direksiyonunda olma şansı kendi elinde. Kendi göbeğini kendi kesecek ama kalsa bile gelecek sezonu bitirebileceğini düşünmüyorum.

NBA Playoffs Eşleşmeleri

Chicago Bulls - Philadelphia 76ers
Miami Heat - New York Knicks
Indiana Pacers - Orlando Magic 
Boston Celtics - Atlanta Hawks
San Antonio Spurs - Utah Jazz
Oklahoma City Thunder - Dallas Mavericks
L.A. Lakers - Denver Nuggets
Memphis - L.A. Clippers


NBA'de asıl maçlar şimdi başlıyor. Playofflar yarın start alacak. Benim şampiyonluk adayım Miami ama Chicago Bulls'ta en büyük adaylardan birisi benim için. İlk turda merakla beklediğim eşleşme ise Atlanta-Boston

Futbolda artık benim gibi, Vieri gibi, Vialli gibi işi sadece gol atmak olan 9 numaralar kalmadı...

27 Nisan 2012 Cuma

Pepe & Ronaldo

Fotoğraf Pepe ve Ronaldo'nun Sporting Lizbon günlerinden.. Lizbon maceralarının ardından yolları tekrar Real Madrid'te kesişti. Ronaldo kibirinden Pepe ise gaddarlığından spor aleminin pek sevdiği insanlar değil. Ronaldo'nun fanları bir hayli fazla ama Pepe'nin fanatiği var mıdır varsa adli dengesi sağlam mıdır bilmiyorum artık..

26 Nisan 2012 Perşembe

Ruhr'un Çocukları

Ruhr bölgesi Almanya'nın madenleri ile meşhur bölgesi. Savaşlarda hep işgale uğramış kıymetli bir alan. Son dönemlerde madenlerinden sadece kömür değil bol bol da futbolcu çıkıyor! Dün gece TRT Spor'da #İleri Üçlü programını izlerken bu bölgeden çıkan oyuncuların bazıları söylendi bende biraz araştırdım ve bu bölgeden çıkan oyunculardan bir 11 kurmaya karar verdim. Ruhr'un nüfusu yaklaşık olarak 7,5 milyon civarı yani Türkiye'nin onda biri kadar. Dünya futbolunda bizi temsil eden ve övündüğümüz isimler Mesut, Nuri, Hamit ve Arda.. Bunlardan fazlasını saymak mümkün değil.. Arda dışında diğer 3 ismin ortak özelliği Ruhr bölgesinin çocukları olması. Mesut Schalke'de parladıktan sonra Bremen ve oradan da Real Madrid'in yolunu tuttu. Hamit'te Schalke macerası ile başladı ismini duyurmaya. Nuri ise Schalke'nin ezeli rakibi Dortmund'un beyni olarak parladıktan sonra o da Madrid uçağına binenlerden.. Yani koskoca Türkiye'den bir oyuncu bir yıldız çıkarken; onda biri kadar olan Ruhr'dan 3 yıldız çıkmış. 


Şimdi 11'i koyalım ve daha kimler çıkmış bu bölgeden bakalım:


Kalede şu anda dünyanın en iyi bir kaç kalecisinden birisi olarak gösterilen Neuer var. Savunmanın ortasında yakında ismini daha çok duyacağımız Almanya U-17 Milli Takımının kaptanı Koray Günter! Yanında Schalke'li Matip. Sağa yine Schalke'den Drexlar'i koydum. Sola adam aramak yerine Hamit Altıntop'u sıkıştırdım :)


Orta alanda Dortmund efsanesi Nuri ve onun yerine alınan İlkay var. Önlerinde dünya futbolunun gözdeleri Reus-Özil-Götze. Bu isimleri tartışmak anlamsız olur heralde. En önde oyuncu bulmakta zorlandım açıkcası. Schalke ve Dortmund'ta zorlanmış olacak ki ilerde yabancı isimler var. En iyisi Halil Altıntop'u koyup kurtulmak.


Ruhr bölgesinden kurduğum 11'de 6 tane türk var! Bu isimlerin hepsi bizim milli takımımızda olsa alır yürürdük herhalde. Ruhr'un çocukları önümüzdeki yıllarda dünyayı sallamaya devam edecek gibi. Bizde altyapımız çalışmıyor diye duralım...

Bir Kez Daha Finaldeyiz | Karabük 0-2 FB

Türkiye Kupası yazısı yazmak her zaman zor gelmiştir çünkü hep aynı muhabbetlerden bahsetmek gerekiyor. Bu sefer işi kısa tutacam o yüzden. Ankara'da ki yarı-finalde alt lig takımlarını eleyerek gelen Karabükspor'u  2-0 ile geçen Fenerbahçe kupasız geçen o kadar yıl ve kaybedilen 7 finalin ardından bir kez daha finalde. Bu sefer şeytanın bacağını kıracak mıyız Allah bilir ancak şu süreçte iki kupada da iddialı olmak paha biçilemez. Haydi artık bu sefer olsun ve iki kupayı da müzeye getirelim!!
#FenerGolGolGol2KupaGeliyor


KARDEMİR KARABÜKSPOR: 0 - FENERBAHÇE: 2
Stat: 19 Mayıs
Hakemler: Tolga Özkalfa, Cem Satman, Hakan Yemişken 
Kardemir Karabükspor: Bora, Seric  (Dk. 82 Anıl ?), Mabiala, Jahic, Uğur, Cernat  (Dk 60. Güven ), Birol  (Dk. 46 Hamroun ), Mustafa , Raqued, Mehmet, İlhan 
Fenerbahçe: Mert, Orhan, Caner  (Dk. 85 Gökay ?), Bilica, Serdar, Selçuk  (Dk 75. Özgür ), Baroni, Stoch, Dia  (Dk 75. Ziegler ), Özer, Semih 
Goller: Dk. 36 Semih, Dk. 58 Dia (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 59 Jahic, Dk. 79 Mustafa, Dk. 89 Uğur (Kardemir Karabükspor), Dk. 64 Dia, Dk. 84 Stoch, Dk. 90 Gökay (Fenerbahçe)

Manah Manah


Tune for Two (2011) from alfa primo on Vimeo.
Her durumda şarkı söyleyebilir insan ama bu yeterli mi?

Luis Garcia-Rafa Beniez-Xabi Alonso

Liverpool'un son yıllarca denemediği teknik adam almadığı oyuncu kalmadı ama bir türlü beklenen şampiyonluk gelmedi. İngiltere'de şampiyonluk sayısında açık ara öndeyken onlar Premier Lig kurulduğundan beri (1992) tek kupa kazanamazken Manchester United kupaları toplayarak sonunda ezeli rakip Liverpool'u geride bıraktı. Liverpool taraftarını son yıllarda şampiyonluk gelmese de mutlu eden adam Rafa Benitez! 2005'te İstanbul'da ki efsane finalde Milan karşısında 3-0 geriden gelerek kupayı kazanan Merseyside ekibi iki yıl sonra yine Milan'a finalde kaybetti. Rafa Benitez'in en büyük transfer politikası takımı İspanyol oyuncularla doldurmaktı. Onun döneminde bir çok İspanyol gitti geldi. Fotoğraftaki Luis Garcia şu anda Meksika Liginde  top koşturuyor. Xabi Alonso ise Real Madrid orta sahasının en önemli ismi. Rafa Benitez ise başarısız İnter macerasından sonra sallanan koltukları dikizlemeye devam ediyor...

EPL'de Sezonun En Kötü 10 Transferi

ESPN yazarlarından Norman Hubbard Premier Lig'de bu sezonun hayal kırıklığı yaratan 'bu kez olacak' mantığıyla yeni transferler yaparak başlayan Liverpool'un neredeyse umut bağlayıp aldığı bütün adamlar hayal kırıklıkları listesinde! Liste şu şekilde:

10. Charlie Adam (Liverpool, £7.5 million)

9. Charles N'Zogbia (Aston Villa, £10 million)

8. Jordan Henderson (Liverpool, £16 million)

7. Myles Anderson (Blackburn, free)

6. Stefan Savic (Manchester City, £6 million)

5. Romelu Lukaku (Chelsea, £18 million)

4. Shaun Wright-Phillips (QPR, £2.5 million)

3. Stewart Downing (Liverpool, £20 million)

2. Scott Dann (Blackburn, £7.7 million)

1. Roger Johnson (Wolves, £7 million)


Benim adıma en büyük hayal kırıklığı Adam ve Henderson. İkisinden de bu sezon büyük patlama bekliyordum ancak Liverpool adına hiç bir şeyi değiştiremediler. Eh Liverpool'un durumu bize herşeyi açıklıyor gibi zaten. Sizin en büyük hayal kırıklığınız kim?

Münih Yolunda El Clasico Engeli!


Allianz Arena'da ki finalde El Clasico beklerken, Ne Messi ne de Ronaldo oraya ulaşamadı! Chelsea beklenmedik şekilde Barça'yı geçerken, Bayern Real'i geçebilmek için penaltılara ihtiyaç  duydu. Şampiyonlar Liginde ilk maçların ardından El Clasico oynanmış, iki İspanyol takımı da rövanş öncesinde büyük efor sarf etmişti. Rakiplerden Chelsea Londra'da Arsenal karşısına rotasyonla çıkma şansına sahipti ve aslarını değerlendirdi. Almanya'da şampiyonluğu mucizelere kalan  Bayern ise yıldızlarını kulübede oturtmuş son çeyrekte sahaya sürerek maçı kazanmasını bilmişti. Santiago Bernabau'da uzatmalar oynanırken Real Madrid futbolcularının yürüyecek hali kalmamışken Bavyera ekibinin oyuncuları halen deliler gibi koşuyordu! Penaltıları yorgun Real oyuncuları tek tek kaçırırken  Bayern iki kez teklese de finale ulaşmayı başardı.


Burda Mourinho'ya kulak verirsek: ''İtalya'da Şampiyonlar Ligi maçı öncesi fikstürün değişmesi gerektiğini söylediğimde, bunu memnuniyetle yerine getirmişlerdi. Ancak İspanya'da ne aynı gücüm var ne aynı saygıyı görüyorum ne de sözlerime değer veriliyor. Sezonun en önemli ayında hafta içine maç koyar, El Clasico'yu ölüm-kalım maçlarının arasına sıkıştırırsanız, finalde takımlarınızı göremezsiniz''


Finalde El Clasico hayalimiz başka bahara  kaldı ama Real Madrid'in kadrosu halen çok genç ve buraya tekrar ulaşmaları o kadar uzak değil. Tek şart Mou'nun o koltukta oturmaya devam etmesi...

25 Nisan 2012 Çarşamba

Ronaldo-Messi | Altın Top bu sefer CR7'nin

Dün gece oynanan ve mucizevi şekilde Chelsea'yi finale taşıyan maçta Messi'nin kaçırdığı penaltı ve Mavilere karşı gol orucunu bozamaması en iyi tarışmasında ibreyi Ronaldo'ya çevirdi. Elbette tek maçla yargıya varmak mümkün değil ancak Real Madrid'in bu sezon Barcelona'nın önünde olacağı kesin! Ligde ipi büyük bir mucize olmazsa önde göğüsleyecekler. Şampiyonlar Liginde ise en azından şimdilik geldikleri nokta aynı. Real'in Bayern'i geçmesi halinde Ronaldo burada da Messi'nin önüne geçecek. Messi'nin 3 yıllık hanedanını CR7 bu sezon yıkacak gibi. Eh artık yıkmalı da zaten. Bu ödülü bu sezon uzaylıdan daha çok hak ettiği kesin! 


Ronaldo'nun yazın Euro 2012'de de mücadele edeceğini düşünürsek Portekizli bu sefer şeytanın bacağını kıracak gibi. Bu konuda tek üzüntüm Xavi'nin Altın Top alamadan futbolu bırakacak olması. Gelmiş geçmiş en iyi oyuncular arasında gösterilebilecekken Messi ve Ronaldo ile aynı dönemde futbol oynamış olması onun şansızlığı. Diğer bir açıdan gelmiş geçmiş en iyi takım olarak gösterilen Barcelona'nın oyuncuları arasında olması ve Messi ile aynı formayı terletmesi de onun şansı. Siz hangisini tercih ederdiniz?

100. Yıl Etkisi | Şampiyon FB Grunding

Fenerbahçe Erkek Voleybol takımı final serisi 3, maçında Arkas'ı yenerek üst üste 3. kez şampiyon oldu! Hepsine helal olsun zira Arkas FB'den çok daha güçlü bir takıma sahipti ve onları finalde bir kez daha geçtiler.


Fenerbahçe taraftarının Aziz Yıldırım sevgisi için diğer takım taraftarları kötü baksa da bir Fenerbahçeli şunu çok iyi biliyorki Aziz Başkan 'Spor Kulübü' tanımının sadece tanımda kalmamasını sağlayan insan! 100. yılda her branşta şampiyonluk hedefi ile yola çıkılmış ve her alana yatırım yapılmıştı. Para kaynaklarının çoğunluğu yine futbola aktı ancak amatör branşlarda sponsorluk anlaşmaları ile iyi takımlar kuruldu. Erkek Basketbol, Kadın Basketbol ve Kadın Voleybol'da ki başarı ortadaydı ancak son 3 yılda Erkek Voleybol'da bunlara eklendi.  92 Barcelona Olimpiyatları nasıl İspanyol sporunu her alanda ileri götürdüyse Fenerbahçe'yi de 100. yıl yatırımları her alanda ileri taşıdı. Artık sırada Avrupa'da başarı kaldı ki bu takım onu da başarabilir. Tebrikler ve teşekkürler

İncredible



Bugün çıkacak İngiliz The Sun gazetesinin manşeti: Terry kırmızı kart gördü, Messi penaltı kaçırdı, Chelsea Şampiyonlar Ligi Finaline ulaştı ama hepsinden daha inanılmazı Torres gol attı :)

Dejavu Vol 3





Bir hafta içinde birbirine benzeyen 3 maç. Önce El Clasico'da Real Madrid maç boyunca 3 pas yapmadan Barça'yı Camp Nou'da devirdi. Ardından TT Arena'da Fenerbahçe 3 şut atıp 2 gol yaparak Galatasaray'ı devirdi ve ardından en büyük mucize geldi. Maçın başında 10 kişi kalan Chelsea, Katalanların mabedinde 2-0 geriye düştüğü maçta 2-2'yi bularak Barça'ya bay bay dedi. Barcelona'nın elinde şimdi sadece Kral Kupası kaldı. Finalde Bielsea'nın Athletic Bilbao'su ile oynayacaklar. 


Bu hafta futbol tarihine geçecektir bu 3 maçla birlikte. Futbolun adaleti yok ve atamayana atanlar tabirleri akıllarımıza bir kez daha yazıldı. Eh ne diyelim işin özü ''Barça's time is over''

24 Nisan 2012 Salı

Tozlu Raflardan #6 | West Ham Altyapısı

İngilizler son yıllarda yeni yetenekler çıkarmakta zorlanıyor. Altyapı sistemi sağlam çalışıyor ancak sorun şu ki çıkan oyuncular İngiliz değil hep başka milletlerden. Ya göçmenler ya da çok küçükken keşfedilip alınan oyuncular. İngiliz futbolunun en önemli alt yapılarından birisi West Ham United ancak onlarda son yıllarda oyuncu üretememeye başladılar. Geçen yıllarda veda ettikleri Premier Lig'e seneye geri dönmek için play-off oynayacaklar.


West Ham'ın ünlü altyapsından çıkan oyunculardan bir kaçı: Michael Carrick, Joe Cole, Frank Lampard, Rio Ferdinand, Jermain Defoe...


West Ham'ın en öne çıkan özelliklerinden birisi de filmlere konu olan holigan taraftarlarıdır. Sevilesi bir kulüptür. Milwall ile rekabetleri de dünyaca bilinir.

Hafta Arası Futbol


24 Nisan 2012 Salı
21:45 Barcelona - Chelsea (Star)
21:45 Aston Villa - Bolton (Lig TV3)

25 Nisan 2012 Çarşamba
16:00 Udinese - Inter (Euro Futbol)
16:00 Roma - Fiorentina (Smart Spor)
19:00 Bursaspor - Eskişehirspor (ATV)
19:00 Milan - Genoa (Euro Futbol)
19:00 Cesena - Juventus (Smart Spor)
19:00 Real Madrid - Bayern München (Euro Futbol) 

26 Nisan 2012 Perşembe
19:00 Karabükspor - Fenerbahçe (ATV)
22:05 Valencia - Atletico Madrid (Star)
22:05 Athletic Bilbao - Sporting Lizbon (Euro Futbol) 
tribundergi.com

23 Nisan 2012 Pazartesi

Yerli Clasico: GS 1-2 FB

Önce El Clasico'yu sonra Yerli Clasico'yu seyrettik birer gün arayla. Yazının başlığını ne olursa olsun ''Yerli Clasico'' koyacaktım ama maçların birbirine bu kadar benzeyeceği aklıma gelemezdi açıkçası. Barcelona geçmişte olduğu gibi maçı sürklase etmiş ancak net pozisyonlar bulamamıştı. Galatasaray içinde sezonun ilk yarısındaki ve Kadıköy'de ki maçın kopyası oldu ancak baskıya rağmen net pozisyonlar üretmekte zorlandı sarı-kırmızılılar. Buldukları da Volkan'ın ellerinde kaldı.


Maç öncesi yazıda bahsettiğim gibi Galatasaray alan daraltıp şok pres yaparak başladı maça. Fenerbahçe, Trabzonspor karşısındaki etkili pas oyununu gösteremeyince sarı-kırmızı ekip tehlikeler yaratmaya başladı. Bu sıralarda Ziegler'in golü geldi! Ziegler oraya  nerden geldi nasıl geldi kimse anlamadı, bir tek Alex fark etti savunma uyuyunca TT Arena'da beklenmedik bir golle öne geçtik. Golden sonra başlarda oyun dengeli gitti ancak Fenerbahçe'nin klasikleşen geri çekilme hastalığı depreşmeye başlayınca GS akın akın kalemize gelmeye başladı. Volkan ataklara tek başına karşı koyan isim olurken ilk yarı öyle veya böyle bitti.


İkinci yarının başlaması ile beraber Fenerbahçe'nin ilerde top tutacak forvetinin olmaması Caner ve Mehmet Topuz'un da etkisiz kalması ile beraber Galatasaray'ın bekleri de hücuma katılmaya başladı. Eboue sağdan Balta soldan sürekli ataklara katılıyor, sahamızdan çıkamıyorduk... Sağlı sollu gelen ataklara rağmen içim biraz rahattı zira Galatasaray, Barcelona'nın Real'e yaptığı gibi abluka altına almasına rağmen karşı karşıya pozisyonlara girmekte zorlanıyordu. Derken free kick oldu. ''Selçuk o kadarda iyi free kickci değil'' dedim kullanmadan önce ve ardından topu ağlarımızda gördük. Maçı beraber izlediğim arkadaşların bana bakışları çok fenaydı!
Golden sonra Galatasaray şuursuzca üstümüze gelmeye başladı. Hakan Balta ve Eboue artık geri dönmüyor sürekli ilerde kalıyordu ama Fenerbahçe'nin Alex'inde çıkması ile orta alanı geçecek gücü yoktu.
Kocaman'ın Stoch ve Özer hamlesi en azından topu birazcık tutabilme gücü verdi takıma. Galatasaray galibiyet için çılgınca bastırıp Volkan'a takılırken arkada büyük boşluklar bırakmaya başlamıştı. Bienvenu bu boşluklardan birinde Stoch'a harika bir pas yuvarladı. Stoch bizim adımıza ikinci golü atarken şoka girmiştim. Böyle oynadığımız maçta kaleyi tutan 3. şutta 2. golü bulmak rüya gibiydi ve artık geriye skoru korumak kalmıştı. Golün moral bozukluğu Galatasaray'ın hücumlarının gücünü de azaltınca kalan dakikaları geçirmek bizim adımıza pekte zor olmadı.


Mutlak kazanılması gereken maçı ne kadar sıkıntılı olsada kazandı Fenerbahçe. Artık şampiyonluk için bütün kozlar bizim elimizde kalan maçları kazanarak diğer sonuçlara bakmadan şampiyon olabileceğiz. Böyle bir sezonda şampiyon olmak diğer 18 şampiyonluğa bedel olacaktır ancak henüz hiçbir şey bitmiş değil.. Galatasaray bu sezon gerek oynadığı oyunla gerekse gösterdiği mücadele ile şampiyonluğu sonuna kadar hak etti. Ama 3 Temmuz sürecinden sonra şampiyon olmak çok şey ifade ediyor bizim adımıza. Düğüm büyük ihtimalle Kadıköy'de çözülecek ve o maç sonucu ne olursa olsun hiç unutulmayacak. Playoff  fikri her ne kadar hoşuma gitmese de o son maçı düşündükçe şimdiden içimi heyecan basıyor. Tarih Galatasaray'ın bugünkü oyununu değil şampiyonu yazacak Ve bakalım kupa kimin ellerinde yükselecek...


GALATASARAY: 1  - FENERBAHÇE: 2
Stat: Türk Telekom Arena
Hakemler: Fırat Aydınus, Aleks Taşçıoğlu, Kemal Yılmaz
Galatasaray: Muslera, Eboue, Semih Kaya, Ujfalusi, Hakan Balta, Engin Baytar (Dk. 89 Sabri Sarıoğlu), Selçuk İnan, Melo, Emre Çolak (Dk. 61 Aydın Yılmaz), Necati Ateş (Dk. 78 Baros), Elmander
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Cristian, Selçuk Şahin, Caner Erkin (Dk. 73 Özer Hurmacı), Alex (Dk. 72 Stoch), Sow (Dk. 40 Bienvenu)
Goller: Dk. 17 Ziegler, Dk. 80 Stoch (Fenerbahçe), Dk. 68 Selçuk İnan (Galatasaray)
Sarı kartlar: Dk. 6 Melo (Galatasaray), Dk. 30 Caner Erkin, Dk. 49 Alex, Dk. 78 Selçuk Şahin, Dk. 90 artı 2 Volkan Demirel (Fenerbahçe)

22 Nisan 2012 Pazar

Fenerbahçeli Olmak Ne Güzel Bir Şey



İnsan her dinleyişinde etkilenir mi? Evet.. Taraftar olmakta budur zaten rakibe sallayarak level atlanmaz..

Eto'o & Messi

Samuel Eto'o'nun Barcelona günlerinde Messi'nin henüz uzayla olduğu bilinmiyordu. İkisinden de tenisçi olmaz orası kesin :)


Dün El Clasico'da Barcelona'da gözüken en büyük sorun tam bir forvet oyuncusunun olmamasıydı. İbrahimoviç'i almak için Eto'o + 40 milyon verdi Barça. Ertesi sezon Milan 20 milyon bedelle yollandı İbra! Bu işten en karlı çıkan İnter oldu. bedavaya aldıkları Eto'o'yu Anzhi'ye 30 milyona sattılar. Peki Barça Eto'o'yu yollamasa ve Zlatan macerasına hiç girmeseydi ne olurdu? Cevaplanması zor bir soru kolay olansa Barcelona'nın özellikle David Villa'nın sakatlığında net bir forvete ihtiyacı olduğunu söylemek..

Yerli Clasico'da Neler Olur

Dün gece El Clasico'yu izledikten sonra sıra geldi Yerli Clasico'ya! Biz her ne kadar bu maça dünya derbisi desekte öyle olmadığı ortada ama bizim için ülkenin en büyük maçı oynanacak. Ligdeki derbi için 'Bugün Bayram Çocuklar' başlığını atmıştım. Bu sefer heyecan biraz daha fazla zira kazanan şampiyonluk yolunda büyük adım atacak. Eh bu da Ramazan Bayramı ile Cumhuriyet Bayramını aynı güne gelmesi gibi sayalım :)


Bu maçta Ronaldo ve Messi olmayacak ama bir tarafta Alex diğer yanda Elmander olacak. Alex, Messi gibi çok mücadeleci olmasa da zekası ve tekniğiyle oynayacak, Elmander hırsı ve mücadele gücü ile takımını önde tutmaya çalışacak. Alex'in Fenerbahçe için ifade ettiği anlamı anlatmaya gerek yok. Emre'nin cezalı olması ile beraber bütün yük onun üzerinde olacak, sahada bütün takım tv başında biz onun ayağına bakacağız. Elmander de Alex kadar olmasa da GS adına çok büyük anlam taşıyor. O oynadığı zaman Melo ve Selçuk hücuma daha çok katılıp daha etkili oluyor. Galatasaray'ın en büyük silahları Selçuk-Melo ikilisinin etkili olması için önce Elmander'in rakibi taarruza kaldırmaması gerekiyor. İşin özü Alex ve Elmander kilit adamlar.


Fenerbahçe ligdeki ve Süper Final'deki  Trabzon maçlarında yaptığının aynısını yapmaya çalışacak: 'pasla çık, topu verme!' Bu sefer iş biraz daha zor çünkü Galatasaray ligde an itibari ile en iyi alan daraltan ve şok pires yapan takım. TT Arena'da ki ilk maçta Bilica'nın yaptığı hatayı hatırlayın mesela. Fenerbahçe taktiği kusursuz uygulayamazsa eğer maçın başında ilk hatada golü kalesinde görebilir. Eğer pasla çıkmayı başarabilir ve ilk yarım saati gol yemeden geçebilirse Galatasaray'ın yorulması ile beraber rahatlayabilir. Ligin en kuvvetli ekibi gibi gözükse de Galatasaray'ı yenmek o kadar zor değil zira çok büyük açıkları var. Bunlardan bir tanesi kanatları kullanan takımlara karşı zorlanmaları. Ayrıca Melo'nun defans ikilisinin arasına girdiği anlarda defans-hücum bağlantısını kuramamaları da diğer bir handikap. 


Aykut Kocaman Selçuk İnan'ı, Şahin ile marke edip Melo'yu da Alex'in alıp götürmesini isteyecektir. Bu durumda Caner ve Mehmet Topuz hatta Gökhan Gönül'ün sürpriz koşuları ile GS defansını aşmak 1. plan olacak. Orta alanda yaşanabilecek boşluklar son haftaların formda oyuncusu Cristian içinde önemli fırsatlar oluşturacak. Bir kaç haftadır formsuz olan Sow bu maçta biraz kıpıdanabilirse işler Fenerbahçe adına çok daha kolay olabilir. Solda Riera'nın karşısında oynayacak Topuz-Gökhan ikilisinin performansı İspanyol oyuncununda oyununu etkileyebilir. Tabii bunu Fatih Terim'de düşüneceği için tercihini Emre Çolak'tan yana kullanmasını beklemek yanlış olmaz.


Galatasaray'ın kazanması sadece Elmander'e bağlı değil elbette ancak İsveçli'nin rolü hücumda çok büyük. Ondan ilk beklenti gol değil. Zira Necati'ye yarattığı boş alanlar gollerinden çok daha fazla etkili oldu. Elmander savunmayı yoracak ve alan boşaltacak Selçuk  İnan'ın paslarına Necati hareketlenecek. Bu sahneyi çok fazla görmemiz muhtemel. Derbide kaleciler kaliteli olduğu için uzaktan şutların skoru beliremesini beklemiyorum ancak Kadıköy'de ki maçta Alex'in attığı gibi şutalara yapabilecekleri bişey yok. Fenerbahçe'de Cristian ve Alex, Galatasaray'da Selçuk ve Melo kalecileri uzaktan zorlayabilir. İki teknik adamında ilk tercihleri şut değil Sow ve Necati'yi savunma arkasına kaçırmak olacaktır. Yardımcı hakemlere ofsayt konusunda büyük iş düşecek...


Derbiyi kazanan tarafın şampiyonluk için büyük bir adım atacağı kesin. Çünkü Trabzon ve Beşiktaş bu iki takımı zorlayacak gibi durmuyor dolayısiyle şampiyonu bu iki takım arasındaki maçlar belirleyecek. Süper Final fikrini her ne kadar sevmesem de fazladan iki FB-GS derbisi izleyecek olmam beni heyecanlandırıyor. Dün geceki El Clasico'dan sonra Yerli Clasico'dan da beklentim büyük. Futbol şöleni saat 19.00'da başlıyor keyfi bütün gece sürüyor. Aman kaçırmayın tekrarı yok!!

Barça's time is over | Barça 1-2 Real

Bu sezon La Liga'da ki şampiyonluk mücadelesi yıllar sonrada hatırlanacak. İki takımda önüne geleni ezip geçerken Real Madrid gol rekorunu kırdı Ronaldo ve Messi 40'ı devirdi. Bu iki takımı zorlayacak ekip yok ligde. Eğer o gün kötü gününde değillerse bırakın puan almayı 3-4 gol yemeden ayrılamıyorsunuz sahadan. İki takım maça çıkmadan evvel Şampiyonlar Liginde mağlubiyetler almış herkesi şaşırtmıştı. Akıllar bu maçtaydı günler öncesinden. Barça Londra'da zorlansa da kazanamamasının sebebi Chelsea değil kendi beceriksizliğiydi. Real Almanya'da kaybederken son ayların en kötü futbolunu oynamıştı. Onların düşündüğü Nou Camp'tı çünkü Bayern'i Bernabau'da yener turu geçerlerdi. Ama El Clasico'da Barça'ya kaybetmenin telafisi yoktu!
Nou Camp'ta maç başladıktan sonra Barcelona kontrolü ele aldı ve kendi aralarında oynamaya başladılar. Buna izin verecekti Real Madrid ama izin vermeyecekleri şey ceza sahası yakınında rahat oynamalarıydı. Topu ayağına alan 4 bir tarafında beyaz formalı adam görüyordu. Alexis'in sakatlığında sahaya sürülen Tello biraz daha becerikli olsa yine de bu plan yatabilirdi ama Puyol, Valdes'mi alsın uzun mu vuruyum diye düşünürken Khedira ben alıyım bari dedi ve topu ağlara yolladı. Real Madrid başka bir zaman öne geçse Barcelona için telaş olmaz ve çevireceğini bilirdik ama bu sefer sahadaki oyun daha başkaydı.
Alexis' Sanchez oyuna girerken Xavi çıkmış bu durumdan bir hayli mutsuz olmuştu. Xavi kötü oynamıyordu. Sorun Alex gibi oynamasıydı. Ondan karşı karşıya pozisyonun içinde olması değil o pozisyona arkadaşlarını sokması beklenirdi normalde. Barça'nın 3-4-3 dizlişi defans ile hücum arasındaki bağa engel olmuştu. Alexis oyuna girdikten sonra golünü attı. Ama bu gol bile Barça'nın kazanacağına inandırmamıştı kimseyi..
Ronaldo anında cevabı yapıştırınca gol sevinci maçı açıklar gibiydi: Sakin olun ben burdayım!.. Daha önceki maçlarda yokları oynayan Ronaldo muhteşemdi bugün. Peki neden? Ronaldo daha farklı oynamadı farklı olan Barcelona'ydı.. Real'de farklı olan isim CR7 değil Mesut Özil'di. Alex için zamanında söylenen 'büyük maçlarda kayboluyor' sözü onun için söylenir olmuştu ama bu maç öyle olmadığını kanıtladı. Maç sonunda Karanka'da kafalardaki soru işaretlerini giderdi diyerek onun performansını övdü.
Messi bugüne kadarki en kötü Clasico'sunu çıkarmış gibi gözüksede sürekli oyunun içindeydi.  Etrafına dizilen 4 adamdan ne pas atacak adam ne de gidecek alan bulabildi. Camp Nou'da maç biterken bu kez kahraman olan 'uzaylı' değil Ronaldo'ydu. Messi uzun bir aradan sonra konu ne olursa olsun her hangi bir alanda rekor kıramadan ayrıldı sahadan.
Thiago orta alanda etkisiz kalırken Fabregas anlamsız bir şekilde kulübede oturdu. Barça'ya defansif orta alan oyuncusu olarak gelen Mascherano ise çok fazla sex yapığı için güçsüz kalan(!) Pique'nin yerine sahadaydı. Barcelona harika bir takım olsa da eksikleri bir hayli fazla. Savunmada yaşlanan Puyol ve oynamayan Pique dışında oyuncu yok! Abidal'ın hastalığından sonra sol bek ihtiyacı da ortada. Belkide en büyük sorun ilerde topu pas dışında tutabilecek gerçek bir forvetin olmaması. David Villa sakatlandıktan sonra elde gerçek bir santrafor olmadığı da aşikar.
Real Madrid dün gece bir devri kapattı ve yeni bir devri açtı. Barcelona'nın hegomanyası sona ererken, Barça'nın karşısına Mou'yu, Messi'nin karşısına da Ronaldo'yu getirerek yıkma projesi 3 yıl sonra meyvesini verdi. Real şampiyonluk yolunda noktayı Nou Camp'ta koydu. Bundan daha güzeli burada kazanarak şampiyonluğu ilan etmek olurdu ki bu da şimdilik yeterli bize.. Ligi kazandık artık geriye Kupa 1 kaldı. İki takımda muhtemelen Bayern ve Chelsea'ye siz çekilin bu bizim aramızda diyecek ve finalde bir El Clasico daha izleyeceğiz. Barcelona kazanırsa ligi rahatlıkla unutturacak. Ama Real kazanırsa Barcelona taraftarı Mourinho'yu asla unutmayacak ve son 3 yılda kazandıkları bütün başarılar çöpe gidecek. Zira kupayı finalde Real'e kaptırmak evlat acısı gibi koyacak. Bekleyip göreceğiz ama umarım kupayı Münih'te Casillas kaldıracak...