21 Ocak 2012 Cumartesi

4-6-0


Fenerbahçe'nin maçın başındaki oyunu, geçen hafta Manisa'da kaldığı yerden devam ediyor izlenimi verdi. Sahada net bir forvet yoktu. En uçta Alex ve Stoch değişerek yer aldılar ve sürekli topa baskı yaptılar. Bu baskı henüz 11. dakikada meyvesini verdi. Kaleci Navarro'nun hatasına çabuk uyanan Alex topu ağlara yolladı ve maçı Fenerbahçe açısından daha kolay hale getirdi. Golden sonra baskıyı sürderen Fenerbahçe yakaladığı fırsatları gole çeviremezken kalesinde de hiç pozisyon vermedi. Bu oyunu tüm maç sürdürmesi beklenemezdi elbette ancak 20. dakikadan sonra bir anda stop etti sanki! Takımın geriye yaslanması ile beraber hücumda etkinlik de sıfıra indi ve ilk yarı böyle bitti. İkinci yarıya da aynı şekilde başladı Fenerbahçe ve Alex'in penaltısına kadar da bu oyunu sürdürdü. Skoru yakaladıktan sonra takım tekrar kendini öne attı ve Stoch'un füzesi ile iyice rahatladı. Son dakikalarda Bienvenu'nün golü de pastanın üzerine krema oldu.

Gelelim yazının başlığı 4-6-0 konusuna. Semih'in sakatlığı Bienvenu'nün de kötü performası Kocaman'ı farklı tercihler yapmaya itti. Üstüne bir de Alex'in pozisyonunda harika oynayan Stoch ve solda Caner'i kesmek istememesi, Alex'in de sakatlıktan dönüşü ile forvetsiz bir düzen oluşturdu. Bu düzen Mourinho'nun Chelsea ile şampiyonluklar kazandığı dönem ki taktiği hatırlattı bana. Kanatlarda Duff ve Joe Cole, forvet arkasında Lampard ve geriden gelip top alan Drogba'yı orta sahadan Makalele ve Essien desteklerdi. Önde ki bu dörtlü top rakipte iken forveti bir anda dörtler ve baskıyla topu kazanır ve sonuca giderdi. Fenerbahçe'nin oyunu da bugün tam da o tarzdaydı. Özellikle ilk 20 dakika Caner-Stoch-Alex-Topuz dörtlüsü Kayseri'nin ceza sahasını çevreleyip baskı kurdular. Bunun sonucunda Sota ile Hollanda ekolünü benimseyen ve defanstan pasla çıkmaya çalışan Kayserispor'u zor durumlara soktular. Nitekim gol de böyle geldi. Bu deneme uzun soluklu olmayacaktır muhtemelen ancak Sow'un 27. haftada dönme istimali düşünülürse bir kaç maç daha izleyebiliriz.

Alex: Kaptan bu maçta da yapması gerekeni yaptı. Attığı ilk golde oyun zekasını gösterdi. Maçtan sonra ''Kayseri Hollanda ekolünü benimsemiş bir takım ve bu sistemde kaleciler de oyunun içinde. Bunu biliyorduk ve baskı yaptık'' dedi. Bu açıklama ile de oyun ve pozisyon bilgisini göstermiş oldu.

Stoch: Son haftalarda yükselen formunu bu maçta da sürdürdü Miroslav. Attığı harika golle Twente günlerini anımsatırken toplamda 6 gole ulaştı. Formunu korudukça Fenerbahçe'nin Alex'le birlikte en büyük silahı olacaktır.

Cristian: Bana göre bu sezon takımın en iyisi konumunda Brezilya'lı. Bu maçta da oyunun iki yönünde de etkiliydi yine. Ceza sahasına sık sık girdi pozisyonların kalbinde yer aldı ve sahada yine en iyilerdendi.

M. Topuz: Kayseri'den geldiğinde çok iyi bir hücumcu olan Topuz şu güne geldiğimizde tam bir görev adamı oldu. Savunma yönünü çok güçlendirdi ancak neredeyse hücumu unuttu. Hücum yönünü yeniden hatırlaması şart!

Caner: Bugün diğer maçların aksine sahada etkisizdi. Stoch'un bu formu sürerse yeni forvetin gelişi ile birlikte kendisini yedek kulübesinde bulabilir.

Kobe & Jordan

Bir çok sporsever için Jordan'a en çok benzetilen isim Kobe Bryant. 'Majesteleri' basketbolu bıraktıktan sonra NBA'in en büyük süperyıldızı rölünü Kobe almıştı. Şu günlerde LeBron o rolü neredeyse çalmak üzere hatta birçokları için çoktan en iyisi Kral James oldu bile.




20 Ocak 2012 Cuma

Sow Time!

Kezman, Guiza facialarından sonra Niang'la oh çeken Fenerbahçe taraftarının sevinci çok uzun soluklu  olmadı ve Bienvenu kursağımızda kaldı bu sezon. Bir de üstüne 'Genç Semih' neden kulübede kaldığını kanıtlar bir performans sergileyince Fenerbahçe sezonun ilk yarısını kuraklık içinde geçirdi. Sorunu kökten çözmek isteyen Aykut Kocaman takımı 4-5 sene götürecek bir forvet alacaklarını söyledi. Ancak şike soruşturması kafaları karıştırıyor, ülkeye gelecek oyuncuları ikna etme işini zorlaştırıyordu.

Ve sonunda bomba patladı ve Lille'in yıldızı Moussa Sow ikna edildi. Fenerbahçe taraftarları transfer haberinden sonra sosyal medyada çostu. Ne de olsa geçen sezon 25 gol atan bir oyuncu transfer edilmişti. Artık Sow zamanıydı!

Ben 'Sow zamanı' demek için biraz bekleyecem zira hafızamı tazelediğim de Euro 2008'den sonra alınan Guiza gelirken söylenenler ve düşündüklerim hala aklımda. Bir önce ki sezon Avrupa'nın en büyük liglerinden İspanya'da 27 gol atarak(penaltısız) gol kralı olan, milli takımda Torres'in yedeği olan adamı 'okçu'yu almıştık. Maliyet büyüktü ama önemli değildi ne de olsa bu adam bizi hem ligde hem Avrupa'da uçuracak oklarını rakiplerin kalbine saplayacaktı derken! Sonra rüyadan uyandık ve genç Semih'e sarıldık, taa ki Niang transferine kadar.

Şimdi Sow transferi sonrası aynı senaryo oynanıyor. Geçen sezon Fransa'yı şampiyon tamamlayan takımın gol kralını getiriyoruz. Üstüne bir de takımda ki forvet eksikliği de bas bas bağırırken Sow bizim için ilaç olacak, leblebi gibi gol atacak diyoruz. Tamam belki de ben abartıyorum, kötü düşünüyorum ama düşünülmeyecek gibi de değil hani. Sow'u 25 gol attığı geçen sezon dışındaki istatistiklerine bakalım kuşkularıma hak vereceksiniz.

2006 yılında Rennes'in genç takımından A takıma yükselen Sow 3 sezon boyunca yedekten gelerek 82 maçta 12 gole imzasını koyuyor. Senagalli oyuncunun dikkatleri üzerine topladığı sezonsa Sedan'a kiralık gittiği dönem oluyor. Burda 30 maça çıkan Sow 6 gol atıyor ancak oynadığı futbolla dikkatleri üzerine çekmeye başlıyor ve ardından Lille'in yolunu tutuyor. İlk sezonunda da 25 gol atıp gol kralı oluyor. Buraya kadar her şey güzel ancak Sow'un etkili oynadığı ve çift haneli rakamlarda gol atabildiği tek sezon geçen sezon. İşte burası da melül bakışlı Guiza'yı anımsamama sebep oluyor..!





Şimdiye kadar ikna olmamış olabilirsiniz. O zaman bir de şöyle anlatıyım. Guiza'nın İspanya'da gol kralı olduğu sezon takımı Mallorca ligi 7. sırada bitirip Avrupa Kupaları bileti alırken 69 golle ligin en çok gol atan 4. takımı olmuştu. Şu anda yıllar sonra Almanya'da zirveyi zorlayan Mönchengladbach'ın Marco Reus ile beraber yıldızı Arango o takımdaydı ve bu adam Guiza'yı gol kralı yapan adamdı. Bunu niye anlattığımı hemen söyleyeyim. Sow önceki sezonların aksine 25 gol atarken o takımda da Hazard vardı! Diğerlerini söylemiyorum bile..

Ya ne alakası var saçmalıyorsun diyebilirsiniz, adamın Trabzon maçında oynadığı futbolu gördük 'kara mamba' gibiydi de diyebilirsiniz. O senin kuruntun kardeşim, leblebi gibi gol atacak bu adam senaryo yazmışsın da dersiniz belki vesselam Güiza'dan canı yanmış, sokağa attığımız 25 milyon euro'nun karşılığında yönünü şaşırmış okların kurbanı olmuş bir taraftar olarak

7,32 - 2,44!



Allah'ım nasıl kaçar? 7,32 - 2,44 bir Allah, bir top, bir kale, dışardaaa! Murat Kosava olayı altı pastan atamadı olarak geçti ama maçı Emre Tilev anlatsa böyle derdi heralde, 

Golcüler

Uluslararası futbol tarihi ve istatistikleri federasyonu yani bizim sık sık okuduğumuz adıyla IFFHS bugüne kadar en çok gol atan oyuncular listesi yapmış.  Ha bu arada istatistikler hazırlanırken oyuncuların sadece ulusal liglerde attığı goller hesaba katılmış.(Pele bin küsür gol attı diyecekler için)

Sir Alex Ferguson'un güzel bir sözü vardır. ''İstatistik mini etek gibidir. Çok şeyi gösterir ama asıl görünmesi gereken şeyi göstermez.'' Aslında çok haklısın Sir ama listede ki golcülere bakınca bu seferlik göz ardı edilebilir sanki.

Listenin 1 numarasında kimi bekliyordunuz ki? Tabi ki Siyah İnci Pele! İtiraf etmeliyim ki listenin ikinci sırasında ki oyuncuyu ilk kez duydum. Eğer sizde benim gibi bu konuda cahilseniz buradan kariyerine bakabilirsiniz. Pele neredeyse çıktığı 1 maçta 1 gol atarken Josef Bican 1 maçta 2 gol ortalaması ile oynamış! Puskas,  Romario, 'Bombacı' Müller unutulmaz efsaneler.. Listede en yukarıda ki Türk tabii ki Hakan Şükür. Sonuçta beğenin beğenmeyin o da bizim için modern zamanların Pele'si! Sonrasında Tanju, Metin Oktay, Hami ve Aykut Kocaman geliyor.

Sıralama da Metin Oktay'ı görünce cennetin diğer büyük forvetleri neden yok diye merak ettim. Zira Lefter ve Baba Hakkı'da sayısız goller atmışlardı. Küçük bir araştırmadan sonra fark ettim ki onlar kariyerlerinin büyük kısmını Süper Lig kurulmadan oynamışlardı bile. Türkiye Profesyonel 1. ligi 1959 yılında kurulmuş. Vikipedia'nın bize verdiği bilgilere göre 'Baba Hakkı' 439 maçta 382 gole imzasını koyarken yine aynı kaynaktan Ordinaryus Lefter'in sadece Fenerbahçe kariyerinde 615 maçta 423 golü var.

Onlara efsane dedirten sadece istatistikleri değil elbette ki ama inanıyorum ki bu üçlü günümüzde oynasa Dünya Kupası kaldırmamız o kadar da uzak gözükmezdi.. Bu arada efsane demişken Pele ile Maradona günümüzde oynasalardı? Ya da vazgeçtim zaten Messi mi Ronaldo mu yeterince başımızda dert var onlar efsane oldukları yıllarda kalsınlar..

19 Ocak 2012 Perşembe

Yıldızlar Çocukken #4

Ve karşınızda ergen Zlatan! Şu an ki şaçlarını düşünürsek bu bile daha iyi  diyebiliriz :)


Hafta Sonu TV'de Futbol



20 Ocak Cuma
20.00 Antalyaspor – Beşiktaş (LİG TV)
20.00 Gaziantepspor – Mersin İdman Yurdu (LİG TV2)
21.30 Mönchengladbach – Bayern Munich (TRT HD)

21 Ocak Cumartesi
13.00 Samsunspor – Orduspor (LİG TV)
13.00 İstanbul Belediye – Manisaspor (LİG TV2)
13.30 Kayseri Erciyes – Bucaspor (TRTSPOR)
14.45 Norwich – Chelsea (LİG TV3)
16.00 Bursaspor – Sivasspor (LİG TV2)
16.00 Elazığspor – Kartalspor (TRTSPOR)
16.00 Kardemir Karabük – Trabzonspor (LİG TV)
16.30 Schalke – Stuttgart (TRTHABER / TRT HD)
17.00 Everton – Blackburn (PL TV)
17.00 Fulham – Newcastle (LİG TV3)
19.00 Espanyol – Granada (NTVSPOR)
19.00 Fenerbahçe – Kayserispor (LİG TV)
19.00 Roma – Cesena (EURO FUTBOL)
19.00 Kasımpaşa – Konyaspor (TRTSPOR)
19.30 Bolton – Liverpool (LİG TV3)
19.30 Kaiserslautern – Werder Bremen (TRT HD)
21.00 Real Sociedad – Atletico Madrid (NTVSPOR)
21.45 Atalanta – Juventus (EURO FUTBOL)
23.00 Betis – Sevilla (NTVSPOR)

22 Ocak Pazar
13.00 Osasuna – Valencia (NTVSPOR)
13.30 Akhisar Belediye – Güngörenspor (TRTSPOR)
13.30 Boluspor – Giresunspor (TRT 1)
13.30 Tavşanlı Linyit – Sakaryaspor (TRT 6)
15.30 Manchester City – Tottenham (LİG TV3)
16.00 Adanaspor – Karşıyaka (TRTSPOR)
16.00 Ankaragücü – Gençlerbirliği (LİG TV)
16.30 Hamburg – Borussia Dortmund (TRTHABER / TRT HD)
17.00 Rayo – Mallorca (NTVSPOR)
18.00 Arsenal – Manchester United (LİG TV2)
18.30 Bayer Leverkusen – Mainz (TRT HD)
19.00 Eskişehirspor – Galatasaray (LİG TV)
19.00 Göztepe – Denizlispor (TRTSPOR)
19.00 Malaga – Barcelona (NTVSPOR)
21.45 Inter – Lazio (EURO FUTBOL)
22.30 Real Madrid – Athletic Bilbao (NTVSPOR)

23 Ocak Pazartesi
20.00 Gaziantep Belediye – Çaykur Rizespor (TRTSPOR)
22.00 Villarreal – Sporting Gijon (NTVSPOR)
footbaLLove.com

Pepe..!



Ulan Pepe yine yaptın yapacağını, insan mısın sen?! Barça oyuncularının da çirkefliklerini gördük bir çok maçta ama sen çok ayrı bir vak'asın..
Bu da Pepe..!

18 Ocak 2012 Çarşamba

El Clasico öncesi istatistik!

Fotoğrafın üstüne tıklayarak daha net ve büyük bir şekilde görebilirsiniz!

El Clasico yine, yeni, yeniden geliyor! Bizim TV'lerde her derbi öncesi istatistikler verilir. Marca'da El Clasico öncesi istatistikleri sayfalarına taşımış. Buna göre bugüne kadar oynanan 216 karşılaşma da son yıllarda hep kaybeden olan Real hala bir maçla önde. Mor Menekşelerin 86, Katalanların ise 85 galibiyeti var. 45 maç ise berabere bitmiş.

Real'in attığı 363 gole Barça 348 golle yanıt verirken, Klasiklerda en çok gol atan oyuncu ise zamanında iki takım ile de sözleşme imzalayan ancak daha sonra Real Madrid efsanesi olan 18 gollü Di Stefano. Onu 15 golle diğer efsaneler Raul ve Puskas takip ediyor. Messi'nin ise daha şimdiden 13 golü var.

Bakalım bu akşam Real Madrid son yıllarda ki yenilgi serisine son verip Barça'yı devirebilecek mi! Yoksa Katalan ekibi yine Santiago Barnebau'dan galibiyetle ayrılan taraf mı olacak izleyip görecez. Maçı saat 23.00'dan itibaren TRT Spor'dan takip edebilirsiniz.

Not: En son oynanan El Clasico sonrası kendi taraftarının tepkisini çeken ve silik performansı ile hayranlarını üzen Ronaldo bu maçta çok farklı bir motivasyonla oynayacak. Bakalım Messi'nin gölgesinde kalmaktan sıkılan Portekizli bu maçta her şeyi tersine çevirebilecek mi..!

Schalke madende!

Schalke oyuncuları, Bild'in haberine göre Bundesliga'da ikinci yarının başlamasından önce bir madeni ziyaret edip işçilerle iki saat geçirmişler. Yerin 1000 metre altına inen oyunculardan Huntelaar buradaki çalışma şartlarını görünce şampiyonluk için daha fazla motive olduklarını söylemiş. Bayern ve ezeli rakip Dortmund'u geçmek hiç kolay olmayacak..!


17 Ocak 2012 Salı

Hafta İçi TV'de Futbol




17 Ocak Salı
23.00 Espanyol – Mirandes (TRTSPOR)

18 Ocak Çarşamba
21.00 Athletic Bilbao – Mallorca (TRTSPOR)
23.00 Real Madrid – Barcelona (TRTSPOR)

19 Ocak Perşembe
22.00 Inter – Genoa (TRTSPOR)

Program yoğun değil ancak ''El Clasico'' yeter sanki!


Kaynak: footbaLLove http://www.footballove.com/#ixzz1jfQUsNC1

Son Nefeste! | Manisa 1-2 Fenerbahçe


Fenerbahçe maçı son saniye golü ile kazandı ancak aslında maçı 4-5 farkla kazanabilirdi. Bu sezon en iyi maçını oynayan sarı-lacivertli ekip Alex'ten yoksun olmasına rağmen bolca pozisyon üretti. Ama beceriksizlik maçı zora soktu. Caner takımın açık ara en iyisiydi. Sanki içine Sevilla maçlarında ki Uğur Boral kaçmış gibiydi. Oyunu ve mücadelesi ile Tuncay'ı da anımsatmadı değil hani.

Maç konusunda söyleyecek çok fazla bir şey yok. Fenerbahçe Manisa'yı sahadan sildi. Attıkları beraberlik golü ve bir kaç kontra-atak dışında oyunda etkisizlerdi. Orta sahaların oyundan düşmeleri ile birlikte top bir o kalede bir bu kale de olmaya başladı. Bu da izleyici için maçı zevkli hale getirdi.

Son saniye golü için söylencek tek söz ''ilahi adalet'' olur heralde. Uzatma anlarında ve daha öncesinde yerden kalkmayan Yiğit kendi kalesine golü atarak Fenerbahçe'nin sonuna kadar hakkı olan 3 puanı cebine koymasını sağladı.


Maçtan oyuculara dair notlar:
  • Caner'in akıllara ziyan performansından bahsettim üstüne söyleyecek fazla bir şey yok. Bu oyunu sürdürürse Aykut Kocaman'ı zor bir karar bekleyebilir. Zira Stoch ve Özgür Çek en az onun kadar formdalar.
  • Stoch'un Alex'in mevkindeki iyi performansından kupa maçı sonrası bahsetmiştim. Bu maçta da iyi oyununu sürdürdü. Alex kadar yaratıcı değil ancak çabukluğu ve topla dikine gidebilmesi takımı olumlu manada etkiledi. Maçtan sonra ''Kariyerimde ilk kez 10 numara olarak oynuyorum. Elimden geleni yapıyorum ama pozisyonun asıl sahibinin aramıza en kısa zamanda dönmesini diliyorum'' dedi. Alex döndüğünde Caner-Stoch arasında tercih yapmak oldukça zor olacak ya da Alex kulübede mi kalacak göreceğiz!
  • Cristian Baroni bu sezonun Fenerbahçe adına belkide en iyisi. Geçen sezon onu ne kadar eleştirdiysem ne konuda eleştirdiysem bu sene tam tersini yapar oldu. Sen böyle devam et ben haksız çıkmaya razıyım Cristian!
  • Son olarak Alex'in yok olduğu maçlarda hep zorlandık ancak bu maç belkide şimdiye kadar ki 10'suz en iyi maçtı. Emre, Topuz, Özer hatta Sezer denendi ancak hiçbiri Stoch kadar efektif olamamıştı. Sanırım şimdilik Alex'in yokluğunun çaresini buldu Aykut Kocaman.



















Maça klasik çubuklu Lefter forması ile çıkan oyuncuların ellerinde ki pankartta mesaj netti. ''Rahat uyu çubuklu bize emanet!''

16 Ocak 2012 Pazartesi

Mou'nun taktik kağıdı


Cumartesi günü Real Madrid, Mallorca karşısında çok zorlanmış ancak geri dönmeyi başarıp 2-1 kazanmıştı. İşte o geri dönüşün formülü bu kağıt! 3'lü defans ve 4 forvetle saldırın emri! Zaten maç sonunda Mou risk almak zorundaydık dedi ve işe yaradı. 

Son anlarda üstünlüğü yakaladıktan sonra tekrar bir kağıt geldi ellerine ve 4'lü defansa geçildi. Callejon sağ bek Benzema yardım edecek haydi gençler!



Fotoğraflar footbaLLove'dan alınmıştır!

Moneyball


Dün gece ''69. Golden Globe'' ödüllerini izlerken bir kaç kez ''Moneyball''dan bahsedildi. Daha önce de bir kaç kez duyduğum bu filmi merak ettim, bir de spor filmi olunca oturdum izledim. İyi ki de izlemişim! Son zamanlarda izlediğim en iyi spor filmi olmasının yanı sıra günümüz sporunu özetler nitelikte ''Moneyball''. Filmde konu beyzbol üzerine ve malumunuz bu spor memlekette vuku bulmuş durumda değil ancak anlatılan hikaye günümüzde en çok futbolda yaşanıyor. Elimde olsa bu filmi ülkemizde ki bütün spor yöneticilerine izletirdim!

Kısaca filmi anlatacak olursak; 'Oakland A' takımının genel menejeri Billy Beane(Brad Pitt) kısıtlı bir bütçe ile devlere kafa tutmasının hikayesi anlatılıyor. Billy en iyi oyuncusunu başka takıma kaptırmasına rağmen takımı yeniden kuruyor. Ancak bunu yaparken Amerika'da bütün tabuları yıkıp tecrübeli gözlemcileri değil İktisat bölümü mezunu bir adamı dinliyor. İşte asıl meselede bundan sonra başlıyor. Kesinlikle izlemeniz gereken bir yapım. Pişman olmayacaksınız...

Uslu durmazsan seni Sofo'ya veririm!!!

Kaynak: maliano

15 Ocak 2012 Pazar

Dünya Ordinaryus'a Veda Etti


O'nu uğurlamaya binler geldi, gelemeyen binlerce kalp orada olamadığı için buruktu. Tam 47 yıl önce bırakmıştı futbolu ama kimse onu unutmadı. İzleyemeyenler babasına, dedesine sordu, bize ondan bahset dediler. Efsanenin kelime anlamının tam karşılığıydı O.

Yaklaşık 50 yıl önce formasını giydiği kulüpler onu unutmadı. Unutulmaz maçta Efsanenin golleri ile yendiğimiz Macarlar'da  unutmadı. Sadece Fenerbahçeli değil Beşiktaş'lı, Galatasaray'lı bütün renklere sevdalı isimler unutmadı. Zaten O unutulmazdı ve asla unutulmayacağı bugün bir kez daha anlaşıldı..

Ordinaryus'a Karelerle Veda

Fenerbahçe'nin bütün branşlarından sporcular törene katılırken. FB taraftarının yanı sıra diğer takım taraftarları da formaları ile geldi.
Gece boyu çalışan Fenerbahçe taraftar grupları O'nun için bu koreografiyi hazırladı





1964 yılında formasını giydiği Yunan AEK kulübüde O'nu unutmadı






Ordinaryusu unutmayanlar arasında AEK taraftarı da vardı. Dün oynanan AEK-Xanthi maçında Türkçe olarak ''Ver Lefter'e yazsın deftere'' pankartı asıldı tribünlere
Bundan tam 60 yıl önce formasını giydiği Fiorentina'da ''Türko''yu unutmadı!
Avrupa Futbolunun patronu UEFA Lefter'i alışık olduğu gibi manşetten anlattı.
Arda Turan bugün oynanan Atletico Madrid-Villarreal maçında kulübünden izin alıp siyah bant taktı