19 Mayıs 2012 Cumartesi

Euro 2012 Takım Değerlendirmesi: Rusya

Euro 2012 yaklaşırken takım değerlendirmeleri sürüyor. Ev sahiplerinden Polonya'nın ardından bugün A Grubunun diğer takımı Rusya'yı anlatmaya çalışacağım. Grupta Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Yunanistan'la mücadele edecek olan Ruslar, Euro 2008'de elde ettikleri yarı-final başarısını en azından tekrarlamak istiyorlar.


Elemelerde B Grubunu tek yenilgi ile lider bitiren Rusya, Euro 2012'de düştüğü grubun genel profiline uygun olarak savunma yönü güçlü bir takım. 10 maçta sadece 4 gol yiyerek elemeleri bitiren Ruslar hücumda her ne kadar zenginlik yaratsalar da çok iyi bir bitirici oyuncuya sahip değiller.   Evlerinde oynadıkları İrlanda maçında tam 19 gol girişiminde bulunup tek bir gol bile atamadan maçı 0-0 bitirdiler. İrlanda kalecisi Shay Given'ın performansı her ne kadar bunda etkili olsa da bu onların zayıf olduğu noktalardan birisi. 
Teknik Direktörlük görevini Guus Hiddink'ten devralan Dick Advocaat daha önce de Rusya'da çalışan bir teknik adam. Rus Milli Takımının başına geçmeden evvel Zenit'te 3 yıl geçiren Hollandalı çalıştırıcı bu dönemde şampiyonluk ve UEFA Kupası zaferi yaşadı. Milli takımı kendi ekolünden gelen Hiddink'ten devralması da onun adına bir avantaj oldu.
Advocaat'ın sahadaki yardımcısı Andrey Arshavin Rusların en büyük kozu olacak. Son yıllarda yavaş yavaş adını duyuran Genç Yıldız Alan Dzagoev'den de beklenti büyük. Kalede 18 yaşından beri milli takım kalesini koruyan Akınfeev'in olması bekleniyor ancak bu sezonun büyük bir kısmını sakat geçirmesi onun adına soru işaretleri oluşturuyor.


Rusya'da sezonun Avrupa Liglerine göre erken açılıp erken kapanması milli oyuncular için hep bir soru işareti oluştururdu ancak bu sezon onlarda bizim gibi play-off uygulamasına gidince bu sorun ortadan kalktı. Milli takımın iskeletini oluşturan Zenit oyuncuları ezici bir üstünlükle ligi şampiyon bitirdi. Ruslar oturmuş bir kadroya dirençli bir oyun yapısına sahip. Maçlara çıkması beklenilen 11 şu şekilde:

4-3-3

Akinfeev; 
Anyukov - A Berezutsky - Burlak - Zhirkov
Shirokov - 
Semshov - Zyryanov
Dzagoev - Kerzhakov - Arshavin

Teknik Direktör: Dick Advocaat

Hollandalı çalıştırıcı daha önce iki dönem kendi ülkesinin Milli takımında görev aldı. PSV ve Rangers gibi gibi ekiplerle şampiyonluklar kazanan Advocaat iyi bir kupa koleksiyonuna sahip. 2004 Avrupa şampiyonasında yarı finalde ev sahibi Portekiz'e elendikten sonra Hollanda antrenörlüğünü bıraktı ve kariyeri düşüşe geçti. Önce M'Gladbach'ı bir sezon çalıştırdı ardından Birleşik Arap Emirliklerine gitti. Kısa süreli maceranın ardından yeni durağı biraz daha doğudan Güney Kore oldu. 2 yıl içinde 3 takım çalıştıran Dick'e 2006'da Zenit kendini tekrar kanıtlama şansı tanıdı. Rusya'da çalıştığı 3 yılda UEFA Kupası da dahil olmak üzere 4 kupa kazandı. Belçika milli takımının teklifini kabul ettikten kısa süre sonra ayran gönüllü olan Advocaat Rusya'ya bu kez milli takım teknik direktörü olarak döndü. Hiddink'in bıraktığı mirası en iyi şekilde değerlendirip onun kurduğu oyun yapsını bozmadan devam etti ve takımını Polonya'ya götürdü. Advocaat ile bir dönem Zenit'te birlikte çalışan Fatih Tekke onun için ''Hocaların Hocası'' diyor ve ekliyor. Kendine has bir sitili var, inandıklarını yapıyor. Gerçekten iyi bir hoca ancak belli sorunları var. Onunla bir yapılanma içine girmeniz mümkün değil zira kendisi 3 yıldan fazla durmuyor. Kısa vadede başarı istiyorsanız istediğiniz adam O! Şampiyonadan sonrada PSV'nin başına geçecek. İşsiz kalma korkusu olmaması Rusya adına dezavantaj mı sorusunun cevabı çok zor ama Hollanda ile yarı final oynadıktan sonra kendi kariyeri için daha iyisini yapmak isteyecektir. Ruslar ona, O da oyuncularına güveniyor. Birlikte neler yapacaklar göreceğiz!



Kilit Oyuncular: Arshavin, Dzagoev, Zhirkov
Rusya Euro 2012'de arkadaki  oyuncuların iyi savunmasına ve öndeki üçlünün yaratıcılığına güveniyor. Kanatlarda Arshavin ve Dzagoev hızlı ve adam eksiltebilen oyuncular. Arshavin için çok fazla şey söylemeye gerek yok. Bizim için Arda Turan şu anda ne ise Ruslar için Arshavin o! Dzagoev yeni Arshavin durumunda. Bu sezon CSKA Moskova'da gösterdiği performansla dikkatleri üzerine toplayan 21 yaşındaki oyuncu, turnuvada göstereceği performansla büyük liglerin yolunu tutabilir. En uçta gol umudu Kerzhakov bu sezon Zenit'in şampiyonluğuna attığı  23 golle büyük katkı sağladı. Onu daha önce Sevilla formasıyla izlemiştik. Orta sahada Shirokov bu sezon patlama yaptı desek yeridir. Şampiyonlar Liginde Zenit'le çıktığı 8 maçta 5 gol atan oyuncu ligdeki şampiyonluğa da 9 golle katkı sağladı. Arkadan sürpriz çıkışları ile Rusların Selçuk İnan'ı olabilir. Orta alanda savunma yüküne katkı yapacak isimler savaşçı diye nitelendirilen Zenit'li Denisov ve tecrübeli oyuncu İgor Samshov. Defansta adından bahsedilecek ilk isim ise eski Chelsea oyuncusu Zhirkov. Geçen sezon yaptığı transferlerle adından söz ettiren Anzhi'ye giden sol bek, tecrübesi ve hücum gücü ile takımın temel direklerinden. 2009'da Chelsea kadrosuna katıldığında en pahalı Rus oyuncu olmuştu. Takımda diğer göze çarpan isimlere bir çırpıda bakacak olursak: Bu sezon ortasında Tottenham'dan ülkesine dönüş yapan Pavleyuchenko kadronun değerli isimlerinden bir tanesi. Her ne kadar formsuz bir sezonu geride bıraksa da yıldızını Euro 2008'de parlatarak Premier Lig'e giden oyuncu için tekrar kendini kanıtlama şansı demek bu turnuva. Bize neler yapabileceğini bir kez daha göstermek isteyecektir. Kadroda bahsetmeye değer bir diğer isim Pavel Pograbnyak. Papo lakaplı  oyuncu 2008'te ki şampiyona öncesi en büyük gol umuduydu ancak şansız şekilde sakatlanınca yerine Pavleyuchenko alında ve yıldızını parlatan isim oldu. Benim inancım o turnuvada yer alsa şimdi çok başka bir oyuncu olabilirdi! Gerçi şu anda Fulham formasıyla Premier Ligde oynasa da eski günlerindeki gibi değil.

Rusya'nın şampiyonada çok şeyler beklediği genç oyuncuları da var. 22 yaşındaki savunma oyuncusu Taras Burlak bu sezon Lokomotif Moskova ile Rusya Premier ligi ve Avrupa Liginde 39 maça çıktı. 11'de şans bulması zor ancak son anda gelen bir sakatlık ile kendini gösterme fırsatı bulabilir. Burlak ile aynı yaşta olan Dinamo Moskova oyuncusu Artur Yusupov'da kendini göstermek isteyecektir. Tecrübeli isimlerden oluşan Rusya orta sahasına gençliği ile dinamizm katabilir. Forma şansı bulup bulamayacaklarını yakında öğreneceğiz. 
Son Avrupa Şampiyonasında tüm beklentileri aşan Rusların kadrosunda aradan geçen 4 yılın ardından aynı yüzlerin çoğu kadroda. 2008'de şampiyonanın en genç ekiplerinden birisi olarak anılan takım bu sefer daha tecrübeli ve sağlam bir ekibe iskelete sahip. İyi bir kura çektiklerini de hesaba katarak en azından gruptan çıkmaları bekliyorum. Tribünlerde pek çok taraftarının da olacağını hesaba katarak daha iyisini yapabilirler. Onlar adına tek sorun halkın yüksek bir beklentisi olması. Bir öncekinde yakalanan başarı beklentiyi artırmış durumda ve başarısız olma hakları yok. Nereye kadar gidebileceklerini birlikte göreceğiz...

Euro 2012 için açıklanan Rusya kadrosu şöyle:
Kaleci: Igor Akinfeev (PFC CSKA Moskva), Vyacheslav Malafeev (FC Zenit St Petersburg), Anton Shunin (FC Dinamo Moskva).

Defans: Aleksandr Anyukov (FC Zenit St Petersburg), Aleksei Berezutski (PFC CSKA Moskva), Vasili Berezutski (PFC CSKA Moskva), Sergei Ignashevich (PFC CSKA Moskva), Vladimir Granat (FC Dinamo Moskva), Yuri Zhirkov (FC Anzhi Makhachkala), Dmitri Kombarov (FC Spartak Moskva), Roman Sharonov (FC Rubin Kazan), Roman Shishkin (FC Lokomotiv Moskva).

Orta Saha: Igor Denisov (FC Zenit St Petersburg), Konstantin Zyryanov (FC Zenit St Petersburg), Roman Shirokov (FC Zenit St Petersburg), Denis Glushakov (FC Lokomotiv Moskva), Magomed Ozdoev (FC Lokomotiv Moskva), Igor Semshov (FC Dinamo Moskva), Marat Izmailov (Sporting Clube de Portugal), Alan Dzagoev (PFC CSKA Moskva).

Forvet: Andrey Arshavin (FC Zenit St Petersburg), Aleksandr Kerzhakov (FC Zenit St Petersburg), Artem Dzyuba (FC Spartak Moskva), Aleksandr Kokorin (FC Dinamo Moskva), Roman Pavlyuchenko (FC Lokomotiv Moskva), Pavel Pogrebnyak (Fulham FC).
A Grubu
 PolonyaYunanistan 
Warsaw – Cuma, 8 Haziran, 2012 18:00
 RusyaÇek Cumhuriyeti 
Wrocław – Cuma, 8 Haziran, 2012 20:45
 YunanistanÇek Cumhuriyeti 
Wrocław – Salı, 12 Haziran, 2012 18:00
 PolonyaRusya 
Warsaw – Salı,  12 Haziran, 2012 20:45
 Çek CumhuriyetiPolonya 
Wrocław – Cumartesi, 16 Haziran, 2012 20:45
 YunanistanRusya 
Warsaw – Cumartesi, 16 Haziran, 2012 20:45

Kupa 1 Finali Öncesinde


Bu akşam kulüpler bazında en büyük ödül Kupa 1 sahibini Allianz Arena'da sahibini bulacak. Final öncesinde İki takım adına da ilginç istatistikler var. Bunlardan bazılarını elden geldiğince yazdım.

  • Bayern sahasında oynanacak bu finali kazanırsa 1957'de Real Madrid ve 1965'te İnter'in ardından bunu başaran 3. takım olacak. 
  • Bayern Münih İngiliz takımları ile evinde 16 kez oynamış ve sadece 1 maç kaybedip 10 kez kazanıp 5 maçta da berabere kalmış.
  • Chelsea deplasmanda Alman takımlarına 6 maçta 1'er galibiyet ve yenilgi alırken 4 kez berabere bitirmiş. Tek galibiyetleri Almanya'da 2003/04 sezonunda Stuttgart karşısında 1-0
  • Bayern bu sezon evinde oynadığı 6 karşılaşmayı da kazanırken Chelsea deplasmanda 1 galibiyet 3 beraberlik 2'de yenilgi almış. Bu yenilgilerden bir tanesi bu sezon gruplarda yine bir Alman takımı Leverkusen'den!
  • İki takım daha önce 2004/05 sezonunda çeyrek finalde eşleşmiş ve turu 4-2/2-3'lük skorlarla Chelsea geçmiş. O sezon yarı finalde Liverpool'a elenip İstanbul'a gelememişti Maviler!
  • Penaltılara kalan finallerde Bayern, Valencia'yı seri penaltılarda geçip 2001'de şampiyon olurken, Chelsea 2008'de Manchester United'a kupayı kaptırmıştı.
  • Bayern Münih'in 4 Şampiyonluğu var Chelsea ise henüz Abramovic'in rüyasını gerçekleştirebilmiş değil. Bu akşam ilk kupaları için oynayacaklar.
  • Bayern Münih gruptan çıktıktan sonra Basel, Marsilya ve Real Madrid'i saf dışı bırakırken; Chelsea, Napoli, Benfica ve Barcelona'yı eledi.
  • Bavyera ekibi finale kadar 25 gol atarken bunların 12sini Mario Gomez ağlara yolladı. 12 golün 11'ini iç sahada atması ve finalin evlerinde olması da ilginç bir istatistik. Ayrıca 14 gollü Messi'yi geçip gol kralı ihtimalini de halen koruyor. Chelsea ise Münih yolunda 24 gol atarken takımın en golcüsü 5 golle Didier Drogba!
  • Bayern Münih'in  3(Alaba, Badstuber, Gustavo), Chelsea'nin 4(Terry, İvanovic, Meireles, Ramires) oyuncusu cezalı.
Maç Türkiye saati ile Şampiyonlar Ligi saatinde  21.45'te başlayacak ve Star Tv'den naklen yayınlanacak. 

Arsenal Sezon Değerlendirmesi

Aaah..  Bir blogger açısından sezonun en zevkli kısmına geldik. Geride kalan sezona bakalım, oturduğumuz yerden ahkam keselim, kellelerin alınması için fetvalar yayınlayalım, yönetimleri, hocaları yollayalım.. Bundan daha kolay ve zevkli bir iş daha var mı bilmiyorum. 

Bunları söylüyorum ancak yazacaklarımın temelsiz ahkamlar olmayacağını umarım biliyorsunuzdur. Arsenal’in bu sezon oynadığı bütün resmi maçları izlemiş ve takımı günbegün takip etmiş birisi olarak gözlemlerimi aktaracağım. Katılmadığınız yer varsa lütfen beni haberdar edin. Devamını Oku

Nike'ın Euro 2012 Reklamı


Nike'ın Euro 2012 reklamı harika olmuş. Reklamda olmayan kimse yok neredeyse. Heyecan zaten had safhada ancak bu reklamla birlikte tavan yapmış oldu. Reklamda Barcelona'lı bir çok oyuncu, CR7, Mesut Özil, Götze, Pato ve daha bir sürü tanıdık sima var.. Yok artık diyeceksiniz ama LeBron James'te reklam kadrosunda :) Eh izleyin gerisine siz bakın.

18 Mayıs 2012 Cuma

Euro 2012 Takım Değerlendirmesi: Polonya

Euro 2012 yaklaşırken elden geldiğince turnuvada yer alacak takımlarla ilgili bir şeyler yazacağım. İlk yazı  Ukrayna ile beraber Avrupa Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak Polonya için.


Lakabı ''Kartallar'' olan Polonya Milli Takımı ev sahibi olmanın avantajıyla denk bir gruba düştü. Grupta 2004'ün sürpriz şampiyonu Yunanistan, son şampiyonada Hiddink ve Arshavin önderliğinde yarı finale kadar gelerek büyük sürpriz yapan Rusya ve turnuvanın gedikli takımlarından Çek Cumhuriyeti ile birlikte çeyrek final mücadelesi verecekler.


Ev sahibi olduğu için eleme oynamadan hazırlık maçları ile hazırlanan Polonya'nın hedefini Arsenal kalecisi Szczesny ''Amacımız gruptan çıkmak hayalimiz ise şampiyon olmak'' diyerek anlatıyor. Onlar için gerçekçi bir hedef ancak fazlasına itirazları olmayacaktır. Kadrolarında bir çok tanıdık isim var. Bunlar Sivas'ın kanat oyuncusu Kamil Grosicki, Trabzonspor'un Celtic'e kiraladığı Pavel Brozek ve yine Trabzon'da bu sezon hayal kırıklığı yaratan ancak yine de kadroya alınan Adrian Mierzejewski. Bu isimlere bakarak Lehlerin kadrosunun kötü olduğunu düşünüyorsanız bekleyin! Ama isimlerini yanlış yazarsam da kusura bakmayın çok zor :( Dortmund'ta bu sezon harikalar yaratan Robert Lewandowski, Arsenal'in David Seaman'dan sonra kaleci sorununu çözen Wojciech Szczesny, Real Madrid'in transfer gündeminde olduğu söylenen sağ bek Lukasz Piszczek ve Fransa U-21 forması giydikten sonra Polonya'yı seçen genç yetenek Ludovic Obraniak takımın önemli isimleri. Özellikle Dortmund'un başarısında söz sahibi olan ve Klopp'un ellerinde yükselen oyuncular sayesinde Polonya'nın geleceği emin ellerde. Bu turnuva onlar adına bir şans ve kendilerini göstermek istiyorlar.


Takımın sahaya çıkması beklenen 11 şu şekilde:

4-2-3-1
Szczesny
Piszczek - Perquis - Wasilewski - Wawrzyniak
Dudka - Polanski
Błaszczykowski - Obraniak - Rybus
Lewandowski

Polonya hakkında o kadar bilgi sahibi değiliz elbette ancak takımda oyunun Lewandowski ve Jakub Blaszczykowski'nin üzerine kurulması bekleniyor. Bu isimlerin top geçer adam geçmez mantığıyla oynayan Yunanistan ve Rusya karşısında etkisiz kalmaları durumunda işleri bir hayli zor. Hazırlık maçlarını genelde kendinden zayıf ekiplere karşı oynamalarının handikap olmasını bekleyebiliriz ancak düştükleri grupta öne çıkan bir takım olmaması bu sorunu ortadan kaldırıyor gibi. 

Teknik Direktör: Franciszek Smuda
Takımı çalıştıran isim Franciszek Smuda hakkında çok şey bilmiyorum ancak Vikipedia'ya güvenirsek eğer bizim ligimizin Yılmaz Vural'ı demek yanlış olmaz. Kariyerinde çalıştırdığı 20. takım olmuş Milli Takım! Doksanları yılların başında bizi de ziyaret edip Altay'ı 3 ve Konyaspor'u 1 yıl çalıştırmış. Kariyerinde Polonya Liginde kazandığı bir kaç başarı ve Uefa Kupasında gruptan çıkma dışında büyük başarıları yok.  Smuda Ekim 2009'da takımın başına geçmiş ve Euro 2012'de de takımın başında olmayı sürdürecek. Karnesi çok sağlam değil. Polonya onun önderliğinde çıktığı 15 maçta 5'er galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet almış. Avrupa Şampiyonasına hazırlık sürecinde son 10 maçta sadece 2 kez kazandıklarını düşünürsek çok da formda gitmeyecekler turnuvaya ancak halen önlerinde bir hazırlık süreci var. Polonya'da halk ve basın Smuda için kararsız ancak onu destekleme kararı almışlar ve kararlarını saygıyla karşılaşmışlar. Onu tanımlamak için kullandıkları iki kelime ''hırslı'' ve ''tutkulu'' oluyor. Teknik adam görevinden memnun ancak ev sahibi oldukları için üzerinde baskının çok fazla olduğunu ve sorumluluğunun büyük olduğunu söylüyor. Belki bu bizim altın jenerasyonumuz değil ancak temellerini atmamız içinde iyi bir fırsat diye ekliyor.
Kilit Oyuncular: Szczesny-Blaszczykowski-Lewandowski-Piszczek  
Bir takımın önce tutucusu ve atıcısı çok iyi olacak sonra diğer bölgeler denir ya Polonya'nın bu konuda sıkıntısı yok. Gelecekte dünyanın en iyi kalecilerinden biri olması beklenen Arsenal'in genç yeteneği  Wojciech Szczesny turnuvada yıldızını dahada parlatabilir. Premier Ligde bu sezon 38 maçta da forma giyen adı zor ama kendi sevimli bu arkadaş tecrübesizlik gibi bir sorun yaşamayacaktır. Ona çok güveniyorlar ve o da bu güveni kırmamak için elinden geleni yapacağını söylüyor. Takımın diğer güvendiği isimler iki sezonda Almanya'yı kasıp kavuran Dortmund'un başlıkta adını yazdığım oyuncuları. Piszczek bu sezon gösterdiği inanılmaz gelişimle şimdiden dev kulüplerin radarına girdi bile. Turnuvada göstereceği performans onu başka kulüplere taşıyabilir. Orta saha oyuncusu Blaszczykowski bu yıl Dortmund adına toplam 40 maçta 7 gol atıp 12 asist yaptı. Polonya'nın hücum gücünün önemli bir parçası olması bekleniyor. Takımın atıcısı ise Robert Lewandoski! Dortmund'un duble yapmasında şüphesiz en büyük paylardan bir tanesi onun ve bu formunun turnuvaya da yansıması Polonyalıların en büyük beklentisi. Sezon başında Barrios'un Copa Amerika'dan sakat dönmesi ile beraber formayı alan ve bir daha bırakmayan Robert 47 maçta 30 gol atıp 12'de asist yaptı. Almanya Kupası finalinde hat-trick yaparak turnuvaya ne kadar hazır olduğunu herkese göstermiş oldu. Onun adına tek sorun bencilliği gibi ancak bu onun için katlanılması gereken bir özellik. Polonya başarılı olursa bu dört ismin özellikle Lewandowski'nin adından söz ettirebileceğini söyleyebiliriz.

Bu isimlerin dışında takımda parlaması beklenen isimler 20 yaşındaki  Rafal Wolski ve 21'lik Michal Kucharczyk. İki oyuncuda Polonya liginin köklü ekiplerinden Legia Warszawa'da forma giyiyor. Wolski sitili ile Özer Hurmacı gibi orta sahanın her bölgesinde oynayabilecek bir oyuncu.Kucharczyk ise her iki ayağını da etkili kullanabilen bir forvet. Lewandowski'nin birinci alternatifi olmasını bekleyebiliriz zira Pawel Brozek tüm sezonu neredeyse boş geçirdi.
Ev sahibinin çeyrek finale ulaşması imkansız değil. 2008'e katılmayı başaran ve gruplarda veda eden Lehlerin bu kez amacı daha ileri gitmek. Oyuncuların taraftarı hayal kırıklığına pek niyeti yok. En büyük hayalimiz bu turnuvada oynamaktı ve bu şansı bulduk sonuna kadar zorlayacağız diyorlar. Bana göre de uzak bir hayal değil Polonya  bu gruptan çıkar ancak daha ileri gider mi? Orasını şampiyona başlayınca göreceğiz. Oyuncuları ile bana sempatik gelen Polonya'nın başarılı olmasını isterim. Bakalım bize Lewandowski önderliğinde neler gösterecekler.


Pekte tanımadığım Polonya'yı elden geldiğince anlatmaya çalıştım. Sürc-i lisan ettiysek affola ve eksik veya yanlış bilgi varsa desteğinizi beklerim. Yazı biterken kadroya bakmak isteyenler için henüz bildirilmemiş kadroyu da koyum. Kesin kadrolar 29 Mayısta UEFA'ya bildirilecek. 

Kaleciler; Lukasz Fabianski (Arsenal FC), Wojciech Szczesny (Arsenal FC), Przemyslaw Tyton (PSV Eindhoven).
Defans; Sebastian Boenisch (SV Werder Bremen), Kamil Glik (Torino FC), Tomasz Jodlowiec (KSP Polonia Varşova), Marcin Kaminski (KKS Lech Poznaı), Damien Perquis (FC Sochaux-Monteliard), Lukasz Piszczek (Borussia Dortmund), Marcin Wasilewski (RSC Anderlecht), Jakub Wawrzyniak (Legia Varşova), Grzegorz Wojtkowiak (KKS Lech Poznan).
Orta saha: Jakub Blaszczykowski (Borussia Dortmund), Dariusz Dudka (AJ Auxerre), Kamil Grosicki (Sivasspor), Adam Matuszczyk (Fortuna Düsseldorf 1895), Adrian Mierzejewski (Trabzonspor AŞ), Rafal Murawski (KKS Lech Poznan), Eugen Polanski (1. FSV Mainz), Ludovic Obraniak (FC Girondins de Bordeaux), Maciej Rybus (FC Terek Grozny), Rafal Wolski (Legia Varşova).
Forvet: Pawel Brozek (Celtic FC), Michal Kucharczyk (Legia Varşova), Robert Lewandowski (Borussia Dortmund), Artur Sobiech (Hannover 96).
Yedek Kadro: Grzegorz Sandomierski (Jagiellonia Bialystok); Arkadiusz Glowacki (Trabzonspor AŞ), Marcin Komorowski (FC Terek Grozny); Ariel Borysiuk (1. FC Kaiserslautern); Ireneusz Jelen (LOSC Lille Mdtropole), Arkadiusz Piech (Ruch Chorzow), Michal Zyro (Legia Varşova)
A Grubu
 PolonyaYunanistan 
Warsaw – Cuma, 8 Haziran, 2012 18:00
 RusyaÇek Cumhuriyeti 
Wrocław – Cuma, 8 Haziran, 2012 20:45
 YunanistanÇek Cumhuriyeti 
Wrocław – Salı, 12 Haziran, 2012 18:00
 PolonyaRusya 
Warsaw – Salı,  12 Haziran, 2012 20:45
 Çek CumhuriyetiPolonya 
Wrocław – Cumartesi, 16 Haziran, 2012 20:45
 YunanistanRusya 
Warsaw – Cumartesi, 16 Haziran, 2012 20:45

17 Mayıs 2012 Perşembe

Geciken Şampiyonluk Yazısı: Real Madrid

Bu sezon en çok istediğim iki şey Fenerbahçe ve Real Madrid'in şampiyonluğuydu. Fenerbahçe son maçta kaçırdı bende Real Madrid'le yetindim.


Sıradan bir sezon değildi iki ligde de. Bizim ligin durumu malumunuz ama La Liga çok enteresan bir sezonu geride bıraktı. Tüm dünyayı saran Barcelona çılgınlığı nihayet sona erdi.
3 yıl önce kupaları silip süpürmeye başlayan Guardiola ve Messi'nin karşısına Mou ve Ronaldo'yu getirerek şampiyonluğun temelleri atıldı. İlk sezonunda Barcelona'yı durdurma planları başarısız olan Mourinho bu seneye farklı bir strateji ile başladı. Biz Barcelona'ya gerekirse +6 puan verelim ama kalan maçları kazanalım planı mükemmel işledi. 121 gol atıp 100 puanla şampiyon olmaları durumu anlatmak için yeterli sanırım.
Sezon başında geçen sene Barcelona'yı yıkamayan takıma büyük takviyeler beklerken Mourinho Callejon, Hamit ve Nuri gibi takıma katkısı sınırlı olacak isimleri kadrosuna kattı Mou. Jose'nin istediği kadroyu bilinçli olarak daraltmak ve rotasyona pek fazla girmeden takımın yol almasını sağlamaktı. Fenerbahçe'yi yıllardır zirvede tutanda aslında bu taktik değil mi?
Mourinho'nun Real Madrid'i sezona İspanya Süper Kupasında Barcelona'ya kaybederek başlasa da ligin start alması ile makine düzeninde oynamaya başladı. Sürekli 5-6 gollü galibiyetler alırken El Clasico'nun evinde 3-1 ile Katalanlara kaybedilmesi takımı stop ettirdi. Mou takımı tekrar ayağa kaldırmakta zorlanmadı zira bunun için o koltuğa oturmuştu. Sezon başında yaptığı plandan sapma olmadan ligin diğer takımlarını içeride dışarıda hallaç pamuğu gibi attı Madrid! Barcelona'da, Guardiola'nın 4-3-3 ile 3-4-3 arasında karar vermeye çalışırken deplasmanda verdiği puanlarda buna eklenince bir anda öne fırladılar.
Ligin bitimine daha 12-13 hafta varken Real şampiyon ilan edilmişti bile. Ancak işler beklenenden farklı yürüyüp Madrid üst üste beraberlikler alınca Camp Nou'da maç öncesi Barcelona tekrar ümitlendi. Mourinho Şampiyonlar Liginden elenme pahasına en iyi on birini çıkarıp son yumruğu rakibin sahasında indirdi ve işi orada bitirdi.
Real Madrid'in şampiyonluğu bir devri kapattı Barcelona'da. Bir takımın 100 yılda kazanacağı kupayı bir kaç yıla sığdıran Guardiola artık veda etme zamanı dedi ve koltuğu yardımcısı Vilanova'ya bıraktı. Mourinho bir kez daha kazanan olurken Londra ve Milano'dan sonra Madrid'te de efsane haline geldi. Barcelona'yı geçmek için ne gerekiyorsa yaptılar ve başardılar. 100 puan 121 gol.. Mourinho'nun dediği gibi Messi'nin attığı 50 golün hiç bir önemi yok! Şampiyon Real Madrid

Alex'ten Efsane Cevap!

Muhabir: Fenerbahçe camiası davanın siyasi bir hesaplaşma olduğunu düşünüyor. Alex de bir Brezilyalı olarak, dışarıdan bir insan olarak böyle bir düşünceye sahip mi?


Alex: Ben bu soruyu es geçme taraftarıyım. Düşüncelerimi söylemek istemiyorum. Muhtemelen kendi düşüncelerimi, kendi tarzımda söylersem Başkan'ın komşusu olurum bu ülkede!

Top 10 Gol | Mayıs #2



Bu hafta en güzel 10 golde Falcao ve Maicon'un damgası var. Atletico'ya kupayı tek başına getiren Radamel'in golleri bir yana Maicon'un enfes golünü anlatan ''Mağra Adamı'' bir yana. İzleyin siz seçin. Benim tercihim bu hafta spiker:)

Bir Devrin Sonu: FB 4-0 Bursa

Sözün bittiği yerdeyiz...
29 yıllık kabus bu gece sona erdi nihayet. Ben bu 29 senenin 23üne tanıklık ettim öyle veya böyle. Çocukluğumdan itibaren saymaya başladık on yıl oldu, onbeş oldu, yirmi oldu derken hasret her yıl dahada büyüdü. Gençlerbirliği'ne penaltılarda kaybedilen final, İzmir'de Tümer'in kupayı avuçlarımızın içinden alması hepsi bu gece sonlandı.

Türkiye Kupasını kazanmak o kadar da önemli değildi aslında önemli olan Alex'in ellerinde kalkmasıydı o kupanın! Şu kısa ömrümde bana ve benim gibilere öyle şeyler yaşattı ki ''Doktor'' onun için söyleyecek söz kalmadı artık. Oyunculuğu, zekası, centilmenliği ve açıklamaları ile sadece Fenerbahçe taraftarının değil tüm kamuoyunun sempatisini kazanan nadir insanlardan birisi oldu. En önemlisi de basını artık susturdu!

Maça gelecek olursak bu gece sahada 3 gün önce şampiyonluğu son maçta kaybeden Fenerbahçe değil Bursa gibiydi sanki. Fenerbahçe'nin son bir iki yılda yaşadıkları ''acıya dayanma sınırını'' yukarı taşıdı. Maça müthiş istek ve arzu ile başladı takım. Özellikle Alex ''yeter artık'' der gibiydi. Maçın başında gelen golün ardından takımın geriye çekilmemeyi öğrenmesi de maçı bitirdi o anda. Kupada en rahat maçını kazanarak yıllar sonra şampiyon oldu Fenerbahçe. Kazanılan sadece bir kupa değil bütün sezon verilen savaşın sonuydu. Bu takım oyuncusuyla, taraftarıyla sadece spor tarihinin değil memleket tarihinin görmediği bir mücadele verdi ve sonunda kazandı. Hepinize helal olsun çocuklar. Tarih sizleri yazacak ve ben çocuklarıma sizin onurlu mücadelenizi anlatacağım. Bu mirası ömür boyu saklayıp nesilden nesile taşıyacağız!

Doyurucu bir şeyler yazmak gelmiyor içimden. Artık bu sezon bitti ve destan yazarları sezonu mutlu kapattı. Dahası yok! Yeni sezonda futbol konuşalım, güzellikleri konuşalım, renklere aşkımızı konuşalım, düşmanlığı değil, nefreti değil..

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Downing!

Liverpool'un bu sezon ki hayal kırıklığı malumunuz. Sezon başında çok büyük paralar harcayarak aldıkları Downing, Carroll, Henderson, Adam gibi isimler resmen ellerinde patladı.Sezonun en kötü 10 transferinin 4ünün Liverpool'dan olması durumu açıklar gibi..

Stewart Downing 20 milyon euro: 36 maç-0gol-0 asist!
Hepsini toplayınca ortaya çıkan sonuç Milli Takım kadrosunda! Yok artık!

Ronaldo&Messi Olmasaydı

La Liga'da Ronaldo ve Messi olmasa sıralama bu şekilde olacakmış. Real CR7'nin yokluğunda da şampiyonluğunu ilan ediyor ancak Barcelona 50 gol atan Messi'yi çıkarınca sıralamada altıncı basamağa kadar iniyor.


Eh bunlar biraz farazi şeyler ama laf olsun torba dolsun.

'Adam' Gidiyor | Del Piero

Yıl 1993
Siyah-Beyaz formayı üstüne geçirir.
Takımda çaylak sezonunda 11 kez sahaya çıkıp 5 kez tabelayı değiştirir.
Daha ilk sezonunda şampiyonluk sevinci yaşar.
Ertesi sezon takımın başına Lippi gelir!
Bu takımın yıldızı sensin dercesine Baggio kulübeye alınır Alessandro 11'e..
Bir iki sezon içinde takımın vazgeçilmezi oluverir.
Frikikleri kullanmaya başlar ve topu doksana asar hep!
Zaten yıllar sonra Serie A'nın frikikten en çok gol atan oyuncusu olacaktır.
Şampiyonluklar kazanırken artık kupa 10'nun ellerinde yükselmeye başlamıştır!
Kadro ve teknik adamlar değişse de takımın vazgeçilmezi yaşayan efsanesi olmuştur. 
2006'da Lippi ile tekrar milli takımda buluşur ve Dünya Kupası kaldırma sevinci de yaşar
Ancak biraz buruktur bu sevinç
Calciapoli skandalı patlak verir.
Juventus 2. lige düşürülür.
Yıldızlarla dolu Juve kadrosu bir anda dağılmaya başlar.
İşte o zaman takımın yıldızlarından birisi olan Nedved:
"Eğer bir takım küme düşerse futbolcular gider, adamlar kalır..." diyecektir.
Del Piero takımda kalan bir kaç adamdan birisidir!
Takımını bir yılda Serie B'den gol kralı olarak çıkartır.
Juventus eskisi gibi güçlü değildir ancak O elinden geleni yapar.
Serie A gol kralı da olur ama takımını zirveye taşıyamaz.
Ve 2012 
Juventus uzun yılların ardından tekrar şampiyonluğu kazanır.
Kupayı en son kaldıran adam bir kez daha sahnededir.
Kupayı kaldırır ancak bu sondur.
Hala oynamak istiyorum. İşim bitmedi daha dese de,
Siyah-Beyaz formayı çıkarması söylenmiştir 10'a
Kaptan gemisini terk etmemişse de geminin sahibi artık git der!
Tam 704 maç giydiği o formayı çıkarmak zordur elbet ama mecburdur.
Belki kırılmıştır ama sesini çıkartmaz.
Ve giderken şunları söyleyecektir.
''Del Piero: "Juventus'ta 10 numaranın müzeye kaldırılmasını istemiyorum. Alt yapıdaki çocuklar bir gün o formayı giymenin hayaliyle çalışsınlar."


Şimdi ne yapacak, nereye gidecek bilmiyorum. Belki de başka bir formayı tekrar sırtına geçirmeyecek ama Juventus onu dinlememeli. 10 numara emekli edilirse alt yapıdaki çocuklar bir gün kendilerininde öyle bir efsane olabileceğini hayal ederek büyürler. Onun gibi olmaları imkansız ama hayal etmek güzeldir...

Tozlu Raflardan #7 | Ruud van Nistelrooy

Son yılların en iyi gerçek 9 numaralarından Ruud Van Nistelrooy geçtiğimiz hafta futbola veda ettiğini açıkladı. Tozlu Raflardan bu kez onun futbol kariyerinden bir kaç fotoğraf paylaşmak istedim. Kariyerinin büyük kısmında zirve mücadelesi yapan takımların formalarını sırtına geçiren Hollandalı son olarak Arap sermayesi ile zirveyi hedefleyen Malaga'nın bu sezon Şampiyonlar Ligi bileti almasına yardım etti.
Ruud Van Nistelrooy-Cristiano Ronaldo-Diego Forlan
Heerenveen günleri
PSV günleri

Nistelrooy-Ronaldo Manchester United

Real Madrid günleri

Hamburg günleri
Malaga'da veda ederken..

Onu hep Arsenal maçında kaçırdığı penaltı ve sonrasında yaşananlarla hatırlayacağım. Büyük golcü yakıştırmasını sonuna kadar hak eden bir oyuncuydu. Gittiği her kulüple goller attı, krallıklar yaşadı. Orjinal Ronaldo ile birlikte son yılların en büyük forvetlerden bir tanesiydi. Şimdi o da bıraktı meydan başkalarına kaldı. Ama şu anda bu iki isme benzeyen tarzda büyük bir oyuncu yok benim için. Sizin aklınıza gelen olursa beklerim..
Bu arada Arsenal maçı ve penaltı olayını merak edenler için onu da buraya koyuyum merak edenler izlesin: