12 Mayıs 2012 Cumartesi

Wenger & Zidan & Blanc




Del Pierro & Zanetti


Yıllar geçti, yollar geçti bir sen geçmedin, bir senden geçemedim...

11 Mayıs 2012 Cuma

Süper Final'in Süper Finalinin 11'lerinin karşılaştırması

Ligimizin tarihindeki yerini alacak olacak bu sezonun finalinde şampiyonu belirleyecek dev derbi öncesi takımların on birlerini karşılaştırıp, kim hangi mevkide avantajlı bir bakalım. On birleri muhtemel kadrolar üzerinden değerlendirecem ancak hocalar sürpriz yapıp terse de yatırabilir bizi.
KALECİLER
Volkan Demirel - Fernando Muslera:
İki takımında final maçına çıkarken akıllarında kale ile alakalı en ufak bir tereddüt yok. Muslera özellikle normal sezonda harikalar yaratıp, GS taraftarının sevgilisi oldu. Süper Final'de formu düşmüş gibi gözükse de taraftarı Uruguaylıya çok güveniyor. Volkan ise Muslera'nın tam tersi şekilde normal sezonda kendi standartının altında kalmasına rağmen Süper Final'de büyük sorumluluk alıp mucize kurtarışlar yaptı. Hem de son iki maçta ciddi sakatlığı olmasına rağmen takımı buraya kadar getirdi. Daum'un onu kalede görünce ürperiyorum dediği günler artık çok geride kalırken Volkan mevkisinde Avrupa'da en iyi bir kaç isimden birisi oldu.


DEFANS

Gökhan Gönül - Emmanuel Eboue:
Gökhan bu sezon beklentilerin oldukça altında kaldı. Bir dönem formsuzluğu nedeniyle Kocaman onu yedek bıraktı ancak en kötü hale bile takıma faydalı ancak Topuz'un hücum gücünün sınırlı olması onu Fenerbahçe adına hücum varyoslarında önemli kılıyor. Bu sezon sık sıkta sakatlık yaşayan sağ bek maça muhtemelen tam iyileşemeden çıkacak ancak yine de önemli bir koz olacaktır.. Eboue Galatasaray'ın Selçuk İnan ve Elmander ile beraber en kilit oyuncularından bir tanesi. Bu sezona bir çok farklı mevkide oynayarak başlasa da en sonunda gerçek yerini buldu ve takıma katkısı büyük oldu. Afrika Kupasına gittiği dönem sarı-kırmızılılar büyük sıkıntı yaşadı. Yarın hem hücumda hemde defansta büyük bir silah olacak. Onun adına tek sorun taraftarı tahrik edecek hareketleri yapmaya müsait olması ancak Fatih Hoca onu bu konuda uyaracaktır.


Joseph Yobo - Thomas Ujfalusi:
Yobo iki sezondur Fenerbahçe defansının sigortası konumunda. Yeteri kadar sert olmaması yüzünden nadiren de olsa eleştirilen Nijeryalı ayağına topu aldığında Fenerbahçe taraftarını rahatlatıyor. Yerinde müdahaleleri ve yanındaki partnerinin bir kaç değişmesine rağmen artan performansı onu bu sezon vazgeçilmez kıldı. Necati'nin defansın arkasına sarkmasını engelleyecek isim O olacak gibi. Ujfalisi de Galatasaray'ın Yobo'su denilebilir. Sezon başında Atletico'dan alınması planlanan oyuncular paketindeydi ancak sadece o sarı-kırmızı formayı üstüne geçirdi ve kısa sürede vazgeçilmez oldu. Dev derbide Bienvenu'ye karşı büyük üstünlük kurması sürpriz olmaz ancak erken kart görmesi gardını düşürebilir.

Bekir İrtegün - Semih Kaya:
Fenerbahçe'de bu sezon Yobo'nun partneri sık sık değişti. Gelecekte milli takımın bankosu olacak denilen Serdar Kesimal sakatlıkları, formsuzluğu derken verim vermedi. Formayı Bilica'ya vermektense Bekir'e verdi Kocaman ve karşılığını fazlasıyla aldı. İnanılmaz mücadele ortaya koyan Bekir ilk maçta Elmander'le yapışık ikiz olmuştu, bu  maçta da görev onun olacak. Handikapı ise topu oyuna sürerken hata yapabilmesi. Galatasaray baskısı sırasında hata yapmazsa baskının kırılması kolay olacaktır. Semih Kaya bu sezon Fatih Terim'den formayı sürpriz bir şekilde aldıktan sonra bir daha bırakmadı. Beklentileri fazlasıyla aşsa da son haftalarda formda gözükmedi. Stoch ve Bienvenu'nun savunma arkası koşularında dikkatli olmazsa pahalıya mal olabilir.

Reto Ziegler - Hakan Balta:
Fenerbahçe defansının en zayıf ismi açık ara Ziegler. Andre Santos'un ayrılışından sonra hücum gücü az olsa da savunma iyi diye alınan İsviçreli defansta da pek iyi gözükmedi. Alternatifi olmaması Kocaman'ı oldukça zorladı bu sezon. Pozisyon hatalarını oldukça fazla yapan Reto bu maçta özellikle Eboue'nin arkadan bindirmelerinde oldukça dikkatli olmalı. Hakan Balta geçen sezon oynadığı oyunla bu sezon ki Ziegler'den pekte farklı değildi ancak bu sezon yeniden doğdu desek yeridir. Özellikle Fenerbahçe öne geçer ve geri çekilirse sürpriz çıkışları ile Galatasaray hücumunu çeşitlendirebilir.
ORTA ALAN

Mehmet Topuz(Dia) - Engin Baytar:
Geçen hafta Trabzon'da zafere ulaşan takımda sadece Dia/Topuz değişikliği bekleniyor. Mehmet Topuz iki sezondur özellikle hücumda beklenilenin yarısına bile ulaşamadı ancak geçen sezonun devre arası sonrası müthiş mücadeleci bir kimlik kazandı. Bu maçta orta alanı güçlü kılacaktır ancak kanat bindirmelerini yapması şart. Yoksa Hakan Balta'da rahatlıkla hücuma çıkacak ve bir kişi fazla olacaktır akınlarda Cim-Bom. Eğer sürpriz olur ve Dia oynarsa Topuz için söylediklerimin tam tersi geçerli olacak. Savunmada takım biraz zayıflayacak ancak hücum gücü çok daha fazla olacak. Balta'da hücumlara katılmaktan korkacaktır. Ayrıca bulduğu boşluklarda topu koşturarak takımı rakip sahaya taşıyabilir. Engin bildiğimiz Engin. Trabzon'dan transfer edildikten sonra Terim onu adam eder diyenlerde vardı, Güneş edemedi ise o da edemez diyenlerde. İstikrarsız oyunun tanımı Engin ama yetenekleri de yadsınamaz. Eğer yarın oynamak isterse oynar bu tamamen ona bağlı..

Selçuk Şahin - Felipe Melo:
Selçuk için ne söylense maçın ilk beş dakkasında yaptıklarıyla tam tersine çevirebilir o fikileri. Enteresan bir oyun yapısına ve futbol şansına sahip. Emre'nin oynatılmadığı ve cezalı olduğu bölümlerde oyunu ile beklentileri aştı. Etkili pas denemelerini tehlikeli bölgelerde yapmazsa faydalı olacaktır. Onun Galatasaray maçlarını ne kadar sevdiğini düşünürsek Selçuk ne yaparsa yapsın şaşırmayacağımız kesin. Felipe Melo geldiğinde kimse böyle bir performans beklemiyordu. Orta alandaki mücadelesinin yanına attığı gollerde eklenince takımın en etkili isimlerinden birisi oldu. Alex'in yokluğunda onu ilerde daha fazla görmemiz sürpriz olmaz..

Emre Bölezoğlu - Selçuk İnan:
Bu sezon futbolundan daha çok vukuatları ile konuşulan Emre son Trabzon maçında tribün ve oyuncuların tahrikine rağmen sakin kalmayı başardı. Alex'in olmadığı bir on birde pasları ile takımı yönlendirebilir. Sinirlerine hakim olamazsa böyle bir finalde takımını eksik bırakarak kendini bitirebilir. Selçuk İnan için bu sezon çok şey söylenebilir. Galatasaray'ın yıllardır aradığı oyuncu profiliydi O. Takımın beyni demek onun için az kalabilir çünkü attığı gollerle sadece beyin değil gol ayağı da oldu. Sahaya çıkacak en büyük koz desek yerinde olur. Fenerbahçe'nin 3lü orta sahası karşısında ne yapar maçta göreceğiz.

Miroslav Stoch - Emre Çolak:
Miro bu sezon yaptığı çıkışla takımın hücumda en büyük kozlarından bir tanesi oldu. Fenerbahçe'nin kendi sahasında sıkıştığı anlarda topu rakip sahaya geçirmek onun görevi oldu. Eboue'nin hücuma çıkacağı anlarda tehlikeler yaratabilir. Diğer büyük kozu ise ''Örümcek Avcılığı'' Yarın sık sık şut deneyeceğine eminim. Emre Çolak, Terim'in özellikle Riera'dan istediğini alamadığı dönemde takıma monte ettiği isimdi. İstikrarı yakalayamadı ancak mücadelesi ile ayakta kalmaya çalıştı. Onun için Galatasaray'ın Topuz'u diyebiliriz. Tabii iki siklet daha küçüğü zira fiziksel olarakta zayıf. Gökhan'ın gününde olması durumunda savunmakta zorlaması pek mümkün gözükmüyor...
FORVET


Cristian Baroni - Necati Ateş:
Cristian bu sezon oynadığı oyunla herkesi olumlu anlamda şaşırttı. Kimse, özelikle ben ondan bu performansı beklemiyordu. Brezilyalı ''ortası'' olmayan bir oyuncu. Ya vasatın üstünde oynuyor ya da berbat. Bu sezon attığı gol ve yaptığı asistlerle takımı taşıyan isim oldu ve bu maçta da uzaktan şutları ve savunma arkası koşuları ile etkili olabilir. Necati devre arasında geldikten sonra Galatasaray'ın hücum gücünü artırdı. Son haftalarda takımla birlikte o da formsuz ancak sahaya çıkması bekleniyor. Savunma arkası koşuları ile tehlikeli  olabilir.

Henri Bienvenu - Johan Elmander:
Bienvenu başlarda büyük hayal kırıklığı olsa da Süper Final'de toparlandı ve taraftara ümit veriyor. Trabzon maçındaki oyununu sürdürebilirse savunma arkası koşuları ve dar alanda çalımları ile etkili olabilir. Fenerbahçe şampiyon olacaksa onun performansı çok önemli olacak. Elmander demek takımın sistemi demek neredeyse. Onun yokluğunda takım topu ilerde tutmakta ve baskı kurmakta zorlanıyor. İsveçli golcü Süper Final başladığından beri suskun ve bu dönemde takım çok zorlandı. Biraz formda olsa şampiyonluk bu maça kalmayabilirdi. Bekir'le mücadelesini kazanırsa faydalı olacağı kesin ancak ilk maçta Bekir onu iyi kitlemiş ve etkisiz kılmıştı.. Maçın kaderini bu iki adam belirleyecek...


Artık saatleri sayıyoruz.. Bu daha önce yaşamadığımız bir heyecan türü. Son hafta şampiyonluk için oynadık belki ama rakimizi de farklı bir ekrandan takip ettik. Bu sefer tuttuğunuz takımda rakipte aynı karede yer alacak. Artık başlasın şölen sabırsızlanıyorum!..

Beko Basketbol Oyunu'nu Oynamayan Kalmasın! Oyun Çok Keyifli, Süper Ödüllü…


Türkiye’de ve dünyada basketbolun sponsoru Beko, Beko Basketbol sitesinde yeni bir uygulama yayınlamaya başlamış. Merakla, http://basketball.beko.com linkini kullanarak girdiğim Beko Basketbol Oyunu tam da Beko marka kimliğini yansıtan dinamik, eğlenceli bir uygulama olmuş. Oyunu oynarken hem çok keyifli bir basketbol deneyimi yaşıyor, hem de her dönem çekilişle Beko 117 Ekran Smart LED TV kazanma fırsatı yakalıyorsunuz.

Uygulamada ilk dikkat çeken nokta, oyuna girişte kolaylık sağlanmış olması. İlk olarak karşınıza, oyunu oynamak isteyen herkesin düşünüldüğü iki farklı giriş seçeneği çıkıyor. Oyunu oynayan herkesin yeni bir çekiliş hakkı kazandığı uygulamada, büyük ödülü kazanan kişiye ödülü ulaştırabilmeleri için bilgi formunu eksiksiz doldurmak gerekiyor. Sonra oyun başlasın! Çok eğlenceli bu oyunu oynamak için tek yapmanız gereken mouse’un sol tuşuna basarak topu tutmak, yönlendirmek, topun hızını ayarlamak ve atışı yapmak için tuşu bırakmak. Verilen sürede en az iki basket atmak sizi bir sonraki bölüme taşıyor. Emin olun, bölümler bitmesin oyun hep devam etsin istiyorsunuz.

Her gün oynayarak 1 yeni çekiliş hakkı daha kazanılan uygulamada, arkadaşlarını davet eden çekiliş hakkını arttırıyor. Son olarak, “Çok keyifli, süper ödüllü bu oyunu oynamaya değer!” diyorum.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Şike süreci basketbolu da etkiledi!

Fenerbahçe Ülker berbat geçen sezonu nihayet noktaladı. Beşiktaş karşısında yakın geçen iki maçı da son anları berbat oynayarak kaybetti takım ama zaten fazla ilerlemesi mümkün değildi..
Neven Spahija işler iyi giderken harika bir koçken biraz karmaşa olunca bocaladı. Seneye takımda olması beklenmiyor. Zaten ya takım gidecek ya da O! Çünkü çoğu oyuncu ile anlaşamadığı kesin. Beşiktaş ikinci maçından sonra hakemleri eleştirmiş. Bir başkası yapsa başarısızlığa kılıf arıyor derdim ancak konu iki yıldır hakemler hakkında hiç olumsuz konuşmayan, onlarda insan hata yapabilir sorumluluk onlarda değil diyen bir adam söyleyince ciddiye almak lazım. Basın toplantısında söyledikleri şunlar:

‘'Beşiktaş Milangaz’ı tebrik ediyorum, ikinci yarıda muhteşem oynadılar. Tüm sezon genelinde de bizden daha iyi olduklarını söyleyebilirim. Üç gün önceki maça da değinmek istiyorum, o gün hakemler hakkında konuşmamıştım ama artık konuşabilirim herhalde. Utanç verici bir yönetim sergiledi hakemler o maçta. Rakibimiz 49 serbest atış attı, 5 oyuncumuz 5 faul ile dışarıda kaldılar. Ama rakipte Bonsu-Hawkins-Arroyo üçlüsünün toplam 5 faulü yoktu.
Bu üç gün boyunca özür dilenmesini bekledik birilerinden ama böyle bir şey olmadı. Recep Ankaralı ligin en iyi hakemlerinden biri  ve onun bu denli hatalar yapması beni daha da üzdü. Benim kariyerimi Recep Ankaralı ve Murat Biricik yapmadı, haliyle de onlar bitiremezler. Tozları halının altına süpürmekle olmaz bu iş. Benim seneye burada olup olmayacağım önemli değil, asıl önemli olan bu isimleri kimin koruduğu. İlk maçın ardından bunları söylemedim, çünkü bu kez de hakemleri baskı altına almak istediğim konuşulacaktı.
Hayalkırıklıkları ile dolu bir sezondu. Bu ‘sefil’ sezon yüzünden tüm taraftarlarımızdan özür dilerim. Bu sezonki durumumuzun pek çok nedeni var, düşüncelerimi yönetimimizle paylaşacağım. Bir rapor hazırlayacağım.
Sezon devam ederken kulüpten hiç kimse ile kontrat için konuşmadım, etik bir davranış olmazdı çünkü. Uzun yıllardır bu işi yapıyorum ve tecrübem var. Böyle bir sezonun ardından F.Bahçe’nin bana kontrat sunacağını zannetmiyorum. F.Bahçe’de kalsam da, gitsem de burası benim için çok özel, hep de öyle kalacak. Koç olarak olmasa da taraftar olarak burada bir yerim olduğunu biliyorum.’'
Spahija'nın basın toplantısının kaynağı salsabasket.net

10 Mayıs 2012 Perşembe

Uçamayan Hollandalı 43 yaşında


Dennis Bergkamp... Bazılarının sadece attığı efsane golle hatırladığı Uçamayan Hollandalı hafızalarda daha fazla yer etmeyi kesinlikle hak ediyor. İnter'de geçirdiği başarısız iki sezonun ardından 1995'te Arsenal'e imza atmış ve efsanenin doğuşu o gün başlamıştı.  O günlerde takımın golcüsü olan Ian Wright ile harika bir ikili olmuşlardı. Wright ona olan hayranlığını ''Eğer O Uzay Yolu'nda oynuyor olsaydı güneş sisteminin en iyi futbolcusu olurdu." sözleriyle açıklıyor.
Baba Bergkamp onu Arsenal efsanesi olarak hayal etmemişti çünkü Manchester United taraftarıydı. O dönem United'ın efsanesi olan Denis Law'a hayrandı ve onun adını verdi oğluna. Dünya'ya gözlerini açtığında takvimler 10 Mayıs 1969'u gösteriyordu.. 12 yaşında Ajax altpasına girdi ve kısa sürede yeteneği fark edildi. Top kontrolü, yerel deyimle yürüyerek adam geçmesi ve harika şutları onu diğerinden bir adım öne çıkarıyordu. İlerde Hollanda'nın efsane oyuncularından olacak bu adamı A takıma çıkaran isim en büyük efsane Johan Cruyff olacaktı. Ajax'ta 7 yıl geçirdi ve bir çok başarı kazandı. Bunlardan bir tanesi de UEFA kupasıydı.
Artık gitme vakti geldi deyip Milano'nun Mavi Siyah'lı ekibine gitti. İnter ve İtalya'nın defansif oyunu ona uymadı. Başarısız bir sezon geçirdiler ancak UEFA kupasını bir kez daha kaldırma fırsatı yakaladı. Her şeye rağmen mutsuzdu, yeteneklerini kullanma fırsatı bulamıyor, sahada dayak yiyordu. Moratti onu satmaya karar vermişti ve Arsenal talip olunca hiç düşünmedi. Kazıkladığını düşünüyordu açıkca İtalyan Kulübün başkanı ancak hiç de öyle olmadı...
Efsane yazılmaya Londra kulübünde başladı. İngilizlerin sıkıcı futbolu 10'un Wenger ile buluşması ile değişmeye başladı. Arsenal tarihini değiştirip kupalar kazanmaya başlarken İngiliz futboluna da değişik bir renk getirmişti. Harika çalımları ve enfes şutları ile taraftarın bir numaralı ismi oldu. Ta li Thierry Henry Highbury'e ayak basana kadar. Orta sahada Viera, kanatlarda Robert Pires ve Frederick Ljunberg, en uçta Kral Henry ve arkasında Bergkamp ile harika bir takım kuruldu. 2006'da emekli oluncaya kadar 3 lig şampiyonluğu, 4 Federasyon Kupası kazandı.
Harika golleri ve futbol zekası ile herkesi büyüleyen Bergkamp attığı efsane goller dışında da hafızalarda harika bir yetenek olarak yer etmeli. Bugün ben Arsenal taraftarı isem bunda aslan payı Uçamayan Hollandalı'nın. Onu izleme fırsatını yakaladığım için şanslıyım. Hem büyük futbolcu hemde büyük bir centilmendi. ''Uçamayan Hollandalı'' lakabı uçak korkusu yüzündendi merak edenler için. Diğer bir lakabı da ''Ice Man(Buz Adam)''dı çünkü yüz ifadesi karakterinin aksine donuk ve heyecansızdı. İyi ki doğdun büyük usta!!

Kupa 2 Finali sonrası İspanya'da manşetler

MARCA: Radamel, Radamel, Radamel Seni seviyoruz...

El Mundo Deportivo: FalKO


SPORT finalden daha çok Barcelona'nın Bale transferi ile ilgilenmiş. 50 milyon euro karşılığında Katalunya'nın yolunu tutacak demiş. Biraz fazla uçmuşlar ama neyse. Finale üstte küçük bir yer ayırıp ''S üper Falcao Atleico'yu şampiyon yaptı'' demekle yetinmiş.

Falcao Lig'i Kazanan Atletico Madrid

Bu sabah İspanyol Marca gazetesi Final için ''Falcao Lig'' başlığıyla çıkmıştı. Finalin ardından bu benzetmenin ne kadar güzel olduğunu bir kez daha gördük. Kolombiyalı Radamel Falcao geçen sezon Porto ile Kupa 2'yi kaldırırken attığı 17 golle bir sezonda en çok gol atan oyuncu olmuştu. Bu sezon başında geldiği Atletico'da da durmadı ve gollerini sıralamaya devam etti.
Bilbao'nun Avrupa sınavının başlangıcı bizimle fazlasıyla alakalı. Ön eleme turunda Trabzonspor'la eşleşen Bask ekibi ilk maçtan 0-0 beraberlikle ayrılmış, Trabzon'un Fenerbahçe'nin yerine Şampiyonlar Ligi'ne alınması ile rövanşı oynamadan gruplara kalmıştı. Bielsa önderliğinde bu sezon küçük Barcelona olarak gösterilen ve güzel futbol oynayan Bilbao finale gelene kadar Manchester United'ı içerde dışarda ezip geçti. Raul'un takımı Schalke'yi de aynı oyunla rahat geçtiler. Bu sezon bir çok futbol severin gönlünü kazandıkları kesin. Oynadıkları keyifli futbolun ödülünü olarak Avrupa'da ve Kral Kupasında finale ulaşarak aldılar..
Atletico Madrid'in durumu Bilbao'ya göre tam aksi yönde. Bugün sosyal medyada 2010'da Kupayı kaldıran takımdan kimsenin olmadığını gösteren grafikler vardı. ''Futbolda istikrar şart'' deyimini yalancı çıkaran takım oldular. Sezona Agüero ve De Gea'yı satıp yerlerine yeni isimlerle başladılar. Bunun üstüne bir de Manzano sezon ortasında kovuldu ve Simeone geldi. Takım bu karmaşadan öyle güçlü çıktı ki üst üste 12 maç kazanarak rekor kırdılar! Sahada daha çok hücum oyuncuları ile yer alan takım görünümün aksine mükemmel savunma yaptı. Juanfran sağ açıktan sağ beke geçti ve o kanat mükemmel işlemeye başladı. Falcao'nun formuna ve arkalarındaki Arda-Diego-Adrian üçlüsünün mükemmel oyunları eklenince önüne geleni tokatladı Atletico. Finalde de Bilbao'lu oyuncuların heyecanlanmasına bile izin vermeyip 3-0 gibi farklı bir skorla kupaya uzandılar.
Maça gelirsek beklenenden çok farklı başladı. Atletico baskısının meyvesini Falcao'nun enfes golüyle alınca karşılaşmanın seyri bir anda değişti. Bilbao'nun güçlü tarafları orta alandaki üstünlük ve sağ tarafta İraola+Susaeta kombinasyonu ile gerçekleştirilen ataklardı. Ancak Atletico başta Gabi olmak üzere öyle bir oyun ortaya koydu ki orta alanda Bielsea devreden hemen sonra orta alan elemanlarını değiştirdi. İraola ve Susaeta'nın da önü tıkanınca hiç bir şey yapamadı yeşil formalılar... Tek ümit Llorente'ye kalmıştı ancak onu da Atletico defansı kucağına alıp yüzünü kaleye döndürmeyince ümitsizce çırpında Bielsea Reis'in öğrencileri...
İkinci yarıda bir kaç şutta top ayaklarına otursa Bilbaoluların oyun son bölümde daha heyecanlı olabilirdi belki ancak bu gece Tanrı, Falcao  kılığında sahaya indiği için kazanan takımın kırmızılılar olmasını istiyordu. Tanrı isterde ne olmaz ki?! Kupa Gabi'nin ellerinde havaya kalkarken Arda'nın da o karenin içinde olması bizim adımıza sevindiriciydi. Fatih Tekke'den sonra onunla da gururlandık..
Athletic Bilbao'lu oyuncuların maçtan sonraki üzüntüsü hepimizin içini burktu ancak halen sezonu kupa ile kapatma şansları var. Bir kaç gün sonra Barcelona ile Kral Kupası finalinde oynayacaklar. Madrid bir kez daha şampiyonluk kutlamalarına sahne olurken Bilbao biraz daha bekleyecek gibi. Kadro korunursa çok uzakta olmadığı kesin...

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Beşiktaş Seyircisiz Maçtan Ceza Aldı!

Gün geçmiyor ki futbolumuzda bir gariplik daha yaşanmasın sevgili seyirciler!..
''3 Temmuz'dan beri'' diye başlayan bir cümle kuruluyorsa aslında eskiden yoktu artık yaptık var demektir. Memlekette yaşanan gariplikleri takip etmek oldukça zor. Zira her an yeni bir tanesi ekleniyor.


Son olay Beşiktaş'ın Fenerbahçe ile oynadığı ve cezalı olduğu için kadın ve çocuk taraflar önünde oynanan maçta yapılan küfürlü tezahüratlar nedeniyle ceza alması. Bunda ne gariplik var denilebilir ancak unuttuğumuz bir şey var! Seyircisiz oynama cezasında yapılan değişiklikle stadlar boş kalmaktan kurtarılıp kadın ve çocuklara açıldı ancak kayıtlarda maç seyircisiz olarak geçiyor. Hatta canlı skor veren sitelere bakarsanız maçın yanında seyircisiz olduğunu gösteren işaret halen mevcut! Stadlar boş kalmasın bir güzellik yapıp kadınları alalım denildiğinde hepimiz çok sevindik, çok da mantıklı geldi ancak bir şeyleri atladık! Bu durum kadın-erkek eşitliğine aykırı bir durum! Hollanda'da Ajax aldığı cezadan sonra Türkiye'yi örnek gösterip ''bak adamlar ne güzel iş yapıyor bizde yapalım'' dediğinde federasyon kadınlara izin vermemiş ancak çocukların maça izlemesine izin vermişti. Çünkü bu anayasamıza aykırı dediler! 


İşin bu kısmını pas geçtik diyelim ama sorun bitmiyor. Beşiktaş bu maç talimatlarda seyircisiz olarak gözüküyor. Sen bize seyircisiz maçtan nasıl ceza verirsin diye itiraz ederse n'olacak? İşte bu kısımda benim kafam karışıyor. Yani işin özü Beşiktaş seyircisiz oynadığı bir maçta küfürlü tezahürattan ceza aldı. Ne desem bilemedim açıkçası. Bu arada kadın ve çocuklara maç izletmenin başka zararları olduğunu da daha önce yazmıştım. Bu kadınlar küfrederken yanındaki ''geleceğin taraftarları'' çoluk çocuk n'olacak? Onu tekrar anlatmayım siz şuradan okuyun..

Batıcı Zihniyet...

Yılmaz Erdoğan: “Türkiye’deki bir sette günde beş kez ezan için durursun, ‘Aziz Allah’ dersin, beklersin, çay içersin ama filmde duyulmaz o ezan. Bir yabancı buraya geldiğinde mutlaka bir İstanbul sabahı uyanıp ezanı çeker. Sen de Batıcı kafalı biri isen ‘bunlar da bizi böyle gösteriyor’ dersin” 

8 Mayıs 2012 Salı

Barcelona'nın Transfer Listesi

Sport gazetesi Barcelona'nın gelecek sezon ki alternatifli transfer listesini yayınlamış. Sport'a göre Barcelona 3 mevkiye taransfer yapacak. Defansın ortası, solu ve forvet. Duruma bakılırsa gayet mantıklı gözüküyor. Defansın ortasında asıl mevki orası olmayan oyuncular oynadı sürekli. Solda Abidal'in rahatsızlığından sonra sıkıntı oldu. David Villa'nın sakatlığından sonra ise gerçek bir forvet olmaması, Real Madrid ve Chelsea maçlarını sürklase etmelerine rağmen gol atamamalarına sebep oldu!


Defansın merkezi için ilk aday geçen sezondan beri konuşulan Milan'lı Thiago Silva. Barcelona'nın oyun yapısına uygun ayaklarına hakim bir oyuncu ancak bonservis bedeli 30 milyon €'dan az olmayacağı için bu ihtimal zor gözüküyor. İkinci alternatif Bilbao'lu Javi Martinez. Ancak o da sonradan olma defans oyuncusu. Busquets ve Mascherano'dan farkı olmayacak. Chelsea'li David Luiz 3. aday olarak gösterilmiş ama Chelsea'nin de onu bırakması çok zor.. Bu listedeki 3 isimde pahalı oyuncular ve Barcelona halen zarar eden bir kulüp olduğu için işleri zor. Bence sürpriz bir isimi kadroya katacaklar.


Defansın solu için Tottenham'ın harika yıldızı Bale'nin adı ilk sırada. Galli yıldız eninde sonunda Barça formasını giyecek ancak bu senemi Katalunya yollarına düşecek  orası muamma. Tottenham'ın Şampiyonlar Ligi'ne kalıp kalmayacağı da bu konuda belirleyici olacak. Bu sezon gelecekse bile baya yüklü bir bonservis bedeli olacağı için konu yine Barcelona'nın en kadar harcayacağına geliyor. İkinci alternatif Bayern'de bu sezon orta alandan sol beke kayan ve harikalar yaratan David Alaba var. Bu da olası bir transfer gibi gözükmüyor. Valencialı Jordi Alba muhtemelen imzayı atacak. Sezon başında alt yapısından yetiştiği Barcelona'ya dönmek istediğini sölemişti. Valencia'da ki değişimde göz önüne alınırsa  Alba'nın hayali gerçek olacak gibi.


Forvet için alternatif bir iki yıldır gündemde olan isim Uçan Hollandalı Robin Van Persie. Bu sezon Premier Ligde patlama yapan RvP'nin oyun sitili ve ileri uçta 3 bölgede de oynayabilmesi Barcelona için biçilmiş kaftan olduğu anlamına geliyor. Arsenal'in onu bırakma gibi bir niyeti yok-ki Arsenal taraftarı olarak asla gitmesini istemem- onunda şu an gitme niyeti yok gibi. Ancak Fabregas'ta yaptıkları gibi ağızlarıyla almaya çalışabilirler. Hatırlayın Xavi ve İniesta'nın de içinde bulunduğu grup ''O buraya ait'' başlığı altında sürekli konuşmuş ve sonunda aklını çelmişlerdi. Bu sefer zor zira Arsenal gelecek sezon için ciddi yatırım yapmaya hazırlanıyor. Bu yüzden Barcelona'a onu unutsa iyi eder. İkinci alternatif RvP'den tamamen farklı bir oyuncu olan Llorente.. Basklı oyuncu Barcelona sistemine pek uygun gözükmüyor ancak oyunun sıkıştığı anlarda hava toplarını alacak bir oyucuya ihtiayaç duydukları kesin. Neden olmasın.. Son alternatif bu sezon geldiği Atletico Madrid'te Falcao ile beraber harika oynayan Adrian. En uçta ve sağda oynayabilen ispanyol oyuncu Barcelona sistemine gayet uygun. Fiyatı da diğerlerine göre daha makul. Sanırım en son alternatifi almak zorunda kalacaklar gibi.. 


Barcelona bu sezon Real'in gerisinde kaldıktan sonra bunun sadece bir kereye mahsus olduğunu göstermek istiyorsa mutlaka kadroyu güçlendirmeli. Geçen sezonda paramız yok demişlerdi ancak Fabregas ve Alexis büyük meblalara alınmıştı. Bakalım bu yıl transfer bütçeleri ne kadar olacak ve kimleri alabilecekler?..

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Arsenal'in yeni deplasman forması

Arsenal'in yeni deplasman forması bana biraz Flamengo formasını anımsattı. Bu sezon ki şu formayı almıştım. Bunu da almak isterim hoşuma gitti :) Aslında yan çizgili formalardan pek hazetmiyorum ama gözüme güzel gözüktü. Bu forma uzun bir aradan sonra şampiyonluğu kazanan takımın forması olacak aman dikkat! Hayal görüyosun diyenlere seneye görüşelim diyorum ;) O sene bu sene!

Kara Bahtlı Emenike

Emmanuel Emenike yine gündemde Rusya'da. Sezon başında şike davasında göz altına alınan ve psikolojisi alt üst olan siyahi yıldız Fenerbahçe forması giyemeden Rusya'nın yolunu tutmuştu. Rusya'da da kara talihi peşini bırakmamış anlaşılan..

Spartak Moskova adına 84. dakikada beraberliği getiren golü atan Emmanuel Emenike, gol sonrası sevinç gösterisi olarak sağ elini sol koluna vurması hakem tarafından ahlaksız bir hareket olarak kabul edilerek kırmızı kart ile oyundan atılmış. Maçtan sonra Emenike:  "Hakemin kararı beni şok etti. Beni ne için oyundan attığını anlamadım. Bu sıradan bir gol kutlaması idi. Ben sadece kolumla alkışladım. Buna benzer bir hareketi Şampiyonlar Ligi'nde Samuel Eto'o da yapmıştı" demiş. Eğer onu Fenerbahçe'de izleyebilsek ve bu sevinci yapsa bizde aynısı olurdu heralde. Olayın videosunu izleyin siz karar verin :)

Messi her ligde ortalama 13 takıma bedel!!

Geçen sezon Ronaldo'nun kırdığı rekorun ardından bu sezon ikisinden birisi son iki haftada elli olur mu diyorduk. Messi o kadar beklemeye gerek yok dedi. 50 oldu Messi dile kolay tam 50 gol attı ligde..

Uzaylı çocuk Lig 1'de 15, La Liga, Premier Lig ve Bundesliga'da 13, Serie A'da 12 takımdan daha fazla gol attı tek başına!! Bizim ligimizde ise 13 takımdan daha fazla attı, Beşiktaş'la ise aynı gol sayısına ulaştı.

Messi'nin bu sezon ki istatistikleri: Lig'de 50 gol, Şampiyonlar Ligi'nde 14 gol, Kral Kupası'nda 2 gol, İspanya Süper Kupa'da 3 gol, UEFA Süper Kupa, 1 gol, Dünya Kulüpler Şampiyonası, 2 gol... Bu sezon totalde 72 gol, 29 asist.. Barcelona formasıyla toplam 252 gol, 17 hat-trick, 4 poker!..
Bundan daha iyisi yapılacaksa Messi yapacak ama bu kadarı bile çok fazla... Bize hep Maradona'yı anlattılar bizde Messi'yi anlatacağız...

2. Trabzon Meydan Muharebesi | TS 1-3 FB

Bugün maçla alakalı görüş belirtmek oyuncular şöyle oynadı böyle oynadı falan demek o kadar anlamsız geliyor ki. O yüzden maça dair bir sözüm yok. Sahada 11 tane şartlanmış direnen adam tribünde hayatlarını hiçe sayan insan müsfetteleri, rakipte sempati duyduğum, adam sandığım Colman ve herkesin sevdiği güzel insan(!) intikam yemini etmiş Zokora..


Sahadaki takımın, dizilişin, taktiğin ve tekniğin hiç bir önemi yoktu inanan taraf kazandı.
 

Zokora'ya destek verdiğini sanan şu fotoğraftaki zihniyetler var oldukça bu  ülkede bu şekilde gider. Trabzon muhtemelen 5 maç falan ceza alır sonra ceza biter sonra bir Fenerbahçe maçı daha gelir senaryo başa döner... Ya da şu ihtimal gerçekleşir. Demirören federasyonu istifa eder yeni gelen federasyon iyi niyetini göstermek için cezayı kaldırır arayı baştan sağlam kurarlar!.. Olur mu öyle şey diyen varsa eğer Bursaspor'un aldığı 5 maçlık cezayı hatırlatayım.. Hani maçı iptal ettiren olaylardan sonra aldıkları ve sadece bir maç ceza çektikleri sonra Aydınlar'ın kaldırdığı cezayı..


Maç geride kaldı muhtemelen on gün içinde unuturuz ve devam ederiz. Belki o kadar da sürmez. Birisi ölmedikçe unutmaya da devam edeceğiz. Fenerbahçe için artık 2 maç var ve karşılığında 2 kupa!! Her şeye rağmen bu takım buraya kadar geldi. Sevdiniz renk önemli değil sadece takdir etmeyi bilin yeterli.
Ha unutmadan.. Bu maç Fenerbahçe'nin Alex'in aramadığı hatta Alex'in yokluğundan bahsedilmediği tek maç oldu heralde. En azından ben uzun zamandır hatırlamıyorum..

TRABZONSPOR: 1 - FENERBAHÇE: 3 
Stat: Hüseyin Avni Aker
Hakemler: Mustafa Kamil Abitoğlu, Mehmet Cem Hanoğlu, Asım Yusuf Öz
Trabzonspor: Tolga, Celustka, Giray, Glowacki, Cech (Dk. 29 Henrique), Zokora (Dk. 82 Adrian), Colman, Serkan, Alanzinho (Dk. 75 Halil Altıntop), Olcan, Burak
Fenerbahçe: Volkan, Gökhan (Dk. 56 Orhan), Bekir, Yobo, Ziegler, Dia (Dk. 73 Mehmet Topuz), Selçuk, Cristian, Emre (Dk. 84 Caner), Stoch, Bienvenu
Goller: Dk. 3 Emre, Dk. 31 Bienvenu, Dk. 84 Cristian (Fenerbahçe), Dk. 45 artı 4 Burak (Trabzonspor)
Sarı kartlar: Dk. 18 Gökhan, Dk. 32 Cristian, Dk. 45 6 Emre, Dk. 74 Yobo, Dk. 88 Caner (Fenerbahçe) Dk. 45 4 Zokora, Dk. 74 Burak, Dk. 89 Giray, Dk. 90 Olcan (Trabzonspor)

6 Mayıs 2012 Pazar

FA Cup'ı Kazanan Chelsea

FA Cup İngiltere'de lig şampiyonluğu kadar kıymetli. Dünyanın en eski futbol organizasyonu olarak biliniyor. Bu sezon Premier Lig'in iki hayal kırıklığı finalde Wembley'in çimlerindeydi. Chelsea Di Matteo ile yakaladığı rüzgarla, Liverpool lige erken havlu atmanın verdiği rahatlıkla oyuncuları dinlendire dinlendire finale geldi. İlk bir saatte Chelsea alt ligden bir takımla oynar gibiydi finalde. Ta ki Carroll oyuna girene kadar! Bu sezonun en büyük hayal kırıklığı 35 milyonluk sıradan vatandaş Andy Carroll oyunun seyrini değiştirdi. Önce harika bir golle farkı bire indirdi sonra her hava topunu arkadaşlarına indirerek takımını rakip sahada tuttu. Skoru nerdeyse 2-2'ye getiriyordu ancak Cech çizgiden çıkardı. Sonunda kupa Chelsea'nin oldu ancak iki takımda hak etmedi desem yeterli olur. City ve United ligdeki şampiyonluğa bu kadar konsantre olmasa ikiside finali göremezdi bile..

Liverpool büyük hayal kırıklığı.. Sezon başında iyi paralar harcayıp 4-5 oyuncu aldılar ancak hepsi ellerinde patladı. Downing, Adam, Henderson ve Carrol... Liverpool kendine gelmeli orası kesin belki de artık biraz yalnız yürümeli... 

Şampiyon Yine Dortmund

Almanya'da şampiyonun ismi değişmedi. Geçen sezon yeşeren filizler bu sezon dallandı budaklandı ve şampiyonluk rekorlarla birlikte geldi. 1972'de 79 puanla şampiyon olan Bayern'in rekorunu 81 puan alarak tarihe gömdüler. Bu sezon attıkları 80 golle de kulüp rekorunu geliştirdiler.


Aslında sezon onlar adına hiç de iyi başlamamıştı. Takımın beyni Nuri'nin kaybedilmesi takımın merkezinde sorunlara yol açtı. Şu günlerde formunu yükselten ve Avrupa Şampiyonasında Almanya kadrosunda olması konuşulan İlkay henüz takıma alışma evresindeydi. Takımın tek sorunu bu da değildi. Copa Amerika'dan sakat dönen Barrios'un yerine oynayan Lewandoski'de  Paraguaylıyı aratıyordu. İlk haftalarda şampiyon takımın atanı da attıranı olmayınca Dortmund zor gol atıyordu. Daha sonra ligde yavaş yavaş toparlandılar ancak şampiyonlar ligi elden gitmişti bile..


Sezonun ortaları yaklaşırken Lewandovski formunu bulmuş, Kagawa çoşmuştu. Takım üst üste maçlar kazanırken orta alanda yine sıkıntı vardı. Nuri'nin Real'de forma bulamaması Dortmund'un orta alanda sorun çekmesi geri dönecek haberlerini çıkartmıştı. Klopp oyunu orta sahadan kuramayınca bu görevi Almanların Pique'si Hummels'e verdi. Takımın hücum gücü geçen sezona göre çok ilerde değildi ama savunma yönünden çok daha güçlü bir takımdılar.
Şimdi bu noktada madem hücum kötüydü gol rekorunu nasıl kırdılar sorusu gelebilir ancak takım birbirine alıştıkça hücumlar daha dengeli oldu ve kim nere ne zaman gider nerdedir öğrendiler. Ezberden oynuyordu artık Klopp'un öğrencileri..


Ocak ayının sonlarından itibaren lig ve kupada yaptıkları 18 maçta 16 galibiyet alırken 2 maçıda berabere bitirip yenilmediler. Ausburg kazası ve 4-4'lük Stuttgart maçı dışında önüne geleni tokatlayıp bıraktılar. Schalke'yi deplasmanda geçerken sahalarında Bayern'e top göstermediler. Takım makina düzenine girmişti artık. Signal İduna Park'ta sezonun en iyi ekiplerinden Mönchengladbach'ı (umarım doğru yazmışımdır) 2-0 yenerek şampiyonluklarını ligin bitimine 2 hafta kala ilan ettiler.


Jürgen Klopp çoluk çocuğu önce takım yaptı sonra şampiyon ve sonra tekrar şampiyon. Artık yeni hedef Şampiyonlar Ligi'nde başarı. Ancak bir sorun var! Takımın bu başarısı büyük takımların ilgisini çekince transfer söylentileri de aldı başını yürüdü. Klopp'un Chelsea'ye gideceği dedikoduları olsa da ben kalacağından eminim. Götze'nin adı Arsenal ve bir kaç büyük takımla daha geçiyor. Euro 2012'de göstereceği performansa bağlı olarak kalabilirde gidebilirde. Kagawa'nın ise ayrılması kesin gibi. Sözleşmesini uzatmadıktan sonra ManU söylentileri ayyuka çıkmıştı. Anlaştı deniliyor. Hayırlı uğurlu olsun. Takımın golcüleri Barrios ve Lewandovski de takımdan ayrılabilir ama bunları konuşmak için henüz erken.


Takım büyük ölçüde korunursa gelecek sezonda Almanya'da Bayern'le birlikte bir kaç adım önde olacakları kesin.Ve şampiyonlar liginde bu sefer işlerin farklı olacağını düşünüyorum..