Bu sabah İspanyol Marca gazetesi Final için ''Falcao Lig'' başlığıyla çıkmıştı. Finalin ardından bu benzetmenin ne kadar güzel olduğunu bir kez daha gördük. Kolombiyalı Radamel Falcao geçen sezon Porto ile Kupa 2'yi kaldırırken attığı 17 golle bir sezonda en çok gol atan oyuncu olmuştu. Bu sezon başında geldiği Atletico'da da durmadı ve gollerini sıralamaya devam etti.
Bilbao'nun Avrupa sınavının başlangıcı bizimle fazlasıyla alakalı. Ön eleme turunda Trabzonspor'la eşleşen Bask ekibi ilk maçtan 0-0 beraberlikle ayrılmış, Trabzon'un Fenerbahçe'nin yerine Şampiyonlar Ligi'ne alınması ile rövanşı oynamadan gruplara kalmıştı. Bielsa önderliğinde bu sezon küçük Barcelona olarak gösterilen ve güzel futbol oynayan Bilbao finale gelene kadar Manchester United'ı içerde dışarda ezip geçti. Raul'un takımı Schalke'yi de aynı oyunla rahat geçtiler. Bu sezon bir çok futbol severin gönlünü kazandıkları kesin. Oynadıkları keyifli futbolun ödülünü olarak Avrupa'da ve Kral Kupasında finale ulaşarak aldılar..
Atletico Madrid'in durumu Bilbao'ya göre tam aksi yönde. Bugün sosyal medyada 2010'da Kupayı kaldıran takımdan kimsenin olmadığını gösteren grafikler vardı. ''Futbolda istikrar şart'' deyimini yalancı çıkaran takım oldular. Sezona Agüero ve De Gea'yı satıp yerlerine yeni isimlerle başladılar. Bunun üstüne bir de Manzano sezon ortasında kovuldu ve Simeone geldi. Takım bu karmaşadan öyle güçlü çıktı ki üst üste 12 maç kazanarak rekor kırdılar! Sahada daha çok hücum oyuncuları ile yer alan takım görünümün aksine mükemmel savunma yaptı. Juanfran sağ açıktan sağ beke geçti ve o kanat mükemmel işlemeye başladı. Falcao'nun formuna ve arkalarındaki Arda-Diego-Adrian üçlüsünün mükemmel oyunları eklenince önüne geleni tokatladı Atletico. Finalde de Bilbao'lu oyuncuların heyecanlanmasına bile izin vermeyip 3-0 gibi farklı bir skorla kupaya uzandılar.
Maça gelirsek beklenenden çok farklı başladı. Atletico baskısının meyvesini Falcao'nun enfes golüyle alınca karşılaşmanın seyri bir anda değişti. Bilbao'nun güçlü tarafları orta alandaki üstünlük ve sağ tarafta İraola+Susaeta kombinasyonu ile gerçekleştirilen ataklardı. Ancak Atletico başta Gabi olmak üzere öyle bir oyun ortaya koydu ki orta alanda Bielsea devreden hemen sonra orta alan elemanlarını değiştirdi. İraola ve Susaeta'nın da önü tıkanınca hiç bir şey yapamadı yeşil formalılar... Tek ümit Llorente'ye kalmıştı ancak onu da Atletico defansı kucağına alıp yüzünü kaleye döndürmeyince ümitsizce çırpında Bielsea Reis'in öğrencileri...
İkinci yarıda bir kaç şutta top ayaklarına otursa Bilbaoluların oyun son bölümde daha heyecanlı olabilirdi belki ancak bu gece Tanrı, Falcao kılığında sahaya indiği için kazanan takımın kırmızılılar olmasını istiyordu. Tanrı isterde ne olmaz ki?! Kupa Gabi'nin ellerinde havaya kalkarken Arda'nın da o karenin içinde olması bizim adımıza sevindiriciydi. Fatih Tekke'den sonra onunla da gururlandık..
Athletic Bilbao'lu oyuncuların maçtan sonraki üzüntüsü hepimizin içini burktu ancak halen sezonu kupa ile kapatma şansları var. Bir kaç gün sonra Barcelona ile Kral Kupası finalinde oynayacaklar. Madrid bir kez daha şampiyonluk kutlamalarına sahne olurken Bilbao biraz daha bekleyecek gibi. Kadro korunursa çok uzakta olmadığı kesin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder