26 Ekim 2012 Cuma

Downing Şeytanın Bacağını Kırdı!

Liverpool'un 20 milyonluk kazması Stewart Downing geçen sezon 36 maça çıkıp 0 gol 0 asistle sezonu bitirmişti. Hatta şurada onu paylaşmıştık. Bu sezonda onun için farklı başlamamış kaldığı yerden devam etmişti ama tanrı sonunda dualarını kabul etti ve geçen hafta asist yaptı. Bugün ise onun için çölde bir vaha olan ''o gol'' geldi! Şu haykırış her şeyi özetliyor. 
Şu kareler ise bu sorunun takım içinde de bilindiğini anlatıyor bize sanki. Liverpool'a bu sezon kiralık gelen Nuri bile ''nihayet'' çekip ''gel öpücem'' moduna bürünmüş. Eh ne diyelim darısı diğer maçlara.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Aslan Parçası Gomis

Lyon evinde Brest'i bir dönem Fenerbahçe'nin gündeminde olan Bafetimbi Gomis'in golüyle 1-0 yenerken Gomis'in gol sevinci bir hayli enteresandı. Afrikalı oyunculardan görmeye alıştığımız aslan taklidini maskeyle renklendirdi Senegal asıllı Fransız.

Şimdi soru şu: Fenerbahçe Gomis'i alsa ve bu gol sevincini(aslan taklidi) yapsa taraftar sever miydi? Pek sanmıyorum :)

Totti Saymaya Devam Ediyor!..

Yaş 36
517 Serie A maçı
217 gol!

50 Şampiyonlar Ligi maçı
15 gol!
36 Avrupa Ligi maçı
16 gol!

Serie A tarihinde en çok gol atanlar listesinde O artık 3 numara! 

Piola 274
Nordhal 225
Totti 217!
Meazza 216..

Saymaya devam ediyor! 1. olamayacak belki ama artık hedef Nordhal'ı yerinden etmek!..

Efsane, altın çocuk, bayrak adam!
Blogun adını verdiğimiz için bir kez daha gurur duyduk!

Yürüyedur Kaptan senden öğreneceğimiz çok şey var daha. İzlettireceğin bir çok gol!...

21 Ekim 2012 Pazar

BJK 1-1 TS

Maç berabere bittiğinde ayakta kalanlar sevinir!

Ruhr'un Kazananı Schalke | Klopp'un Taktik Planı Tutmadı!

Maçtan önce Dortmund sportif direktörü Watzke ekstra prime ihtiyacımız yok zirveden uzak olduğumuz günler geride kaldı, rahatlıkla yenebiliriz Schalke'yi demişti. Hesap etmediği şey Klopp'un elindeki malzemenin azlığıydı. Jurgen Klopp yarattığı mükemmel sistemi bu maçta bozmak zorunda kaldı zira sol bek Schmelzer, sağ açık Kuba ve harika çok Götze yoktu bu maçta. Belki de bunlardan daha önemlisi orta sahanın beyni İlkay'da tribünden izleyecekti maçı.

Eksikliklere sistemi değiştirerek  yanıt vermek istedi Klopp ancak plan tutmadı. Ya da Schalke bu planı bozmayı başardı. Nitekim maçtan sonra bugün kazanmayı hak etmedik, kötü oynadık ve Schalke hak ettiği bir galibiyet  aldı diyerek yorumladı maçı. Kaybedilen derbi sonrası bunu demekte büyük bir erdemdi. Klopp yine yanıltmadı ve hakkını verdi rakibin.
Maça Bender'i livero oynatarak başladı Klopp. Sol bek Schmelzer'in yokluğunda yerine adam koymak yerine mevkiyi ortadan kaldırmayı denedi. Sol açık Grooskreutz 3lü savunmanın solunda normal görevinden biraz daha defansif oynayarak başladı maça. Sağ tarafta ise Piszczek yerini korudu ancak hücumdaki rolü biraz daha arttı. İlkay'ın yokluğunda Leitner orta sahada sorumluluk almaya çalıştı ancak olmadı. Hem savunma yalnız kaldı hem hücum takım orta sahada kilitlendi ve hücum planı çorbaya dönüştü!

Schalke zaten dengesiz olan Dortmund hücumunu rahatlıkla karşıladı ve hızlı ataklarla tehlike yarattı. Savunmadan tek pasla çıkılan ve orta sahada mola vermeden kanatlara aktarılan toplar sarıların dengesini epey bozdu ve gollerde bu şekilde geldi. Bender defansın arasında kalmakla orta sahaya yardım etmek arasında kalınca ne savunma yapabildi ne de hücuma destek verebildi. 

İlkay'ın yokluğu Dortmund'u Nuri'nin gittiği ilk günlerde çektiği sıkıntıyı yaşattı. Oyun kurmakta zorluk çektiler ve sorunu o zaman nasıl çözdülerse aynı şekilde çözmeyi denediler. O dönem bu görev Hummels'e verilmişti ve oyun daha geriden dengeli şekilde kuruluyordu. Bu planın tutmasını engelleyen de Hummels'e yapılan baskı oldu. Onun pas kanallarını kapatarak topla çıkmasını ve ileriye aktarmasını engellemeyi başardı Stevens'ın talebeleri. İşler böyle olunca Dortmund'un puan alması pekte adil gözükmüyordu zaten.

Klopp sistemin tutmadığını görüp taktiği değiştirdi ve tekrar 4lü savunmaya döndü ancak sahada işler pekte değişmedi. İkinci yarının başında gelen ikinci gol rüzgarı terse çevirme şansını da pek vermedi onlara. Topa sahip olan genelde Dortmund gibi gözüktü zira istatistiklerde bunu söylüyor ancak dün Bursa-FB maçında da dediğim gibi Schalke'nin topa sahip olma niyeti pek yoktu zaten. Kaptıkları topları oyalamadan ön alana aktarıp kanatlardan vurmayı denediler her seferinde. Huntelaar'a gerek bile kalmadı zira onun görevi bu maçta gol atmak değil çapraz koşularla kanatlardaki Farfan ve Afellay'ın koşu yolunu açmaktı. Forvet demişken en büyük gol silahı Lewandowski'yi de Höwedes'in kucağına vererek her şeyi kitledi Stevens. Klopp oyuna ikinci forveti soksa da etkinlik sağlayamadı zira Barrios'tan sonra çokta etkili yedek bir silahı kalmadı elinde.

Maçı toparlayacak olursak Klopp'un taktik planı tutmayınca Schalke rahat kazandı. Zaten bu eksiklerle kazanmaları çok kolay gözükmüyordu. Favori olan uzun zaman sonra Schalke'ydi ve favori kazandı. Dortmund zirveden bir hayli uzaklaşırken şampiyonluk hayalleri şimdilik ertelendi. Şampiyonlar Liginde devlerin olduğu bir gruba düşmelerine karşın bu sefer umutları çok daha fazla. Ligde yeniden şampiyonlar ligi bölgesinde olmak onlar için yeterli olacaktır. Bayern böyle giderken pekte şansları olduğu söylenemez ancak geçen yıl 8 puan geriden gelip 8 puan önce bitirmeleri de onlar adına ayrı bir motivasyon. Schalke adına ise işler biraz daha iyi gidiyor. Şampiyonluk hedefleri şimdilik çok dillerinde değil ancak ligin ilerlemesi ile daha çok hayalini kurmaya başlayabilirler. Zira onlar içinde Bayern'in tökezlemesi önemli olacak. Şampiyonlar Liginde ise bu hafta Emirates'e konuk olacaklar. Hafta sonu zayıf Norwich deplasmanında 3 puan bırakan Arsenal bu maçı mutlak kazanmak isteyecek. işleri hiç kolay değil ama bu taktik planla Arsenal'e karşı şansları var. Tek ihtiyaçları topu kapmak ve Dortmund'un yapamdığı ancak Arsenal'in çok iyi yapacağı ön alanda baskıyı aşmak.

Haftanın En Güzel Golleri | Ekim #3



Haftanın gollerinde yine  Neymar var! Şu golleri Avrupada atsa çok daha fazla gündemde kalacağına şüphe yok. Pele'ye  kızıyoruz abartıyor diye belki ama bu çocuk ciddi  manada büyü yetenek. Oylamada Neymar açık ara önde onu takip edenler Hoffenheim'ın genç Japon yıldızı Usami ve Milli Takım şansızlığını Ryan Giggs'ten devralan Gareth Bale!

Iker Casillas

Hani hiç değişmemiş derler ya işte tam öyle. Zaten son 10 yılı gözümüzün önündeydi. Beraber büyüdük yalnız biz onu izledik o bizi görmedi bile..

Rui Costa & Batistuta


İlkyarı 2, İkinciyarı 1, MS 0 | Bursa 1-1 FB

Bursa'da son zamanların en ilginç maçlarından birisi olacak maç start alırken son 2 maçta çıkışa geçen Fenerbahçe'nin kadrosunda 11'in 4 rotasyonun ise 5 ismi yoktu. Milli Takıma ilk defa sağlam giden Gökhan geleneği bozmadı ve saka döndü. Topal bu maç için riske edilmek istemedi. Yeni sistemin kilit adamı Meireles ise 1 ay yoktu. Böyle anlarda sahaya süreriz dediğimiz Topuz'da sakatlandı ilginç bir şekilde. Gökhan'ın yokluğunda Orhan'da sağlam kalamayınca 11 iyice enteresan bir hal aldı.

Aykut Kocaman maça tandemi bozmayarak Serdar'ı sağ beke koyarak başladı. Beklenti Bekir'in orda olmasıydı ama hoca doğrusunu yaparak alışılmış düzeni bozmadı. Hem Serdar, Bekir'e göre daha teknik olduğu için çok daha iyi bir tercihti. Üstelik Kayseri'de daha önce az da olsa bu bölgede tecrübesi vardı.

Maç öncesi durum bu olunca Bursa maça baskılı başladı.  Gole kadar da sahada etkililerdi ama gol yemek dışında Kocaman'ın bundan şikayet ettiğini zannetmiyorum zira plan buydu bence. Topu Bursa'ya vermek ve hızlı çıkmak. Serdar'ın şansızlığıyla geriye düştükten sonra Fenerbahçe biraz daha öne çıkmaya başladı. Bursa'da öne geçince psikolojik olarak o baskıyı sürdüremedi ve Sow'un golü geldi. Bu bu sezon Sow'dan çok gördüğümüz koşular değildi. Gerçi takımda ona bunu pek yaptırmıyordu zaten. İlk yarının ikinci dönemi FB bulduğu golden sonra Bursa'nın aksine geri çekilmedi ve önde oynamayı sürdürdü. Etkinlik çok yüksek değildi zira top dağıtan Meireles ve kaybedilen topları kesen Topal olmayınca Cristian'da pek etkin gözükmedi. Zira onun görevi diğer maçlara bakılarak çok başkaydı bugün. Savunmanın önünden topu alıp dağıtmaya çalıştı ama sadece çalıştı...

İkinci yarıya Bursa rüzgarı arkasına alarak başladı. Özellikle Fenerbahçe'nin sol tarafındaki arızayı fark edince oradan yüklenmeye başladılar. Hasan Ali kendi çizgisinin gerisindeydi bu maç. Caner'de kanat oynamakla ortaya yardım etmek arasında kalınca mevkisini oldukça boşladı. Stoch'un girişiyle zaten daha serbest role bürünmüştü. İlk on dakikanın ardından Stoch tamamen sola geçti Caner daha serbest role büründü. Miro'nun yardımı gecikip Hasan Ali'de daha çok içeri gömülünce o bölge sos verdi ikinci yarı boyunca.

75den sonra Fenerbahçe Bursa'nın sağ kanattan Battala-Murat(Okan)-Basser ile yaptığını kendi solundan Caner-Stoch-Baroni ile yapmaya başladı. Top sadece bu üçlünün ayağına değerek ceza sahasına kadar geldi ama Caner birinde bitirici vuruşu yapamadı diğerinde ise boş kaleye attırmak yerine şut atmayı seçince golde oldu Fenerbahçe. Maçı izlerken Alman Milli Takımı geldi aklıma zira onlarda sol kanattan Poldi-Özil-Lahm üçlüsüile bunu sıkça yapardı. 

Özet

Fenerbahçe eksiklerinde verdiği etkiyle haddini bilerek oynadı. Topu gerektiği anlarda Bursa'ya verip hızlı çıkarak pozisyonlar üretmeye çalıştı. Bunun içinde özellikle Sow'u kullanmak akıllıcaydı. Maçı izlerken ''Sow oralara gelir mi abi'' yorumları yapılsa da ben bunun bilinçli yapıldığını düşünüyorum.  Caner o pozisyonlarda golü atsa veya attırsa şu an muhtemelen Fenerbahçe'nin akıllı bir taktikle maçı kazandığı konuşuluyor olacaktı ama şimdi Bursa'ya ezildi deniyor. Tekrar etmek gerekirse Bursa'ya ezilmeyi taktik olarak benimsedi bugün Fenerbahçe. Bursa yarım saat boyunca çok etkili gözükse de uzaktan atılmış şutlar dışında net pozisyonlar bulamadı. Volkan Bellusche'nin seke şutu dışında yere yatmadı.

Oyuncu değişiklikleri konusunda da oldukça sert eleştiriler vadı ama bana yanlış yapılan pek bir şey varmış gibi gelmedi. Krasic-Stoch değişikliği bir kenara zaten oyuna alıcak hazır bir adam da yoktu. Krasic'in çıkmasının altında kondisyon veya sakatlık gibi bir neden yoksa yanlış karar. Zira ikinci yarı takımı hızlı hücuma kaldırabilirdi. Semih'in geç girdiğini iddia eden kesim 15 dakika önce girse Semih artık bu takımdan gitsin diyecekti muhtemelen. Semih duran toplara son anlarda kafa vurmak için girdi. Zira bana göre Sezer'de o duran topları kullanmak için! Sezer daha erken girmeli miydi sorusunun cevabı bende değil zira antreman performansını bilemeyiz. Adam aylardır topa dokunmadı bu kadar anlamsız eleştiri cidden anlamsız geliyor!

İşin özü Fenerbahçe son anlarda 3 puan ayağına kadar gelmesine karşın 1 puanla yetindi. Şu durumda takım ayakta kaldı ve her iki yarıda da son çeyrekleri kontrolü altına aldı. Demek ki artık kondisyon sorunundan bahsetmemiz yanlış. Şöyle bir pozisyonda şu puan iyidir. Üzülen seyircili maçta Fenerbahçe'yi böyle yakalamışken yenemeyen Bursa olmalı bence. Bu arada nacizane fikrim Pinto'nun 11de başlamasının yanlış olduğu. Milli maçlardan sonra uçakla bir günlük yol gelen Pinto yerine Okan şu maçta cidden fark yaratabilirdi. Fenerbahçe adına ise fark yaratan ve bu sezon en iyi oyununu oynayan Moussa Sow'a bravo!

BURSASPOR: 1 - FENERBAHÇE: 1
Stat: Atatürk
Hakemler: Yunus Yıldırım, Adil Sinem, İsmail Şencan
Bursaspor: Carson, Basser, İbrahim, Ömer, Hakan, Murat (Dk.62 Okan), N'Diaye, Belluschi, Vederson (Dk.82 Ferhat), Batalla, Pinto (Dk.90 1 Sestak)
Fenerbahçe: Volkan, Egemen, Serdar, Bekir, Hasan Ali, Baroni, Kuyt, Krasic (Dk.46 Stoch), Selçuk, Caner (Dk.89 Sezer), Sow (Dk.89 Semih)
Goller: Dk. 12 Serdar Kesimal (Kendi kalesine)(Bursaspor), Dk. 23 Musa Sow (Fenerbahçe)
Sarı Kart: 90 artı 1 Serdar (Fenerbahçe)