20 Mart 2012 Salı

Ünal Aysal'dan Kültür Dersleri



Sevgili Ünal Aysal,

Sen ki biz Fenerbahçelilerin ezeli rakibi Galatasaray'ın başkanısın. Sen ki bu ülkenin en önemli 10 adamından birisin. Ama banka hesabında olan milyon dolarlardan veya boğazda ki yalından dolayı değil Galatasaray Kulübü başkanı olduğun için! Belki farkında değilsin ama ağzından çıkan her söz önemli. Her söz ülkede bir şeyleri değiştirebilir. Tıpkı Aziz Yıldırım'ın, Başbakanın, Cumhurbaşkanının olduğu gibi!..

Sen başkan olduktan sonra hep uzlaşmacı bir görüntü çizdin ya hani. İşte ben onu yemedim hem de hiç. Bu ülkenin önde gelen basın elemanları bile yediler ama ben yemedim. Neden mi? Çünkü sen güzel bir şey söylenecekken basın önüne çıktın, rakibe veya hakeme sallamak gerektiğinde Ali Dürüst. Sen şirin gözüktün herkese zaten senin amacında en başından beri bu değil miydi? Sonuncusunda baltayı taşa vurdun hem de sağlam taşa, balta elinde kalıverdi! Fatih Terim'in başına gelenler elbette yanlış ve benim gibi Fenerbahçe taraftarları için utanılacak bir görüntü. Sen ne yaptın bu görüntü karşısında Aysal? Hani o en baştan beri ifade ettiğin uzlaşmacı, yapıcı başkanlığın nerde kaldı? Bu görüntü stadlara yakışmıyor bizim stadımızda da başka yerde de olmamalı, bunlardan kurtulmalıyız desen belki gerçekten farklı bir başkan olabilirdin! Sen öyle yapmadın sen kendi taraftarına yaranmak için ders vermeye kalktın ve edilmeyecek bir laf ettin..  "Anlaşılan o ki Fenerbahçeli taraftarlar, Galatasaray taraftarlarının ulaştığı kültürel spor ahlakının uzağındalar"

Bak şimdi sana başkanı olduğun ve kültür ve ahlak seviyesi çok yüksek dediğin taraftarın seviyesini göstereceğim. Memlekette ki taraftar profiline buradan ulaşman mümkün. Öyle fazla dil falan dökmeyeceğim sadece görseller yeterli olacak anlaman için!!

Bu şişeyi hatırladın de mi sevgili Aysal hani  geçen sezon Volkan'ın kafasını sıyırıp geçen şişe! Başka bir maçta yine böyle bir şişe 14 yaşında ki bir çocuğu hem de kendi taraftarını az daha öldürüyordu! Bu şişenin atıldığı yer öyle normal tribün falanda değildi. Loca'dan gelmişti bu şişe. Zengin ve belli kültür seviyesine ulaşmış olan insanların olduğu yerden!

Bu fotoğraf yine yakın zamandan.. Florya'da oynanan U-17 maçında Galatasaray taraftarı Fenerbahçe'li futbolculara saldırmıştı. Hani daha çocuk olan futbolcular. Çoğunun maçı hastanede sona ermişti. Bunu da unuttuk hepimiz..


Yüksek kültürlü ve ahlak sahibi Galatasaray taraftarının kendi arasında çıkan kavgada tribünden düşen taraftar..
Sulu maçı hatırladınız mı? Hani sahada futbolun olmadığı; Ege'de çıkacak herhangi bir yangını söndürebilecek, Mecidiyeköy'ün aylık su ihtiyacını karşılayabilecek kadar suyun sahaya atıldığı maç!


Eminim ki söyledikten sonra pişman oldun Ünal Aysal. Tıpkı 20 milyon taraftarımız AKP'ye oy verdi dediğin gibi!.. Fenerbahçeliyim ama önce futbola tutkunum! Bu olaylar sadece Galatasaray tribünlerinde olmuyor. Ülkede fanatizmin giderek artması, kutuplaşmanın oluşması son yıllarda en büyük sorunlarımızdan bir tanesi. Geçmişte yarı yarıya bölünmüş stadların, iç içe oturularak seyredilen maçların varlığı artık efsanelerde, rüyalarda kaldı.


Ünay Aysal taraftara yaranacağım derken her şeyi daha berbat etmeye devam ediyor. Unuttuğu şey şu: Taraftara yaranmak için onları övmek değil, onlara mutlu olacağı başarılar vermek gerekir. Geçmişte de hep öyle olmuştur. Büyük transferleri yapanlar değil kupaları kazananlar hatırlanmıştır. Hani Galatasaray taraftarının çok sevdiği Haldun Üstünel'e ne oldu? Hani o büyük transferleri yapan adam.. Ahlak dersi verecek son adam sensin sevgili Aysal! Çünkü sen basına ve taraftara şirin gözükmek için yaşayan bir adamsın. Sen Avrupa'ya gidemezsek bırakırım derken bunu başarısızlık olarak kabul edeceğin için değil herkesten gizlediğin borç batağının altında ezileceğin ve Adnan Polat gibi olacağını bildiğin için söyledin. Takım Avrupa'ya gidemezse borcu yönetemeyeceğini bildiğin için!.. Şimdi kandırdığın taraftarının da senin aslında kulüp yönetecek kapasitede olmadığını görmesi yakındır. Havaya değil buraya yazdım. Bekleyelim ve görelim neler olacak...

Hiç yorum yok: