17 Ekim 2012 Çarşamba

Ne MİLLİ ne de TAKIM

Milli takım berbat bir hafta geçirdi ve grupta en önemli iki rakibine de yenildi. Doğal olarak tepkiler Abdullah Avcı üzerinde yoğunlaştı ve istifa söylemleri tavan yaptı. Hoca değil, bu adamı zaten neden getirdik anlamıyorum yorumları her zaman ki gibi sosyal medyanın klasikleri. Başarısız evet, belki de denildiği gibi iyi hoca değil ama sorun da bu değil! Avcı'yı ordan kaldır başkasını koy yorumlar yine aynı olmayacak mı? Ya da Hiddink'e de aynı şeyleri söylemedik mi giderken? Daha öncekiler farklı mıydı sanki..

Evet hoca başarısız ama artık şunun farkına varalım. O koltuğa kim oturursa otursun hep aynı eleştirileri yapıyoruz. Her gelen mi kötü hoca, her seçilen adam mı beceriksiz. Yahu neden hep böyle oluyor demiyor, kolayı seçip yine hocaya sallıyoruz. 

İngiltere Milli Takımı yıllardır çeyrek finalden öteye gidemiyor turnuvalarda. Hatta 2008de turnuvada bile yer alamadılar. Onların şansı ligleri zira kalitenin en babası onlarda. Oyunculara gösterecekleri örnekler, sistemler var. Diğer yandan en büyük şansızlıkları da Premier Lig! Herkes en mükemmeli anında istediği için oyuncu yetiştirmek yerine yetiştirilmişleri hazır alıp küçük rutuşlarla takımlarına koyuyorlar. İngiltere'nin kısa vadede kupa kazanması hatta finaller görmesi imkansız!

Peki bu finalleri gören İspanya nasıl beceriyor bu işi?  Hemen Barcelona çok iyi onlarda bundan faydalanıyor deyip işin işinden çıkmak mümkün. O zaman soru değişir ve Barcelona nasıl böyle oldu diye gelir. Cruyff kurdu sistemi abi adamlar makina gibi der yine çıkarsın işin içinden. Cruyff'un sistemi Barcelona'nın başarılarından 10 yıl önceydi aslında. Eh 10 yılda anca yetiştiler dersen yine itiraz ederim. Zira sistemin beyni olan Xavi ve İniesta bu dönemden önce de A takımındaydı! 

Aslında İspanyolların başarısı 90 Barcelona olimpiyatlarından sonra geldi. Yapılan salonlar, sahalar kullanılmaya başlayınca yeni sporcular yetişti. Sadece futbolda değil basketbolda, tenniste hatta motor sporlarında şampiyonluklar kazandılar. Bu konuda siz veya ben haklı oluyum ama sonuç yine aynı. Başarı PLANLAMA ile geldi.

Almanya farklı mı onlardan? Futbol dibe vurduğunda yeni bir planlama yaptılar. Antreman sistemleri değişti ve artık yaratıcı oyuncu aramaya başladılar. Zira eksikleri o yöndeydi. Bizde yaratıcı oyuncudan bol birşey yok ama disiplin yok. Zaten bu yüzden gurbetçileri topluyoruz. Bizim yetenekli oyuncularımız Alman disiplini ile yetişince ortaya ideal oyuncular çıkıyor.

Ama...

Almanya'dan son dönemde bol bol oyuncu getirdik evet. Hatta Almanya bizden çalacak korkusuyla heriflerin A5 takımı formasını bile vermeyeceği adamları bile çağırdık. Bu akşam 11de 6-7 oyuncu vardı Almanya çıkışlı. Buradan biz üretemiyoruz düşüncesi çıkarmak yerine ürettiğimize güvenmiyoruz fikrinin çıkması taraftarıyım. 

Mehmet Ekici Bremen'e transfer olduğunda Schaff ondan çok şey bekliyordu. İlk sezonunun ardından ona güveni azaldı, boşuna kürek çekiyorum olmayacak galiba deyip Kevin De Bruyne'yi kiraladı Chelsea'den. Bu sezon ona sadece iki maçta toplam 110 dakika şans verdi yanlış bilmiyorsam. Sosyal medyada onun hakkında görüşlerimi yazarken ağır overrated dedim hep. Halende değişen bir şey yok. Mehmet Ekici bırak Türkiye Milli Takımını Estonya'da falan zor oynar! Sen Mehmet'i alırsın onlar İlkay'ı...

Tunay Torun beğendiğim bir oyuncu aslında. Ama bu sezonu pekte parlak geçiyor denemez. Şu maçlarda onu kullanmak pek anlamlı gelmiyor bana. İki maçta rezalet zeminde oynandı ve Tunay ayakta bile kalmakta zorlandı. Bunu görmek bu kadar zor olmamalıydı sanki hocam.

Keza Sercan!..

Hazırlık maçlarında çok iyiydi evet ama bu sezona formda başlamadı. Fürth maçlarını elden geldiğince takip ediyorum ve durumları pekte iç açıcı değil. Takım daha yeni ligine alışamamışken Sercan'da bocalıyor. Yani onunda Caner'den üstün bir yanı yok şu an için hocam illa Alamanyadan gelmiş olması şart değil.

Herkes seni berbat hoca, takıma bir şey katmadı diye eleştiriyor bense çağırdığın oyuncular için hocam. Aslında bir hafta önce kadronun çokta önemli olmadığını söyleyen bir yazı yazmıştım ve sana hak vermiştim ama yanılmışım. Zira bu kadar sakatlık olacağı ve Ekici'yi oynatmak zorunda kalacağın aklıma gelmemişti. Gerçi o yazıda da herşeye rağmen Ekici olmasa daha iyi olurdu demiştim..

Yazı biraz dağıldı hatta bende. Çözüm üretmek kolay değil şu aşamada ama üretmesi gereken kişi de ben değilim. Kendi adıma zararın neresinden dönersek kar demek yerine madem battık ısrar edelim bir şeyler kazanmaya çalışalım diyorum. Ne yaparsak yapalım artık yeniden yapılanmayalım yeter ki! Çağır genci de tecrübeliyde hep beraber gidelim. Bak bu abin böyle yapıyor ilerde sende yap de. Yeter ki oyuncuların önüne idol hatta rakip koy! Türk milli takımının kadrosunda forvet diye sadece Umut ve Mevlüd bulunmasın!

Son olarak Uğur Meleke'nin Fatih Terim ve Sergen'le ilgili aktardığı anektodu anlatıyım kapatıyım yazıyı. Zira ordan oraya zıpladık karmaşa oldu yazıda.

''Milli Takım İsviçre'ye 2-1 kaybetmiş ve ardından İsveç maçı öncesi antremandadır. Fatih Terim, Sergen'i yanına çağırır ve Oguz Çetin'i gösterir. Oğuz nasıl oyuncudur der. Sergen iyi oyuncudur cevabını verir. İyi pas atar mı? Atar.. Asist yapar mı? Yapar.. Çalım atar mı? Atar.. Gol atar mı? Atar.. İşte o Oğuz'un yerine sen oynayacaksın Sergen ona göre çalış!''

Abdullah Hoca'nın bunu Sercan'a deme şansı var mıydı ya da Nuri'ye? Onlar bizim ligimizi hiç izlemediler ki ya da orada hiç oynamadılar ki! Nesil değişikliği bu sefer eskilere oranla çok daha zor oldu ve olacak.. 

Yazı biraz karmaşık oldu ama madem yazdık yayımlayalım. Meramımı ben bile anlatmakta zorlandım. Hocanın işi zor ama o koltuğa oturmak isteyende kendisiydi. Maçtan sonra bizim işimiz sadece teknik direktörlük değil eğitim de var dedi. O zaman bize eğittiğin oyuncuları göster hocam. Sabırsızlıkla bekliyoruz..

Hiç yorum yok: