29 Eylül 2012 Cumartesi

Game of Thrones | Kasımpaşa 2-0 Fenerbahçe

Yazının başında hep iki maç öncesini söyler ona göre gelir maça bağlarım ama bu sefer bunlara hiç gerek yok. Klasik bir laf vardır bütün yorumcular ilk bunu söyleyerek başlar sözüne: ''Kötü oynayabilirsiniz ama asla kötü koşamazsınız.'' Fenerbahçe kötü oynamıyor. Bunu söylemek kötü oynayan takımlara büyük ayıp olur. Fenerbahçe oynamıyor sadece gol yemeyelim bir şekilde o forma atar zaten mantığı var. Fenerbahçe kötü koşmuyor, Fenerbahçe'nin kondisyonu da zayıf değil. Fenerbahçe oyuncuları koşmak istemiyor, koşası gelmiyor. 

Bugün sahadaki takımdan utandım ben. Çubuklu formayı giyen o kadar adamdan utandım. Topal ve Meireles'i bir kenara bırakırsak geriye kalan herkes büyük takımda ilk maçına çıkan 18 yaşında çocuklar gibiydi. Kimse sorumluluk almak istemedi. Savunmadan pasla çıkarken kaptırırım diye topu alan herkes uzun vurdu. Toptan kaçtı resmen oyuncular ve çalım atmaya bile korktular kaptırırım diye. Top almak isteyen tek adam vardı o da almaması gereken yerlerde gelip ısrarla aldı topu hatta zorla aldı! Alex Topal'ın Meireles'in pas kanallarına girmek yerine dibine kadar gelip topu almayı yeğledi. Aldıktan sonra yanına sağına soluna attı pasları. Bunları zaten Topal ya da Meireles'te atardı be abicim?

Bugün sahada olan takım bana 3 yıl önceki Rijkaard dönemini hatırlattı. Sahada ki takım ne koşuyor ne de bir şey yapmak için emek sarfediyordu. 11 adamın çoğunluğu o kadar rahattı ki sahada topa ayaklarını uzatmaya çekindiler. Onların bu durumu için bir kaç teorim var. Ya ciddi manada takımı sabote edip teknik kadroda değişikliğe gitmenin peşindeler ya da sonuç ne olursa olsun hocanın ya da Alex'in konuşulacağını biliyorlar. Fenerbahçe mağlup olur Hoca konuşulur, Fenerbahçe kazanır Alex konuşulur. Topuz hiç konuşulmaz mesela ya da Egemen'e kimse laf etmez. Sow çok kötü abi diyende olmaz, Sow'a top gitmiyor denir. Sow'a topu götüremeyen değil hoca suçlanır. Oyuncular buna o kadar alıştı ki artık gamsızlık konusunda birbirleriyle yarışır oldular.

Başka bir konuda prim meselesi. Fenerbahçe ne zaman galibiyet serisi yakalasa ya da başarı kazansa cepleri doldu anında. Futbolcuyu parayla oynattırmaya o kadar alıştırdılar ki para gelmeyince işler tersine döndü. Rüşvete alışmış adam rüşvet alamayınca senin işini yapmamaya başlar. Halbuki o zaten onun görevidir senin rüşvet vermene gerek yoktur.

Bunlar hep teori ama birisi gerçek! Belki de hepsi gerçek hepsinin payı var bu durumda. Sadece hocayı suçlamakla bir şey değişmez bunu görmek lazım artık. Hoca yarın istifa eder de takım çatır çatır oynamaya başlarsa Aykut Kocaman frenmiş demek yerine bu oyuncular Kocaman için oynamıyormuş derim! Zira hiç bir teknik adam bir takımı 1-2 haftada 180 derece değiştiremez. Gittiği zaman takım değişmezse hoca zaten suçlu diyemezsin. Neyse daha fazla konuşmanın alemi yok. Zaman içinde her şeyi söyleriz. Zaten twitterda orda burda konuşuyoruz.

Son bir not Alex'e. Sen hocanı sevmiyor olabilirsin ama Fenerbahçe'yi sevmek zorundasın abi. Bu takım için oynamak zorundasın.. Sen iyi oynayınca kimse Aykut iyi oynattı demiyor. Eğer bir cevap vereceksen bunu iyi oyunla yaparsın. Senin derdin çok başka başkaysa onu hiç bilemem. Ve eğer öyleyse ya da neyse öyle olduğunu aklımdan geçirmek bile bir hafta önce yaslanıp efkar sigarası yaktığım heykele ayıp olur...

Hiç yorum yok: