25 Eylül 2012 Salı

Neşet Ertaş(1938-...)



''Neşet Ertaş türkü demek; binlerce yıldır söyleyen ve söylenecek olan... Neşet Ertaş bağlama demek; binlerce yıldır çalınan ve çalınacak olan...''

Yalan Dünya dedin hep harbiden yalanmış işte bak.. Daha bir kaç gün önce hakkında çıkan ''öldü'' haberlerine sosyal medya üzerinden ''Merhaba sevenlerim. Yine beni öldürmüşler anlaşılan. Bunu daha öncede yapmışlardı, hayattayım ve bu haberler beni çok üzüyor.'' demiştin. Bu sefer çıkıp yalanlayamayacaksın, keşke çıkıp yine aynısını diyebilsen...

Sanatçı kavramının gerçekten yakıştığı insanlar vardır ya hani. İşte Neşet Ertaş öyle bir adamdı. Belki  kelime manasıydı bu kelimenin. Ondan bahsederken ''Aşık Veysel''den bahsedilmesi bile çok şeyi anlatır sanırım. Beni, babamı hatta dedemi etkilemiş bir adamı kaybettik. Sanatçılar ölmezmiş onlar sadece unutulunca ölürmüş. Senin unutulmayacağın kesin üstad. Senin unutulman için müziğin dünya üzerinden silinmesi gerekir. Gönül adamı, halk adamı olmak kolay değildir; sen bunu rahatlıkla başarmış, gönüllerde taht kurmuş bir adamdın. Bundan yaklaşık 10 yıl önce ''devlet sanatçısı'' unvanı verilmek istedindiğinde ''Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca devlet sanatçısı unvanı taşımak bana ayrımcılık gibi geliyor. Ben halkın sanatçısı olarak kalayım o bana yeter.'' demişti. Evet, sen halkın sanatçısı olarak kaldın, kalacaksın. Zira sokaktaki hamal da seni sevdi dinledi, sıradan bir memurda, Köşk'teki Cumhurbaşkanıda. Ruhun şad olsun üstadım. Gönlümüz hep seni arayacak inan bana...

Hiç yorum yok: