Van Persie şu yazıyı yazdığım sıralarda Avrupa'nın en formda golcülerinden birisi ve Arsenal'i kabustan uyandıran oyuncu. Premier Ligin en büyük yıldızlarından olsa da son bir kaç yılda önce Fabregas ardından da Nasri'nin gölgesinde kalan Robin şimdiler de Fabregas'ın büyük aşkı Barça'ya, Nasri'ninse kupa kazanma sevdası ile Manchester City'e gitmesinin ardından takımını sırtlayan oyuncu konumunda. Zira onun dışında Arsenal kadrosunda yıldız tabirini kullanacağımız bir oyuncu yok. Kadrodaki bir çok oyuncunun ve sanıldığının aksine Van Persie Arsenal altyapısının bir ürünü değil.
Van Persie 2004 yılında Arsenal'in efsane stadı Highbury'nin çimlerine ayak bastığında henüz 21 yaşında idi. Aslına bakılırsa Arsenal kadrosu için pek genç sayılabilecek bir yaşta olmasa da o dönem kadrosunda Bergkamp, Henry, Ljunberg ve Pires gibi oyuncuları barındaran bu takım için genç yetenekti. En parlak günlerini geride bırakan ve emekliliğe hazırlanan Bergkamp'ın yerine düşünülerek alınmıştı. Maaliyeti 2.75 milyon puound bu genç Hollandalı'dan kimse Bergkamp olmasını bekleyemezdi. Nitekim öle de olmadı Bergkamp'ın ayrılmasından sonra bütün yük Henry'nin omuzlarına kalırken Robin yedek kulübesinde alternatif bir ortasaha oyuncusu olarak bekliyor kupa maçlarında attığı gollerle kendinden söz ettiriyordu. 2006 Şampiyonlar Ligi finali Barcelona'ya 2-1 ile kaybedilirken doksan dakika boyunca kulübedeydi.
Henry'nin Barcelona'ya transferinin ardından Bergkamp rolünü iyi oynayamayan Robin'in en uçta Arsenal'in yeni Henry'si olması bekleniyordu. Asıl golcü olarak çıktığı 10 maçta rakip filelere 7 gol gönderdikten sonra milli maçta sakatlandı ve 2 ay formasından uzak kaldı. Ardından sahalara döndü ve gollerini sıralamaya devam etti.
Milli Takım da önce Nistelrooy şimdi ise Huntelaar'ın ardında veya kanatlarda kullanıldı. 2006 Dünya Kupasında Marco Van Basten tarafından kadroya alınması süpriz olarak algılandı. Toplam 4 maçta görev aldı ve Fildişi Sahilleri maçında frikikten takımın tek golünü attı. Euro 2008 ve 2010 Dünya Kupasında final oynayan Hollanda'nın ilk 11 oyuncusuydu. Euro 2012 elemelerinde San Marino maçı 11-0 kazanılırken Robin 4 gol attı ve Hollanda adına rekor kırdı.
2011-2012 sezonunu başında Fabregas'ın Barça'ya gitmesi ile kaptanlığa terfi etti. Arsenal Fabregas ve Nasri gibi iki büyük yıldızını kaybetmiş ve sezon istedikleri gibi başlamamıştı. Ve sonunda Van Persie yokuş aşağı hızla inen takımın direksiyonuna geçti. Arsenal'in kazandığı her maçında golü bulunurken Stamford Bridge'de Chelsea'ye karşı alınan 5-3 lük galibiyetle ağları 3 kez sarsarak takımına bu deplasmandan galibiyeti getirdi. Kaptanın dümene geçmesi ile birlikte Arsenal üst üste galibiyetler alırken Robin bu süreçte 12 maçta 13 kez fileleri sarsmıştı. Resme büyük bakacak olursak 2011 yılında çıktığı 41 maçta 38 gol attığını görebiliriz. Sakatlık yaşamaz veya formsuz bir döneme girmezse Arsenal'in çiçeği burnunda kaptanının bu sezon gol kralı olması süpriz olmaz.
Son olarak bu kadar formda olunca dogal olarak hakkında transfer iddaları çıkması muhtemel ancak Van Persie 'Kendimi başka bir takımın forması ile hayal edemiyorum' sözleri ile takımına ne kadar bağlı olduğunu gösterdi. Ancak Fabregas ve Nasri'nin ayrılışından sonra onun da ayrılması kimseyi şaşırtmaz. Yazıyı bitirirken şu öngörümüde söylemeden edemeyeceğim. Eğer ayrılık ihtimali gündeme gelirse onunla ilk ilgilenecek takım Barcelona. Doğrusu onun en çok uyum sağlayacağı yer de orası. Cruyff'un total futbol mentalitesini benimsemiş Barcelona için; total futbolun temellerinin atıldığı Hollanda'nın yetiştirdiği bir oyuncu olması ve Barcelona'dan sonra bu oyunu en iyi oynayan takım Arsenal'den gelecek olması yeterli sebebler. Uzaylı Messi uzun süreli sakatlık geçirir veya takımdan ayrılırsa Barça'nın alması gereken isim Neymar değil Van Persie olmalıdır.
Van Persie'nin En iyi 10 golü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder